"2010 bütçesinde eğitim yok"

Bağımsız Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Gürkan Avcı, Milli Eğitim Bakanlığının 2010 Bütçesinden Milli Eğitim Bakanlığı'na ayrılan yüzde 2.8'lik paya denk gelen 28 milyar 237 milyon TL'lik miktarın çok az olduğunu belirterek, her geçen gün artan eğitim harcamalarının büyük bir oranda velilerin sırtına yüklendiğini vurguladı.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 07.11.2009 - 11:17

BES Genel Başkanı Gürkan Avcı yaptığı açıklamada, öğrenci sayısının her yıl arttığı, öğretmen, akademisyen, idari ve yardımcı personel, okul, derslik, eğitim materyalleri açığının büyük boyutlara ulaştığını vurguladı. Avcı, Türkiye'de eşit, bilimsel, ulaşılabilir ve nitelikli eğitimden bahsetmenin bu bütçeyle imkansız olduğunu öne sürerek, " 2010 eğitim bütçesi, gerek her yıl değişen eğitim sistemi ve ders kitaplarıyla, gerekse niteliksiz, ezberci ve baştan savma eğitimden yakınan tüm eğitim bileşenleri adına yeni sorunlar, sıkıntı ve açmazlar oluşturacaktır. Milli gelirden MEB'e ayrılan pay kangren haline gelmiş eğitim sistemini kendi sorunlarıyla baş başa bırakmayı ve bu olumsuz fotoğrafın değişmeyeceğine dönük inancı daha da güçlendirecektir. Hükümet bu eğitim bütçesiyle, eğitim ve bilim hizmetleri alanında araştırmaya imkan ve zaman olmamasının, eğitim çalışanlarının gelirinin yetersiz olmasının, finans eksikliği ve insan kaynağı sorununun, niteliksiz ve baştan savma diplomaların, kadro, fiziksel altyapı ve araştırma kültürü olmaması gibi temel sorunların altında yatan nedenin eğitim bütçesinin yetersiz olmasından kaynaklandığını göremediğini ortaya koymuştur" dedi.
 

"Eğitime en az pay ayıran ülke Türkiye"

Avcı, Türkiye'nin 2010 bütçesiyle milli gelirden eğitime ayırdığı payı yüzde 3'ün altında olan, otuz OECD ülkesi içinde eğitime en az pay ayıran ülke konumunda olduğunu vurgulayarak sözlerine şöyle devam etti:

"Eğitimle ilgili birçok sorununu çözmüş ve oldukça yaşlı nüfusa sahip olan OECD ülkeleri ortalaması Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'nın (GSYİH) yüzde 6.3'dür. Türkiye zorunlu eğitim çağ nüfusu dışındaki nüfusunun yüzde 12.5'i okuma-yazma bilmemesi, okuma yazma bilenlerin yarısının ilkokul mezunu olması ve hızla artan genç nüfusa sahip olması, öğretmen, okul, derslik açığında başı çekmesi ve nitelikli eğitimle ilgili büyük sorunları bulunmasına rağmen eğitime ayırdığı pay ile dünya liginin en arkalarında yer alıyor. Eğitim harcamalarının GSYİH içindeki payı, dünya ortalamasında yüzde 4.4 olduğu gerçeği karşısında Türkiye'nin bütçesinden eğitime ayırdığı payla yarıştığı dünya ligi Fildişi Cumhuriyeti, Tanzanya, Somali gibi ülkelerle birlikte anılıyor. Türkiye'nin genelde olumsuz göstergelerde ön sıralarda, olumlu göstergelerde ise sonlarda yer almasına etki eden en önemli faktör, baştan savma eğitim sistemi ve buna zemin hazırlayan düşük miktarlardaki eğitim bütçeleridir."
 

"2010 bütçesinde faiz harcamaları ağırlığını korudu"

Avcı, 2010 yılı bütçesine ilişkin faiz harcamalarının bütçede ağırlığını koruduğuna değinerek, faiz harcamalarında yaşanan göreceli düşüşün, halka ve kamu çalışanlarına büyük bedeller ödetilerek uygulanan sıkı mali politikaların ve vade yapısının uzatılmasının sonucu olduğunu kaydetti. Türkiye'nin kamu yatırımlarına son yıllarda az kaynak ayırdığını ileri süren Avcı, kamu yatırımlarına ayrılan payın geçen yıllara göre yüzde 3'lere varan oranlarda azalmasının yetersiz sayıda okul, hastane, doktor, öğretmen, fabrika, yol ve iş anlamına geldiğini bildirdi.

"Toplam bütçenin yüzde 5'i oranında projelre için ödenek konulmalı"

Hükümetin, Meslek Liseleri başta olmak üzere tüm ortaöğretim kurumları ve üniversitelerin bütçelerine, toplam bütçenin yüzde 5'i oranında projeler için ödenek koyması, Kurumların Ar-Ge'si için ayrılan hisseyi artırması ve döner sermaye gelirlerinin en az yarısının araştırma fonuna aktarılması gibi düzenlemelerle eğitim ve araştırma konularına destek vermesi gerektiğini kaydeden Avcı, 2010 eğitim ve yükseköğretim bütçelerinin Meclis Bütçe Komisyonunda görüşülmeye başlandığını hatırlattı. Avcı, 2009 yılında 27 milyar 883 milyon TL olan Milli Eğitim bütçesinin, artan okul, derslik, öğretmen ihtiyacı ve öğrenci sayısına rağmen, 2010 yılı için sadece 28 milyar 237 milyon TL olarak öngörüldüğünü ve geçen yıla göre yüzde 1.2 oranında artırıldığını ve böylece Milli Eğitim Bütçesinin milli gelirdeki payının yüzde 2.8 düzeyinde kaldığını belirtti.
 

"MEB bütçesinin yüzde 70'i öğretmen ve personel harcamalarına"

MEB Bütçesinin yüzde 70'inin sadece öğretmen ve personel maaşlarına gittiğini, yüzde 12'sinin sosyal güvenlik devlet primi giderlerine gittiğini kaydeden Avcı, MEB'in bütçesinin yalnızca yüzde 8'inin mal ve hizmet alımları için kaldığını ve önceki yıla göre MEB'in yatırım bütçesinin yüzde 2 küçüldüğüne dikkat çekti. Avcı, yeni açılan üniversite ve fakültelere rağmen ve üniversitelerde öğrenci sayısında yaşanan büyük artışlara rağmen 2010 yılı için yükseköğretime ayrılan payın, 9 milyar 355 milyon lira olduğunu ve milli gelirin yüzde 0.90'ına denk geldiğini söyledi.
 

"2010 bütçesi, vatandaşı daha da borçlandırma bütçesi"

2010 bütçesinin eğitim çalışanlarının ve memurların maaşlarında vatandaşın mutfağında ve cüzdanında yaşanan reel enflasyonun altında artış öngördüğünü ve geçen 8 yılda da olduğu gibi 2010 yılı bütçesinde de memura büyümeden pay öngörülmediğini belirtti.
Avcı,ülkenin büyümesi ve gelişmesi için büyük katkıları bulunan eğitim ordusuna 'refah payı' verilmesi gerektiğini, hükümetin her yıl maaş artışlarına büyüme hedefine bağlı olarak ek zam yapması gerektiğine dikkat çekerek, "2010 bütçesi bu haliyle halkın temel ihtiyaçlarına zam yapma, vatandaşı daha da borçlandırma ve kalan kamu mallarını peşkeş çekerek özelleştirme bütçesi olduğu ortaya çıkmıştır" diyerek görüşlerini dile getirdi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler