AKP iktidarı Kıbrıs'ta hangi büyük tavizlerin peşinde?
Gazetemiz yazarlarından Mehmet Ali Güller, Rum basınında yayınlanmasıyla birlikte kamuoyunun gündemine oturan 'Gizli Kıbrıs tutanakları' üzerinden AKP'nin taviz ve açılım politikalarını değerlendirdi.
İsviçre-Crans Montana’da 6-7 Temmuz 2017’de yapılan Kıbrıs görüşmelerinin BM diplomatlarınca tutulan gizli kayıtları Rum basınına sızdırıldı. Kıbrıslı Türk gazeteci Sabahattin İsmail, kayıtlarda yer alan kritik noktaları kamuoyuna duyurdu.
"Gizli Kıbrıs tutanaklarının Rum basını tarafından yayımlanmasıyla ortalığa çok vahim tavizler, açılımlar, yanlış dış politikalar, sorumsuzluklar saçıldı" diyen Güller'e göre kayıtlarda 'üç önemli taviz' öne çıkıyordu.
İşte, o makalenin tamamı...
AKP, TÜRKİYE’NİN GARANTÖRLÜK HAKLARINDAN VAZGEÇİYOR
6-7 Temmuz 2017’de, İsviçre-Crans Montana’da yapılan Kıbrıs görüşmelerinin BM diplomatlarınca tutulan gizli kayıtlarını özetleyelim öncelikle...
KKTC’de Denktaşçı çizgisiyle öne çıkan gazetecilerden Sabahattin İsmail’in Rum basınından derledikleri özetle şöyle:
1- Tutanaklara göre, Türkiye, anlaşma sağlanırsa, KKTC’deki Türk askerini çekmeyi ve 650 asker bırakmayı kabul ediyor.
2- Dahası, tutanaklara göre Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, “İki dönem Rum, bir dönem Türk” şeklindeki dönüşümlü başkanlığın 15 yıl boyunca sorunsuz uygulanması halinde, 650 askerin de çekilmesini görüşebileceklerini belirtiyor.
3- Türkiye, garanti anlaşmasında yer alan “tek yanlı müdahale hakkı”nın iptalini kabul edilebileceğini belirtiyor.
RUMLAR ‘SIFIR ASKER, SIFIR GARANTİ’ PEŞİNDE
Görüldüğü gibi vahim tavizler bunlar. Peki, AKP iktidarının 2017’deki bu üç tavizine rağmen, neden anlaşma olmadı diye sorabilirsiniz haliyle...
Aynı Annan Planı’nda olduğu gibi, Rumların “açgözlülüğü” bir kez daha Türkiye ve KKTC’yi kurtarmış! Rumlar, aşamalı tavizleri değil, hemen “sıfır asker, sıfır garanti” istemişler. Rumları bu açgözlülüğe iten nedenlerin birincisi ABD ve AB desteği ise ikincisi de AKP’nin ilk günden beri sürdürdüğü teslimiyetçi-tavizci çizgidir.
2004’te Denktaş karşıtlığı yaparak ve Türkiye’nin tezlerini bir kenara bırakarak ABD ve AB desteği için Kıbrıs’ta Annan Planı’nı destekleyen AKP iktidarı, etkileri Doğu Akdeniz’de yalnızlığa kadar süren bir büyük yanlışa imza atmıştı. 2017 tutanakları, o yanlış çizginin hâlâ sürdüğünü gösteriyor.
AKP, BİR YILDIR ZATEN GERİ ADIM ATIYOR
Buradan yeniden en önemli konumuz olan ekonomi krizine geleceğim. Ne diyor AKP sözcüleri? Türkiye ABD ve AB politikalarına direndiği için dolar ve Avro yükseliyor ve ekonomide kriz yaşanıyormuş. Türkiye Kıbrıs’ta, Doğu Akdeniz’de, Libya’da ABD ve AB’ye taviz verse, dolar ve Avro hızla düşermiş.
Oysa ortalığa saçılanlar, AKP’nin Kıbrıs’ta direnmediğini, tersine büyük tavizler verdiğini ortaya koyuyor. Dün iktidar olabilmek için Kıbrıs’ta taviz veren ve Annan Planı’nı destekleyen AKP, bugün de iktidarda kalabilmeyi sürdürebilmek için taviz vermeye hazır olduğunu ortaya koyuyor.
Kıbrıs’ta taviz veren ise zaten Doğu Akdeniz’de direnemez. Kaldı ki Doğu Akdeniz’de de son bir yıldır ciddi bir geri çekilme söz konusu. Araştırma gemisinin Antalya Körfezi’ne çekilmesiyle başlayan süreç, en sonunda Mavi Vatan çizgisinin de söylemden düşmesiyle sonuçlandı.
Yani son üç aydaki üç faiz indirimiyle ortaya çıkan kur krizi, AKP’nin Kıbrıs, Doğu Akdeniz ve Libya direnişiyle ilgili değil. Oralarda bir yıldır geri adımlar atılmış durumda zaten.
GARANTÖRLÜĞÜN GARANTİSİNDEN TAVİZ
Kıbrıs’ta garantörlük hakkı Türkiye’nin en önemli hakkıdır. Bu hak ne yazık ki AKP iktidarı altında sürekli sulandırılıyor.
Annan Planı’na destek, Türkiye’ye bir şey kazandırmadığı gibi, Rumlara AB yolu açınca, Kıbrıs konusunu Türkiye-Yunanistan-İngiltere garantörlüğünde bir konu olmaktan bir ölçüde çıkardı ve AB’nin de konusu yaptı.
Crans Montana tutanakları, AKP iktidarının hem “garantörlüğün garantisi” olan Türk askerini çekme konusunda tavize hazır olduğunu hem de “tek yanlı müdahale hakkı”nın iptalini kabul ederek Kıbrıs Barış Harekâtı’na uluslararası yasallık getiren haktan da vazgeçebileceğini ortaya koyuyor.
Yani Türkiye açısından AKP sorunu, hem ekonomi hem dış politika hem de ulusal güvenlik sorunudur.
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu