Ara Güler: Makine, benim aslında

Fotoğraf makinesini hep yanında taşıyan Ara Güler, "O, bir kayıt makinesi" diyor. "Ona ruhunu veren, bakan insanın beyni." Yılların ustası, yeni fotoğraflarını ise "kazayla olan fotoğraflar" diye niteliyor.

Ara Güler: Makine, benim aslında
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 14.12.2012 - 10:08

Foto muhabiri Ara Güler bugüne dek hep muhabirlik sezgisiyle, tarihe tanıklık eden, insan odaklı fotoğraflarla karşımıza çıktı. O fotoğraflarla ödüller aldı, o fotoğrafları üzerinden Ara Güler’i konuştuk hep.

Maçka’daki Galeri G-art’taki sergide ise başka bir Ara Güler karşımıza çıkıyor, bu kez soyut fotoğrafları izleyici ile buluşuyor! Küratörlüğünü Lora Sarıaslan’ın üstlendiği, toplam 16 fotoğrafın yer aldığı sergi 3 Şubat’a kadar görülebilecek.

Biz her ne kadar serginin de başlığı olan “Bilinmeyen Ara Güler”i konuşmaya çalıştıysak da o bildiğimiz “Ara Güler tavrı”ndan pek ödün vermeyerek daldan dala sohbeti yönlendirdi.

- Bu buluşmamızdan önce İnci Pastanesi, tebligat yapılmadan, çevik kuvvet eşliğinde zorla boşaltılıyordu... Foto muhabiri refleksiyle İnci’ye gidip fotoğraf çektiniz mi?

Bilmiyordum ki... Haberim olsaydı çekerdim, makinem hep yanımdadır çünkü. Makine, benim aslında. O bir kayıt makinesi, ona ruhunu veren, mesajı veren, bakan insanın beynidir.

O pastanenin içinde hayatımız geçti. Pek çok sevgilimizle gittiğimiz bir yerdir. Daha önce mekânı bir Rum işletiyordu. İşte şehirler böyle değişiyor, atmosferi kaybediyoruz...

Sen sanatın da yalan olduğunu bilir misin?

- Neden yalan?

Bin tane tiyatroda her gece bir Hamlet ölüyor. Hamlet bir tiyatro oyunudur. Oscar Wilde “Sanat yalandan doğar” lafını söylemiştir. Yalan söylemenin tek güzel yanı ve aracı sanattır.

- Fotoğraflarınız insan odaklı. Bu kez soyut fotoğraflarla şaşırttınız bizi. Bir röportajınızda “bozuk çektim, fotoğrafı bozarsan sanat olur” demişsiniz. Fotoğrafı bozmak için mi çektiniz?

Bozukla sanatı keşfetmek için. Ben bozmuyorum, kendisi bozulursa sanat oluyor. Soyut fotoğraf insana bir şey anlatmaz.

- Hasankeyf’te de makineyi titreterek çektiğinizi görmüştüm. Bu fotoğraflardaki yönteminiz bu mu?


Sadece makineyi titreterek değil. Kazayla olan fotoğraflar aslında. Filmi yıkarken yapışıyor, bazı kazalar oluyor mesela, lekeler oluşuyor... Baktım kazayla güzel fotoğraflar olmuşlar ama.

- Sürekli yoğun bir tempo içinde koşuşturuyorsunuz. Sizin tembellikleriniz yok mu?

Uyumayı çok severim, saat 13.00’te kalkarım.

- Bugün genç bir foto muhabiri olarak yola çıksaydınız, bir Ara Güler olabilir miydiniz? Her yer inşaat, ne çekerdiniz mesela?

Istırap çekerdim, ıstırabı çekerdim. İnsanların nasıl mahvolduğunu, İstanbul’un bugünkü dokusuz halini çekerdim. Ben yine bir Ara Güler olurdum.

Bu arada en iyi yönüm de bir arşivimin olmasıdır. Bu arşivle titizlikle ilgileniyorum. Devrimizi gelecek nesillere bırakıyorum...

 

‘Fotoğraflı düşünürüm’

- Sizi huysuz ve tatlı olarak tanımlıyorum. Peki “Bilinmeyen Ara Güler” kimdir? Biraz söz eder misiniz?

Huysuz ve tatlı... Öyleyim diyelim. “Fotoğraflı” düşünürüm daha çok, dört köşe görüyorum dünyayı. Madem “Bilinmeyen Ara Güler” diyorsun, öyleyse aklıma geldikçe anlatayım:

Yağmur yağınca şemsiye tutuyorum, hava güzel olunca şarkı söylüyorum mesela...

Ben tam tanımıyorum Ara Güler’i. Çoğu zaman duygusalımdır ama işe yaramaz bir duygusallıktır bu. Güneşi seyrederim çünkü ışığı çok seviyorum. İşimi de ışık yaratıyor zaten.

Enayi olacak kadar çılgınlık yapan bir yapım var. En büyük çılgınlığımı da henüz yapmadım. Felsefeyi severim. Felsefeyle bir kültür olarak ilgileniyorum. İşimin felsefesi de sır olanı açığa çıkarmak.

Jean-Paul Sartre ve Charlie Chaplin’in fotoğrafını çekmek isterdim...

Lakerda ve kaymaklı ekmek kadayıfı hastasıyım ama yiyemiyorum artık.

Güzel kadın görmeyi de izlemeyi de severim. Hayatımdaki kadınları çok sevdim, hepsini sevdim...

- Kadın ve fotoğrafı benzetin desem...

Kadının da fotoğraf makinesinin de denklanşörü var. Biri çekiyor, biri doğuruyor. İkisi de gerçek.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler