ASO Başkanı Nurettin Özdebir yapısal reform çağrısında bulundu

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, Türkiye'nin 2021 yılında yazması gereken "yeni büyüme hikayesi"nin en önemli unsurlarının teknolojik dönüşümü sağlayarak dışa bağımlılığı azaltmak ve verimliliği artırmak olduğunu belirterek, "Amacımız, 2021 ile birlikte her alanda yapısal reformları uygulamaya koyarak daha güçlü bir Türkiye hedefine ulaşmak olmalıdır." ifadesini kullandı.

ASO Başkanı Nurettin Özdebir yapısal reform çağrısında bulundu
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 30.12.2020 - 11:59

ASO'dan yapılan yazılı açıklamaya göre, 2020 yılının son ASO Meclis Toplantısı video konferans yöntemiyle gerçekleştirildi.

Özdebir, burada yaptığı konuşmada, dünyanın büyük bir bölümünü etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınının tüm dünyada sosyal ve ekonomik hayatı durma noktasına getirdiğine dikkati çekti.

Türkiye ekonomisinin 2021 yılına zorlu koşullar içinde adım atacağını ifade eden Özdebir, "Bu zorlu koşulları Kovid-19 salgını başta olmak üzere bir dizi olumsuz konjonktürel etkiyle ortaya çıkan, yüksek işsizlik oranları, kronik dış ticaret açıkları, yüksek enflasyon ve faiz ile yüksek düzeydeki dış borçların başı çektiği yapısal problemler oluşturmaktadır." değerlendirmesinde bulundu. 

Son dönemdeki sorunlardan birinin cari dengede ortaya çıkan bozulma olduğunu belirten Özdebir, turizm net gelirlerindeki düşüş ve altın ithalatındaki artışın cari açığın artmasının iki önemli nedeni olduğuna dikkati çekti. Bu tablonun geçici olduğunu düşündüğünü ifade eden Özdebir, salgının ortaya çıkardığı belirsizlik ortadan kalktıkça cari dengenin sağlanacağını vurguladı.

Özdebir, bunun için üretim yapısını bir an önce değiştirmeye odaklanmak gerektiğini belirterek, "Özellikle de sanayi üretiminde dışa bağımlılığı azaltılmış bir yapıya dönmemiz gerekiyor. Ülke ekonomisinde dışa bağımlılığı azaltılmanın yolu da yerli üretimden geçmektedir. Yerli ve milli bir sanayi için ileri seviyede bir teknolojik dönüşüm politikası ortaya koymamız gerekir. İlerleyen süreçte  sürdürülebilir enflasyon, istikrarlı faiz ve kur düzeyiyle birlikte ekonomimize olan güven tesis edilerek, yatırımcılarımızın yeniden yatırım fırsatlarını değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum." ifadelerini kullandı. 

Dolar kuruna dikkati çeken Özdebir, şunları kaydetti:

"Üretimimiz yüksek oranda ithalata bağlı olduğu için kur artışı ithal edilen ara malı ve sermaye malı fiyatlarının artmasına, üretim maliyetlerinin yükselmesine ve böylece enflasyon beklentilerinin artmasına neden olmaktadır. Merkez Bankası geçen hafta 200 baz puan faiz artışıyla piyasanın önüne geçmiş, bu proaktif kararla enflasyonun ve kurların daha da artmasını engelleyen bir politika tercihini ortaya koymuştur. Gecikmeli kur geçişkenliği ve emtia fiyatlarının TÜFE üzerindeki yansıması tam olarak gerçekleşmedi, gecikmeli olarak önümüzdeki dönemde enflasyonun artmaya devam edebileceğini düşünüyorum. Yeni yılda yabancı sermaye yatırımlarının ülkeye girişi ve ters dolarizasyonla birlikte kurlar daha da geri gelebilir. Önemli olan, Türk lirasının değerinin kısa vadeli yabancı sermayeyle değil, verimli, katma değerli üretim artışıyla gerçekleşmesidir."

Özdebir, ekonomi yönetimindeki değişimin piyasalar açısından olumlu algılandığına işaret ederek, bu değişikliklerle ekonomide olumlu havanın devam edebilmesi için Merkez Bankasının sadeleşme adımlarına devam etmesi, piyasayla güçlü iletişim kurması, doğru yönlendirmesi ve piyasanın önünde olması gerektiğini bildirdi. 

Ekonominin dinamizmi ve aynı zamanda belkemiği olan KOBİ'lerin yenilikçilik faaliyetleriyle birlikte verimliliklerinin yükselebileceğini ifade eden Özdebir, "2021 yılında yazmamız gereken 'yeni büyüme hikayemizin' en önemli unsurları,  teknolojik dönüşümü sağlayarak dışa bağımlılığı azaltmak ve verimliliğimizi artırmak olmalıdır. Dışa bağımlılığın azaltılması yaratıcı düşünmeyi teşvik eden, teknoloji çağına uyum sağlayabilecek yeni nesillerin yetiştirilmesi, sanayide dijital dönüşüm ve verimliliğin artmasıyla mümkün olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

Özdebir, salgının hatırlattığı önemli gerçekliklerden birisinin de ithal edilen ürünlerin yerlileştirilmesi olduğunu belirterek şunları ifade etti:

"Nitekim küresel pazarlarda orta ve uzun vadede rekabet gücümüzün artırılması ancak ithal ikameci ve katma değeri görece yüksek ürünlerin ağırlıkla üretildiği bir sanayi ve dolayısıyla ihracat yapısına kavuşmakla mümkün olacaktır. Ülke ekonomisinin, mevcut olumsuz konjonktürü geride bırakıp, tekrar yüksek büyüme patikasına girebilmesi için verimlilik, insan kaynağı planlaması, rekabet gücü ve ihracat artışına yönelik ekonomi politikaları revize edilerek, üreten katma değer yaratan bir ekonomi yapısına dönüşmesi gerekir. Bu minvalde amacımız,  artık 2020'yi geride bırakıp 2021 ile birlikte her alanda yapısal reformları  uygulamaya koyarak daha güçlü bir Türkiye hedefine ulaşmak olmalıdır."


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler