Aydın Engin

Reis ‘Ya sev, ya terk et’i güncelledi

04 Nisan 2018 Çarşamba

Ah, yazı günüm değildi. Parmaklarım kaşındı, bilgisayarın tuşları “Haydi başla, haydi” filan diye
yazıya çağırdı.
Nafile. Sonunda o Tırmık bugüne kaldı.
Reis’in son incisinden söz ediyorum.
AKP ilçe kongrelerine kadar inip konuştuğu günlerden birini yaşıyorduk. Belleğimi yokladım ve bir partinin ilçe kongresinde konuşan bir “cumhurbaşkanı”nı tarih yazmış mıdır diye, sordum soruşturdum. I-ıh, çok aşınmış bir medya jargonu ile söyleyeyim: Reis bir ilke imza atmıştı...
İlçe kongresinde konuşan bir cumhurbaşkanına fit oldum. Belki yakında partisinin semtlerde yapılan delege seçimlerine filan da katılıp konuşursa şaşırmayacağım.
Okumuşsunuzdur, Reis, AKP Pendik İlçe Kongresi’nde konuştu. Partisinin Pendik delegelerine ve salona futbol tribünlerini hatırlatan “Reeeecep Taaayyip Erdoğan... Recep Tayyip Erdoğan” türküsü söylemeye gelenlere seslendi.
En can alıcı bölümlerini aynen aktarıyorum:
..... Bazılarının burayı yaşanmaz bulup yurtdışına gitmeyi söylediğini duyuyorum (.......) Türkiye’de, İstanbul’da yaşayamam diyenler ülkemize değil hayata küsmüş demektir. Bunların bilet paralarını verip göndermek lazım.”
Vay be!..
Körle yatan şaşı kalkar” diye bir halk deyişi vardır. Buna da “MHP ile yatan milliyetçi kalkar” dense yeridir.
Özellikle 70’li yıllara damgasını vuran
o kara ünlü MHP sloganını hatırlar mısınız? Hani “Ya sev ya terk etdeyip Türk milliyetçiliği konusunda MHP’den farklı düşünenlere bu ülkede yaşam hakkı tanımadıklarını ilan eden sloganı?
Reis’in partisinin söyledikleri bu sloganın günümüze uyarlanmışı, yani moda deyimle güncellenmişi değil de nedir?
Ve bunu söyleyen “millet” değil, “ümmet” kültürü ile büyümüş, bu kültürü benimsemiş bir siyasal İslamcı.
Ve bunu söyleyen 2013 Şubatı’nda “... Bu süreçte kimse bizim karşımıza Kürtlükle de Türklükle de çıkmasın. Biz her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına almış bir iktidarızdiye kostaklanmış bir siyasetçi.

***

Birileri bu ülkeyi yaşanamaz bulup yurtdışına gitmeyi düşünüyor mu?
Evet. Reis’in kulağına gelen benim de, bizim de kulaklarımıza geliyor elbette.
Peki, kim bunlar?
KHK denen “Kanuna uygun, hukuka aykırı” kararlarla işinden atılan, herhangi bir başka işe girmesinin önü devlet zoruyla kesilen, neredeyse fırıncıların ekmek vermesi yasaklanmış akademisyenler, öğretmenler, gencecik öğrenciler, hekimler, sağlık emekçileri, yargıçlar, savcılar. Haklarında akıldışı hapis cezaları istenen gazeteciler, komutanlarının emirlerine uymak dışında hiçbir suçları bulunmayan askeri öğrenciler...
Eğer bir ülkede birileri bu ülkeyi yaşanmaz bulup yurtdışına gitme eğilimi, kararı, düşüncesi taşıyorlarsa sorumlu ve iktidar sahibi bir siyasetçi önce ve mutlaka “Bu ülkenin bazı yurttaşları acaba neden böyle düşüncelere kapılıyor, böyle eğilimler besliyor” diye sorsa gerek.
Bunu yapmayıp alay edercesine “Bunların bilet paralarını verip göndermek lazım” diyen bir siyasetçiye birilerinin dönüp “Yav biz pek çoğuz. Bütçe bu kadarını kaldıramaz. En iyisi ülkeyi bu hale getirenleri, bilet paralarını biz aramızda toplayıp yollayalım.. İster Katar’a, ister Suudi Arabistan’a, ister Trump’ın yanına, ister Putin’in koltuk altına” dese...
Haksız mı olur?
Sanmıyorum.
Peki, bunu dediği için suç işlemiş mi olur?
Haaa, bak bu mümkün. İyisi mi ben demeyeyim, siz de demeyin.
N’olur, n’olmaz... 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları