Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığı, FETÖ’cülük ve bölücülük bir bütündür

06 Haziran 2017 Salı

Recep Tayyip Erdoğan, “ABD’nin PYD’yi donatarak Türkiye’yi bölmek ve Kürdistan’ı kurmak istediğini” bugün ilk defa açık olarak söylüyor.
Demirel 1995’te, “Batı bizi bölmek istiyor” mealinde ifade etti. Erbakan ve Ecevit de değişik vesilelerle 1991-2002 döneminde dile getirdiler.
1989 sonrasında Türkiye’nin iç siyasal yapısında ortaya çıkan (ve çıkarılan) gelişmeler işin bu noktaya getirileceğini, “iki artı ikinin dört ettiği kadar” net bir biçimde gösteriyordu.
Son 25 yıldır yazdığım makalelerimde, yayımladığım kitaplarımda, verdiğim konferanslarda ve TV konuşmalarımda bu gidişi (gelişi) belki binlerce defa en net biçimde ifade ettim.
Zaten bu yüzden de 2009’da FETÖ kumpası ile Silivri’ye gönderilmemin nedeni de buydu.

Bölme politikasının hedefindekiler
Bölme politikasını güden küresel güçlerin ve yerel uzantılarının hedefinde kimler vardır:
Türkiye’nin birliğinden, bütünlüğünden, çağdaş değerlerden yana olan Atatürkçüler ve ulusal politikayı savunanlar ilk hedefleriydi. FETÖ’nün de emperyalist bölücülerin de. Bunlara karşı kimleri kullandılar? FETÖ’nün şemsiyesi altında Atatürk düşmanlığı yaratmaya çalıştılar. “Dinciler” bu konuda başı çekti. Neo-liberaller de “süslü ve entel takımı” olarak devreye sokuldular.
TSK de hedeftekilerin başında geliyordu. Ordu soğuk savaş sonrasında ABD’nin dümen suyundan gitmiyor ve BOP’a karşı çıkıyordu. 7 Mart 2002’de Harp Akademileri’ndeki uluslararası seminerde benim sunumum MGK Genel Sekreteri tarafından tam destek görmüştü.(*) TSK’yi tasfiyeye daha o zaman karar verdiler. Bu nedenle TSK’nin Atatürkçü ve ulusal kimliğinin yok edilerek FETÖ’nün denetimine sokmak istediler. Ergenekon ve Balyoz kumpasları FETÖ tarafından bunun için hazırlandı.
Bütün bunlar için Türkiye’de, ulusalcılık, Atatürkçülük ve TSK ile mesafeli ve karşı olan odakları FETÖ ile işbirliği içine soktular. Ve işi 15 Temmuz 2016 noktasına kadar getirdiler.

Ne yapmak gerekir?
Recep Tayyip Erdoğan Amerika’ya çatarken haklı, ancak gecikmiş olarak; hatta önceki yanlışların ve “aldatılmaların” sonucu olarak gelinen bugünkü kaotik ortama
isyan ediyor. Bugün ABD’yi suçluyor.Yapması gerekenler:
1) AKP’nin (ve Erdoğan’ın) TBMM’yi devreye sokup üst aklın bölme politikasına karşı “ortak ulusal bir politika” devreye sokması gerekiyor, tribün yetmez.
2) Bu karar ile ABD’nin karşısına ciddi ciddi oturup, “bu ulusal politika doğrultusunda pazarlık etmesi kaçınılmazdır”.
3) İçerde, rejim değişikliği, tek adamlık dayatmalarından Türkiye için vazgeçmesi gerekir. Bunlar zaten C. Rice’ın 2002’de ve Paul Henze’nin Yeni Türkiye Cumhuriyeti kitaplarında ifade ettikleri şeyler değil miydi?
Onlar da zaten demokrasi düşmanlığı, Atatürk düşmanlığı, Cumhuriyet düşmanlığı ve dincilik kanalı ile BOP’un yolunun açılmasını ve Türkiye’nin bölünmesini istiyorlardı. FETÖ bütün bu amaçların “misyoneri” olarak kurulmuştu.
Şimdi biz de içerde bölücülük ve FETÖ ile gerçekten mücadele etmek istiyorsak önce Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığından vazgeçmemiz gerekir. Bunları zaten FETÖ’cüler, uzun yıllardan beri BOP’un bir aracı olarak kullandılar. İçerdeki mesafeli olanları yanlarına çektiler. İşi bugün, yalnız bizlerin değil, Recep Tayyip Erdoğan’ın bile yakınacağı noktaya bu sayede getirmediler mi!

***

Ey “Çarşı”: Taksim “Gezi”den Dolmabahçe “Park”a bu sefer karadan değil denizden geldiniz. Bugün Erdoğan’ın çok kızdığı yankilere sizin abileriniz dün, “6. Filo defol” diye Dolmabahçe’de karşı çıkmıştı, hatırladınız mı, ey büyük Beşiktaş’ın “Çarşı”sı...
(*) E. Manisalı, “Yolumun Kesiştiği Ünlüler”, syf. 102, Kırmızı Kedi, 2017.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları