Ahmet İnsel

İktidarın şüphelileri

28 Kasım 2017 Salı

Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, ilginç birkaç veri verdi. İçinde giderek boğulduğumuz otoriter güvenlik devletinin herkesi şüpheli olarak görmesini somut biçimde tasvir ediyorlar. Adli sicil istatistiklerine göre, Türkiye’de 2016 yılında altı milyon dokuz yüz bine yakın şüpheli varmış. Yargıtay Başkanı, bu şüpheli kitlesini toplam nüfusa oranlayarak, nüfusun yüzde sekizi civarında kişinin 2016 yılında şüpheli muamelesi gördüğünü ifade etti. Aslında hesabı on beş yaş üstü nüfus üzerinden yapmak gerekir. Bu durumda Yeni Türkiye’de savcılıkların ve adli kolluğun şüpheli olarak görüp işlem yürüttüğü kişi sayısının yetişkin nüfusun yüzde on birini oluşturduğu ortaya çıkıyor. 2016 yılında Türkiye’de 15 yaşından büyük her on kişiden biri şüpheliymiş! 2017’de bu oran pek değişmemiştir.
Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre savcılar, ihbar veya başka suretle bir suçun işlendiği izlenimi veren bir halin varlığını öğrenince, şüpheli hakkında soruşturma başlatır. Soruşturmayı savcının emrindeki adli kolluk, yani polis yürütür. Savcı veya polis kendi izlenimleriyle kendiliğinden soruşturma başlatabilir. İktidarın tetikçi medya organlarının “flaş flaş…” haber yaptıkları hedeflerin nasıl hemen soruşturma, gözaltına alma, tutuklama ve kovuşturma nesnesine dönüştüğünü, son on yılda sayısı baş döndürücü hızda artan örnekle biliyoruz. AKP Genel Başkanı, bir kişiyi veya grubu hedef gösterdiğinde, eğer daha önce açılmamışsa, palas pandıras soruşturma açılıyor. Yürütmeden alınan emirle soruşturma açılması, soruşturma ve kovuşturmayı iktidardaki gücün siyasal rakipleri, iktidarın makbul addetmediği kişi ve çevreler üzerinde baskı kurma aracına dönüştürür.
2016’da yedi milyona yakın şüpheliden iki milyon dokuz yüz bini hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı alınmış. Ama bu dosyalar güvenlik devletinin hafızasından silinmez. İleride aynı kişi yeniden şüpheli olduğunda raftan indirmek için dosya bir yere kaldırılacak veya soruşturma dosyası fiilen açık bırakılacaktır. Kovuşturulan iki buçuk milyon şüpheli, ilk derece mahkemelerinde yargılanmaya başlanmış. Geri kalan sekiz yüz bin kişi hakkında ise rivayet muhtelif. Çeşitli nedenlerle haklarında işlem yapılamamış, şüpheli olarak kalmaya devam etmişler.
2016’nın tam ortasında darbe girişimi oldu. Bu nedenle geçen yıl şüpheli sayısı önceki yıllara göre biraz daha yüksek çıkmış olabilir. Ama bunun şüpheli verilerine yansıması, şüpheli nüfus oranının en fazla bir puan artmasına yol açar. Adi suç şüphelileriyle, iktidarın makbul olarak kabul etmediği söz, eylem ve mesajları nedeniyle şüpheli damgası yiyenlerin arasındaki oranı bilmiyoruz. Ama açılan siyasi içerikli ceza davalarındaki yoğunluğa bakınca, ikincisinin oranının olağandışı yüksek olduğunu tahmin etmek zor değil. Sonuçta bu veriler, bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin,15 yaş üstü nüfusun takriben yüzde onuna çeşitli nedenlerle şüpheli muamelesi yapıldığı, keyfi hukuk devleti olduğunu gösteriyor.
Bu verileri son on yıl içinde şüpheli damgası yiyen toplam kişi olarak ele aldığımızda, büyük ihtimalle nüfusun takriben beşte birinin güvenlik devleti nezdinde şüpheli olduğu gerçeği ortaya çıkar. Siyasal, dini, mezhepsel ve etnik nedenlerle sürekli olağan şüpheli kategorisinde olan nüfustur bu. Ve son dönemlerde AKP liderliğinin aba altından sopa gösterdiği gibi, gözden düşmüş AKP’liler de bu şüpheliler sepetine ya atılmışlardır ya da her an atılabilirler.
Hannah Arendt, “totaliter dünyada şüpheli kategorisi bütün nüfusu kucaklar” (Totalitarizm, İletişim Yayınları) diye belirtmişti. Yeni Türkiye’nin gidişatının yönü belli. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bir otokrat prototipi 1 Eylül 2018
Kayırma ekonomisinin bedeli 28 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları