'Annan Planı'nın kötü bir tekrarı'

Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile yaptıkları müzakerelerin sonuçlarının ''genel hatlarda olumsuz olduğunu söyleyemeyeceğini, ancak daha müspet olmalarını beklediğini'' söyledi. Hristofyas, çözüm çabalarının başarısızlığa uğraması halinde BM hakemliğine karşı olduklarını belirterek, 1963 olaylarında kendi hatalarının da bulunduğunu itiraf etti.

'Annan Planı'nın kötü bir tekrarı'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 25.11.2008 - 14:41

Atina'ya 26-28 Kasım tarihlerinde resmi ziyarette bulunacak olan Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas, Atina Haber Ajansı'na (ANA) verdiği demeçte, son gelişmeleri değerlendirdi. Müzakerelerde işler bir çözüme ilişkin konuların halen görüşüldüğünü kaydeden Hristofyas, yürütme ve yönetim sistemi üzerinde görüşmelerin devam ettiğini, ancak görüş ayrılıkları bulunduğunu belirtti.

 

'AB üyesi bir ülkenin garantiye ihtiyacı yok'

Rum lideri, adadaki garantör güçler hakkında ise ''Atina ve Lefkoşa'nın (Rum kesimi), AB üyesi bir ülkenin garantiye ihtiyacı olmadığı konusunda ortak teze sahip olduklarını'' söyledi.

 

'BM hakemliğine karşıyız'

Kıbrıs sorununun çözüm çabalarının başarısızlığa uğraması halinde BM hakemliğine karşı olduklarını belirten Rum lideri, ''Hakemliğe karşıyız. İki lider görüşmelere devam etmeli ve sorumluluklarımızı üstlenmeliyiz. Neden, üçüncü şahıslar bize, kendi sorunumuzu nasıl çözümleyeceğimizi söylesinler? Bazı kişiler, Kıbrıs meselesinin kapanmasını istiyor, biz ise kapanmasını değil, çözümlenmesini arzu ediyoruz'' dedi.

 

Avrupa Parlamentosu seçimleri

Hristofyas, ilkbaharda yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimleri konusuna değinirken de, ''Şayet, o zamana kadar Kıbrıs konusunda anlaşmaya varılmaz ise Avrupalı liderlere Kıbrıslı Türklerin söz konusu seçimlere katılmalarının mümkün olmadığını söylediğini'' kaydetti.

 

Akdeniz'de taciz iddiası

Türkiye'nin Akdeniz'de Rum kesimi adına çalışan bir Norveç araştırma gemisini taciz ettiği iddialarına ilişkin soruyu da yanıtlayan Hristofyas, araştırmaların uluslararası Deniz Hukuku sözleşmesi çerçevesinde yapıldığını savundu. Hristofyas, ''Türkiye bu sözleşmeyi imzalamamıştır, bu da taciz için bahanedir. Türkiye'nin bu tutumu, özellikle de Kıbrıs'ta iki toplum liderleri arasında müzakereler sürerken, kınanması gereken bir yaklaşımdır. Bunun için biz de, bu tahriki BM Güvenlik Konseyi ve AB'ye şikayet ettik ve olumlu karşılandık. Kıbrıs Cumhuriyeti'nin egemenlik hakları sorgulanamaz, biz de ödün vermeyiz'' ifadelerini kullandı.

 

'Bizim de aşırılıklarımız oldu'

Hristofyas, Rum kesiminde tarih kitaplarında değişikliklere gidilmesi ve ''bunun Kıbrıslı Rumların kimlikleri için tehlike teşkil edip etmediğine'' ilişkin bir soruya ise, ''Bu tür görüşler yanlış ve gerçek dışıdır. Öte yandan, Atina Cuntası'nın EOKA B ile işbirliği içinde Kıbrıs'ta felakete yol açtığının tarih kitaplarında yer alması kötü müdür? Bu, Helenizm karşıtlığı midir? Cunta, hiçbir zaman Yunanistan'ın ve Yunan halkının görüşlerini ifade etmediği gibi halkı baskı altında tutarak, mahvetti. Kıbrıs da bugüne kadar bu faturanın büyük bölümünü ödemeye devam ediyor'' dedi.

Sözlerini, ''Bugüne kadar tarih kitaplarında, 1963 olaylarına yol açanın Kıbrıslı Türklerin isyanı olduğu yazılıyor. Biz o zaman hiçbir hata yapmadık mı? Bugün kayıplar için yapılan araştırmalarda, kuyuların içinde ve daha başka yerlerde Kıbrıslı Türkler bulunması ne anlama geliyor? Kendileri mi düştüler? Ne yazık ki bizim tarafımızdan da aşırılıklar yapıldı'' diye sürdüren Rum lideri, ''Tarihin bazı boyutları tabii ki tekrar yazılabilir. Kitaplar, gerçeği ve değişik düşünceleri objektif biçimde yansıtmalıdır'' dedi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler