Babacan'dan cari açık açıklaması
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Merkez Bankası tarafından dün açıklanan Mart ayına ilişkin cari açık verileriyle ilgili, ''Mart ayındaki bu sıçrama, münferit bir iki gelişmeyle alakalı, yoksa genel trendde bir bozulmayı ifade etmiyor'' dedi.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, TV 8'de katıldığı programda soruları yanıtladı. Cari açıkla ilgili soru üzerine Babacan, Mart ayına ilişkin cari açığın ''beklenenden biraz yüksek'' çıktığını belirterek, şunları kaydetti: ''Bunun en önemli sebebi; Türkiye'deki bazı uluslararası şirketlerin, Mart ayı sonu itibariyle elde ettikleri karın bir kısmını temettü olarak Türkiye dışına taşımaları oldu. Temettü de bir cari hareket. Son Mart ayına bakacak olursanız doğrudan sermaye girişinde de önemli sıçrama var. Türkiye'de bir kaç tane büyük birleşme, satın alma meydana geldi. Bir bakıma cari açık, bir miktar beklenenin üzerinde, ağırlıklı olarak bir defalık mart ayı sonu itibariyle temettülerin yur dışına transferiyle alakalı. Öte yandan da doğrudan sermaye girişinde de yine geçen aylara göre oldukça yüksek bir rakam açıklandı. Mart ayındaki bu sıçrama münferit bir iki gelişmeyle alakalı, yoksa genel trendde bir bozulmayı ifade etmiyor. Yoksa biz baştan söyledik; 'bu seneki cari açığımız, 2010 yılına göre daha yüksek olacak' dedik.''
Cari açığın her ay, düzenli izlenmesi gereken bir veri olduğuna vurgu yapan Babacan, istikrar ve güven ortamının önemli olduğunu, ''bundan sonra da gerektiğinde her türlü tedbiri alacaklarını'' kaydetti.
'Mutlaka nükleer santrallerin devreye girmesi gerekiyor'
Babacan, cari açığın yapısı ve finansmanı hakkında bilgi verirken de, Türkiye'nin oluşan cari açıktan çok daha fazla dışardan finansman sağladığını, her ay döviz rezervlerinde artış meydana geldiğini belirterek, cari açığın bu yolla kapandığını kaydetti. Türkiye'de tasarruf oranının düşük olduğunu, büyümek için yurt dışındaki tasarrufu Türkiye'ye çekmek gerektiğini anlatan Babacan, ''Büyümeyi sağlamak için bir miktar cari açık vereceğiz ama o cari açığı mümkün olduğunca sıhhatli , mümkün olduğunca daha fazla doğrudan yatırımla, daha vadeli türden sermaye akışlarıyla finanse edeceğiz'' dedi.
Bunların cari açığın kısa ve orta vadeli çözümü için geçerli olduğunu, uzun vadeli çözüm için yapısal reformların hayata geçirilmesi gerektiğini belirten Babacan, eğitim ve ar-ge yatırımlarının önemine vurgu yaptı. Bu noktada Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığın da cari açığı artıran en önemli faktörlerden biri olduğunu kaydeden Babacan, ''Türkiye'de mutlaka nükleer santrallerin devreye girmesi gerekiyor. Biz şu anda petrolümüzün hemen hemen tamamını, doğalgazımızın tamamını ithal ediyoruz, önemli ölçüde kömür ithalatı yapıyoruz. Sadece geçen sene enerji kalemlerine ödediğimiz miktar 37 milyar dolar'' dedi.
'7 ay önce aslında frene basmaya başladık'
Babacan, ithalattaki artışla ilgili bir soruya karşılık da ithalattaki artışta büyük ölçüde petrol fiyatlarındaki artışın etkili olduğunu kaydederek, varil bazında 10 dolarlık artışın cari açığı 4 milyar dolar yükselttiğini söyledi. Özel sektörün makine teçhizat ithalatındaki artışın da belirleyici olduğunu dile getiren Babacan, son 1 yılda yatırımlarda büyük artış olduğunu, bu kalemden kaynaklanan artışta sıkıntı görmediklerini, tam tersine gelecek dönemin ihracatına altyapı oluştuğunu anlattı.
Türkiye'de güven ortamı bulunduğunu, bir bakıma güven ortamının yarattığı iyimserliğin de bu hareketlerde etkili olduğunu kaydeden Babacan, Merkez Bankası'nın zorunlu karşılık oranlarında yaptığı artışa işaret ederek, ''Ama biz geçen sene Kasım ayından itibaren, tam 7 ay önce aslında frene basmaya başladık. İyimserlik, güven ortamı güzeldir ama zamanında tedbirler almalıyız ki ileride olabilecek ekonomideki ısınmayı zamanlıca önleyebilelim'' dedi.
Babacan, zorunlu karşılık oranlarındaki artışla şu anda bankalardaki mevduattan 45 milyar liralık bir kısmın Merkez Bankası kasasında bulunduğunu, bankaların kullanmasının, kredi olarak vermesinin önüne geçildiğini ifade ederek, kredilerin hızlı artışının orta vadeli programdaki denge ve cari denge için riskler oluşturabileceğinin düşünüldüğünü söyledi. BDDK ve diğer bazı ilgili kuruluşların da benzer tedbirler aldıklarını dile getiren Babacan, gerektiğinde her türlü tedbiri alabileceklerinin altını çizdi.
CHP'nin ekonomik programına eleştiri
Babacan, soru üzerine CHP'nin ortaya koyduğu ekonomik programı da eleştirdi ve programın ''bütünlükten yoksun olduğunu, iç tutarlılığının bulunmadığını'' savundu.
Muhalefet partilerinin seçim sürecinde geleceğe yönelik vaatler dile getirdiğini ancak geçmişteki başarılarından, gerçekleştirdikleri işlerden bahsedemediklerini anlatan Babacan, kendilerinin parti olarak yaptıkları işleri ortaya koyduklarını söyledi ve ''Yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır'' şeklinde konuştu.
Türkiye'deki gelir dağılımını düzeltmek için iktidarları döneminde önemli çalışmalar yaptıklarını anlatan Başbakan Yardımcısı, örneğin son 8,5 yılda maaşı düşük emeklililere daha yüksek oranda zam vererek emekli maaşlarını birbirine yaklaştırmaya çalıştıklarını, bu çerçevede son 8,5 yıllık dönemde emekli ücretlerinin satın alma gücünde oldukça yüksek bir artış olduğunu söyledi.
2002 Aralık ayında en düşük SSK emeklisine bakıldığı zaman 92 aylık maaşın ancak bir araba parası ettiğini, şu anda bu sürenin 43 aya indiğini kaydeden Babacan, ''Yani yaklaşık 3,5 yıllık bir emekli maaşını topladığınızda bir otomobil parası ediyor. Bu bizim aslında sosyal politikalar ne kadar önem verdiğimizi, gelir dağılımını düzeltmek için ne kadar önemli bir çalışma yaptığımızı ortaya koyuyor'' dedi. Hedeflerinin çalışan veya emekli herkesin eşit şartlardan yararlanabileceği bir sistemin kurulması olduğunu anlatan Babacan, tüm çalışanlarla ilgili getirmek istedikleri sistemin CHP tarafından sık sık Anayasa Mahkemesine götürüldüğünü, bu nedenle Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen çok sayıda adım bulunduğunu söyledi.
Babacan, ''Ama biz ne yaptık? Arzu ettiğimiz ideali gerçekleştiremedik, ama (hiç olmazsa adım adım bu haksızlıkları biraz daha önleyelim, farkları biraz daha kapatalım) dedik'' diye konuştu. ''CHP İntibak Yasasını neden çıkartmasın?'' şeklindeki bir soru üzerine Babacan, CHP'nin vaatlerinin maliyetinin kaynağını da açıklaması gerektiğini söyledi.
'Biz asla karşılıksız para basmadık'
Kaynağı belli olmayan bir projenin ancak ya borçlanarak, ya da karşılıksız para basılarak yapılabileceğini ifade eden Ali Babacan, şöyle konuştu: ''(CHP) Açıkladıkları projelerin toplam projelerin toplam maliyetini bugüne kadar alt alta yazıp açıklamış değiller. Bunun kaynağını da açıklamıyorlar. Şimdi kaynağını açıklamazsanız diyecek ki (ben bütçe açığını artıracağım) diyecek, (yurt dışından para alacağım) diyecekler. Yapabileceklerinden değil, bunların hepsini alt alta topladığınızda hepsi aynı anda olabilecek projeler değil. Bir şey söyleyeyim 200 TL'lik bir banknot kağıdı, mürekkebi, baskı maliyeti 10 kuruş ediyor. Yani 10 kuruşluk bir malzeme ile siz 200 TL'lik banknot basıp piyasaya sürebilirsiniz. Eğer bunu karşılıksız yaparsanız ne olur bütün vatandaşın cebindeki paranın değerini düşürmüş olursunuz. Bir yandan intibak dersiniz, bir yandan zam vereceğim dersiniz, bir yandan 600 lira dersiniz. Öbür taraftan da vatandaş elindeki parayla dönüp de alışveriş etmeye çıktığında bir bakar ki aaa her ay fiyatlar artıyor.''
'Değerli TL kötü değil'
Esnaf ziyaretleri sırasında en çok şikayet eden kesimin döviz büroları olduğunu gördüğünü belirten Babacan, ''Döviz bürolarındakiler (artık döviz alan yok bakanım, nasıl olacak bu iş) diyor. Bu kötü bir şey değil, demek herkes TL'ye güveniyor'' dedi. Bugün herkesin TL'ye döndüğünü, TL'nin değeri ve güvenilirliğinden de herkesin gurur duyması gerektiğini ifade eden Babacan, paranın pul olduğu günlerin kimsenin unutmaması gerektiğini söyledi.
Son krizin ardından dolar, avro gibi paralar zikzak çizerken en istikrarlı paranın TL olduğunu kaydeden Babacan, ''Bugün maalesef ABD'de ve Avrupa Merkez Bankası'nda bu ekonomik kriz sebebiyle, artan açıklar nedeniyle karşılıksız para basıyorlar. Biz yapmıyoruz. Onlar (TL neye göre değerli) diyorlar, (Dolara göre, avroya göre değerli diyorlar) değil mi? Bu, neden değersiz karşılıksız bastıkları için değersiz. Çok açık bu. Dolayısıyla bizim asla karşılıksız para basma diye bir uygulamamız yok'' diye konuştu. Asla vatandaşı aldatmadıklarını ve asla karşılıksız para basmadıklarını vurgulayan Babacan, enflasyon üretmenin devletin yaptığı modern bir hırsızlık türü olduğunu bildirdi.

En Çok Okunan Haberler
-
Zorlu Holding CEO'su Cem Köksal gözaltına alındı
-
Cübbeli Ahmet'ten 'çakarlı araç' savunması
-
'İmralı' sürecinde amaç açığa çıktı!
-
Erdoğan şehit ailelerine seslendi
-
Saray'dan çok konuşulacak 'Yavaş' çıkışı
-
ABD'de aşağılanan Zelenski aradığını orada buldu
-
İftar için horoz kesmek istedi: Kan kaybından öldü
-
Edip Akbayram'dan kötü haber
-
Erdoğan'ın diploması nerede?
-
Tüm kredi kartlarında limitler değişiyor!