'AKP, Aldatanlar ve Kandırılanlar Partisidir'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Aldatanlar ve Kandıranlar Partisi olduğunu hala öğrenemediniz mi? Totaliter zihniyet bulaşıcıdır" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Dünya Çiftçiler Günü'nde Türkiye Ziraat Odaları Birliği'nin etkinliğine katıldığını hatırlatarak, bir kez daha çiftçinin sorunlarına değindi. AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılında mazotun litresinin 1 lira, buğdayın kilosunun 30 kuruş olduğunu, 3,5 kilogram buğday ile bir litre mazot alındığını kaydeden CHP Lideri, 2012 yılında ise mazotun litresinin 4 lira, bağdayın kilosunun ise 50 kuruş olduğunu 8 kilogram buğday bir litre mazot alınabildiğini belirtti.
Yine 13 milyon alanda artık buğday ekilmediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Bu mu çiftçiyi desteklemek? Bu rakamlar yanlışsa çiftçiler CHP'ye oy vermesinler. Doğruysa, AKP'ye değil CHP'ye oy versinler" dedi. İktidarın çiftçiye mazot desteğini verdiğini belirttiğini, ancak çiftçiye verilen bütün desteğin, 7 milyar lira, sadece tükettiği mazot için ödediği verginin ise 9 milyar lira olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, "Sağ cebine 7 milyar koyuyorsun, sol cebinden 9 milyar lira alıyorsun. Sonra da 'destekledim' diyorsun" diye konuştu.
Hayvancılıkta da, Türkiye'nin koyun, keçi, sığır varlığı sayısının azaldığını, tütünde de farklı bir durumun olmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, Bitlis'e gittiğini anımsatarak, "Bitlis'in altın sarısı tütünü yok olmuş durumda peki, Bitlisli ne yaptı? Gitti oyunu AKP'ye verdi; 'Sen benim ipimi çektin, ben de seni iktidar yapacağım' dedi. Bir sıkıntı var burada" dedi. Bitlisli bir vatandaşın 'Kemal Bey, senin geldiğin gibi Recep Tayip Erdoğan buraya gelemez' dediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Evet gidemez. Her tarafa gidiyoruz. Recep Tayyip Erdoğan gidemeyecek, milletin yüzüne bile bakamayacak. Yeter ki biz çalışalım, bütün coğrafyamızda örgütlerimizle kararlı ve inançlı çalışalım. Çünkü biz haklıyız ve bu millete doğruları söylüyoruz" dedi. Kılıçdaroğlu, Et Balık Kurumu'nun da kapatıldığını ifade ederken kendilerinin Et Balık Kurumu'nu yeniden inşa edeceklerini, Doğu ve Güneydoğu'da hiçbir özelleştirme yapmayacaklarını kaydetti.
'40 yıldır çözülmeyen sorun, terör sorunudur'
Kılıçdaroğlu, Anneler Günü'nde bazı CHP'li milletvekillerinin şehit annelerini ziyaret etiğini hatırlatırken, şehit annelerinin Anneler Günü'nü kutlayamadığını ifade etti. Kılıçdaroğlu, terör sorunun 40 yıldır çözülemediğini ve sorumlunun siyaset kurumu olduğunu ifade ederken şunları söyledi: "Bizim gitmemizle sorun çözülmüyor. Kanın, acının durması gerekiyor. Ben buradan bütün yurttaşlarıma sesleniyorum; '40 yıldır Türkiye'nin gündemindeki en temel sorun nedir' diye sorsalar, 40 yıldır çözülmeyen sorun, terör sorunudur. Peki bunun kabahati kimde? Askerde mi, poliste mi, vatandaşta mı, korucuda mı kabahat? Bir dönüp kendimize bakalım. Elimizi vicdanımıza koyup, bu sorunun cevabını arayalım. 40 yıldır çözülemeyen bu sorunun vebali kimin omuzlarında? Siyaset kurumunun, politikacıların omuzlarındadır. 40 yıldır uğraşıyorlar. 40 yıldır kan akıyor bu ülkede. Edebiyat yapıyorlar, 'Analar ağlamasın' diye. İyi de analar ağlamaya devam ediyor. Bu ülkede yüreğinde insan sevgisi olan bir insan anaların ağlamasını nasıl ister? Ama bu lafı ederken, yürekten söyleyeceksiniz, bu sorunu çözmeye kararlı olacaksınız. Yoksa işini edebiyatını yapıp, her şehit cenazesinden sonra, 'kanları yerde kalmayacak'. Neyi çözdün de kanları yerde kalmadı. Neyi çözdün de analar artık ağlamadı. Daha gecen gün bir şehit cenazesine katıldım. Babası ile kucaklaştım, anasına 'Başın sağolsun' dediğimde, bana döndü şunu sordu; 'Bu olay ne zaman bitecek? Benim oğlumun şahadeti son olsun'. Peki bu sorun, 40 yıldır çözülemeyen sorunun temel noktasına değil mi? Efendim, 'Yeni projeler üretiyoruz, yeni planlarımız var, yeni strateji belirliyoruz'. 40 yıldır, 40 yıl, terörün çıktığı zaman doğan çocuklar şimdi 40 yaşında. Ülkenin bir bölgesini düşünün, terör içinde yetişen çocukları düşünün. Oradaki insanı düşün, esnafı, memuru, işçiyi, çiftçiyi, sanayiciyi düşünün. 40 yıldır çözülemedi. Ama söylüyorum, Recep Tayyip Erdoğan, bu sorunu çözemez. Bu sorunun çözüm adresi CHP'dir. Bu sorunu çözecek olan biziz."
Terör sorunun toplumsal uzlaşma ile çözüleceğini vurgulayan CHP Lideri, "Bu sorunu çözmek için masaya oturacağız, milleti kandırmak için değil. Sorunumuz budur. Bu sorun çözülmedikçe Türkiye sağlıklı bir gelişme de sağlayamaz" dedi. Sadece şehit annelerinin değil, Karasu'daki baraj göletinde ölen 5 işçinin annelerini de Anneler Günü'nü kutlayamadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Onlar hayatlarını kaybettiklerinde, kimse sahip çıkmadı. 34 lira elektrik borcu yüzünden, elektriklerini kestiler. Annesini de elektriksiz bıraktılar. Ben diyorum, bunlarda vicdan, insan sevgisi yok. Anneleri hatırlayan da kucaklayan da yanında olan da biziz. Çünkü bizim yüreğimizde anne sevgisi, insan sevgisi var" dedi. Kılıçdaroğlu, Çaycuma Köprüsü'nde, köprünün çökmesi sonucu yaşanan felaketin ardından hala ceset cesetleri bulunamayanların olduğunu belirterek, "İnsanlar ölüyor. Sorumlu yok, hesap soran yok. Bu nasıl bir ülke?" diye sordu.
'Sen çocuğunun bedelini ortaya koyabilir misin?'
Kılıçdaroğlu, Uludere Gülyazı Köyü'nde çoğu genç çocuklar olmak üzere 34 yurttaşın öldürüldüğünü belirterek, "Annelerine ne yaptılar, parayla susturmaya çalıştılar. 'Size para gönderiyoruz, sesinizi çıkarmayın' dediler. Ben sormak istiyorum bir çocuğun değeri parayla ölçülür mü? Hangi anneye sorabilirsiniz, senin çocuğunun değeri nedir diye? Recep Tayyip Erdoğan'a sormak istiyorum; sen çocuğunun bedelini ortaya koyabilir misin? Sen ortaya koyamıyorsan, bir anneye çocuğunun bedelini nasıl ortaya koy diyebilirsin? Sana para verdim sen sesin çıkarma'. Olur mu böyle, hangi vicdan kabul eder, hangi ahlak kabul eder, hangi hukuk, hangi insan hakları kabul eder bunu?" dedi.
"Bu çocukların öldürülmesi emrini kim verdi?" diye soran Kılıçdaroğlu, "Ben yanıtını biliyorum, çocukların öldürülmesi emrini hükümet verdi. Çünkü sınırdışı operasyon talimatını Hükümet verir. Sorduğumuz bir başka soru, size istihbaratı kim verdi? Bugüne kadar cevap var mı, hayır. Niye cevap yok, sen Hükümetsin. 34 yurttaşın öldürülmesinden birinci derece sorumlusun" diye konuştu. Gülyazı Köyü'ndeki annelerin, "Biz Recep Tayyip Erdoğan'ı, Allah'a havale ettik' dediklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Çünkü onlar ad biliyorlar ki, bu işten bir şey çıkmayacak" dedi.
'Memur-Sen: Günaydın, aklın nerdeydi?'
Kılıçdaroğlu, Anayasa Referandumunda, kimi sivil toplum örgütlerinin, kimi sendikaların 'Evet' oyu kullandığını, kimisinin de 'Hayır' oyu kullandığını ifade ederken, Memur-Sen'in ise 'Nikah masasında bile bu kadar iştahla evet dememiştik' tabelasını astığını söyledi. Kılıçdaroğlu, "Ne oldu? Dedim ki bunlar sizi aldatıyorlar, bunlar size para vermemenin yolunu arıyorlar, bunun hukuk güvencesini arıyorlar. Ama gittiler 'Evet' dediler" diye konuştu. Şimdi de Memur-Sen'in Hükümetin memur maaşları zammı teklifine tepki gösterdiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Şimdi bunlar diyorlar ki , 'Vay efendim sen bizi kandırdın', e günaydın. Sizi öyle bir kandılar ki, siz kamu görevlilerini, hakem kurulunun aldığı karar dolayısıyla yargıya bile götüremeyeceksiniz. Senin gözlerin görmüyor muydu bunu, aklın yok muydu senin. Şimdi oturmuşlar kahraman kesiliyorlar. Onların kahramanlığı üç gün, sonra gidecekler tıpış tıpış altına imzayı atacaklar, gelecekler. Siz Adalet ve Kalkınma Partisi'nin, Aldatanlar ve Kandıranlar Partisi olduğunu hala öğrenemediniz mi?" ifadelerini kullandı.
'Bugün Bekir Coşkun'a yapılan yarın bir başka gazeteciye yapılır'
Kılıçdaroğlu, totaliter zihniyetin bulaşıcı bir hastalık gibi olduğunu, bir yere bulaşırsa yaygınlaştığını ve bu hastalık yayıldığında ülkelerin bu zihniyete teslim olduklarını kaydetti. Totaliter düzenlere karşı mücadele edenin ise o ülkenin aydınları olduğunu kaydeden CHP Lideri, "Aydınlar bir meşaledir, toplumun önünde yürürler bedel ödemekten çekinmezler, bedel ödemeyi kutsal görev sayarlar. Bedel ödemeden demokrasi ve özgürlük kazanılamaz. O nedenle korkak adamdan aydın olmaz. Aydının direnmesi toplumun çaresiz olmadığını göstermesi içindir. Eğer aydın direnmezse toplum direnme gücünü kaybeder. Bunun adı da öğrenilmiş çaresizliktir. Diktatöre teslim olan bir aydın ahlakını yitirmiş bir aydındır. Demokrasinin olmadığı yerde aydının direnişine ihtiyaç vardır. Teslim olan değil direnen aydınlara ihtiyacımız vardır, tarih direnen aydınları yazacaktır" dedi.
Basının özgür olmadığı bir ülkede demokrasi olmayacağını belirten Kılıçdaroğlu, "Basına görevini hatırlatmak politikacı olarak benim görevimdir. Basını yürekli olmaya çağırmak politikacı olarak benim görevimdir, basına sahip çıkmak politikacı olarak benim görevimdir. Basın mensupları, gazeteler bizi de eleştirirler, eleştirmek de onların haklarıdır bunu da çok iyi biliyorum. Eleştiriden ders almasını bilen bir siyasi anlayışa sahibim, bunu onlar çok iyi bilsinler" diye konuştu.
"Kenan Evren'in yetkilerini kullanan bir Başbakanımız var" diyen CHP Lideri, "utanıyorum söylemeye ama" diyerek, Başbakan Erdoğan'ın Gazeteci-yazar Bekir Coşkun'a yönelik "Kaleminden pislik akıyor" şeklindeki sözlerini hatırlattı. Kılıçdaroğlu, "Bir başbakana yakışır mı? Sen ağzından çıkan lafa bir bak önce. Genelkurmay Başkanı muhtıra veriyor, paşalara çağrı yapıyor 'dava aç' diye. Başbakana bakın siz. Bekir Coşkun kendisini, tarihe yazdırdı seni de tarihin çöp sepetine atacak. Özgür medya olsaydı, gerçek bir demokrasi olsaydı bir Başbakan bu lafı edemezdi, ettiği o lafı ona yedirirlerdi, kim yedirirdi, medya yedirirdi. Şimdi medya yiyor" dedi.
Kılıçdaroğlu, "Eğer siz kendinizi iktidara endekslemişseniz, 'Başbakan bugün ne söyledi onu manşet yapacağım' diyorsanız, onun her söylediğini yutuyorsanız, kusura bakmayın orada özgür medya yoktur, ben onlara yalaka medya diyorum. Seninle aynı görevi yapan arkadaşına en ağır hakaretler yapılıyor ve sen sesini çıkarmıyorsun ve alkışlıyorsun, kusura bakma sen yalaka değilim, desen de ben sana yalaka diyeceğim. Sen eğer kendini iktidara endeksleyip, gazeteciyim diye geziyorsan kusura bakma sen bu ülkenin demokrasisine ihanet ediyorsun. Bugün Bekir Coşkun'a yapılan yarın bir başka gazeteciye yapılır. Bunu da unutmasınlar. Böyle bir ahlaki anlayış olabilir mi? Türkiye'nin temel sorunu siyasi ahlaktır. Siyasi ahlakın olmadığı bir yerde Başbakan böyle konuşur" dedi. Başbakan Erdoğan'ın kafasıyla darbe yapanların, muhtıra verenlerin kafasının aynı olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, "Bu anlayış firavun anlayışıdır, bunu yapan adam da firavunlaşan adamdır" dedi.
Başkanlık sistemi: O zaman karşıydı, şimdi tartışalım diyor
Başbakan Erdoğan'ın daha önce 'Başkanlık sisteminin ortaya çıkışı Amerikan emperyalizminin bize bir tavsiyesidir' dediğini belirten Kılıçdaroğlu, "O zaman il başkanıydı ve Başkanlık sistemine karşıydı, şimdi 'tartışalım' diyor. Eğer Amerikan emperyalizminin tavsiyesiyse Recep Tayyip Erdoğan için uygulanması gereken bir kuraldır. Diyeceksiniz ki yeni mi oldu mu, hayır. Irakta, Libya'da ne dedilerse yaptı. İsrail kalkanı dediğimiz Kürecik kalkanını yaptı mı, ne dedilerse yaptı. Suriye mi, at başı gidiyor. Parmakla çağırılan bir Dışişleri Bakanı yanında, kulağını vermiş nasıl bir talimat verecekler diye bekliyor" dedi.
'Recep Tayyip Erdoğan boşuna yorulma sen bizi anlayamazsın'
Başbakan Erdoğan'ın 'Suriye konusunda CHP'nin politikasını anlayamadık' sözlerine de yanıt veren Kılıçdaroğlu, "Recep Tayyip Erdoğan, sen zaten anlayamazsın ki, anlayabilmen için düşünmen lazım. Kendini egemen güçlerin politikalarına endekslediysen, sen kendin düşünemezsin. Özgür düşünen bir insan ancak bizim politikalarımızı anlar. 'Libya'da NATO'nun ne işi var' diyip üzerinden 24 saat geçmeden Kaddafi'nin linç edilmesine ortak olan adam bizi anlayamaz. Hele hele ruhunda ve dokusunda Kuvayı Milliye olmayan bizi anlayamaz. İradesini özgürce kullanamayan, batının egemen güçlerinin çömezliğini yapan adam zaten bizi anlayamaz. Bizi anlayabilmek için bağımsız ve özgür, güçlü ve onurlu Türkiye'yi bilmek lazım. Onun için Recep Tayyip Erdoğan boşuna yorulma sen zaten bizi anlayamazsın" diye konuştu.
'Sayın Başbakan senin sadece dilin değil iktidarın da sürçtü'
Başbakan Erdoğan'ı "ikiyüzlü ve tutarsız" politikalar yürütmekle suçlayan Kılıçdaroğlu şunları dedi: "Ama biz seni çok iyi anlıyoruz, kimlere hizmet ettiğini de çok iyi biliyoruz. Çık şunu söyle bana hangi Osmanlı padişahı, hangi sultan, hangi Başbakan batılı egemen güçlerin dilini Ortadoğu'da kullanmıştır? Türkiye'nin tarihinde böyle bir şey yoktur. İlk kullanana kişi Recep Tayyip Erdoğan'dır. İkiyüzlü bir politika, tutarsız bir politika. Bizi tutarsızlıkla suçluyor. Bir konuşması vardı; 'Tek millet, tek bayrak, tek din, dil değil din, din' diyen adam. Sonra aradan bir süre geçti, düzeltmen çıktı ortaya 'Efendim, din demek istemedi de vatan diyecekti'. Baktı ki olmuyor, döndü 'Efendim dilim sürçtü' dedi. Sayın Başbakan senin sadece dilin değil iktidarın da sürçtü. Hayatımda bu kadar ikiyüzlü bir politikacı görmedim, hayatımda bu kadar tutarsız bir politikacı görmedim, hayatımda bu kadar yalancı bir politikacı görmedim."
Başbakan Erdoğan'ın 7 ay önce Ulusa Sesleniş konuşmasında, Türkiye'nin kredi notuna Standard & Poor's'un açıklamalarını referans gösterdiğini belirterek, "7 ay sonra aynı derecelendirme kuruluşu derecelendirmeyi değiştiriyor, bizimki bağırıyor , 'ideolojik karar aldın' diye. 7 ay önce övüyordun, 7 ay sonra ne oldu, aynı kuruluş, yöneticileri değişmemiş, bir şey olamamış. Diyorum ya ikiyüzlü bir politika. Nasıl unutuyorsun söylediklerini, nasıl bu kadar hızlı çark ediyorsun anlamak mümkün değil" diye konuştu. Kılıçdaroğlu, daha önce anlattığı fıkrayı anımsatarak, "Hani diyorlar, nerede bu Recep Tayyip Erdoğan'ın saati? Valla diyorlar, Cehennemde zebani onu vantilatör olarak kullanıyor" dedi.
'O kanunları nimet sayıyorsan sen de darbecisin'
Defalarca, "Sayın Recep Tayyip Erdoğan ülkenin kavgaya ihtiyacı yok, demokrasi mi istiyorsun, gel arkadaş, Kenan Evren'in getirdiği yasaları düzeltelim" dediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Niye o yasaları kullanıyorsun sen? Onlara küfrediyorsun sabah akşam. Ama onların yasalarını kullanıyorsun. Gel, düzeltelim. Geliyor mu? Gelemez. Diktatör kafasında olan birisi demokrasiye mi inanır? Daha düne kadar demokrasiyi bir küfür rejimi olarak tanıtmıyorlar mıydı? Yine söylüyorum, Sayın Recep Tayyip Erdoğan, ne kafada olursan ol, yargının üzerindeki baskıyı bırak. İnsana haklarına saygılıysan, gel huzur içinde şu parlamentoyu çalıştıralım. Siyasete şeffaflığı, dürüstlüğü getirelim, el birliği ile yapalım bunu. İkiyüzlü bir politikayla burada darbeciliğe kızıp öbür tafta onların çıkardığı kanunların arkasına sığınmayalım. O kanunları sen nimet sayıyorsan sen de darbecisin, darbecilerin suç ortağısın. Bu çağrıyı tarihin önünde, parlamentoda, grubumuzda yapıyorum. Her yerde söylüyorum, demokrasiyi sağlamak zordur, demokrasiyi sağlamak bir bedel ödemeyi gerektirir. Biz buna hazırız, her yerde bu mücadeleyi yapacağız kararlılığımızdan asla ve asla ödün vermeyeceğiz" diye konuştu.
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev