Alberto Manguel: ‘En iyi haliyle çeviri, bir dizi diyaloğu açar!’
Yağmurlu bir Lizbon sabahında buluştuğumuz usta yazar Alberto Manguel ile yazma, okuma ve çeviri eylemi üzerine keyifli bir söyleşi yaptık.
Lizbon’un ‘Amolador’ları
Bir cumartesi sabahı, uzaktan belli belirsiz duyulan bir flüt ezgisi havada daireler çizerek uçuşan kelebekler gibi açık balkon kapısından gibi içeri girdi. Mahallede bisikletiyle dolaşan adam, panflütüyle çaldığı o hoş melodiyle sabah sakinliğini boydan boya yarıyordu.
Sao Roque fırını
Pedro V. ile Rua da Rosa caddelerinin kesişimindeki küçük yeşil kapılı kafeden içeri girdim. Yunan tapınaklarını andıran girişte, Akantus yapraklarının temsiliyle işlenmiş korint başlıklı altı tane mermer sütun Art Nouveau tarzındaki bronz kavisli tavana uzanıyor, mekânın vaat ettiği tüm sorumluluğu üstleniyordu.
Bir yabancının gündüz düşleri
Gün benimdi. Önümde sere serpe uzanıyordu. Canım ne isterse yapıyordum. Yürüyeceksem yürüyor, sağa dönüp hayal kuruyor sola dönüp endişeleniyordum. Bütün bilinmezlikleriyle üstüme yağmaya hazır bir şehir. Akşamüstü Santos-o-Velho’daki dar yokuş sokağın bitimindeki bakkalın önünde toplanıp bira içen adamların sesleri cam bilyeler gibi yuvarlanıyor yukarıdan aşağı. Hep bir kavga çıktı zannediyorum ama ne zaman balkona çıkıp baksam birbirlerini güldürürken buluyordum onları.
Rüzgâr gibi geçti
Portekiz’de işler genellikle yavaş ilerler. Buna rağmen burada geçirdiğim ilk yazın nasıl bir göz kırpışı süresine sığdığına inanamadım. Sokakların insanlarla dolup taştığı, her köşede mini bir cümbüşün hâkim olduğu bol ışıklı yaz günleri, mayısın son haftalarında kendini belli etmeye başlamıştı.
José Saramago ve ‘Görmek’ üzerine
Lizbon’un kuzeydoğusunda küçük bir köy olan Azinhaga’da sıcak bir esinti, ellerini çenesine dayamış keyifle dedesini dinleyen José’nin saçlarında gezindi. José Saramago, henüz iki yaşındayken ailesinin iş bulmak ve çalışmak için köylerinden kalkıp Lizbon’a taşınmasıyla mükemmel birer hikâye anlatıcısı olarak nitelendirdiği büyükannesi Josefa ve büyükbabası Jeronimo’nun hikâyelerini artık sadece yaz tatillerinde dinleyebilecekti. Bu hikâyelerden aldığı esin onu Jeronimo’nun ölümünden tam 50 yıl sonra Nobel Edebiyat Ödülü’ne ulaştıracaktı.
En güzel klişe: Kitap kokusu
Lizbon’un Chiado bölgesindeki en şık caddesi Rua Garrett 20. yüzyılın entelektüel merkezini temsil ediyordu. Combro caddesinden Chiado’ya uzanan yol üstündeki büyüklü küçüklü pek çok kitapçı sizi kokunun kaynağına davet eder. Tam da bu yazıda bahsetmek istediğim klişenin kaynağına: Kitap kokusu.
Santa Justa: Kent manzarasına farklı bir bakış
Portolu mühendis Raoul Mesnier de Ponsard, Fransa’da aldığı makine mühendisliği eğitiminden gelen teknik bilgi ve estetik ilhamla, Lizbon için demirden bir başyapıt tasarladı: Elevador de Santa Justa (Santa Justa Asansörü). Bu fikir o günün insanlarını da en az bugünküler kadar heyecanlandırmış olacak ki 10 Temmuz 1902’de açılan asansörün önünde ilk günden uzun kuyruklar oluştu; yağmur ve fırtınaya rağmen üç binin üzerinde bilet satıldı.
Estrela’da bir gezinti
Lizbon’da iki dakikadan uzun süre romantik bir düşünceye kapılmadan durmak mümkün değil. Yabancı olmanın da verdiği serbest bir içgüdüyle yağmur damlalarının, siyah beyaz yer taşlarının, ferforje sokak lambalarının veya bir ağacın şiirsel boyutuna ani geçişler yapabiliyorum. Bu yüzden Estrela Bölgesi’ndeki muhteşem vaha Jardim da Estrela’dan (Yıldız Bahçesi) bahsedeceğim. Bahçedeki gezintiyi bir ağacın altında bitireceğiz.
Doğanın kendini anımsatma biçimleri
Kasım ayının ilk haftasında Lizbon Alcantara bölgesinden geçen bir hortum insanların gizli kalmış korkularını ayyuka çıkarmak için yeterli oldu.
Akdeniz’in sonsuzluğa açılan kapısı
Portekiz’in sarı turuncu ışığı insanı görmekten ziyade hissetmeye teşvik eder. Bu sarıp sarmalayan, kucaklayan ışığın tam ortasında gözleriniz kısık bir halde, etrafınızda uzanan sonsuz zamana dokunmaya çalışırsınız. Lizbon’a yaklaşık bir ay önce geldiğimde kendimi ilk teslim ettiğim yabancılık bu ışığa aitti. Artık başka bir ışığın altında gezinecek, nesneleri ve şeyleri bu yeni halleriyle tanıyacağım.