Bahçeli yeniden genel başkan

Devlet Bahçeli, 725 delegenin oyunu alarak yeniden genel başkan seçildi.

Bahçeli yeniden genel başkan
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 04.11.2012 - 07:27

Ankara Arena Spor Salonu'ndaki kurultayda, kayıtlı bin 240 delegenin bin 220'si oy kullandı. Oyların bin 214'ü geçerli, 6'sı geçersiz sayıldı.

Devlet Bahçeli'nin 725 oyla genel başkanlığa yeniden seçildiği kurultayda, Trabzon Milletvekili Koray Aydın 441, eski MHP İzmir İl Başkanı Musavat Dervişoğlu da 48 oy aldı.

 

MYK Üyeleri

Oylama sonucu ilk sırada yer alan Tuğrul Türkeş, 701 ile en çok oyu aldı. 75. sıradaki Halil Öztürk 592 oy aldı.

Bahçeli'nin, mevcudunun yarısına yakının değiştirdiği partinin Merkez Yürütme Kurulu şu isimlerden oluştu:

Yıldırım Tuğrul Türkeş, Edip Semih Yalçın, Faruk Bal, Tunca Toskay, İsmet Büyükataman, Münir Kutluata, Reşat Doğru, Emin Haluk Ayhan, Sadir Durmaz, Mevlüt Karakaya, Ruhsar Demirel, Mustafa Erdem, Hamit Ayanoğlu, Abbaz Bozyel, Zuhal Topçu, Atilla Kaya, Ahmet Kenan Tanrıkulu, Celal Adan, Murat Başesgioğlu, Oktay Öztürk, Bahattin Şeker, Şefkat Çetin, Yaşar Yıldırım, Mustafa Mit, Ömer Haluk Pirimoğlu, Necati Özensoy, Cemal Çetin, Hayrettin Nuhoğlu, Ahmet Münip Gökçen, Harun Öztürk, Turan Yaldır, Alper Çağrı Yılmaz, Mehmet Parsak, Ruhi Ersoy, Mehmet Kılıç, Erol Gül, Hamit Kocabey, Selçuk Coşkun, Alparslan Kaya, Yılmaz Tankut, Hidayet Kılıç, Sahir Solmaz, Salih Dilek, Recep Dumanlı, Mustafa Hidayet Vahapoğlu, Mehmet Sami Uzun, İsmail Hakkı Yücel, Kamil Aydın, Nizamettin Kazancı, Veysel Esen, Mustafa Eraslan, Osman Durmuş, Saffet Sancaklı, Kemal Çelik, Taner Gökçek, Murat Türkmen, Mehmet Bülent Karataş, Özcan Pehlivanoğlu, Ömer Demirel, Kadir Şekerci, Erdem Karakoç, Mehmet Müftüoğlu, Mehmet Ali Tanrıverdi, Hediye Akdere, Şenol Bal, Sema Doğan, Figen Tosuner, Muharrem Yıldız, Hasari Güler, Bulduk Özdemir, İbrahim Çiftçi, Erkan Bülent Haberal, Hüseyin Yıldız, İbrahim Karayiğit ve Halil Öztürk.
 


MDK Üyeleri

Merkez Disiplin Kurulu ise Fatin Özdemir, Talat Göğebakan, Öncül Kazancı, Yücel Bulut, Bahadır Akyüz, Hızır Ofluoğlu, Erdem Şenocak, Metehan Özkan, Adnan Serbes'ten oluştu.

 

Aydın'a olağanüstü kurultay hakkı

Koray Aydın delege sayısının 5’te 1’inden fazla oy alması nedeniyle olağanüstü Kurultay çağrısı yapma hakkı kazandı.

 

Bahçeli'den teşekkür konuşması

Bahçeli, kurultayın kapanışında yaptığı konuşmada, demokratik kültürün tüm yönlerinin kurultay salonuna hakim olduğunu belirtti.

Bahçeli, şunları kaydetti:

''Bugün, başını kaldıran fitne, amacına ulaşamamıştır. Partimizi içten oyma ve etkisiz kılma girişimleri sonuçsuz kalmıştır. MHP'ye kurulan tuzaklar boşa çıkarılmıştır. İçimize sokulmaya çalışılan dedikodu ve entrika Türkiye sevdalısı siz değerli dava arkadaşlarım tarafından yerle bir edilmiştir.

Bugünkü tabloyla partimizin itibar ve saygınlığı kazanmıştır. Partimizin 43 yıllık birikim ve hatıraları yeniden zafere ulaşmıştır. Milliyetçi ülkücü irade seçimini yapmış ve istikrarda karar kılmıştır. Milliyetçi ülkücü duruş, maceraya prim vermemiş, Türk milletinin yanında durduğunu haykırmıştır.

Muhterem dava arkadaşlarım, milliyetçi hareketi dün, bugün ve yarın ölçeğinde vicdan terazisiyle tartmışlar ve iradelerini yansıtmışlardır. Mensubu olmaktan gurur duyduğumuz ve Türk siyasetinin en büyük geleneklerinden olan partimiz basiretin ve erdemin yolundan ve izinden ayrılmayacağını kanıtlamıştır. Bu açıdan son derece mutlu ve bahtiyarım.''
 


''Oyunları bozarak...''

Konuşmasında ilkelerinden ve ülkülerinden hiç ayrılmadıklarını ifade eden Bahçeli, şöyle devam etti:

''Aksini söyleyenler yanlışın içinde olanlardır. Biz hiç durgun, yorgun ve hareketsiz kalmadık. Oyunları bozarak, ihanet düzeneklerini yararak, senaryoları muhataplarının başına geçirerek bugünlere geldik, sizlerin huzuruna çıktık.

Geliştik, amma velakin başkalaşma fırtınasına tutulmadık. Değişim kabına girerek kılık ve fikir, hamdolsun değiştirmedik. Zamanın gereklerini üslup ve fikriyatımıza yerleştirdik, ama yönümüzden sapmadık. Büyüdük, ama gerçeklerimizden ayrılmadık. Çağı anladık, gelişmeleri yorumladık, küreselleşmeyi kavradık, ama çizgimizden dönmedik, kutsallarımızı satmadık. Her defasında birlik dedik, bütünlükte buluşalım kararında olduk.

Türk milleti için istediklerimizi, aziz dava arkadaşlarımız için de diledik ve dilemeye de devam edeceğiz. Düşündük ki vahdette hayır, kesrette şer vardır. Her defasında, gelin ayrı durmayalım, dargın kalmayalım, dağınık olmayalım dedik, kucağımızı açtık. Uzak olmayalım, yabancı görünmeyelim, yalnız bulunmayalım dedik, bağrımızı açtık. Bundan sonra da aynı heves ve heyecanla yolumuza devam edeceğiz.''

''Bugün küskünlüklerden, kırgınlıklardan ve ihtilâflardan sıyrılma, birleşme, bütünleşme, kucaklaşma, bir olma, iri olma, diri olma, bölünme, parçalanma, ayrı düşme, ben davası güderek küçük hesaplar peşinde koşma günü değildir'' diye konuşan Bahçeli, şunları kaydetti:

''Bugün kırma kırılma, küsme küstürme, dışlama, hor görme, küçümseme günü değildir. Artık zaman her yere, herkese ve her gönle ulaşma zamanıdır. Artık zaman uyanma, uyandırma, dirilme ve direnç gösterme zamanıdır. Artık zaman hak ve hakikatte, müreffeh Türkiye'de buluşma zamanıdır. Artık zaman, milliyetçi hareketi tek başına iktidara taşıma zamanıdır.

Bu düşüncelerle 10. Olağan Büyük Kurultayımıza katılan herkese en içten teşekkürlerimi sunuyorum.''

 

Kongreden notlar

Kongre başlamadan önce salon çevresinde geniş güvenlik önlemlerinin alındığı görüldü. İçeri giremeyenler için salon dışında çadır oluşturuldu, kongre görüntüleri için dev ekran yerleştirildi. Kırmızı beyaz bayraklarla süslenen salonda platformun üstünde büyük Türk bayrağı, iki yanında da Atatürk ve Alparslan Türkeş fotoğrafları yer aldı.

 

 

Salonda ''Devletsiz millet olmaz, milletsiz devlet olmaz'', ''İlkesi olmayanın ülkesi olmaz, ülküsü olmayanın ilkesi olmaz'', ''Biz büyük Türk milletiyiz'' ve ''1000 yıldır kardeşiz biz'' şeklinde pankartlar asıldı. ''Türk milleti sensiz asla'' sloganı ile toplanan kongrede salon içerisinde Genel Başkan Devlet Bahçeli ve genel başkan adaylarından Koray Aydın taraftarlarının karşılıklı sloganlar attıkları görüldü.

Osmaniye Belediyesi Mehteran Takımı'nın gösterisini tamamlamasının ardından salonda sigara içilince, uyarı anonsu yapıldı. Basın mensuplarının yoğun ilgisine karşılık yeterli yer sağlanmadığı için bazı medya görevlileri kongreyi ayakta izledi.

 

Divan başkanlığına Tuğrul Türkeş seçildi

Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin alkışlar eşliğinde salona girmesinin ardından teşkilatlardan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Edip Semih Yalçın, büyük kurultay öncesi yapılan çalışmaları anlattı. Toplam bin 216 delegenin katıldığı belirtilen kurultayda Divan Başkanlığı'na Genel Başkan Yardımcısı Yıldırım Tuğrul Türkeş seçildi.

Kurultayda MHP Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu başkanlığında bir heyet, Anıtkabir ve Alparslan Türkeş'in anıt mezarını ziyaret etmek üzere görevlendirildi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı söylendi. Genel Başkan Devlet Bahçeli, kurultayın açılış konuşmasını yapmak üzere sahneye davet edildi.

 

'Türkiye'de Kürt sorunu yoktur'

Bahçeli, Kurultay'ın açılışında yaptığı konuşmada ''Kim ki partimize baston, vagon diyorsa, küstahlığın, ahlaksızlığın dibine batmıştır'' ifadesini kullandı. ''Bizim Türk milletine yan bakan herkesle hesabımız var'' diyen Bahçeli, Türkiye'nin, AB'ye mecbur ve mahkum olmadığını söyledi.

''Türkiye'de Kürt sorunu yoktur. Tarihsel süreç içinde Türk milleti üzerinde oynanan oyunlar ve bölücülük kalkışması vardır'' değerlendirmesinde bulunan Devlet Bahçeli, ''böyle giderse, İmralı canisinin önce ev hapsine alınmasının, sonra serbest kalmasının gündeme geleceğini'' söyledi.

MHP Genel Başkanı Bahçeli, ''Türkiye Cumhuriyeti Devleti sokakta bulunmamıştır. Sokağa, teröre ve AKP'ye de teslim edilmeyecektir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti tektir, ülkesi ve milletiyle bütündür. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin sahibi topyekun büyük Türk milletidir'' dedi.


'AKP tercihini yapmıştır'


 ''Hatırlarsanız, AKP zihniyeti kongre salonunda Barzani'yle gurur duymuştu. Az kalsın PKK'yla ve İmralı canisiyle de gurur duyduklarını ilan edeceklerdi'' diyen Bahçeli, şunları söyledi: ''Bu nedenle AKP tercihini yapmıştır. Melun kararını açıkça vermiştir. Karanlık seçimini milletimizin gözü önünde gerçekleştirmiştir. Onların gururu Mehmetçiğin kanını akıtan, milletimizin birliğine göz koyan peşmergedir. Bizim gurur kaynağımız ise Türk dünyasının her biri birbirinden değerli siz muhterem misafirlerimizsiniz. Türkiye sizinle gurur duyuyor, Türk milleti sizinle övünüyor. Türklüğü etnik kimlik mesabesine indiren Başbakan bu duygumuzu ve hissiyatımızı anlayamayacaktır. Varsın AKP Barzani'yle övünsün. Varsın Kandil çetesinden medet umsun. Başbakan, varsın şeref kartını İmralı'ya gömsün, varsın dipsiz bölücülük kuyusunda çırpınarak kendine yol bulmaya çalışsın. Siz bunların hiçbirine bakmayın. Hiçbirine aldırmayın. Türk milletinin gerçek övünç ve iftihar isimleri buradadır. Türklüğün gurur tablosunda yerini alan mümtaz fertler bu salonda ve aramızdadır. Başbakan Erdoğan ve partisinden en bariz farkımız da işte budur. AKP teröristlerle onur kazansın, bize şehit analarımızın varlığı yeter. AKP canileri alkışlasın, bize sizlerin duaları yeter. AKP Oslo'da düşmanla masaya otursun, biz sizlerle olalım yeter. AKP Habur'da teröristleri karşılasın, biz Mehmetçiği karşılayalım yeter. AKP, Müslüman coğrafyasını işgal eden küresel güçler için dua etsin, biz şehitlerimiz için Fatiha okuyalım yeter. AKP'nin gururu Müslüman kanı döken işgalci ve emperyalistlerdir. Bizim bahtiyarlık kaynağımız ceddimizin mirası, Türklüğün insanlığa nam bırakmış soylu, mübarek iz ve eserleridir.''

 

"Erdoğan, 2023 vizyonunu kendisine mal etti"

MHP'nin Türkiye merkezli yeni bir medeniyet ve yeni bir dünya tesis etme anlayışını kendisine siyasi misyon olarak kabul ettiğini belirten Bahçeli, ''Bu anlayışla çıkılacak yol bizi birinci olarak; Cumhuriyetimizin 100. yılı olan 2023 yılında lider ülke Türkiye'ye ulaştıracaktır. 2023 projesini 1997 yılından beridir aziz milletimizin gündemine taşıyan ve arkasında duran şahsım, MHP'dir. Bu konuda defalarca uyarıda bulunmamıza rağmen Başbakan Erdoğan, 2023 vizyonunu kendisine ve partisine mal etme kurnazlığından ve açıkgözlülüğünden hiç vazgeçmemiştir'' dedi.

İkinci olarak; İstanbul'un fethinin 600. yılı olan 2053 yılında ''Süper Güç Türkiye'' ülkü ve gayelerinin bulunduğunu aktaran Bahçeli, 2013'den itibaren 40 yılda bu hedefe varmanın mümkün ve ihtimal dahilinde olduğunu kaydetti. AKP'nin neden olduğu ikinci fetret devri kapandıktan sonra ''Süper Güç Türkiye'ye'' ulaşma konusunda en önemli engelin bertaraf edilmiş olacağını öne süren Bahçeli, ''Üçüncü olarak da ülkü ve gayemiz; son yurdumuzda devlet kurmamızın bininci yıl dönümü olan 2077'de, Türkiye'nin dünyaya yön ve nizam veren, siyasi, ekonomik ve kültür alanında rakipsiz bir kutup başı haline gelmesidir'' diye konuştu.

Başbakan Erdoğan'ın 2071 hedefinin ''tamamen aldatma ve asıl manasından uzak kaldığını'' savunan Bahçeli, şöyle devam etti: ''Her şeyden önce, bu gidişle Malazgirt Zaferi'nin bininci yıl dönümünde Anadolu'da, Allah muhafaza, millet kalmayacaktır. AKP zihniyeti dağılmış, örselenmiş, parçalanmış bir millet rüyasını gerçekleştirmenin arayışındadır. 1071'in hatıra ve emanetine ihanet olan bu durumun bizim nezdimizde kabul ve tasdiki elbette mümkün değildir. Başbakanın 2071 hedefinde Türk milleti, Türk kimliği, Türk, Türk vatanı yoktur. Etnik kimliklere geriletilmiş, iç sarsıntılarla felç edilmiş, Türk'üm demenin suç sayıldığı, Cumhuriyetin mevta haline dönüştüğü bir Anadolu coğrafyası Başbakan Erdoğan'ın isteği ve gizli gündemidir. Ancak buna ne Başbakanın, ne yandaşlarının, ne sömürgeci dostlarının ömrü vefa edecek, ne de sonraki kuşakları şahit olabilecektir."

 

'Türk milleti AKP yönetiminin altında perişan olmuştur'

Bahçeli, kapsamlı ve derinlikli bir düşünce kalkınmasına, herkesi kucaklayan, herkesin elinden tutan, durmayan, beklemeyen ve gecikmeyen bir milliyetçi ataklığın yurdun her yanına götürülmesine ihtiyaç olduğunu belirtti. Bahçeli, Türk milletinin tarihi serüveni içinde millet birliğini sakatlayan ve tahrip eden beş önemli kırılma ve vahim gelişme yaşandığını, ilk dört menfur olayın savaşlarla oluşurken, beşincisinin demokratik vasıtalarla meydana geldiğini, ''Türkiye'nin 10 yıldan beri AKP iktidarları tarafından yönetildiğini'' ifade etti.

Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu 10 yıl; kaybın, israfın, teslimiyetin ve onursuzluğun neticeleriyle şekillenmiştir. Türk milleti AKP yönetiminin altında perişan olmuştur. İnançlarımız istismar edilmiş, milli varlıklarımız kuşatmaya alınmıştır. Türk milletinin bin yıllık kardeşliği saldırı ve tahriklere maruz kalmıştır.''

'Ülkücülerin ahı ve bedduası mahşerdeki hesaplaşmaya kalmayacak'

Her defasında hükümete karşı uyarıları yaptıklarını, yüksek sesle itirazlarını dile getirdiklerini hatırlatan Bahçeli, gelinen süreçte ne kadar haklı olduklarının ortaya çıktığını anlattı. ''Türkiye ve Türk milleti yararına neyi doğru gördükse onun yanında olduk, onun yanında durduk. Türk milletinin huzur ve mutluluğu için gerektiği zaman taşın altına elimizi koyduk'' diyen Bahçeli, bunun için yeri geldiğinde hükümeti acımasızca eleştirdiklerini, yeri geldiğinde milletin lehine gördükleri adımlara destek olduklarını söyledi.

Bahçeli, şunları kaydetti: ''Türk milliyetçileri olarak, hali lehimize çevirecek, gerektiği yerde uyumlu, gerektiği yerde çatışmacı; ama her halükarda yapıcı ve makul bir siyasal tavır ve tercihin içinde olduk. Bundan da gocunmadık, bundan da hicap duymadık. Kim ki partimize baston, stepne, kuyruk, vagon diyorsa küstahlığın, ahlaksızlığın dibine batmıştır. Kim ki partimizi bazen AKP'yle, bazen de CHP'yle aynı kalıba sokuyorsa haysiyet fukaralığının çukuruna düşmüştür. Kim ki AKP-CHP-BDP-PKK'dan oluşan bölücülük kartelinin içine bizi sıkıştırmaya ve konumlandırmaya çalışıyorsa aklını kaybetmiş, vicdanını esir bırakmış ve zihnini hacir altına aldırmıştır. Olumsuz propagandayı içimize şırınga edenler Türk milletinin son kalesini dağıtmak ve yıkmak isteyen işbirlikçilerdir. Biz, Başbakan Erdoğan'ın dava arkadaşlarıma yönelik; katil, faşist, kafatasçı, kovboy, Fatiha bilmeyenler, morg bekçileri, ırkçı iftira ve kepazelikle içiçe geçmiş laflarını unutmuş değiliz. Biz, partimize yavru muhalefet, tabela partisi, kandan geçinenler, şehit istismarcıları diyen sahteliği, ucuzluğu ve hamaset bezirganlığını unutmuş değiliz. Biz, bürokraside yaşanan milliyetçi memur kıyımını, tayinleri, görevden almaları, asılsız yere verilen disiplin cezalarını, bundan dolayı ağlayan anne ve evlatları unutmuş değiliz. Biz, ahlaksız ve çirkin yöntemlerle partimizi baraj altına çekmeye çalışan aşağılık komploları, bunun vicdanı çukurlaşmış faillerini, azmettiricilerini ve ortaklarını unutmuş değiliz. Biz, Türkiye'nin bölünmesine razı edebilmek için MHP üzerinden sürdürülen operasyonları unutmuş değiliz. Biz telefon dinlemelerini, sınav rezaletlerini, özel hayatı ihlal eden izlemeleri, içeri atılan yazar, gazeteci ve askerleri, ilave olarak kitap toplatılma kumpaslarını unutmuş değiliz. Biz, köşelerinde dedikodu yazarlığı yapanları, okyanus ötesi vesayetinde bulunanları, kötü adamları ve asılsız ithamlarını, itibarımızı ve güvenirliğimizi sıfıra indirmeye çalışan şerefsizlikleri de unutmuş değiliz. Bunları unuttuğumuzu ağzına dolayanlar kimlerin ipine tutunduklarını görmeli ve biraz insafları varsa bunu da itiraf etmelidir. Unutmadığımız ne varsa sürekli olarak diri tuttuğumuz öfkemizle birleştirip üç hilal ve ülkücüler üzerinden kötülük planlayanları, yakalarından tutup birer birer yaptıklarının bedelini ödeteceğiz. Bu uğursuz gecenin sabahı yakındır. Ülkücülerin ahı ve bedduası mahşerdeki hesaplaşmaya kalmayacak ve bu dünyada büyük oranda cevap bulacaktır.''

'Türkiye AB'ye mecbur ve mahkum değil'

Türkiye'nin iç ve dış sorunlarının katlanarak büyüdüğünü ifade eden Bahçeli, dış politikadaki açmaz ve sancıların ağırlaşarak geleceği tehlikeye attığını söyledi.
Türkiye'nin AB'ye mecbur ve mahkum olmadığını belirten Bahçeli, dış politikaya ilişkin eleştirilerde bulundu. Kürt sorununun, insani bir yaklaşım açısından değil, dün Osmanlı İmparatorluğu'nu bugün de Türkiye Cumhuriyeti'ni parçalamak gayesiyle ele alındığını kaydeden Bahçeli, şöyle konuştu: ''Bugün sözde Kürt sorunu etrafında buluşanlar önce tarih şuurundan, sonra da milli vicdandan yoksundurlar. Aslında olmayan bir sorunu, varmış gibi göstermek, daha başlangıç aşamasında çürük bir zemine yaslanıldığını göstermektedir. Kürt kökenli kardeşlerim, ayrı etnik topluluk olmayıp, Türk milli bünyesinin asıl ve temel unsurlarındandır. Farklılık üzerine kurulan politikaların, ayrımcılığın ve ikinci sınıf vatandaşlık tanımının kundağı olduğu iyi bilinmelidir. Şunu kabul ediyoruz ki bin yıldan bu tarafa, birarada yaşayan ve geniş bir coğrafi bölgeye yayılmış olan kardeşlerimiz arasında mahalli şartlardan kaynaklı çeşitlilikler olabilecektir. Bu durum sosyolojik ve kültürel değişimler sonucunda belirginlik kazanmıştır. Bu gerçeği anlamakta direnen emperyalizmin şu anki uşakları; Kürt kimliği, anayasal statü, özerklik, federasyon, ana dilde eğitim ve savunma hakkı konularında ortalığı velveleye vermektedir. Bunlar açıkça Türkiye'yi, Türk milletini ve Türk vatanını bölmeye ve parçalamaya dönük hamlelerdir ki böyle bir şeyi hoş görmemiz elbette eşyanın tabiatına aykırıdır. Tüm taraflara söylemek isterim ki Türkiye'de Kürt sorunu yoktur. Tarihsel süreç içinde Türk milleti üzerinde oynanan oyunlar ve bölücülük kalkışması vardır. Sözde Kürt sorunu kanlı emperyalistlerin tuzağıdır. Sözde Kürt sorunu bölücü terörün hain ve kanlı eylemlerini sakladığı ihanet kılıfıdır. Türk milleti mozaik değildir. Türk milleti derin farklılıkların uyum ve ittifakıyla kurulmuş geçici ve gevşek bir topluluk değildir. Sözde Kürt sorunu Sevr paçavrasının özü ve esasıdır. İşte AKP ile gizli ortağı CHP böylesi bir asılsız sorunun ardına takılmışlardır. Yanlarına PKK'nın Meclis kadrolarını da alarak Türk milletini ayırmaya ve düşmanların şimdiye kadar yapamadığını, onlar namına hayata geçirmeye çalışmışlardır. Bunun da adına çözüm demişlerdir. İmralı canisinin tekliflerinde buluşmayı maharet görmüşlerdir. Bu olacak şey değildir. Şimdi sözde Kürt sorunu koza gibi örülmekte, bölücülük peteği maalesef bal vermektedir. Şayet böyle giderse İmralı canisinin önce ev hapsine alınması, ardından serbest kalması gündeme gelecektir. Türkiye, yakın vadede Büyükşehir Belediyesi Kanun Tasarısı yoluyla federasyon patikasına sokulacaktır. Anayasa değişikliği yoluyla Türklük tasfiye edilecek, Türk vatandaşlığı tanımı hücuma uğrayacak, ortaklık devleti tesis edilecektir. Başbakan Erdoğan'ın çift başlılıktan şikayet eden tutumu Başkanlık sistemine kapı aralayacak ve eyalet idaresine bahane olacaktır. Ana dilde eğitim hakkı taksit taksit karşılanacak ve Türk milletinin kanı emilecektir. PKK militanlarını kapsayacak genel bir af çıkarılacak ve Türkiye karanlığa sürüklenecektir ve nihayet sözde Kürt sorunu yakıtıyla dört parçalı Kürdistan'ın kurulması kaçınılmaz olacaktır. AKP ve CHP yanlış ve ihanette buluşsun, umurumuzda değildir. AKP ve CHP emperyalist güdümlü kiralık kalemler, vicdanını devretmiş sözde aydınlar tarafından alkışlansın, bizim gündemimizde bile değildir. Hepsi bir olsunlar, alayı birlik olsunlar; Allah'ın izniyle hepsine yeteriz.''

"MHP Kürt kökenli kardeşlerimizi sorun ve problem olarak gösterenlere müsamaha etmez'' diyen Bahçeli, ''Bugüne kadar iş hayatından siyasete, ticaretten ziraata, spordan sanata hakkı yenen, hakkı gasp edilen Kürt kökenli kardeşim olmuş mudur?'' diye sordu. Şayet varsa onların sözcüsü olmaya, onların haklarını savunmaya her zaman hazır olduklarını dile getiren Bahçeli, ''Eğer yoksa bölücü taleplere ne zaman dur denilecektir? PKK terörüne ne zaman karşı çıkılacaktır?'' sorularını yöneltti.

 

'AKP zihniyeti, adeta PKK'nın taşeronu gibi davranmıştır'

Bahçeli, AKP'nin iktidarda olduğu 10 yıllık döneme bakıldığında vahim bir Türkiye tablosuyla karşılaşıldığını söyledi. ''Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş esaslarının, Türk milletinin adı ve milli kimliğinin, tek vatan, tek devlet, tek millet, tek bayrak ve tek dil ülkülerinin alenen tartışıldığını ve yıkılmak istendiğini'' iddia eden Bahçeli, şunları kaydetti: ''Kimliksiz, parçalı millet ve milleti bölünmüş devlet arayışları şerefsizce sürdürülmektedir. Milli değerlerimize dil uzatılmakta, şerefli al bayrağımıza lekeli eller kast etmektedir. Terör tırmanmış, bölücü emellerini gerçekleştirme ümidi ve cesareti artmıştır. Bölücü talepler siyaset sahnesine taşınmış ve AKP hükümeti eliyle PKK, İmralı canisi ve Kandil çeteleriyle müzakere ve pazarlık süreci başlatılmıştır. Buna karşılık terörle mücadele zaafa uğratılmış, iç ve dış güvenlik sorunları çok tehlikeli boyutlar kazanmıştır. Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetim bağımsız devlet olmada son faza geçmiştir. Ne yazık ki AKP, PKK hamisi Barzani'ye teslim olmuştur. Bütün bunların üstüne hatalı ve işgüzar politikalarla Suriye'nin kuzeyinde de PKK yapılanmasının ortaya çıkmasına hükümet sessiz ve hareketsiz kalmıştır. Terörle mücadeleyi 'güvenlik-özgürlük' denklemi içine hapsederek etkisiz kılan AKP zihniyeti, adeta PKK'nın taşeronu gibi davranmıştır. Ne büyük bir handikaptır ki, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin terörle mücadelesinden intikam almak istercesine, başta İstanbul Milletvekilimiz Sayın Engin Alan olmak üzere, mücadele kahramanlarını demir parmaklıklar arkasına göndermiştir.''

Bölücü ve yıkıcı çevrelerin AKP himayesinde amaçlarını çok açık şekilde dile getirdiklerini öne süren Bahçeli, bunların arasında ilk olarak, tek millet-tek devlet esasına dayanan üniter yapıda kurulan milli devleti yıkmak, onun yerine çok kimlikli, çok milletli yeni bir ortaklık devleti kurmak olduğunu söyledi. ''Yeni Türkiye'' ısrarının şifrelerinin de burada mevcut olduğunu kaydeden Bahçeli, şöyle devam etti: ''İkinci olarak, devletin kurucu kimliğini değiştirmek, bunun yerine 'Türkiyelilik' zırvasını yerleştirmek kuru, yavan ve fonksiyonsuz bir vatandaşlık bağının Türkiye'nin üst kimliği olmasını sağlamak yer almaktadır. Üçüncü olarak da Türkiye'nin idari yapısının bölgesel otonomi modelleriyle yeniden düzenlenmesi, eyaletler sisteminin hukuki ve siyasi altyapısının hazırlanması bulunmaktadır. Başbakan Erdoğan'ın PKK açılımı, terör örgütünün taleplerinin büyük ölçüde karşılanacağı siyasi çözümün muhteviyatını oluşturmaktadır. Habur rezaleti, İmralı ve Oslo gizli kapaklı görüşmeleri bu sürecin ara duraklarıdır. AKP hükümeti çıktığı gaflet ve ihanet yolunda, Habur'da teröristlere selam durmuştur. İmralı'ya yüz sürmüş ve alnını çıkmayacak karayla kirletmiştir. Kandil'e Türk bayrağı dikmek yerine Kandil çetecileriyle temas ve diyalog köprüsü kurmuştur ve Başbakan Erdoğan şeref konusunda her defasına açığa ve boşluğa düşmüş ve İmralı mahzenine kalan şerefini emanet bırakmıştır.''

Gelinen noktada durumun çok ciddi, tehdidin çok açık olduğunu savunan Bahçeli, bu gidişata dur denilmezse, etnik temelde ayrışmanın kaçınılmaz olarak davet edeceği kanlı bir çatışma ve kardeş kavgasının, bunun sonucunda da bölünmüş, parçalanmış ve ufalanmış bir Türkiye ve millet manzarasının ortaya çıkacağını iddia etti. Bahçeli, ''hayati yol ayrımında ya bin yıllık kardeşlik ve milli birliğin korunacağını ya da bölünme ve parçalanma sürecinin yurdu talan ve mahvedeceğini ileri sürdü.
 

'MHP'nin başbakan çıkarma vakti gelmiştir'

Bahçeli, Türkiye ve MHP için taze ve yeni bir dönemin bugünden itibaren başladığını, yerel seçimler, genel ve cumhurbaşkanlığı seçimine bu kurultaydan çıkacak kadrolarla gideceklerini hatırlatarak, ''10 yıllık AKP iktidarının yıkım ve tahribatını, 10. Olağan Büyük Kurultayımızın vizyonu onaracak ve gelecek 10 yılın ufkunu çizecektir. Böylelikle Türkiye'yi inşallah düzlüğe çıkaracaktır. Hedefimiz mutlaka iktidara ulaşmaktır. Amacımız milliyetçi-ülkücü hareketi iktidar yapmaktır. MHP'nin başbakan çıkarma vakti gelmiştir'' diye konuştu.

Salonda bulunanlara, ''Benimle yürümeye, benimle üç hilali iktidar yapmaya ve iktidara ulaşmaya hazır mısınız? Türk milletini ayağa kaldırmaya ve milli iktidarı kurmaya kararlı mısınız?'' diye soran Bahçeli, ''Evet'' yanıtı üzerine, ''Ben de sizlerin bu desteğinizin hakkını vermek için sonuna kadar mücadele etmekten çekinmeyeceğim'' dedi.

Bahçeli, ''Bize bir karış gelene bir adım yaklaşırız, bize yürüyerek gelene muhakkak ki koşarak geliriz. Bu sözlerimizin kaynağı alemlere rahmet olarak inen peygamber efendimize selam olsun'' şeklinde konuştu.

Bahçeli, konuşmasını şair Arif Nihat Asya'dan esinlendiği şu duayla bitirdi: ''Biz, kısık sesleriz; minareleri ezansız, gökyüzümüzü bayraksız bırakma Allah'ım. Müslümanlık ve Türklükle yoğrulan yurdumuzu çaresiz bırakma Allah'ım. Biliyoruz hasma karşı koymasını, bizi cansız bırakma Allah'ım. Bizi sevgisiz, susuz, havasız ve vatansız bırakma Allah'ım. Bizi yersiz, yurtsuz, yarınsız ve yalnız bırakma Allah'ım. Biz ki, bin yıllık kardeşlik dedik, bizi ayrı düşürme Allah'ım. Biz ki, bağımsızlıkta karar kıldık, bizi esaret altında bırakma Allah'ım. Kötülerle mücadelemizde bizi bir başımıza bırakma Allah'ım. Musibetleri al başımızdan, felaketleri at hanemizden, bizi garip koyma Allah'ım. Milletimi yaşat, devletimi var et, insanımı huzurlu ve saadetli et; sen bizden yardımını esirgeme Allah'ım. Bozkurdun başını dik, ülkücünün alnını açık ve üç hilalin geleceğini kutlu et Allah'ım. Günahlarımızı affet, bize sevdiklerinden ve sevenlerinden olabilmeyi nasip et Allah'ım.'' Bahçeli'nin konuşması 2 saat sürdü.

 

Genel Başkanlık için 3 aday yarıştı

MHP 10. Olağan Büyük Kurultayı'nda Genel Başkanlık için 3 aday yarıştı. Devlet Bahçeli'nin 725 oyla genel başkanlığa yeniden seçildiği kurultayda, Trabzon Milletvekili Koray Aydın 441, eski MHP İzmir İl Başkanı Musavat Dervişoğlu da 48 oy aldı.
 

'Türkiye'nin güçlü bir MHP'ye ihtiyacı var'

MHP Genel Başkan adayı ve Trabzon Milletvekili Koray Aydın, Türkiye'nin güçlü bir MHP'ye ihtiyacı olduğunu savundu. Aydın, partisinin Ankara Spor Salonu'ndaki 10. Olağan Büyük Kurultayı'ndaki konuşmasına lehte ve aleyhte yapılan alkışlar nedeniyle bir süre ara vermek zorunda kaldı.

Konuşmasında AKP'yi eleştiren Aydın, hükümetin ''yandaş basın'' yarattığını, özellikle bürokrasideki milliyetçi, ülkücü kadrolara savaş açtığını, devleti ''çete'' gibi yönettiğini, sahte raporlar hazırlattığını iddia etti. Habur'da yaşananların ardından Oslo görüşmelerine ilişkin ses kayıtlarının ortaya çıktığını vurgulayan Koray Aydın, ''İhtilal yapacaklar'' diye ''askerlerin sürek avıyla içeri atıldığını ve mıntıka temizliği'' yapıldığını öne sürdü.
Aydın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile masaya oturmaması gerektiğini ifade etti.

Yeni anayasanın, anlattığı tablonun tamamlayıcısı olduğunu, böylece Türk kavramının alt kültür haline getirileceğini ve Türk milletinin varlığının ortadan kaldırılacağını ileri süren Aydın, bunlar gerçekleşmeden harekete geçilmesi gerektiğini belirtti. Böyle bir duruma kayıtsız kalamayacaklarını bildiren Aydın, ''Türkiye'nin güçlü bir MHP'ye ihtiyacı var'' dedi. ''Ülkücü ülkücünün kardeşidir diyerek birbirimizi kucaklamalıyız'' ifadesini kullanan Koray Aydın, ülkücü harekette bir gün bile bulunmuş herkesi kucaklayacaklarını söyledi.

Birey temelli bir hareketin başlayabilmesi için partiye üyelik sistemini değiştireceklerini bildiren Aydın, en az 3 milyon kişiyle ön seçim yapacaklarını ve kimsenin Ankara'da parti genel merkezinde, katlarda dolanmasına izin vermeyeceklerini belirtti. Partideki mevcut yapının ''bir kişiyi korumak isteyenlerin sistemi'' olduğunu iddia eden Aydın, bu yapının küskünler yarattığını savundu.

Aydın, her seçimde oylarını artıran iktidarın maskesini indirmek için seferberlik ruhuna ihtiyaç olduğuna işaret ederek, ''Başkalarının balkon konuşmalarını dinlemek değil iktidar olmak zamanı'' dedi.


 

Koray Aydın'ın salona girişinde arbede yaşandı

MHP 10. Olağan Büyük Kurultayı'nda Genel Başkan adayı ve MHP Trabzon milletvekili Koray Aydın'ın salona girişinde arbede yaşandı. Yanındaki taraftarlarıyla salona girmek isteyen Aydın'a, kapıdaki görevliler izin vermedi. Bunun üzerine arbede yaşandı. Daha sonra polis koridoru oluşturularak Aydın'ın yanındakilerle salona girmesine izin verildi.

Öte yandan Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin konuşmasının ardından Divan Başkanı Tuğrul Türkeş, cezaevinde bulunan MHP İstanbul Milletvekili Engin Alan'ın eşi Emine Alan'ın salonda bulunduğunu belirtti ve Engin Alan'ın kurultaya gönderdiği mektubu okuttu.

Kurultaya katılan konukların isimlerinin anons edilmesinden sonra Genel Sekreter İsmet Büyükataman faaliyet raporunu, Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Karakaya mali raporu okudu. Raporlar ibra edildi.

 

Dervişoğlu: Milliyetçi hareket içinde otorite sevgiden kaynaklanmalı

MHP Genel Başkan Adayı Müsavat Dervişoğlu, milliyetçi hareket içinde otoritenin yetkiden değil sevgiden kaynaklanması gerektiğini belirtti. Dervişoğlu, küskünlüklerden muzdarip olan milliyetçi hareketin zaman zaman kraldan çok kralcı davranmak gibi bir davranış bozukluğuna sahip olduğunu söyledi.

MHP'nin başka partilere benzemediğini, ülkücü hareketin farklı olduğunu savunan Dervişoğlu, ''Biz hayatları boyunca 40-45 yılı birbiriyle geçiren insanların bulunduğu, sorunlarını divanda çözmeye muvaffak olan bir partiyiz. Derdi olan birileri varsa bu kürsüde çıkıp konuşsun'' dedi. Gönüle göre konuşamamayı milliyetçi hareketle öğrendiğini ifade eden Dervişoğlu, ''Siz beni alkışladığınızı sanıyorsunuz ama aslında ülkücü hareket kendini alkışlıyor'' ifadesini kullandı.

Milliyetçi hareket içinde otoritenin yetkiden değil sevgiden kaynaklanması gerektiğinin altını çizen Dervişoğlu, kendisine oy veren ya da vermeyen dava arkadaşlarının hiçbiriyle hukukunun değişmeyeceğini vurguladı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler