"Açılım sadece terör değil"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ulusa Sesleniş konuşmasında, demokratik açılımın konusunun sadece terör olmadığını belirterek, "Bu ülkede herkes, devletine inansın ve güvensin, demokrasi içinde kendini güvende hissetsin istiyoruz. Bu ülkede millet iradesini perdeleyen, milli iradeye ipotek koyan hiçbir karanlık güç olmasın istiyoruz" dedi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 31.10.2009 - 18:08

Başbakan Erdoğan Ekim ayı "Ulusa Sesleniş" konuşmasında, insanlar arasında yıkılan gönül köprüleri varsa bunları yeniden inşa edeceklerini belirtti. Başbakan Erdoğan, "Hükümet olarak biz bir adım attık, bedeli ne olursa olsun kararlılıkla sonuna kadar gideceğiz. Ancak bu sürecin başarısı için herkesin üzerine düşeni yapması lazım. Bu ülkenin siyasetçileri de, aydınları da, bilim insanları da, sanatçıları da, kanaat önderleri de, sivil toplum öncüleri de üstlerine düşeni yapacaklar" diye konuştu.

Sorun varsa sadece hükümetin çalışamayacağını, herkesin katkı vermesi gerektiğini belirten Erdoğan, "Ne olursa olsun, TBMM'de de adımımızı atacağız, söyleyecek sözü olanlar varsa onlar da orada söylesinler, çünkü ondan sonra süreci 780 kilometrelik vatan topraklarında sürdüreceğiz, halkımızla bütünleşerek sürdüreceğiz" dedi.

Başbakan Erdoğan, son çeyrek asırda sıkıntılarla karşılaşılmasına rağmen "Gün gelecek, bu ülke bu badireleri de atlatacak, kardeşler hasretle yeniden birbiriyle kucaklaşacak" umudunun hep canlı tutulduğunu bildirdi. Millet olma ateşinin asla söndürülmediğini belirten Başbakan Erdoğan, "Şimdi hepimiz yavaş yavaş aynı kavilde (anlaşma) toplanıyoruz. Öfkeler dinsin, kırgınlıklar unutulsun, o kucaklaşma günü gelsin diyoruz. Eksik olan tamamlansın, yanlış olan düzeltilsin, aramızda hakkaniyet tesis edilsin diyoruz" şeklinde konuştu.

Düşmanca duyguların, asabi önyargıların yerini, diyalogun, muhabbetin ve kaynaşmanın alacağı yeni bir tarih sayfası açmak zorunda olduklarını belirten Başbakan Erdoğan, "Türkiye bu kan kaybıyla geleceğe yolculuğunu sürdüremez" dedi. Erdoğan şöyle devam etti:


Açılımın konusu sadece terör değil. Demokrasi için de güven istiyoruz

"Demokratik açılım adıyla başlattığımız bu süreç aslında çok yönlü bir Milli Birlik sürecidir. Çünkü bu mesele bir millet meselesidir, bir devlet meselesidir. Bu açılımın konusu sadece terör de değildir; ülkemizin esenliğinin, insanlarımızın kardeşliğinin önündeki her engel bu açılımın konusudur. Bu açılım bir sevgi açılımıdır, bir barış açılımdır, bir kardeşlik açılımıdır. Bu toplumsal bir tazelenme açılımıdır, bilinçlenme açılımıdır. Bu ülkede yaşayan herkes, temel hak ve özgürlüklerine tartışmasız biçimde sahip olsun istiyoruz. Sorun alanları minimize olsun istiyoruz. Bu ülkede yaşayan herkes devletine inansın ve güvensin, demokrasi içinde kendini güvende hissetsin istiyoruz. Bu ülkede yaşayanlar, kazananlar ve kaybedenler diye ikiye ayrılmasın, bu ülkenin kaynakları adaletle paylaşılsın istiyoruz. Her insanımız kendini özgürce ifade edebilsin, diline, düşüncesine, inancına hissiyatına prangalar vurulmasın istiyoruz. Bu ülkede tek bir insanımız bile kendini ikinci sınıf vatandaş hissetmesin, mahrum olmasın, mahzun olmasın, mazlum olmasın istiyoruz. Bu ülkenin mahrumiyet bölgeleri olmasın, yatırımlar her köşeye ulaşsın, işsizler işe kavuşsun, evine ekmek götürsün, ocaklar şenlensin istiyoruz."


Bedeli ne olursa olsun kararlılıkla sonuna kadar gideceğiz

Yaşanılan ağır tecrübenin muhasebesini birlikte yapma çağrısında bulunan Başbakan Erdoğan, "Türkiye'nin önünü açalım diyoruz. Türkiye kayıp yıllarlına yenilerini eklemesin, daha fazla can, daha fazla kan kaybetmesin diyoruz. İşte onun için Milli Birlik projesiyle demokratik açılım sürecini sürdürüyoruz" şeklinde konuştu.

İnsanlar arasında yıkılan gönül köprüleri varsa bunları yeniden inşa edeceklerini belirten Başbakan Erdoğan, "Hükümet olarak biz bir adım attık, bedeli ne olursa olsun kararlılıkla sonuna kadar gideceğiz. Ancak bu sürecin başarısı için herkesin üzerine düşeni yapması lazım. Bu ülkenin siyasetçileri de, aydınları da, bilim insanları da, sanatçıları da, kanaat önderleri de, sivil toplum öncüleri de üstlerine düşeni yapacaklar" dedi. Erdoğan şunları söyledi:


Sorun var mı kardeşim, var, öyleyse sadece hükümet mi çalışacak?

"Ama yapmayanlar da var maalesef. Bu ülke meselesine layıkıyla sahip çıkmayanlar da var. Ortada bir sorun var mı kardeşim, var, öyle ise bu sorun için, bunun ortadan kaldırılması için sadece hükümet mi çalışacak? Hükümetin dışında buna katkıda bulunması gerekenler olmayacak mı? Hükümet adımını attı, koordinatör bakanını tayin etti, siyasi partilerle, sivil toplum örgütleriyle, akademisyenlerle, medya temsilcileriyle, bu alanda söyleyecek sözü olan her kesimle görüşmenin gayreti içerisinde. Ama bir de buna perde çekenler, perde koyanlar var, işte onu da gidermek için olayı milletin vekillerinin olduğu yere taşıyoruz, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne. Ne olursa olsun, orda da adımımızı atacağız, söyleyecek sözü olanlar varsa onlar da orada söylesinler, çünkü ondan sonra süreci 780 kilometrelik vatan topraklarında sürdüreceğiz, halkımızla bütünleşerek sürdüreceğiz."


Beraberlik açılımını kösteklemeye yeltenenler var

Başbakan Erdoğan, bu birlik beraberlik açılımını kösteklemeye, aklıselimi ortadan kaldırmaya, hatta süreci provoke etmeye, tahrik etmeye yeltenenler bulunmasının daha da üzücü olduğunu belirterek, "Maalesef yaptıklarıyla, hal ve tavırlarıyla, söyledikleriyle bu süreci baltalayanlar da var. İşi şova dökenler, bu ülkenin yıllar yılı yaşadığı acıları istismar edenler, öfkeleri, nefretleri, önyargıları kışkırtanlar da var. Herkesi aklıselim çerçevesinde hareket etmeye, sağduyulu davranmaya, bilinçli olmaya davet ediyorum" dedi.

 

İran'ın nükleer programını eleştirenler aynı silahları ellerinde bulunduruyor

Başbakan Erdoğan, İran'ın nükleer programıyla ilgili tartışmalar konusunda tavırlarının açık ve net olduğunu, nükleer silahlardan tamamen arındırılmış bir dünyada yaşamak istediklerini belirtti. İran'ın nükleer programını eleştirenlerin aynı silahları kendi ellerinde bulundurduklarına dikkat çeken Erdoğan, "Bugün dünyada kanayan bütün yaraların temelinde bu samimiyetsizlik vardır. Bir tarafta aklın ve insafın kabul edemeyeceği saldırganlıklara imza atıp, diğer tarafta barıştan yana görünmek inandırıcı değildir" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin nice nesillerini, çözülemeyen kronik meselelerine kurban ettiğini ifade ederek "Onları dünya gerçekleriyle ve Türkiye'nin ihtiyaçlarıyla uyumlu biçimde yetiştirip ülke hizmetine kazandırabilseydik bugün ülke olarak çok başka yerlerde olabilirdik. Artık boşa harcanacak tek bir günümüzün, feda edilecek tek bir insanımızın olmadığını kavramak durumundayız. Çocuklarımızı en iyi şartlarda yetiştirerek, ülkemizin yarınlarına hazırlamalıyız. Bunu başarabilirsek, Türkiye'nin geleceğine en büyük yatırımı yapmış oluruz" dedi.


"Azerbaycan ile ayrımız gayrımız yok"

Uzun süredir devam eden temasların ardından 10 Ekim'de Ermenistan ile ilişkilerin normalleşmesine yönelik olarak resmi protokollerin imzalandığını, ardından 14 Ekim'de Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan Bursa'ya gelerek Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile birlikte iki ülke arasındaki futbol maçını izlediklerini anımsatarak "Bizim temennimiz iki ülke arasındaki geçmişten gelen anlaşmazlıkların tarihçilere, bilim adamlarına bırakılması ve iki ülkenin komşuluk çerçevesinde ilişkilerini iyileştirmeye yönelmeleridir. Böyle bir gelişmenin, hem bu iki ülke için, hem de bölgedeki diğer ülkeler için hayırlı olacağı kanaatini taşıyoruz" dedi.

Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki Karabağ sorununun da diyalog yoluyla aşılmasını istediklerini belirten Başbakan Erdoğan, sürecin başından beri Azerbaycan'ın menfaatlerini kendi menfaatleri gibi gördüklerini, her zeminde aynı hassasiyetle savunduklarını belirterek şöyle konuştu:
"Maalesef hem bizim ülkemizde, hem de Azerbaycan içinde, bu meseleyi hakkaniyetten uzak bir tavırla istismar edenler, yalan yanlış bilgilerle iki ülkeyi birbirine karşı kışkırtmak isteyenler var. Bizim Azerbaycan ile ayrımız gayrımız yok, olamaz da... Her vesileyle söylüyorum, biz Azeri kardeşlerim izin maskelerini kendi meselemiz gibi görüyoruz. 14 Ekim'de bir heyet olarak ziyaretimize gelen Azeri milletvekillerine de, Mayıs ayında Azerbaycan Meclisi'nde söylediğim her şeyin bugün de arkasında olduğumu bir kere daha ifade ettim.

Dışişleri Bakanımız da bu ay içinde Azerbaycan'a bir ziyarette bulunarak gelişmeleri birinci elden Azeri yönetimiyle ve halkıyla paylaştı. Ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi Dış İlişkiler Komisyonumuz da Bakü'ye gitti ve Bakü'de bir dizi görüşmelerde bulundular. Bizim Azerbaycan'ın menfaatlerine halel getirecek bir girişim içinde olmamız, böyle bir şeye izin vermemiz mümkün değildir. Dünyanın bugünkü gidişatı içinde bölgemizde anlaşmazlıkları çözmek, ilişkileri geliştirmek, her alanda işbirliği içinde olmak bütün ülkelerin menfaatinedir. Geçen yüzyıldan kalan meseleleri bugünden sonra da sürdürmek imkânı yoktur, bugünün dünyası buna müsaade etmiyor. Bu gerçeği herkesin anlaması, bilmesi lazım... Bu barışçı süreci, bu çözümden yana süreci herkesin desteklemesi, istismar etmemesi lazım."


"Rusya ile de stratejik işbirliği sürecini başlatacağız"

Başbakan Erdoğan, Suriye ile ilişkilerin bu ay içinde iki ülke arasında karşılıklı olarak vizelerin kalkması ve sınırların açılmasıyla farklı bir boyut kazandığına dikkat çekerek iki ülke arasındaki temasların da süreklilik kazandığını ifade etti.

Benzer bir sürecin Irak ile de başladığını kaydeden Erdoğan, 13 Ekimde 9 bakan milletvekilleri, iş adamları ve bürokratlarla birlikte Irak'a 'tarihi' bir ziyarette bulunduklarını, Suriye ile olduğu gibi enerjiden güvenliğe, sağlıktan eğitime, tarımdan ulaşıma, sanayiden ticarete kadar hemen her alanda işbirliği imkanlarını geliştirecek 48 mutabakat muhtırasını imzaladıklarını anlattı.

Benzer bir stratejik işbirliği sürecini Rusya ile de başlatmak için karşılıklı olarak hazırlıkların sürdürüldüğünü bildiren Erdoğan, bu gelişmelerin sadece ülkelere kazanımlar sağlamakla kalmayacağını, bölgede barışın zeminini de güçlendireceğini vurguladı. Pakistan ve İran ziyaretlerinin de bu çerçeve içinde değerlendirilmesi gerektiğini kaydeden Erdoğan, Pakistan ziyaretinin iki ülke arasındaki iyi ilişkileri daha da ileriye taşıyacak hayırlı sonuçlar doğurduğunu, Pakistanlı yetkililerin bir jest yaparak Türk işadamlarından bundan böyle vize istenmeyeceği kararını bu ziyaret sırasında açıkladıklarını belirtti.

Erdoğan, İran ziyaretinde de Pakistan'da olduğu gibi sıcak, dostane temaslarda bulunduklarını ifade ederek İran ile her geçen gün gelişen ekonomik ve ticari ilişkileri daha iyi seviyeye taşımak için yeni açılımlar geliştirdiklerini belirtti.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler