AB Ekonomik Raporu açıkladı
AB Komisyonu 2009 Aday Ülkeler Katılım Öncesi Ekonomik Değerlendirme Raporu'nu açıkladı. Raporda, küresel ekonomik krizin Türkiye'yi 2008 ortalarından itibaren daha ciddi etkilemeye başladığı "diğer büyük belirsizlikler yanında" ekonomik etkinlikte önemli düşüşlere neden olduğu belirtildi.
AB Komisyonu'nun 2009-2011'i kapsayan katılım öncesi ekonomik programları değerlendirdiği raporunda Türkiye'nin AB'ye Nisan ayında sunduğu katılım öncesi ekonomik programının "zorlu bir ekonomik ortam içinde hazırlandığına" dikkat çekildi.
Raporda, "Gelişmiş ülkelerdeki finansal piyasalardan kaynaklanan ekonomik kriz Türkiye'yi ciddi olarak 2008 ortalarından itibaren etkilemeye başladı ve diğer büyük belirsizliklerin yanında ekonomik etkinlikte keskin düşüşlere neden oldu" denildi. Bu gelişmeler ışığında 2010'daki yüzde 3.3 ve 2011'deki yaklaşık yüzde 4.5 düzeyindeki büyümenin AB tahminleriyle uyum içinde olduğu belirtilen raporda, "Ancak 2010 ve 2011 için tahmin edilen büyüme oranlarına ulaşmak, öngörülenden daha uzun bir süreci gerektirebilir. Programın enflasyon görünümü geniş ölçüde makul, belki dezenflasyon sürecindeki son hızlanma karşısında oldukça da muhafazakâr" ifadesi yer aldı.
2001'den bu yana uygulanan, büyük faiz dışı fazlaya yananan kamu borç stokunu azaltmayı hedefleyen sıkı mali politikanın, ekonomik kriz nedeniyle gevşediği kaydedilen raporda, faiz dışı fazla hedeflerinin önemli ölçüde düşürüldüğü belirtildi. Raporda, "Türkiye'nin Katılım Öncesi Ekonomik Programı (KÖEP), mali politikalar açık ve yeterli biçimde rakamlara dökülmemişken yeni hedeflerin nasıl tutturulacağını ayrıntılı olarak tanımlamıyor" denildi. Raporda şu saptamalar yapıldı:
Mali risklere dikkat
"-Mali riskler, özellikle 2010-2011 için büyümedeki düşüş riskleri ve 2009-2010 için bir hayli iyimser gelir tahmini karşısında önemli bulunmaktadır.
-Mali önlemler, geçerli ekonomik döngülere güçlü yanıt vermeyi hedeflerken, 2009 yerel seçimleri öncesinde cari harcamalardaki rahatlama ve kriz karşıtı önlemlerin dengesiz kompozisyonu, kamu harcamalarının kalitesini zayıflatmış bu da ekonominin büyüme potansiyeli üzerinde etkide bulunmuştur.
-2009'da mali gevşeme GSYİH'nın yüzde 3'ü dolayındadır ve büyük ölçüde artan cari transferler ve faiz ödemelerinden kaynaklanmıştır. Bundan dolayı krizin etkilerinin azaltılması için, özellikle cari harcamaların kısıtlanması ve kamu yatırımlarının GSYİH'daki payının önceki düzeylerde korunması yoluyla daha uygun bir mali karşılık zorunlu görülmektedir. Ayrıca mali önlemlerin boyutu, özel yatırımların kaçmasından ve yatırımcı güveninin şimdiden yüksek maliyetli borç çevirme karşısında daha da kötüleşmesinden sakınmak için dikkatli ölçülmelidir. KÖEP'te de söz edilen güçlü ve bağlayıcı bir mali kural bu açıdan çok yararlı olabilir, özellikle piyasalar belirsizlikleri cezalandırmaya başladıktan sonra 2011'den önce başlarsa."
Merkez Bankası faiz aracını kullanmaya devam edecek
Raporda para politikasının temel amacının fiyat istikrarını sağlamak olduğu belirtilerek Merkez Bankası'nın kısa vadeli faiz oranlarını temel ekonomik politika aracı olarak kullanmaya devam edeceği kaydedildi. Gelecek dönemde Merkez Bankası'nın orta vadeli enflasyon görünümüne odaklanacağı ve para politikası kararlarını bu görünümle aynı hizada alacağı belirtilen raporda, KÖEP'te cari işlemler açığında önemli azaltma öngörüsünün gerçekçi bulunduğu belirtildi. Raporda şöyle denildi:
"-Türkiye'ye son yıllarda büyük sermaye akışları olmasına karşın, program dönemi süresince sermaye çıkışları olması varsayımı gerçekçidir. Özellikle finansmanı şiddetli biçimde riske düşürmese de 2009'daki çıkışlarda. Bu konuda yetkililerin, piyasalarla yatırımcıların güvenilirliğini sabitlemek için öngörülü politikalar ve önlemlere bağlığı önemli bulunmaktadır.
-Yapısal reformlar geçtiğimiz yıllarda kararlılıkla yerine getirilmiş ve 2009-2011 arasında da devam edecektir. Türk yetkililer piyasa mekanizmalarını, güçlendirmeyi, rekabeti artırmayı, ekonomide kamu payını özelleştirme yoluyla azaltmayı, düzenleme ve denetleme organlarının işlevlerini güçlendirmeyi, finansal sektörün girişimcilerin fonlama gereksinimlerini karşılamak üzere aracılık kapasitesini geliştirmeyi hedeflemektedir."
Yapısal reformlar övüldü
"-Dünya ekonomisinde devam eden olumsuz gelişmeler hesaba katıldığında programın yapısal reformların sürdürülmesi hedefi övgüye değer ve krizin etkilerini kısa ve orta vadede asgariye indirmeye yönelik doğru bir yaklaşımdır. Bununla birlikte son küresel gelişmeler özelleştirme senaryosunu riske atmış ve emek piyasasında şimdiden, KÖEP'te öngörülenden daha büyük dengesizlikler yaratmaya başlamıştır."
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu