Âşık olurken bakanlığa sorun

Gitmek-Benim Marlon ve Brandom, dokuz festivalden ödüllerle döndü. Ama Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca İsviçre'deki festival programından çıkarıldı. Gerekçe; Bir Türk kızı Kuzey Iraklı bir Kürt gencine âşık olamaz.

Âşık olurken bakanlığa sorun
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 15.11.2008 - 10:33

Bu hafta vizyona giren Gitmek-Benim Marlon ve Brandom, İstanbulda yaşayan tiyatrocu Ayça ile Kuzey Iraklı tiyatrocu Kürt Hama Alinin aşkını ve Iraka dönen Hama Alinin peşinden mesafeleri yok sayarak yollara düşen Ayçanın yaşadıklarını konu alıyor. Gerçek bir aşk öyküsüne dayanan filmin başrolleri de yine yaşananların kahramanları tarafından canlandırılıyor. Film pek çok festivalden ödül aldı ancak İsviçrede düzenlenen CultureSpaces festivalinde Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtım Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Yazarın isteğiyle, hem de izlenmeden programdan çıkarıldı. Gerekçe ise Bir Türk kızı Kuzey Iraklı bir Kürte aşık olamaz, bu filmin gösterilmesi Türkiye açısından negatif bir propagandaya yol açabilir. Ayça Damgacı ile önceden de tanışan ve bu süreci yakinen görmüş olan gerçek hayatta olduğu gibi filmde de arkadaşını canlandıran Nesrin Cavadzade, insanın inandığı değerler uğruna verdiği savaşa herkesin ikna olması gerektiğini söylüyor ve ekliyor: Türkiye topraklarında, milyonları aşan Kürt kökenli vatandaş yaşıyor. Herhalde bugüne kadar milyonlarca ortak evlilik yapılmış, bundan da hiç kimse zarar görmemiştir. Türkiyenin yurtdışı ile ilgili hassasiyetlerini oldukça paranoyak buluyorum.Cavadzade de 11 yaşında Baküden gelmiş ve yıllar içinde Türkiyede tutunmaya çalışmış. Çokca sıkıntı çekip, kendini anlatmak için çokca mücadele vermiş. “Gereksiz hırslar edindim tutunabilmek adına. Bu beni çok iyi kamçıladı. Kaybolup gitmedim en azındandiyor. Şimdilerde kendi yazdığı senaryosuyla Türkiyede göçmen olmanın zorluklarını anlatmak istiyor.

Cavadzade ile Gitmek filminin festivalde gösterilmemesinin nedenlerini ve sanata bakışını konuştuk.

 

Türkiye'nin tavrı paranoyokça


 

- Gitmek filminin festival programından çıkarılması ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

Akıl almaz bir olay. Çünkü Gitmek, hem senaryo hem de yapım aşamasında T.C Kültür Bakanlığından destek almış bir film. Denetiminden geçerek onay almış. Zamanında destekleyenler, bugün bu filmin festivallere katılmasını engellemeye çalışıyor. Bu hangi akla hizmettir, bilemiyorum.

- Öne sürülen gerekçe ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

Bu yorum beni çok güldürüyor. Türkiye topraklarında, milyonları aşan Kürt kökenli vatandaş yaşıyor. Herhalde bugüne kadar milyonlarca ortak evlilik yapılmış, bundan da hiç kimse zarar görmemiştir. Türkiyenin yurtdışı ile ilgili hassasiyetlerini oldukça paranoyak buluyorum. Keşke beklenenin aksine, Avrupa Birliği yolundaki ülkemiz, demokrasi yanlısı, barışçı, sanatı destekleyen ve fikir özgürlüğüne önem veren bir imaj çizebilse. Amerikan bağımsız sinemasının (kısmen Hollywoodun bile) söyleyebildiklerine bir bakın. Son zamanlarda Amerikan sistemini yerden yere vurmayan tek bir Amerikan filmi izlediğimi hatırlamıyorum. Amerika bunlarla darmadağın mı oldu? Tersine dünyada Amerikan kültürü kadar aşina olduğumuz başka bir kültür yok nerdeyse. Demek ki sanatı, sanatçıyı, fikir özgürlüğünü, demokrasiyi savunabildiğin müddetçe büyürsün. Türkiyenin bunu anlaması lazım.

- Bu tür fikirlerin Türk sinemasına nasıl bir etkisi olduğunu düşünüyorsunuz?

Bu ülkenin aydınlarına köstek olunuyor. Yarın öbür gün, ülkenin gerçek dertlerini anlatan tek bir film, tek bir roman, tek bir oyun, tek bir makale çıkmazsa artık, bu kimin işine yarayacak? Kaldı ki, bugün bile Türkiyenin gerçek dertlerini konu eden, durumu hakkında samimi tespitler yapmaya cesaret eden çok az sanatçı var. Bakınız, ülkemizin sanat sineması son yıllarda çok uç, çok bireysel, kaba tabirle suya sabuna dokunmayan öykülere doğru kaydı. Kim bunun bir tesadüf olduğunu ileri sürebilir ki? Baskıcı bir zihniyet, sanatı ve sanatçıyı felç eder. Sanat gerçekten kendisine ait, kendi topraklarına ait öyküler çıkaramamaya başlar.

- Geleceğe dair nasıl bir bakış oluşuyor sizde?

Genel anlamda karamsar bir hava varsa bile ülkemiz sinemasından umutluyum. Her şeye rağmen aydınlık beyinlerin yetiştiğine inanıyorum. Gitmek filminin Kültür Bakanlığı tarafından desteklenmesi bile umut verici. Demek ki bir kıpırdanma her şeye rağmen var ve yarınlar daha da güzel olacak.

 

Sanat eğitimi sakat ediyor

 

 

- Sinema okudunuz ve kısa filmleriniz var.

Bitirme ödevlerim onlar ve bitirebileceğimi sanmıyordum o filmlerle okulu. Ama zaten hep kalıplara sokuluyor. Bir film, çalar saatle başlamazöğretiliyor. Bu bir kalıp. Sanat eğitimi kadar insanı sakat eden başka bir şey yok.

- Cemal Şan’ın yönettiği Dilberin Sekiz Gününden bahsedersek...

Bu bir aşk üçlemesi. Kalp, akıl ve ruh. Dilber ruhu anlatıyor. Dış dünyanın koyduğu kurallara karşı kendi kurallarını koyup çatışmayı göze alıyor. Töre denilen şeye başkaldıran, kaderini kendi tayin eden bir karakter. Bu üçlemede kahraman olmaya en yakın karakter Dilber.

Fotoğraf:  Vedat Arık


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler