İstanbul özleminin sergisi
Nilgün Cerrahoğlu
Son Köşe Yazıları

İstanbul özleminin sergisi

18.02.2024 03:00
Güncellenme:
Takip Et:

İçinde yaşayıp ta özlemi çekilen başka bir şehir acaba var mıdır dünyada?

Doğduğum, büyüdüğüm İstanbul artık böyle olmayan, düşlerimizde, anılarımızda yaşayan bir şehre dönüştü. 

Tarihi yarımadanın bile silüeti bozuldu. 

Apartman irisinden yapılmış, gelişigüzel, düzensizce, adeta zar atarcasına, “zar mimarisi” ile serpiştirilmiş, estetik yoksunu gökdelenler…muhteşem bir doğa armağanı olan İstanbul’u çimento yığınına çevirdi. 

İş Bankası’nın, Beyoğlu’nda açılan yeni Resim Heykel Müzesi’ndeki büyüleyici İstanbul tablolarını incelerken…bu nedenle huzurla karışık keskin bir özlem duydum. 

Portekizlilerin hani o “saudade” dedikleri, şey…. 

İçinde hüzün, yas, hasret, özlem, sıla, geri gelmeyecek anılar dahil her şey vardır. 

Ekşi sözlük yazarlarından biri “saudade”i, “geçmişe özlem değil, şimdinin nasıl olabileceğinin özlemidir. Şimdiki zamanın nostaljisidir” diyerek tanımlamış. 

Tam öyle. 

İş Bankası Resim Heykel Müzesi’nin kurucu küratörü Prof. Gül İrepoğlu’nun hazırladığı İstanbul’un Resmi sergisini gezerken hissettiğim şey tam olarak buydu: saudade. 

Serginin, büyük duyarlılık ve titiz bir özenle seçilen tabloları, insana öncelikle “duygu” geçiriyor. İlk peşin bunu söylemeliyim. Kimi tablodan bu yüzden ayrılmak istemiyorsunuz ya da geri dönüp yeniden yeniden bakmak...  

Artık olmayan yemyeşil Boğaz sırtları, denizin olmayan turkuvaz mavisi, olmayan balıkları, plajları, sandalları ve olmayan kıyıya bağlı ahşap mini deniz evleri, artık olmayan kokular…

Şerif Renkgörür’ün Kütahya çinisi vazo içindeki mavi, mor, eflatun, beyaz leylaklarını izlerken burnuma buram buram leylak kokuları geldi desem, inanır mısınız? 

İbrahim Çallı’nın Gül Koklayan Kadın’ı önünde, çocukluğumun geçtiği İstanbul bahçelerinden yükselen gül kokularını anımsadım.  

İbrahim Safi’nin morsalkımları ve Çallı’nın gene manolyaları ile dedemin artık yerinde yeller esen Erenköy’deki bahçeli evine ışınlandım. 

TABLOLARDA KALAN BOĞAZİÇİ

İstanbul görkemli bir manzara kenti olduğu kadar, kokular ve rayihalar şehridir. Daha doğrusu öyleydi. 

“Boğaz yamaçları yeşilliğin en gümrah örtüsüyle kaplıdır” diyor bu kentte geçen yüzyılın başında yaşayan Dorina L. Neave ve özetle ekliyor:

“İlkbaharda erguvan ağaçlarının mora çalan çiçekleri… doğa güzelliğinin doruğundaki renklerle bezenmiş Boğaz kıyılarında uzanırken; akasyaların, mor salkımların, manolyaların kokusu, dalgaların köpükleriyle beneklenmiş Boğaz boyunca havaya dağılır.”

Benim kuşağım, Boğazda havaya dağılan o “kokuları”, 20. yüzyıl sonuna dek yaşadı...

İrepoğlu’nun “İstanbul tabloları” sergisi, işte o bir zamanların İstanbul’unda bizi yolculuğa çıkartıyor. İzleyiciyi elinden tutup semt semt gezdiriyor.

Sergi, Avrupa yakasında “tarihi yarımada”da başlıyor ve tablo tablo Ortaköy, Arnavutköy, Bebek, Rumelihisarı, Rumeli Kavağı’na uzanıyor. 

Sonra gelsin Anadolu yakası ve ver elini Hikmet Onat’ın Beykoz’u, Paşabahçe, Kanlıca, Küçüksu, Kandilli, Çengelköy, Üsküdar’ı; Bedri Rahmi’nin Beylerbeyi ve Anadolu Hisarı, Ali Arif Bey’in nehir görünümlü Göksu’su, Hoca Ali Rıza’nın yeşillikler içindeki Vaniköy’ü, Ali Rıza Toroslu’nun in cin top oynayan Çamlıca sırtları, Selahattin Teoman’ın Kuzguncuk’u, Şerif Akdik’in Salacak’ı, Nedim Günsur’un Moda Plajı, Nuri İyem’in Şile’si... 

Ayrı bölümler olarak hazırlanan konsept odalarda ayrıca İstanbul’un cumbalı ve gölgeli sokakları, mevsimleri, balıkları, tekneleri, anılardaki kokularını duyumsadığımız çiçekleri ile tablo tablo işleniyor. 

“İstanbul’un Resmi”, yaz sonuna dek açık kalacak olan süreli bir sergi. 

ABDÜLMECİD’İN ESERLERİ

“İstanbul” sergisinin, üst iki katında ayrıca Türk Resmini İzlemek isimli, Türk resminin gelişmesini konu alan zengin ve kalıcı bir sergi var. 

İş Bankası koleksiyonundan seçilen toplam 600 esere ev sahipliği yapan bu sergi de de, Osman Hamdi’den, Şeker Ahmet Paşa’ya, Süleyman Seyit, Halil Paşa, Hüseyin Zekai Paşa, Hoca Ali Rıza, Fikret Mualla ve Fahrünnisa Zeyd’e dek geniş yelpazeli sanatçıların eserleri ile karşılaşıyoruz. 

Resme amatörlüğün ötesinde bir ilgisi olan Abdülmecid Efendi’nin tablolarını keza gene serginin bu daimi bölümünde görmek mümkün. 

Kalıcı sergide de gene, Deniz Coşkusu, Kadın Portreleri, Anadolu Esinlenmeleri gibi ayrı konsept odaları oluşturulmuş.

Her iki sergi de, kapsamlı bir yenilenmeden geçerek, Odakule bitişiğinde Resim-Heykel Müzesi olarak kapılarını açan eski İş Bankası Beyoğlu şubesinin bulunduğu tarihi Baudouy apartmanında sanat severleri karşılıyor.  

Roman gibi bir öyküsü olan tarihi apartman, 20. yüzyıl başlarında inşa edilmiş ve geçen yüzyılın ikinci yarısında İş Bankası şubesi olarak işlev gördükten sonra restore edilerek sanata kapılarını açmış.

Kurucu küratör Prof. Dr. Gül İrepoğlu, burada yapılan tüm sergilerin, “Beyoğlu’ndan geçen herkesin içeri girebileceği, anlayabileceği, kavrayabileceği şekilde hazırlandığını ve buna hassaten özen gösterildiğini” söylüyor. 

Umarım yolunuz tarih soluyan bu yeni kazanılmış müzeye tez zamanda düşer ve bu zengin seçkiyi doya doya gezecek zamanı kendinize ayrırsınız.

Yazarın Son Yazıları

2025 ‘müesses nizamın’ sonu

Yılbaşı mesajları şimdiden akmaya başladı.

Devamını Oku
21.12.2025
Nermin Abadan Unat

Nermin Abadan Unat’ı en son TV’de 2022 Aralık’ında İmamoğlu için yapılan destek mitinglerinin ilkinde gördüm.

Devamını Oku
14.12.2025
Masterchef’te yılın kelimesi: Nasip

Görmüşsünüzdür: “Siyaset dışı en güvenilir isimler anketi”nde Sedat Peker ilk sıraya oturdu.

Devamını Oku
07.12.2025
Epstein: Körlerin fil tarifi

“Gerçeklerin, çoğumuzun gözünden kaçan bir yapısı var”...

Devamını Oku
23.11.2025
BBC’ye darbe... Faşizme kayış

İngiliz yazar Ian McEwan uyarıyor...

Devamını Oku
16.11.2025
Mamdani tarih yazdı

Turhan Selçuk’un çok sevdiğim bir karikatürü vardır: Küçük balıklar bir araya gelip devasa bir köpek balığını kovalar.

Devamını Oku
09.11.2025
Mamdani kasırgası

Annesi Mira Nair...

Devamını Oku
02.11.2025
Kaddafi’nin İntikamı

Mezardan yükselen intikamlar bunlar...

Devamını Oku
26.10.2025
Ortadoğu’da altın çağ...

Shehadeh Dajani’nin yüzü hâlâ gözlerimin önünde...

Devamını Oku
19.10.2025
Nobel’in prestiji çakıldı

Michael Wolff... Trump döneminin kara kutusu.

Devamını Oku
12.10.2025
Geç olmadan

"87 yaşındayım" diyor Jane Fonda...

Devamını Oku
05.10.2025
Meşruiyet nedir?

“Cesur bir adım atalım ve ona (Cumhurbaşkanı Erdoğan’a!) bire bir ilişki temelli gereksinim duyduğunu verelim. O nedir? Meşrutiyet!”

Devamını Oku
28.09.2025
Trump’ın korku imparatorluğu

Sizler bu satırları okurken Trump Amerika’sı geçen hafta içinde öldürülen radikal sağ aktivist Charlie Kirk’ü ulusal törenlerle uğurluyor olacak.

Devamını Oku
21.09.2025
Hedef muhalefeti yok etmek

Amaç, muhalefeti etkisizleştirmek ve işlevsizleştirmek...

Devamını Oku
14.09.2025
Titanik’te olmak

Proizvol ve prodazhnost... Rusça iki sözcük.

Devamını Oku
07.09.2025
Hür dünyanın sonu

Prodi’yi hatırlarsınız...

Devamını Oku
31.08.2025
Midas’ın Kulakları

Çocukluğumda “Midas’ın Kulakları” diye çok ünlü bir oyun vardı.

Devamını Oku
24.08.2025
Başyücelik hutbesi

İslam inkılabının ana kanun maddesi şudur: Bütün kanunlar Allah’ın emirlerine uygun ve bağlı olarak insani selim duygu ve düşünceye dayanır.

Devamını Oku
17.08.2025
Epstein Vakası

"Epstein vakası ABD siyaset kültüründe merkezi bir komplo kertesine erişti, bu gidişle Kennedy suikastı mitosu ile yarışır” diyor Michael Wolff.

Devamını Oku
10.08.2025
Kara düzen

II. Trump badiresine karşı Başkanlık yarışına girmek cüretini gösteren Demokrat Parti adayı Kamala Harris ilk kez konuştu ve...

Devamını Oku
03.08.2025
Sevgili Altan bey

Sevgili Altan bey

Devamını Oku
27.07.2025
Siyasette gerçeklik yok oldu

“ Otokratlar rakiplerini artık öldürmüyor” diyor Anne Applebaum ve devam ediyor...

Devamını Oku
20.07.2025
Grok zamanlarında yaşamak

Bir arkadaşımdan geldi. Instagram iletisi... ’70 li yıllar. Bikinili dört kadın güneşin altında mutlu mesut uzanmış.

Devamını Oku
13.07.2025
Zohran efsanesi

Faşizm gemi azıya aldıkça, çarenin yerel siyasetten geçtiği anlaşılıyor.

Devamını Oku
06.07.2025
Venedik’te düğün

Thomas Mann “Venedik’te Ölüm”ü tam Birinci Dünya Savaşı arifesinde, bir “çöküş” hikayesi olarak kaleme almıştı. “Belle époque/Muhteşem devir”tabir edilen 19. yüzyıldaki 2. sanayi devriminin sonu ile 20. yüzyıl başının sonsuz istikrar, refah ve özgüven çağı sonlanmış, baş döndürücü teknolojik değişimlerle toplumun değerler skalası değişmişti.

Devamını Oku
29.06.2025
İsrail’in ‘pis işleri’

Deyim, Almanya’nın yeni Şansöylesi Friedrich Merz’e ait. Bir haftadır Mertz’in şok...şok...şok bu sözleri konuşuluyor.

Devamını Oku
22.06.2025
Trump’ın ‘oyuncak askerleri’

14 Haziran’da Washington’da bir kutlama için, yerleri dolduracak yedeklere ihtiyaç var.

Devamını Oku
15.06.2025
Dekadans

Donald Trump, Beyaz Saray’a çıktığı ilk yıllarda, “New York’un ortasında, 5. caddede çıkıp birini vursam bir tek seçmen kaybetmem!” demişti.

Devamını Oku
08.06.2025
Kurşun hızı

Adına “muzzle velocity” diyorlar. Deyimi siyasi jargona sokan isim Trump’ın “karanlık prensi” Steve Bannon.

Devamını Oku
01.06.2025
Habeas Corpus nedir?

“Habeas Corpus nedir? Tanımlar mısınız?”

Devamını Oku
25.05.2025
Arabistanlı Donald’ın evreni

İç gerilimlerin cümlemizi sersem ettiği, burnumuzun ucunu göremez hale getirdiği Türkiye’nin dışında bir dünya var.

Devamını Oku
18.05.2025
Trump Vatikan’a da göz dikti

Trump Vatikan’a da göz dikti

Devamını Oku
11.05.2025
Psikolojik harekât

Psikolojik harekât

Devamını Oku
04.05.2025
Vatikan’da dönüm noktası

Vatikan’da dönüm noktası

Devamını Oku
27.04.2025
Romancının ölümü

Romancının ölümü

Devamını Oku
20.04.2025
Starmer’ın sessizliği

Starmer’ın sessizliği

Devamını Oku
13.04.2025
İmamoğlu ‘rakip’ olmasaydı...

İmamoğlu ‘rakip’ olmasaydı...

Devamını Oku
06.04.2025
Pikachu’nun anlattıkları...

Pikachu’nun anlattıkları...

Devamını Oku
30.03.2025
Kafka senaryosu

Kafka senaryosu

Devamını Oku
23.03.2025
Avrupa'da neler oluyor?

Avrupa'da neler oluyor?

Devamını Oku
16.03.2025