Araziyi çitleyen akıllı adam!
.
İki yıl evvel Saskatchewan eyaletinin uçsuz bucaksız kırlığında, Colten Boushie adlı Kanada yerlisi, bize Hollywood filmleri ve çizgi romanlarda öğretildiğince, yani Amerikan kızılderilisi, uzun menzilli bir tüfekle sırtından vurulup öldürüldü. Civarda çiftliği olan, muhtemelen İrlandalı-İngiliz-Alman göçmen kökenli, e tabii beyaz ve varsıl bir toprak sahibi Gerald Stanley, tutuksuz yargılandı.
Stanley tüfeğinin yanlışlıkla ateş aldığını ve uzaktan geçen bu zavallı kızılderiliyi tesadüfen vurduğunu söyledi; kabahati tüfeğe yıktı. Mahkeme jürisi de bunu kabul edip Stanley’i serbest bıraktı. Fakat Kanada’nın, Avrupa’dan beyazlar gelmezden evvel buraların sahibi olduklarından Birinci-Ulus olarak payelendirilen yerli halkına ait kamusal örgütleri, meseleyi örtbas etmemeye kararlıydı.Doğayla yaşamak
Davanın yeniden görülmesi talep edildi, kamuoyu aydınlatıldı; hukuk süreci devam ediyor. Umarız ki, adalet yerini bulur!
Bizim asıl söylemek istediğimiz, kızılderililerin kırsal alanda öyle eskiden olduğu gibi aklına estiğince dolaşmasını, avlanmasın, yasaklayan kuralların varlığıdır. Kanada’da kırda dolaşırken, hani olur ya yolunuz düşer, dikkatli olmak şart! “Özel arazidir, girilemez!” diye yazan bir tabelayı görmeyebilirsiniz. Yasalar böyle bir tabela konulmasını şart tutmuyor, arazi nin sınırlarını belirleyen çit olması yahut benzer bir setin olması yeterlidir diyor. Marksçı yaklaşımla tarihi kompartmanlara ayırırsak, binlerce yıl öncesinin İlkel Komünal Toplum yaşamına ait Kanada yerlisi arazide rahatça dolaşmak istiyor; tuhaf gelecek kulağınıza ama onlar doğayla beraber yaşamak istiyor.
Husky katliamı...
Avrupalı beyaz ırk Kuzey Amerika’ya göç ettiğinde karşısında bulduğu yerlilerin modern kapitalist üretime-tüketim toplumuna halen yabancı olduğu rahatça söylenebilir. Gelenler buradakileri kovamayınca birçok çareye başvuracaktır. Geçenlerde, dehşet içinde kalıp, CBC radyosunda şu anlatılanı dinledik: 19. yy.’ın son çeyreğinde Kanadalı avcılara Husky adı verilen köpekleri avlama izni verilmiş; biz yeni duyuyoruz. Husky’ler, kar-kış, buz köpekleri; bizim Sivas Kangalları neyse, işte o! Onlar olmazsa yerli halk yaşayamıyor; hem vahşi hayvanlardan koruyorlar hem av köpekliği ediyor, hem de kızak çekiyorlar. Şimdi sıkı durun: 1890’dan 1900’e kadar 50 bin Husky köpek vurulmuş, Kızılderili köpeksiz bırakılmış. Böylece yerli halkın yaşam imkânı kısıtlanmış. Buna dolaylı soykırım diyenler var.
1789 Fransız ihtilalinin fikir babalarından, Aydınlanma’nın o meşhur ismi, J. J. Rousseau, "Eşitsizliğin Kökeni" başlıklı eserinde, biraz da alaycı dille, “Bir toprak parçasının etrafını çitle çevirip burası benimdir diyen ve ona inanacak denli saf başkalarını bulan ilk insan, uygar toplumun gerçek kurucusu oldu” demiyor muydu! Kanada’da toprakları çitleyenler akıllı, onların kovduklarıysa saftorondur. İşte artık saf, budala yerine konmak istemeyen Kanada’nın Métis adıyla anılan yerli kabilelere ait federasyonları, Boushie’nin katlinden sonra bayrak kaldırmıştır; yeter artık demektedir. Beyaz çiftlik sahiplerini savunan hukukçular ise “Issız topraklarda tek başınıza bir evde oturuyorsunuz; tabii ki, tüfeğiniz olacak” diye karşılık veriyor.
‘Tabelalar kaldırılsın’
Yerli Halklar Federasyonu’nun 2. Başkanı Bayan Heater Bear kırsal haklarını savunmak için çakırpençe kesilenlerin başındadır. Bu sıralarda basına demeç verdi. Hem Ottowa’daki merkezi hükümetle hem Kanada’yı oluşturan 10 eyalet ve 3 bağımsız bölgenin yönetimiyle masaya oturma çağrısı gönderiyordu. Talep edilen ilk şey “avlanma, izinsiz giriş yasak” yazan tabelaların yok edilmesi, çitlerin özgürlük adına kaldırılmasıdır. Bu talep birkaç dönümlük araziler için değil, yüzlerce hektarlık orman alanlarını çitlemiş toprak sahiplerine yöneliktir.
İngiltere’de, Thomas Moore’un 1516’da yayımlanmış Ütopya eserinde, “Koyunlar insanları yedi” dediği tarımsal alanda Çitleme-Enclouser hadisesinin bir benzerini burada, Kanada’da anakronizm ile şimdi yaşamaktayız. Şimdilik batıdaki petrolcü Alberta ve komşusu tahıl cenneti Saskatchewan eyaletleri olumlu sinyal verdi, diğerleri kös dinliyor. 3 bağımsız bölge dediğimiz Kuzey Kutbu’na yaklaştıkça ıssızlaşan ama altında üstünde dünyanın en zengin cevherleri, kaynakları bulunan ve her biri birkaç Türkiye büyüklüğündeki Nunavut, Yukon, Kuzeybatı bölgeleridir; bizlerin Eskimo diye bildiği yerli halk da buralarda buzdan briket, tuğla keser ev yapar. Allahtan, beyazlar oralarda üşür de bu taraflara pek gitmezler, gitselerdi çit çekmeye devam ederlerdi.
Yine Rousseau’ya dönersek, toprağı kendisinin malı yapanlara üstat diyordu ki; “Kazıkları sökerek, hendekleri doldurarak ‘Bu düzenbazı dinlemeye son verin, meyvelerin herkese ait olduğunu ve toprağın hiç kimseye ait olmadığını unutursanız, bittiniz demektir’ diye bağıracak biri insan soyunu suçlardan, savaşlardan, cinayetlerden, sefillikten ve dehşetten kurtarırdı.” Kanada yerlileri, şimdi, 3 yüzyıl geriden J. J. Rousseau’nun dediğine kulak kabartıyor.
senolasenola@gmail.com
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu