Af Örgütü'nden İsrail'e çağrı: Aşırı kuvvet kullanımına son verilmeli

Gazze Şeridi’nde dün başlayan protestolar sırasında 17 Filistinlinin öldürülmesi ve yüzlerce Filistinlinin yaralanması üzerine Uluslararası Af Örgütü (UAÖ), İsrail yetkililerine yönelik bir açıklama yayımladı.

Af Örgütü'nden İsrail'e çağrı: Aşırı kuvvet kullanımına son verilmeli
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 02.04.2018 - 16:41

Gazze Şeridi’nde dün başlayan protestolar sırasında 17 Filistinlinin öldürülmesi ve yüzlerce Filistinlinin yaralanması üzerine Uluslararası Af Örgütü (UAÖ), İsrail yetkililerine yönelik bir açıklama yayımladı.

 Açıklamada, Filistinli göstericileri bastırmak için son derece sert ve çoğunlukla öldürücü yöntemler kullanmaya derhal son verilmesi çağrısı yapıldı. UAÖ ayrıca İsrail askerlerinin silahsız göstericilere karşı hukuka aykırı biçimde ateşli silahlar kullandığı iddialarına yönelik derhal bağımsız ve etkili bir soruşturma başlatılması çağrısında bulundu. Filistinli mültecilerin ülkeye geri dönmesini talep eden göstericilere yönelik baskıların süreceğine dair kaygılar devam ederken, İsrail’in, yaşam hakkı ve barışçıl protesto hakkına saygı göstermesi gerektiği vurgulanıyor.

 UAÖ Orta Doğu ve Kuzey Afrika Direktör Yardımcısı Magdalena Mughrabi, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “İsrail yetkilileri Filistinli göstericilere yönelik öldürücü ve diğer türde aşırı kuvvet kullanımına kesin olarak son vermelidir. Protestolar başladığından beri en az 17 kişi öldü ve yüzlerce kişi yaralandı. Yetkililerin ise politikalarında değişiklik yapmayı ve uluslararası yasal yükümlülüklerini yerine getirmeyi planladıklarına dair hiçbir işaret yok. Silahsız göstericilere karşı atış mühimmatı kullanılmış olması son derece vahim bir durumdur. Bu ölümler kuvvetle muhtemel hukuka aykırı bir şekilde gerçekleşmiştir ve bu bağlamda soruşturulmalıdır. Uluslararası insan hakları hukukuna göre,öldürücü kuvvet kullanılması sadece insanların hayatını olması muhtemel tehlikelere karşı savunma amacıyla mümkündür” dedi.

Mughrabi, sözlerini şöyle sürdürdü:

 “İsrail yetkilileri, barışçıl protesto hakkına saygı göstermekle yükümlüdür ve şiddetin ortaya çıktığı durumlarda dahi ancak asgari kuvvet kullanarak yanıt verebilir. 70 yıldır Filistinli mültecilerin insan haklarını devamlı olarak görmezden gelen İsrail, en azından mültecilerin taleplerine kulak vermeli ve barışçıl gösterilerin ve protestoların yapılmasına izin vermelidir.”

 Sosyal medyada paylaşılan videolardaki görüntülerde, silahsız Filistinli göstericilerin Filistin bayrağı sallarken ve dikenli tel örgülerden kaçarak uzaklaşırken İsrail askerleri tarafından vurulduğu anlaşılıyor.

 İsrail Gazze sınırında güvenliği artırdı

 29 Mart’ta İsrail güçleri 100 keskin nişancının sınıra konuşlandırıldığını, bunun yanı sıra tanklar ve insansız hava araçlarıyla güvenliğin artırıldığını duyurdu. İsrail ordusu, Gazze ile İsrail’i ayıran dikenli tel örgülerin civarındaki yerlerde “kapalı askeri bölge uygulaması” bulunduğunu belirtirken, İsrail Savunma Bakanı da dikenli tel örgülere yaklaşanların “hayatlarını tehlikeye attıkları” uyarısında bulundu.

 Filistin Sağlık Bakanlığı, 30 Mart Cuma gününden beri en az 17 Filistinlinin İsrail askerlerince öldürüldüğünü ve yaklaşık 1.400 Filistinlinin de yaralandığını bildirdi. Yaralananlar arasında yaklaşık 750 kişi atış mühimmatıyla vuruldu. 20 kişinin sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu bildirildi. Diğer göstericiler ise göz yaşartıcı gazla ve plastik mermilerle yaralandı. İsrail güçleri öldürülenlerin Gazze ile İsrail arasındaki dikenli tel örgüleri aşmaya çalıştığını veya “olayları kışkırtanların başında geldiğini” iddia ediyor. Yaşananlara ilişkin haberlerde Filistinli göstericilerin taş, Molotof kokteyli ve yakılmış lastikler attığı bildiriliyor.

 Mughrabi, “Bazı Filistinli göstericiler dikenli tel örgülere doğru taşlar ve başka nesneler atmış olsa da bunun keskin nişancılar, tanklar ve insansız hava araçlarıyla korunan, tam donanımlı askerlerin hayatına yönelik muhtemel bir tehlike oluşturduğuna inanmak zor. Protestolar sırasında güvenliği sağlamak isteyen ordu, ancak meşru bir amaçla ve diğer yöntemler etkisiz kaldığında kuvvet kullanımına başvurabilir” ifadelerini kullandı.

 “Büyük Dönüş Yürüyüşü” olarak bilinen protestolar, milyonlarca Filistinli mültecinin artık İsrail toprağı haline gelen köylerine ve kasabalarına geri dönüş hakkı talebiyle Filistin Toprak Günü olan 30 Mart’ta başlatıldı. Filistinlilerin Nakba veya “büyük felaketi” andıkları 15 Mayıs’a kadar protestoların devam etmesi bekleniyor. Bu tarihte, İsrail devletinin kurulmasını takiben 1948 ve 1949’da yaşanan çatışmalarda yerinden edilen ve mülksüzleştirilen yüz binlerce Filistinli anılıyor.

Magdalena Mughrabi açıklamasını şu sözlerle sonlandırdı:

 “İsrail yetkilileri, gerekli olmayan ve aşırı kuvvet kullanımının söz konusu olabileceği tüm olaylara yönelik etkin ve bağımsız soruşturma başlatmalı ve bu olaylarda sorumluluk taşıdığı düşünülen kişileri adalet önüne çıkarmalıdır. Öldürücü kuvvet kullanma sonucu ağır yaralanma ve hayat kaybı gerçekleşen durumlar daha büyük önem taşıyor. Soruşturma başlatılmaması, senelerdir süren cezasızlığı kalıcı hale getirecektir” ifadelerini kullandı.

 Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın ulusal yas ilan ettiği 30 Mart’ta Filistinliler, Doğu Kudüs de dahil olmak üzere Batı Şeria’da genel grev yapmışlardı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler