Olaylar Ve Görüşler

FETÖ’nün TSK’ye yaptıkları

19 Şubat 2020 Çarşamba

Cumhur UTKU 

Türk ordusunun savaşmadan çökertilmesine neden olanların hesap verme zamanı geldi çattı. Hesabı, Fethullahçı çeteyi besleyip büyüten, birlikte hareket ettikten sonra ancak çıkar ilişkileri bozulduğunda ona “Fethullahçı Terör Örgütü” demeye başlayan siyasetçiler verecektir. Bunların kimler olduğunu gelecek günlerde öğreneceğiz. 

 FETÖ ve PDY’yi (Paralel Devlet Yapılanması’nı) iç politikada yıllardır kimlerin, nasıl beslediği bilindiği halde belgelenemediğinden hukuken nasıl ele alınacağı henüz belli değil. Ele alınamamasının asıl nedeni, yabancı istihbarat teşkilatlarıyla da desteklenen kimi dini cemaatleri 15 Temmuz 2016 gününe ve günümüze gelebilecek kadar cesaretlendiren iktidarın halen görevde olmasıdır. 

Dört aşama

Türk ordusunun yıkılışına Fethullahçı çetelerin sinsi ve zararlı evrelerinden geçilerek gelinmiştir. Ordu içinde yaşanılan olayların çözümlemesini (tahlilini) yaparken, çok gerilere gitmeyip bu uğursuz ve talihsiz zamanı (süreci) dörde bölmemiz daha doğru olacaktır:

- Sirke bırakma zamanı. 

- Bitlenme zamanı.

- Yerleşme ve kan emme zamanı. 

- Türk ordusu bünyesindeki yıkım ve çöküş zamanı. 

Ordudaki FETÖ virüsü, 1981 yılında büyük kısmı Askeri Liselerde Atatürkçü eğitim almış Harbiye öğrencilerinin topluca okuldan atılmasından sonra harekete geçti. Genç subay açığını kapatmak için Harbiye’ye sivil liselerden sınavla çokça öğrenci alınmıştı. 

İlk kez Şemdinli olaylarında Fethullahçıların hedefindeki askerler, emekliliğe zorlanıp sivil mahkemelerde yargılanmaya başlandı. Çünkü o zamanki komutanlar, düşünce ve görev esnasındaki suçlardan dolayı görevdeki subaylarını yargılanmak üzere sözde savcılara teslim etmezlerdi. 

28 Şubat 1997 MGK kararından sonra ordudaki sıkıntıları, komuta zayıflığını ve sözüm ona millici olmayan, insani olmayan uygulamaları açığa çıkaran web siteleri ortaya çıktı. Ordunun internet ve bilişim ağlarına sızdılar.

YAŞ kararlarıyla irticadan atılan subaylar bir kanun değişikliği ile geri döndü, dönemeyenlere albay olmadıkları halde emekli albay hakkı verildi. Yükselme ve tayinlerde Fethullahçı cemaat etkili olmaya başladı. Polis ve savcılar, askeri kurum, kışla ve lojmanlara girerek soruşturma ve tutuklama yapmaya başladı. 

Kırılma anı 2009

2009 yılında askeri mahkemelerin yetkilerinin sivil özel mahkemelere verilmesi Türk ordusunun çökertilmesinde önemli bir kırılma noktasıdır. Bunu Sayın Orgen. Başbuğ değil de herhangi bir siyasetçi söylemiş olsaydı, kamuoyunun dikkati bu denli çekilemezdi. Bu yasa çıktığında ilk olarak Kayseri İl Jandarma Komutanı ve Mehmet Ali Çelebi ile birlikte beş subay, görev başındayken yetkilendirilmiş mahkemelere teslim edildi. 

Bu casusluk hareketinin hızlanması için görevdeki Kemalist askerlerin gözaltına alınarak özel mahkemelerde yargılanması ve gözdağı verilmesi gerekiyordu. Bu durum, çok önemli atlama taşı oldu. Her Kolordu Komutanlığı bölgesinde özel yetkili mahkemeler kuruldu ve Fethullah Gülen’in onayıyla en az bir savcı ve hâkim atandı. Örneğin Van’da Ferhat Sarıkaya vardı.

Asıl kaldırılan Türk ordusu

Askeri vesayet kaldırılıyor derken ne yazık ki Türk ordusu kaldırılmıştır. Bugün askerlerden daha çok, Türkiye’nin geleceğinden (bekasından) endişe duyan akılcı ve gerçekçi her yurttaş, Türk ordusunun sağlıklı ve çağdaş bir yapıya kavuşmasını istemektedir. 

16 Temmuz 2016 sabahından günümüze kadar yapılan sorgular, alınan ifadeler, iddianameler, bitmiş ve sürmekte olan yargılama tutanakları incelenmeli ve yapboz parçaları birleştirilmelidir. Olaylar, kişiler, kişilikler, hukuksal ve siyasal hareketler gerçek kronolojik sırasıyla çıkarılarak değerlendirmedikçe, Türk ordusunu yeniden çağdaş ordular seviyesine ulaştırmak olası değildir. Bu da günlük siyasetin dışında, Genelkurmay Başkanlığı’nın kendi karargâh çalışmaları yanında, gelecek endişelerinden, kin ve nefretten uzak kişilerin bulunduğu etkili ulusal dernek, sivil toplum ve bağımsız düşünce kuruluşlarının çalışmalarıyla olacak bir iştir. 

Yediği bu büyük vurgundan sonra Türk ordusunun yapısı, savaş araçlarının modernleştirilmesi, askeri hukuk sistemi, askeri sağlık, lojistik sistemi, emir komuta, terfi, sicil ve tayin sistemi, asker alma kanununu gibi konuların ivedilikle yeniden düşünülmesi gerekmektedir. 

Ulusal bir ordu için, ordunun ulusal bir morale, siyasetten uzaklaşmaya, tek bir askeri karargâha ve komutana bağlı olarak, Cumhuriyet Devriminden sapmadan onun yolunda gitmesine her zamankinden daha çok gereksinim olduğu gözlemlenmektedir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları