Bir kedinin anlatabilecekleri
Birkaç gün önce 17 Şubat tüm dünyada "Kediler Günü” olarak kutlandı. Kendine has karakterleri, eşsiz görüntüleriyle dünyaya sayısız güzellik armağan eden kedilerin ruhunu en iyi yansıtan isimlerden birisi sanatçı Louis Wain'di.
Geçtiğimiz günlerde vizyona başrollerinde Benedict Cumberbatch ve Claire Foy’un yer aldığı, kedi tabloları ile tanınan ressam Louis Wain’in hayatını konu alan The Electrical Life of Louis Wain filmi girdi. Film, bizlere Louis Wain’in kedilerle dolu, hem renkli hem de karanlık dünyasını gösteriyor.
Annesi ve beş kız kardeşine bakmakla yükümlü olan Louis Wain, hayvan ve kırsal sahneleri çizerek başladığı sanat hayatına, eşi Emily’nin hayatına girmesiyle sadece kedi imgesi çizerek devam etmiştir. Kedi resimleri çizmesindeki en önemli etken kanserden kaybettiği eşi Emily’dir. Eşinin hasta olduğu sırada Peter isminde bir kedi sahiplenmişler ve Emily onunla hayata bağlanmıştır. Wain, sevdiği kadının zor dönemlerinde onu neşelendirmek için kedi resimleri yapmaya başlar. Sanatçının başlarda, gayet gerçekçi olan kedi resimleri zamanla yerini insan formuna girmiş komik hallere bırakır. Bu dönemde, Louis Wain’in dünyayı algılama biçimini insanlar üzerinden geliştirdiği betimlemelerle yaptığı kedi çizimleri üzerinde görebiliriz. Normalde dört ayak üzerinde olan kedileri, Wain’in eserlerinde bir insan gibi iki ayak üzerinde durmaktaydı; İnsanlar gibi ders çalışan, bisiklete binen kediler, resme bakan kişinin yüzünde tebessüm oluşturmaktaydı. Bu sevimli resimler, Louis Wain’i zaman içerisinde herkesin tanıdığı biri haline getirmiştir. Eşinin vefatından sonra büyük bir ruhsal çöküntüye giren Wain’e şizofren teşhisi konur. Hastalığının onun üzerindeki etkileri resimlerine de yansımıştır. Sanatçının çizdiği kocaman gözlü, sevimli kedilerden oluşan dünyası, eşinin ölmesi ile tamamen şekil değiştirmiş; kendisine şizofren teşhisi koyulmasıyla, her geçen gün kedilerin formu bozularak daha korkunç, daha enteresan hale gelmişti. Wain çizdiği kediler üzerinden ruh halini cesurca yansıtmış ve kesinlikle sanatsal açıdan daha kuvvetli hal almaya başlamıştır.
Sanatçı, yaşadığı Viktoryen Dönemde sadece “fare avcısı’’ olarak görülen kedi algısını, yaptığı kedi resimleriyle değiştirmeye başlamıştır; onların sevecen, karakterli yanını göstermiş ve kedilerin evlerimize, hayatımıza daha fazla girmesini sağlamıştır. Tarihte kedi ve insan arasındaki ilişkiye baktığımızda, insanlar farklı dönemlerde kedilere farklı anlamlar yüklemiştir. Antik Mısır’da tanrılaştırılmış, Orta Çağ Avrupası’nda uğursuzluğu ve kötülüğü, Çin ve Japon medeniyetlerinde şansı, eski İran kültüründe ise kurnazlığı ve hilekarlığı sembolize ettiği için toplum tarafından zulüm görüp aşağılanmıştır. Ancak, kediler her şeye rağmen her daim insanların hayatında bir şekilde varlığını sürdürmüştür.
Sanatçının kayıplar, maddi sıkıntılar, ruhsal gel-gitlerle dolu hayatının farklı evrelerini konu alan bu filmde, kedilerin insanın manevi sığınağı olarak ve yaratıcılık sürecinin bir parçası olarak karşımıza çıkması, aklıma sıkça Selma Gürbüz’ün, 2014 yılında yapmış olduğu ‘Salıncak ve Kedi’ adlı eseri getirdi. Bu eserde, salıncağa binmiş yalın ayak yalnız bir kadın ve kadının sağında beyaz bir kedi görülmektedir. Işık ve gölge gibi unsurlara yer verilmeyen çalışmada minyatür etkilerine rastlanır. Leke ve çizginin aynı anda kullanıldığı resimde; kadının tenindeki yalınlık, kostümün desenlerindeki detaylı betimleme ile tezatlık oluşturur. Resmin arka dokusunda dökülen yapraklar ve resme hakim olan sarı ve kahverengi tonları, canlı doğanın yavaş yavaş ölümünün izlendiği, sonbahar mevsimini anımsatmaktadır. Kısalan günler ve gün geçtikçe sararan yapraklar, zamanın akıp gidişini, insanın bir yaprak gibi sararıp soluşunu ve yalnızlığını akla getirir. Bu sebepten, insan üzerinde bu zaman diliminde ruhsal çöküntü ve matem hisleri daha yoğun hissedilir. Bu psikolojik durum resimdeki kadın figürü üzerine net bir şekilde yansırken, kadının hemen yanındaki kedinin beyazlığı umudu, sadeliği, dişiliği ve canlılığı temsil etmektedir. Kedinin resimdeki varlığı eserin kasvetini hafifletmektedir.
Kediler birçok toplumda farklı anlamlar yüklenmiş canlılar olmuştur. Özgür, hırçın, sinirli, çıkarcı, oyuncu ya da cana yakın dost olabilen bu canlılar insana kendisini hatırlatır. Louis Wain ve onun etkisini H.G. Wells, “Bir kedi stili, bir kedi toplumu, koca bir kedi dünyası yarattı. Louis Wain’in kedileri gibi görünmeyen ve yaşamayan İngiliz kedileri kendilerinden utanıyor” diye tanımlamıştır. Bu film, söz konusu sanatçılar ve eserler ise izleyiciye canlıların ve sanatın değerini tekrar hatırlatıyor…
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani’nin arabası
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu