BM’deki 128 oyun anlamı ve anlamsızlığı

26 Aralık 2017 Salı

BM’deki son oylamada 128 ülkenin durumu ve karşıtlıkları trajikomik bir görüntü sergiliyor:
-S. Arabistan başta olmak üzere Körfez’deki Arap ülkelerinin kral, emir ve şeyhleri ABD’nin askeri ve siyasi denetimi altındadır. Onun sayesinde çağ dışı rejimlerini sürdürebiliyorlar. Hele S. Arabistan İran’a karşı İsrail ile yakın işbirliği halinde. Bunların, Trump’ın verdiği Kudüs kararına karşı çıkmalarının bir anlamı var mı? Arap’ın yalellisini söylüyorlar.
-Afganistan’dan Mısır’a, Kudüs dayatmasına karşı çıkmaları için önce Washington’ın denetiminden kurtulmaları gerekir. Afganistan, ABD’nin işgali altında ve oylamada ABD’ye karşı!
-Türkiye mi? 2003 ve ertesinde İncirlik sayesinde Irak bölünmüş: 2011’den beri yine İncirlik sayesinde Suriye allak bullak edilmiş. Malatya’da İran’a karşı ABD üssü kurulmuş. Ve biz bugün “haklı olarak” Trump’ın Kudüs kararına karşı, “İslam ülkelerinin başında” duruyoruz!
-Avrupa ülkeleri mi? Daha çok Trump’ın Avrupa (ve AB) politikaları yüzünden O’nu biraz cezalandırmak istiyorlar. Yoksa, ne Ortadoğu’daki insan hakları ne de İsrail-Filistin kavgası onların umurunda. İsrail’in kuruluşunu ve genişlemesini ne çabuk unuttuk.
Bugün kalkıp da “bakınız dünya emperyalizme karşı uyanıyor: İslam ülkeleri birleşiyor: Avrupa Ortadoğu’da demokrasi ve eşitlik istiyor” demek kendi kendimizi aldatmak değilse aptallığın daniskasıdır. Daha birkaç yıl önce Fransa’nın Libya’yı uçaklarıyla nasıl bombaladığını, Kaddafi’nin nasıl linç ettirildiğini, Ortadoğu bölgesine silah satmak için ABD ve Avrupa’nın nasıl yarıştığını ne çabuk unuttuk.
Filistin kavgası İsrail ve ABD tarafından özellikle sıcak tutulan bir çıban başıdır. ABD işgali altında olan Arap ülkelerinin bile ABD’ye karşı “görüntü vermemelerini” sağlayan bir Hacivat-Karagöz oyunu misali, aynen Hüsnü Mahalli’nin geçen yaz Dibeklihan’daki sohbetimizde dediği gibi. (*)
 
Büyük resme göre hareket
Kudüs, FETÖ, PKK, PYD meseleleri, “Kürdistan projesi” ABD ve İsrail’in bölgedeki oyuncaklarıdır ve birbirleriyle ilişkilidir. Fransa bir yandan “İzmir’in karargâh yapıldığı bir NATO operasyonu” ile Libya’yı şakır şakır bombalar: gelir bugün, “ben de Filistin’e hak veriyorum” der: İslam ülkeleri birbirlerini yerken: Arapların çoğu ABD’nin denetiminde iken tribüne oynayıp “128”in içine girebilirler: S. Arabistan bir yandan İsrail ile “stratejik işbirliği” içinde, öte yandan Kudüs’te ona karşı görüntüsü verir.
Sömürgecilerle uşakları, “farklı nedenlerle” aynı
oyunu oynarlar.
 
Ankara eğer karşı ise…
Ankara eğer ABD’nin bölge (ve Türkiye) politikasına gerçekten karşı ise işe önce İncirlik ve Malatya tesisleri ile başlamalıdır. Yoksa S. Arabistan, Afganistan ya da Mısır gibi “bağımlılarla” resim çektirmekle sonuç alamaz, sadece tribüne oynar.
İncirlik çelişkisi gibi “Sarraf meselesi” de Ankara’nın “iç ve dış meseleler karşısındaki çelişkilerini” bir turnusol kâğıdı gibi açığa çıkardı. AynenAnkara’nın FETÖ (ve Gülen) meselelerindeki çelişkileri ve yanlışları gibi.
Trump’ın etnik ve dinci politikalarına karşı çıkmak çok doğru: ama bunu Yahudi düşmanlığı haline getirirseniz Trump’tan hiçbir farkınız kalmaz.
BM’deki son oylamanın trajikomik boyutunu saklayarak “biz kazandık, bu iş bitti” dersek dün olduğu gibi yarın da “bizi aldattılar, yanılmışız” demek zorunda kalırız. İşin en kötü yanı, bütün bu gelişmeler yarın Türkiye’ye büyük bir ekonomik bedel hazırlıyor. Olan yine halkımıza olacak…
(*) E. Manisalı, “Gergedanlaşmak”, syf 43-45, Der Yayınları, 2017.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları