Artık aşkı kutsamaktan vazgeçtim

Deniz Uğur, üç yıl ara verdiği mesleğine geri döndü. "Adını Feriha Koydum" dizisiyle ekranda. Mesleğine geri dönmekle kalmadı aynı zamanda yeni bir hayatın da kapılarını araladı. Kendinden yine emin, gelecekten umutlu ve mutlu bir yol çizdiğini söylüyor artık. Değişen tek şey aşka bakışı... "Hayal âleminde dolaşmaktan vazgeçtim" diyor.

Artık aşkı kutsamaktan vazgeçtim
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 13.02.2011 - 13:23

Deniz Uğur, üç yıl aradan sonra yeniden ekranda. Adını Feriha Koydum dizisinde Sanem karakterini canlandırıyor. Bu dizi, onun için aynı zamanda yeni hayatına bir başlangıç. Yaşadıklarının ardından temiz bir sayfa açıyor.

Deniz Uğur, uzun bir aradan sonra ekranlara geri döndü. Bu ara onun çocuklarıyla baş başa kalmak ve bire bir ilgilenmek için verdiği bir boşluk. “Uzun oldu, ama böyle olması gerekiyordu” diyor. Zaten Uğur’un yaşamında çocuklarının yeri büyük. Onlar için yaşama tutunuyor, onlarla arınıyor. Çünkü yaşadıkları az buz değil. Önce 2004 yılında kocası İsmail Hakkı Sunat öldürüldü, 6 yaşındaki çocuğuyla ve ölümün acısıyla kaldı. Ardından Reha Muhtar’a âşık oldu, mutlu beraberliklerinden ikiz çocukları oldu, hatta ona kitap bile yazdı. Sonra ayrıldılar. Ancak Muhtar, ikizleri için velayet davası açtı. Adli süreç işliyor, sonucu zaman gösterecek. Uğur, yine yeniden bir hayat kurmaktan korkmuyor. Yaşama keyifle tutunmayı seçiyor. İşte oyunculuktan, çocuklarından, aşktan, hayata bakışına dek konuştuklarımız...

- Uzun bir aradan sonra Adını Feriha Koydum dizisiyle ekrana geri döndünüz. Nasıl kabul ettiniz? Neydi dizinin sizin için özel tarafı?

- Yeni bir hayat kuruyordum, bunun için de çalışmam gerekiyordu. Şimdiki yaşam tarzım açısından da en doğru iş buydu. İçerik olaraksa hikâyeyi çok sevdim. Televizyon işlerinde sadelik benim için önemli. Akıllıca kurgulanmış bir hikâye bu. Zaten önemli olan da öykünün nasıl işlendiği. Bu anlamda bir fark yarattığımızı düşünüyorum.

- Bir apartman üzerinden toplumdaki sınıf ayrımlarını ve aradaki uçurumları görüyoruz dizide. Neleri gösteriyor ve neleri hatırlatıyor sizce?

- Bu, her kesimden her insana empati yaratabilecek bir konu. Hikâyede aşk öyküleri ve karakterlerin yan hikâyelerinin yanı sıra birtakım noktaların altını çiziyoruz. Sınıf ayrımı belki gerçek hayatta her an bu kadar göze batmaz. Ama hakikaten insanlar bunu yaşıyor. Bir kesimin bu yüzden acı çektiğini biliyor ve gözlemliyorum. Bu anlamda gelir dağılımındaki adaletsizliği ve bunun toplumsal hayata nasıl yansıdığını özellikle yansıtıyoruz.

- Bir yanda lüks ve zengin hayatlar yaşanıyor, güç paradan geliyor. Diğer yanda da bu imkânlara ulaşamayan, belki de özenen bir taraf var. Siz asıl gücü nerede görürsünüz?

- Paranın önemini hayatımızdan çıkaramayız. Ama bazı şeyler de ailede gelişir. Çünkü çocuğu nasıl şekillendirirseniz, o da öyle yaşıyor. Ben de çocuklarımı somut fayda peşinde koşmaktan korumaya çalışıyorum. Rahat yaşasınlar, iyi kazansınlar. Ama amaç bu olmamalı. Amaca kariyer, saygınlık, başarı koymalı insan. Asıl güç buradan gelir. Günlük yaşam içinde gözüme batan şeylerin aradaki o ince çizginin kaybolmasından kaynaklandığını düşünüyorum.

 

Kendimden başka kimseden beklentim yok

- Ölümü kabullenerek yaşamak da zor. Siz ölümü çok yakınınızda yaşadınız ve yeniden tutundunuz hayata.


- Ölüm bana uzun zamandır korku vermiyor. Çünkü hepimizin yaşayacağı bir deneyim, bundan kaçış yok. Kimse kendini bu anlamda ayrıcalıklı görmesin.

- Peki yaşadıklarınızın ardından insanlara güveninizi kaybettiniz mi? Yaşam, size kalın bir duvar ördürdü mü?

- Asla duvarlar örmem. Başkasından korunmak için duvar örerken, o duvarın arkasında kalırsınız çünkü, dışarıyı da göremezsiniz. İnsanlara güvensizlik derseniz, bu da çok önyargılı. Kime, neden? Ben sadece aşkı kutsamaktan vazgeçtim. Artık aşka bilimsel bakıyorum. Bilim insanları “neslini devam ettirme içgüdüsüdür bizi âşık ettiren” diyor. Böyle düşünmek bana da iyi geldi. Üç çocuğum var, demek ki aşk hedefine ulaşmış ve muhteşem ödüller kalmış bana. Zaten hayal âleminde yaşamanın da bir faydasını görmedim.

- Cesur bir kadın mısınızdır siz?

- Cesurumdur, korku ve kaygılarım olmaz. Kendimin dışında kimseden beklentim de yok. Zaten o yüzden iyi hissediyorum. Sadece kendi adıma çıtayı yükseltmekten, daha iyi nasıl yapabilirim diye düşünmekten heyecan duyuyorum.


Çocuklarım için çalışıyorum, onlar için sağlıklıyım

- Yeni bir hayat kuruyorum dediniz. Aslında bildiğimiz kadarıyla birkaç kez yeni hayatlar kurdunuz. Yaşadıklarınız sizde derin izler bıraktı mı?


- Herkesin yaşadığı zorlukları yaşıyorum. Çıkıp sokağa konuşsanız her insanın acıları vardır. Sadece şunu biliyorum, ateş düştüğü yeri yakar. Özellikle ortaya çıkıp ben ne acılar çektim diye dövünmeyi sevmem. Evet, belki genç yaşta çok fazla şey yaşadım. Bu da bir tür yazgı herhalde.

- Peki ne motive eder sizi? Her düştüğünüzde ayağa kalkabilmek için neye tutunursunuz?

- Aşktı önceden. Aşka âşıktım, o bana güç verirdi. Artık farklı hissediyorum. Hele ki üç çocuklu bir kadın olarak farklı etkileniyorum süreçten. Çünkü çocuk ufkunu açıyor insanın, algılarınız keskinleşiyor ve kendinize güveniniz artıyor. Şimdi bana en çok güç veren onlar. Çocuklarım için çalışıyorum, onlar için sağlıklıyım.

- Aşka âşıktım dediniz. Bu değişimin sebebi yalnızca çocuklar ya da yaş olmasa gerek. Yaşadıklarınızın da mı sonucu?

- Onların da etkisi vardır herhalde. Ama sebepler önemli değil, ben sonuca bakarım. Şu anda kendimi iyi hissettiğime göre doğru bir yerde duruyorum demektir.          


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler