16 yaşında dünyanın en iyilerinden biri

Milli yüzücü Hazal Sarıkaya, Londra Olimpiyatları’nda Türkiye'yi temsil etmek için gün sayıyor. Ailesinin "boğulmasın" düşüncesiyle yüzmeyi öğrenen Sarıkaya şimdi yüzlerce rekorun ve onlarca madalyanın sahibi.

16 yaşında dünyanın en iyilerinden biri
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 22.07.2012 - 08:05

Hazal Sarıkaya henüz 16 yaşında ve 2012 Londra Olimpiyatları’nda Türkiye’yi temsil edecek. Olimpiyatlarda yüzme dalında Türkiye’yi temsil eden en genç milli sporcu unvanını taşıyan Sarıkaya “100 metre sırtüstü” kulvarında yarışacak. 1996 doğumlular arasında “dünyanın en iyi iki yüzücüsünden biri” olarak gösterilen Sarıkaya’nın 100’den fazla da Türkiye rekoru var. Hatta son olarak bu yıl nisan ayında Sırbistan’da gerçekleştirilen Balkan Gençler Yüzme Şampiyonası’ndan da üç altın madalya ile dönmüştü. FMV Işık Spor Kulübü yüzücüsü Sarıkaya, şimdi de 27 Temmuz-12 Ağustos 2012 tarihleri arasında İngiltere’nin başkenti Londra’da düzenlenecek yaz olimpiyatlarında kulaç atmak için geri sayımda.

- Yüzücü olmaya nasıl karar verdiniz, nedir suyla tanışmanızın hikâyesi?

- Henüz altı yaşımdaydım, ailemle birlikte tatildeydik. Bir aile dostumuzun küçük kızı onlar fark etmeden iskeleden düşmüş ama yüzmeyi bildiği için boğulmamış. Bizimkiler de buna tanık olunca panikle ve de korkuyla benim yüzme öğrenmemi istemişler. Yani bu serüven boğulma korkusu yüzünden başladı!

- Ama ciddi bir eğitimle başladınız yüzmeye. Nerede ve nasıl oldu bu?


- Annem ve babam Feyziye Mektepleri Lisesi’nde matematik öğretmeni. Işık Üniversitesi de hemen yanı başımızda. Hiç zaman kaybetmeden yaz okuluna başladım.

- Genelde çocuklar için sıkıcı olur bu tarz kurslar ve dersler. Sizin suyla aranız nasıldı?

- Önceleri yüzmeyi sevmiyordum, bizimkilerle kavga ettiğim de oluyordu. Kaçmak istediğim de oldu ama sonra kanıma girdi.

- Ailenizde hiç sporcu var mıydı?

- Yok, ilk benim. Zaten ısrarla yüzme öğrenmemi istediler ama onlar da neyi beklediklerini bilmiyorlardı. Bu noktaya geleceğimi düşündüklerini hiç sanmıyorum.

- Şimdi ne düşünüyorlar?

- Hep yanımdalar, en büyük destekçim annem.

- Nasıl keşfedildiniz, işin ciddiyetini nasıl anladınız?

- Böyle bir hayalim yoktu. Yüzmeye başladıktan kısa süre sonra okulun takımına seçildim. Haftada üç gün yüzüyordum sonra tempo arttı. Her gün antrenman başladı. Bazı dönemlerde hafif, bazı dönemlerde zor geçiyordu. Mesela çift antrenman olduğunda sabah 6.00’da karada kuvvet antrenmanlarını yapıyordum. Sonra okula gidip, 15.30 çıkıp, iki buçuk saat de yüzüyordum. Zaten 13 yaşıma geldiğimde milli takıma seçildim. Şu an bile bir tek pazar günü tamamen bana ait.

- Bu tempoda okula nasıl zaman ayırıyorsunuz?

- Okulda ciddi bir devamsızlığım var! Bu yüzden dersleri toparlamak, sınavlara çalışmak çok zor oluyor. Zaten sürekli kamplara ve yarışlara gidiyorum. Sanırım alıştım, bir şekilde ikisine de yetişmeyi beceriyorum

- Onlarca hatta yüzlerce Türkiye rekorun, birinciliğin ve ödülün var. Küçük yaşta bu kadar başarı kazanmak sizde neleri değiştirdi?


- Elbette başarı geldikçe yaptığımı daha çok sevdim. En güzeli emeğinizin karşılığını almak. Düşünsenize yarışta 200 metre yüzmek için binlerce kilometre yüzüyorsunuz.

- Üniversite için başka planlarınız var mı?

- Reklamcı olmak istiyorum, belki de iç mimar. Yaratma gücüm olduğunu düşünüyorum. Hem matematik de ailemden geliyor. Tabii hayatı yüzerek yaşıyorum ama bir mesleğim olsun da istiyorum.

- Başka ilgi alanlarına zaman kalıyor mu?

- Antrenmana göre yaşamanız gerekiyor. Hem yüzme hem de kondisyon epey zaman alıyor. Ama hiçbir şeyden de eksik kalmıyorum. Hatta bir dönem TRT Çocuk Korosu’ndaydım, sonra iyi de piyano çalıyordum. Resim de yapıyordum. Hatta onda da ödül aldım ama şimdi her şeyi bıraktım yüzmek için.

- Yüzerken ya da yarışlara hazırlanırken nasıl bir ruh haline giriyorsunuz, konsantrasyonunuz nasıl tamamlanıyor?

- Yarışta ve öncesinde zihnim kapanıyor, tek ben ve havuz oluyor. Çok düşünürsem de hassaslaşıp fazla heyecanlanıyorum. İşte en tehlikelisi de bu. Zaten yüzerken dertleri suyun dışında bırakırsın, başka yolu da yok.

- Beklenti baskı yaratıyor mu?

- Baskı ve beklenti kasları kilitliyor, zihni de yoruyor. Stresle yüzülmez, iddialı olmak gerekli ama beklenti kuyunuzu kazıyor. Sanırım önemli olan kendine inanmak ve güvenmek.

- Nasıl bir ekiple çalışıyorsunuz?


- Asistan koç, kuvvet antrenörü, pilates, yoga, özel esnetme hocası ve mentör var hayatımda. Beni benden iyi tanıyorlar. Tabii beslenme de çok önemli. Bedenimi hiç yıpratmamam gerekli, onun için de özel programlar uyguluyorum.

- Yüzme olmasaydı ne olurdu hayatınızda?

- Böyle dostlarım ve milli takımlardaki eğlence olmazdı. Eksikliğini en çok hissettiğim bu olurdu sanırım. Anlattığım ya da anlatamadığım heyecanları yaşayamazdım. Düdük çaldığı anki heyecanımı ve ismimi söyleyen insanları duyamamak beni çok yorardı.

- Peki, Londra’daki olimpiyatlar için nasıl hazırlanıyorsun?

- Şu an tempo yoğun, heyecanlanacak kadar zamanım yok. Olimpiyatlardan sonra, Türkiye'de Kısa Kulvar Dünya Şampiyonası yapılacak. Ülkende bu tadı yaşamak daha başka. Tek sıkıntı “üç tarafı denizlerle çevrili” bu ülkede insanların bu spora daha çok ilgi göstermesi gerektiği. Sanki bu ülkede yalnızca futbol var gibi davranıyorlar.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler