Mana’lı bir birliktelik

Türkiye’nin yeni ve genç müzisyen kuşağının en başarılı isimlerinden Deniz Tekin, Dilan Balkay ve Geeva Flava, Mana uzunçaları için bir araya geldi.

Yayınlanma: 08.01.2023 - 13:00
Mana’lı bir birliktelik
Abone Ol google-news

Genç müzikseverler arasında önemli bir dinleyici kitlesi olan şarkıcı-söz yazarı Deniz Tekin, birisi yıllar öncesinden Soundcloud’da demo kaydı olan üç şarkısını, Dilan Balkay ve müzik topluluğu Geeva Flava’yla bir araya gelip birbirine bağlı bir müzikal anlatı niteliği taşıyan Mana uzunçalarına dönüştürdü.

Tekin’in Youtube kanalında bir de canlı kaydı yayımlanan Mana’yı Deniz Tekin, Geeva Flava’dan Aybars Gülümser ve Dilan Balkay’la konuştuk.

- Mana üç şarkılık bir EP ama aynı zamanda bütünlük içeren müzikal konseptte bir çalışma. Sanırım şarkıları birbirinden bağımsız değerlendiremeyiz değil mi? Fikir nasıl ortaya çıktı?

Aybars Gülümser: Planladığımız bir şey değildi aslında. Tatmin olunan ve mutlu olunan işlerle, doğal şekilde gelişim arasında müthiş bir bağlantı var bizce. Bir şekilde bağımsız devam eden müzisyenler olarak hayli azız zaten. Takipleşiyorduk, sosyal medya üzerinden selamlaşıp müzik yaptık birlikte. Sonrası çok güzel aktı, üzerine konuşmaya bile gerek kalmadı.

Deniz Tekin: Halihazırda birkaç aydır prova alıyorduk, belli konserlere hazırlanmak ve bazen sadece doğaçlama müzik yapmak için. O süreçte ilk iki şarkıyı başta basit akor progresyonlarıyla, daha “singer-songwriter, ballad” formunda bir demo olarak kaydedip Aybars’la paylaştım. O yılın kış ayları provayla geçti, içimize sindiği bir düzenlemeye gelince de geçen yaz kaydettik.

Dilan Balkay: Benim Mana’ya dahil oluşum Geeva ile Taya Kadın için bir araya gelmemizden sonra oldu. Provalarda müziği benzer yerlerden duyduğumuzu görünce halihazırda pişmekte olan Mana’ya da bir yerden dokunma şansım oldu.

- Şarkılar, Deniz Tekin’in vokallerinde yeni arayışlar içinde olduğu ve çoksesli bir orkestrayla farklı ses deneyimlerini, yaklaşımlarını ortaya çıkardığı fikrini uyandırdı bende. Yanılıyor muyum?

D. Tekin: Bu gözlem doğru. Tek başıma şarkı yazarken izlediğim belli yollar var, süreç şekil değiştirse de taslak hali belli bir yerde kalıyor. Bu müzikal materyali ortak benimseyebildiğimiz müzisyenlerle işlemek, anlatıyı genişletmek, ifadeye farklı bir alan açıyor. Bazı cümleler sadece bir monolog içinde kurulabilir, bazıları diyalog içinde kurulur.

A. Gülümser: Deniz’in müzikal personası dışarıdan çok kırılgan gözükse de onu tanıdıkça aslında müziğin anlattığı duygudan çok daha fazlası olduğunu anlıyorsunuz. Mana, doğru zaman, imkân ve istekli bir ekiple ortaya nasıl bir güzelliğin çıkabileceğinin göstergesi bizce.

- Üç şarkının sözleri arasında da ortak bir hikâye anlatımı söz konusu. Bir Vahayı Deniz Sandım şarkısı etrafında birleşen bir hikâye. Son şarkı olan Geri Dönerim, eski bir Soundcloud demosu ve raftan inmesi bugünleri bulmuş. Farklı zamanlarda ortaya çıkan söz ve melodilerin bir şekilde yolunu bulup aynı zaman aralığında kesişmesi müziğin büyüsünden mi kaynaklanıyor?

D. Tekin: Bu her şarkıcı-besteci için geçerli olmasa da kendi yazdıklarım hayatımdaki bazı eşiklerle paralel ilerliyor. Hatırlamanın döngüsel bir doğası var. Olaylar hep günlük insan hayatına dair olsa da fikirler ve duygular farklı yerlerden eşleşebiliyor, bu yüzden müzikte buluşabiliyoruz. Geri Dönerim’e geri dönülecek yer ve zaman buymuş. Müzik ve ifadesi, duygusu, anlamı zamanın ölçütünden uzak bir yerde kalıyor.

D. Balkay: Bazı parçalar akla düştüğü an final halinin eskiziyken bazılarının demlenmesi, form ve tını değiştirmesi, biraz gezinmesi gerekiyor yerini bulabilmek için. Belki Mana’da da böyle olmuştur. Çok romantik bir yerden, bu parçalar birbirini beklemiş gibi hissettiyor bana.

- Mana’da enstrümantal açıdan hayli kompleks bir yapı var. Bu yapıyı düzgün bir biçimde oluşturmak da zorlu bir ekip çalışmasıyla mümkün olmuştur.

A. Gülümser: Kalabalık olunca yalnızlık hissi azalıyor, o yüzden prova almayı seven bir ekibiz. Bu yapıyı oluşturmak da sabırla onu işlemekten geçiyor. Vaktin nakitten öte parayla değerlendirildiği bu zamanlarda bir sürü yetenekli insan bir araya gelip nakit düşünmeden vaktini harcıyorsa ve doğru yöntemleri izliyorsa bu yapıyı oluşturmak çok da zor olmuyor. Kalabalık olmanın dezavantajı aynı şekilde müziğin de kalabalıklaşması. Aslında asıl potensiyel problem bu. Müziğin tüketilmesinden çok, onu hem sindirilebilir hem de kompleks şekilde sunabilmek bizim için zaten bir başarı olurdu. O yüzden bir şeyler eklemek yerine daha çok neleri çıkartabiliriz ve nasıl minimum hareketle maksimum etkiyi alabiliriz gibi düşündük. Yoksa herkesin fikri ve zenginliği birbirinden değerli.

D. Balkay: Geeva ve Deniz’le stüdyoda müzik yapmak, çok kaygısız ve akışkan bir deneyimdi benim için. Sohbet ediyormuşuz gibi hissettim. Dolayısıyla tasarlanan, kurgulanan cümlelerden çok, temize çekilen bir muhabbet hali gibi bir süreçti.

"YAZDIKLARIMI EVİN DIŞINA ÇIKARMAYI SEVİYORUM"

- Solo kariyeriniz oldukça başarılı olsa da sık sık farklı müzisyenler ve tarzlardaki seslerle işbirliği yapıyorsunuz. Şarkıcı-besteci geleneğinde, kendi öyküsünü anlatan müzisyenlerin “yalnızlık” imgesi baskın olurdu. Ancak siz farklı bir yol izliyorsunuz. Müzikte değişten zamanların bir sonucu mu bu, yoksa kişisel bir tercih mi?

D. Tekin: Bence iki anlatının yanyana varolamaması için bir sebep yok. Çoğunlukla her şey evde yazdıklarımdan köklense de onları evin dışına çıkarıp başka müzisyenler ve ekiplerle nereye evrildiğine bakmak da keyifli. Bazı şeyleri yazarken kafamda davul, bas, synth, yani bir orkestra çalıyor; bazen çalmıyor, bazen de müzik beklemediğim yerlere doğru açılıyor. Temasa geçtiğimiz her şeyin bir parçası bizle kalıyor. Öğrenmek ve dönüşmeye devam edebilmek için kendini ve ürettiğini tamamen izole etmemek gerek. Ama herkesin yolu ve amacı farklıdır, üretme yolları ve motivasyonları, kendi sanatsal üretimiyle ilişkisi farklıdır.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler