Bağış ve Vondra ortak basın toplantısı düzenledi

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Ankara'da temaslarda bulunan Çek Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı Aleksander Vondra ile AB Genel Sekreterliği'nde önce baş başa görüşmede, daha sonra heyetler arasında düzenlenen çalışma yemeğinde bir araya geldi.

Görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında Bağış, "dost ve müttefik ülke" Çek Cumhuriyeti'nin Başbakan Yardımcısı ve AB'den sorumlu bakanı Aleksander Vondra'yı ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Bağış, gelecek dönemde açmayı düşündükleri fasıllar, Türkiye-AB ilişkileri ve ayrıca Çek Cumhuriyeti'nde meydana gelen siyasi gelişmelerle ilgili olarak Vondra ile samimi sohbetleri olduğunu bildirdi.

Vondra'ya gerek tarih boyunca, gerekse Çek Dönem Başkanlığı süresince gösterdikleri yakınlık ve dostluktan dolayı teşekkür eden Bağış, "Dönem başkanlığı boyunca vermeye devam edecekleri destek için de şimdiden şükranlarımı sunuyorum" dedi.

Vondra

Vondra da, Bağış ile çeşitli konuları konuştuklarını belirterek, ilk ele aldıkları konunun, mayıs başında yapılacak iki önemli toplantı olduğunu bildirdi.

Bu toplantıların ilkinin, Doğu Avrupa ülkeleri arasında ortaklığın kurulmasına yönelik bir projenin başlatılmasıyla ilgili olduğunu, bu toplantının hazırlıklarını Bağış ile konuştuklarını ifade eden Vondra, ayrıca devlet ve hükümet başkanlarının yer alacağı, enerji güvenliği ve Nabucco projesi dahil olmak üzere Doğu ile Batıyı bağlayacak Güneydoğu Avrupa enerji hattının ele alınacağı bir diğer toplantıyla ilgili konuları ele aldıklarını kaydetti.

Türkiye'nin Avrupa'nın ivedi enerji ihtiyaçlarını karşılayan, ayrıca enerji sektörünün ihtiyaçlarına katkıda bulunan önemli bir ülke olduğunu söyleyen Vondra, Türkiye'nin Prag'da yapılacak bu iki toplantıda da anahtar rol oynamasını beklediklerini söyledi.
Vondra, Bağış ile görüşmelerinde Türkiye-AB ilişkilerin ve Türkiye'nin katılım müzakerelerini de masaya yatırdıklarını belirterek, haziran sonunda düzenlenecek hükümetler arası konferansın öncesinde, Türkiye ile yapılan görüşmelerin biraz daha öteye taşınmasıyla ilgili görüş alışverişinde bulunduklarını aktardı.

Türkiye'de yerel seçimlerin artık geride kaldığına da dikkati çeken Vondra, "AK Parti açısından yüzde 39'luk oran söz konusu oldu. Bunun başarı mı, yenilgi mi olduğu tartışması yapıldı. Ama size şunu söyleyebilirim: AB politikası açısından böyle bir yüzdeye bakacak olursak, bu kesinlikle açık bir zaferdir" diye konuştu.

"Türkiye'nin geleceği AB'de görünmektedir"

Vondra, sözlerine şöyle devam etti:
"Biz şu anda Türkiye'nin bu önemli reform süreci kapsamında kendisine yer açmak için manevralarda bulunduğunu görüyoruz. Reform sürecinin de devam ettiğini görüyoruz. Türkiye, eğer bu şekilde devam ederse AB'ye üye olma yolundaki ivmeyi kaybetmeyecektir. Biz böyle düşünüyoruz, çünkü bu ülkenin geleceği AB'de görünmektedir"

Vondra, görüşmelerinde son olarak, Türkiye'nin bu bölgede barışın inşasıyla ilgili üstlendiği rolü ele aldıklarını ve bölgedeki son gelişmeleri konuştuklarını söyledi.
Türkiye'nin Güney Kafkaslarda ve bölgenin diğer yerlerinde gösterdiği işbirliği ve barışa olan katkısı gibi konuları ele aldıklarını belirten Vondra, Türkiye'nin özellikle son 1-2 aydaki çabalarıyla ilgili karşılıklı bilgi alışverişinde bulunduklarını ve Türkiye'yi bu konuda da takdir ettiklerini sözlerine ekledi.

"Türkiye'nin gücü ve potansiyeli"

Devlet Bakanı Bağış, basın toplantısında bir soru üzerine, Türkiye'de 7 yıldır iktidarda olan bir partinin mensubu olarak, Türkiye'nin 7 yıldır yürütmekte olduğu dış politikayı son derece başarılı bulduğunu söyledi.

Bu 7 yıllık sürede görev alan tüm dışişleri bakanlarının başarıyla yürüttüğü dış politikanın AB boyutunda da çok önemli gelişmelerin olduğunu vurgulayan Bağış, şöyle konuştu:
"Şöyle bir etrafımıza baktığımız zaman, Türkiye bugün hem İsrail ile Suriye arasında, hem Afganistan ile Pakistan arasında, hem Rusya ile Gürcistan arasında, hem Azerbaycan ile Ermenistan arasında, hem Hindistan ile Pakistan arasında, hem Lübnan, Suriye ve İsrail arasında çok önemli arabuluculuk çalışmaları yürütmüş ve yürütmekte olan bir ülkedir.
Öte yandan 1959'da rahmetli Adnan Menderes'in ilk başvuruyu yaptığı AB sürecinde 45 yıl tarih bile alamayan ülkemizin tarih almasını, müzakerelere başlamasını sağlayan ve bugün itibarıyla 10 fasılda müzakereleri açıp birinde kapamış olan bir ülkeyiz.
Bir zamanlar yanıbaşımızdaki Orta Doğu'da birçok gelişmeler olurken esamesi okunmayan ülkemizin, bugün hem Medeniyetler İttifakı projesine eş başkanlık yapıyor olması, hem Orta Doğu'da birbirleriyle diyalog kurmakta zorlanan liderlerin, ülkelerin ilk arayıp arabuluculuğunu istediği bir ülke olmuş olması, Türkiye Cumhuriyeti'nin geldiği nokta açısından son derece önemlidir.

Bugün Türkiye kendi gücünün farkında olursa, dünyanın 17'nci, Avrupa'nın 6'ncı en büyük ekonomisi olarak, Avrupa'nın 4'üncü en büyük iş gücüne sahip ülkesi olarak, 47 yıllık aradan sonra, oy kullanan 191 ülkenin 152'sinin desteğiyle BM Güvenlik Konseyi üyeliğine seçilmiş bir ülke olduğumuzu da hesap ederseniz, Türkiye'nin dış politikada sadece komşularımızın ve bölgedeki diğer ülkelerin imreneceği bir noktada olduğunu görürsünüz.
Sorun nedir konusuna geldiğimiz zaman, Türkiye'nin gücünü, potansiyelini kabul etmek istemeyenler olabilir. Türkiye'nin hak ettiği noktaya gelmesini engellemek isteyenler olabilir. Onlara karşı hep beraber, sabırla, dayanışma içinde, biz ülke olarak bir ve beraber olursak, kendi içimizdeki gücümüzü bölmezsek, bütün zorlukları aşarız, Türkiye de hak ettiği noktaya gelir diye düşünüyorum."