Balbay'ın yeni soruları

İkinci Ergenekon davasında çapraz sorgusuna devam edilen Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay, darbe yapacakların ve maruz kalacakların davada olmadığına dikkat çekti. Balbay, darbe duyumu alan AKP'lilerin ABD Büyükelçisine bilgi verdiklerini belirterek "Darbeyi yapacak olan asker, darbe yapılacak hükümet üyeleri nerede" dedi.

Balbay'ın yeni soruları
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 14.12.2009 - 08:19

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi Yerleştesi bitişiğindeki duruşma salonunda görülen davanın 21. oturumunda Başkan Köksal Şengün, çapraz sorgusuna devam edilmek üzeren Balbay'ı kürsüye çağırdı. Tutuklu sanık Tuncay Özkan, Balbay ile birlike çalışmaya başladıkları 1984 yılından gözaltına alındığı Eylül 2008'e kadar telefonda yalnızca 2 kez görüştüklerini belirterek “Siz başka görüşme hatırlıyor musunuz” diye sordu. Balbay da 2 civarında olduğunu doğruladı. Özkan, Balbay ile entelektüel bir kişi olarak bir çok şey paylaşabileclerini ancak paylaşmadıklarını sadece mesai arkadaşı olduklarını başbaşa bir yemek bile yemediklerini belirterek Türk Metal Sendikası'nın eski başkanı Mustafa Özbek ile de ayaküstü tanıştıklarını bir dakika bile konuşmuşlukları bulunmadığını söyledi. Özkan, Balbay'ın değerli bir Entelektüel ender bir gazeteci olduğunu ama bunun dost oldukları anlamına gelmeyeceğini dile getirerek “Çölaşan dostumdur, başbaşa yemekler yedik. Ama Balbay ile hiç başbaşa yemek bile yemedim. Bize bu haksızlığı nasıl yaparlar” diye konuştu.

 


Adını burada öğrendim

Emekli Albay Hasan Atilla Uğur da Balbay'a “Benimle kaç kere nerede görüştünüz?, hilafetin kaldırılmasının 80. yıldönümü ile ilgili toplantıda ben var mıydım, size darbeyi çağrıştıran konuşmalar yaptım mı, benden baskı şantaj gördünüz mü, aramızda belge alışverişi oldu mu?” sorularını yöneltti. Balbay da şu yanıtı verdi: “Hasan Atilla Uğur'un adını burada öğrendim. Bana kendini Kürşat diye tanıtmıştı. Jandarma Genel Komutanlığı'nda Levent Ersöz'ün makamında 2 kez görüştük. Kendisine ‘albay’ diye hitap ettim. Hilafetin kaldırılması ile ilgili toplantıya da gazeteci olarak katıldım. Katılanlar arasında dönemin 2. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’u gördüm. Atilla Uğur'u görmedim. Uğur ile görüşmelerimi gazeteci sıfatı ile bilgi alabilirmiyim acaba” diye yaptım.


Selçuk bana neden kefil oldu?

Eski Esenyurt Belediye Başkanı  Gürbüz  Çapan’ın “İlhan Selçuk bana neden kefil oldu?” sorusunu Balbay şöyle yanıtladı: “Savunmamda, Çapan ile birlikte çok çektik demiştim. Gazeteden hisse alan 200 kişiden biriydi. O dönemde çok çalkantı oldu gazete satıldı diye. Piyasada bir şirketten hisse alarak o şirkete sahip olunamayacağını anlattık. Çapan hakkında devlet düzeyinde hakaretamiz konuşmalar oluyordu. İlhan Selçuk da ‘ben kefilim’ demişti.


66 sayfalık metni gören yok

Eski polis müdürü Adil Serdar Saçan, Emniyette Fethullahçıların örgütlenmesi ile ilgili 2001'de Cumhuriyet Savcılığı'ndan aldığı izin belgesinin İçişleri Bakanlığı mühürlü 66 sayfalık metinin Ankara Büro'da yapılan aramada bulunduğunu anımsatarak “66 sayfalık metni biliyor musunuz?” dedi. Balbay, Fethullah Gülen’e dava açıldığını bu nedenle bir çok haber yapıldığını anımsatarak, “İlgili muhabir arkadaşlara da birçok belge geldi. O belgeyi görmedim, bana göstermemişler” dedi. Balbay, Saçan'ı kamuoyunda hakkında çıkan haberlerden bildiğini tanışıklığı bulunmadığını söyledi. Balbay Saçan'ın sorusu üzerine Ankara'da onlarçca yüzlerce haber kaynağı olduğunu ama Saçan'ın bunlardan biri olmadığını kendisinden hiçbir bilgi ve belge almadığını kaydetti. Sanıkların sorularından sonra Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'ün avukatı Ali Rıza Dizdar Balbay’a Ersöz ile kaç kez nerede görüştüğünü sordu. Balbay, Ersöz ile TBMM'nin karşısındaki eski Jandarma Genel Komutanlığı binasındaki makamında birkaç kez görüştüğünü dile getirerek iddianamede görüşme sayısının daha çok gösterildiğine dikkat çekti. Balbay, görüşmeler sırasında Atilla Uğur'dan başka kimsenin yanlarında olmadığını belirtti. Dizdar’ın Jandarma Genel Komutanlığı makamında İlhan Selçuk'un da katıldığı gizli toplantı yapıp yapmadığına ilişkin sorusunu Balbay, “Bir Kuvvet komutanı odasında gizli toplantı yapıldığı iddiasını takdirinize bırakıyorum” diye yanıt verdi.  Dizdar’ın soruları üzerine Balbay, ilişkilerinin gazetecilik sınırları içinde olduğunu yineleyerek “Ersöz’e ‘albayım, paşam’ derdim. Ağabey demezdim. O da bana ‘sayın Balbay’ diye hitap ederdi."

Emekli orgeneral Hurşit Tolon’un avukatı İlkay Sezer’in sorusu üzerine Balbay, Tolon ile TSK'de görevliyken resmi olarak görüştüğünü, emekli olduktan sonra da başbaşa görüşmedikleri toplu yemek davetlerinde karşılaştıklarını, özel bir konuşma yapmadıklarını belirtti.

Balbay, Başkent Üniversitesi'nin eski rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın avukatı Yasemin Antakyalıoğlu’nun soruları üzerine “Kent Otel’deki toplantılara Haberal katılmadı. İddia makamı karıştırmış sanırım. Haberal'ın katıldığı Milli Egemenlik Grubu tarafından düzenlenen toplantılarla benim katıldığım toplantıların bağlantısı yok. Onlar ayrı ayrı toplantılar” dedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde görülen duruşmaya, gazeteci Tuncay Özkan, Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay ve eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin'in de aralarında bulunduğu tutuklu 43 sanık katıldı.

Tutuklu yargılanan Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, Mustafa Dönmez ve Süleyman Solmaz ise duruşmaya gelmedi.

Duruşmada, tutuksuz yargılanan emekli Orgeneral Hurşit Tolon, Emin Şirin, Tanju Güvendiren ve Murat Ağırel de hazır bulundu.

 

Ankara'daki gruplar

Avukatların ardından Balbay’a üye hakim Hasan Hüseyin Özese sorular yöneltti. Özese sorularına “Gazeteciliğinizi eleştirmek bizim görevimiz değil. İddialar kapsamında sorular yönelteceğiz” diye başlayınca Balbay da “Eleştirebilirsiniz de” dedi. Özese, Balbay'ın ifadesinde geçen Ankara'da toplantı yapan 20 ayrı grubu açıklamasını istedi. Balbay, “Şimdi zorlasam 25 bile diyebilirim. Ankara'da her gün yeni bir hükümet kurulur. Şu anda DTP kapatıltı, en az 5 ayrı yeni parti için görüşme vardır. Bu görüşmeler daha sonra gruplaşmaya döner. Belli aralıklarla toplanıp yemekler yenilmeye başlar. Mesela Mini Ehl-i Dil diye bahsedilen grup Ankara Valisi Kemal Önal’ın da içinde olduğu bir gruptur. Yılda bir toplanırdık. Hikmet Sami Türk, eski AKP Antalya Milletvekili Mehmet Dülger, Yekta Güngör Özden, Teoman Ünüsan katılırdı. Kent Otel’de düzenlenen toplantıya 20 yargıtay, danıştay üyesi, 5 belediye başkanı, 10 kadar profesör, aralarında Tolon ve Eruygur’un da olduğu 4-5 emekli asker, 2-3 STK önderi gelirdi. Gazeteci olarak katıldığım için espriler olurdu. Teoman Ünüsan’ın yanına otursam ‘bu hafta Ünüsan konuşulacak Ankara’da denilirdi. Bahsettiğiniz Kırklar Grubu’nu bilmiyorum. Diyalog Grubu'nun toplantılarına bir kez katıldım. Hatta Milliyet'te haber oldu o toplantı. Periyodik değildi toplantılar. Bu toplantılara katılanların bazıları şuan parlamentoda. Resmi yanı yoktu toplantıların, görüş alışverişi şeklinde geçerdi” diye konuştu.
 

Strateji eki terör faaliyeti gibi gösteriliyor

Özese'nin Strateji eki ile ilgili yöneltttiği soruları Balbay “2004 yılında gazete atılım yapmak için arayış içine girdi. Türk Metal Sendikası'nın başkanı Mustafa Özbek beni 40. kuruluş yıldönümülerinde konferansa çağırdı. Strateji eki çıkaralım, hem bu makaleleri, hem Cumhuriyet’e gelen konu ile ilgili makaleleleri yayınlarız dedik.Strateji ekinde teröre övgü yapılan tek bir yazı bulamazsınız, hatta o ekte Türkiye'nin terörden nasıl kurtulacağı anlatılırdı. Ne yazıkki bu dergi şimdi terör örgütü faaliyeti gibi gösteriliyor” diye yanıtladı.
 

Genç Subaylar tedirgin

Hasan Hüseyin Özese’nin Cumhuriyet Gazetesi'nde 23 Mayıs 2003 tarihinde yayımlanan “Genç Subaylar Tedirgin” başlıklı haberine ilişkin soru üzerine Balbay şunları şöyledi: “Genelkurmay Başkanı 1.5 saat Başbakan ile görüşmüş. Genelkurmay Başkanı ‘Hepimiz rahatsızız’ demiş. 21 Mayıs günü 2-3 kaynaktan bilgi aldım, 22 Mayıs günü Başbakanlık’tan da bilgi aldım doğrulattım. Haberde ‘Hepimiz rahatsızız, genç subaylar da rahatsız, Avrupa Birliği’ne karşıymışız gibi izlenim var, Avrupa Birliği yasaları, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yıpratma çabalarında AKP milletvekilleri de destek veriyor’ gibi beş konu vardı. Haber ‘Genelkurmay Başkanı dedi ki’ diye anlatılıyordu. Aradan yıllar geçti. Hilmi Özkök tanık olarak ifade verdi. ‘Bize bazı bilgiler geldi. Başbakan’a ilettim’ diyor. Balbay’ı doğruluyor. Bir durumun, bir görüşmenin içeriğini açıklığa kavuşturma var. Ben haberden sonra daha dikkatli olmayı görev saydım.”
 

Balbay’ı doğruladı

Dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün “Genç Subaylar Tedirgin” haberinden sonra 12 gazeteciyle toplantı yaptığını ve “Dedikodu üretenleri lanetliyorum” dediğini belirten Balbay “Özkök ‘rahatsızlık varsa hepimizde var" dedi. “Kendisinin Genelkurmay Başkanı’nın açıklamasından önce rahatsızlıktan bilgisi olup olmadığı sorusuna” Balbay “Duydum, herkes duydu. Her şey güllük gülistanlıktı da ben mi yanılttım? Kimi rahatsızlıklar duydum. ‘Böyle gitmez’ diyenler olduğunu duydum” yanıtını verdi.AKP milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat’ın da TSK’deki rahatsızlıktan haberi olduğunu anlatan Balbay, Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın 28 Kasım 2009’da bir gazeteye verdiği röportaj da “Fırat ile aynı mektubu aldık. Ayışığı, Sarıkız, Yakamoz. Darbe planları anlatılıyordu” dediğine dikkat çekti. Darbe planlarından haberi olmamakla birlikte rahatsızlığı bildiğini söyleyen Balbay, Radikal Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan’ın da 2 Aralık 2009 tarihindeki yazısında “2003-2004 tarihindeki darbe hazırlıklarından bilgim vardı” şeklinde ifadeler yer aldığını belirtti.
 

Büyükelçiye mi savcıya mı

Balbay, 30 Kasım 2009 tarihli bir gazetede bazı AKP'lilerin dönemin Amerikan Büyükelçisi Eberman’ı ziyaret etttiklerine ve “Ayışığı, Sarıkız, Yakamoz” planlarıyla ilgili görüştüklerine ilişkin haber yayımlandığını söyledi.Haberde AKP hükümetine yakın isimlerin “darbe olabileceği” kaygısını ABD Büyükelçisi Eric Edelman’ın ilettiğini yazdığını anlatan Balbay, iddianamenin 134. sayfasındaki “darbe girişimleriyle” ilgili bölümlere dikkat çekti. Mehmet Ali Pekgüzel'in “Davanın özü, Ayışığı, Sarıkız, Eldiven, Yakamoz, bu davanın ikinci davanın özü” sözlerini anımsatan Balbay şöyle devam etti:

“Savcı davanın özünü çağırdı. Mahkemeye komutanlar çağrıldı. Mahkemeye dahi sevk edilmeden serbest bırakıldılar. Bir kişiye bir şey yapılacaksa o kişi çağrılmaz mı? 'Sana böyle bir şey yapılacakmış' denilmez mi? Böyle bilgisi olanların gidecekleri yer ABD büyükelçisi mi, Türkiye'nin Cumhuriyet Savcısı mı? Darbeyi yapacak olanlarla muhatap olanlar nerede? Daha önce 'günlükleri olanlar nerede' diye sordum. Şimdi ek yapıyorum. Buna maruz kalacak olanlar nerede?”“Ben bir şey üretmedim” diyen Balbay şöyle devam etti:

“Buna maruz kalanlar nerede. Böyle bigisi olanların . Şimdi de Balbay üretti diyorlar. Bunlar kamuoyuna yansıyan şeyler. Abdullah Gül ‘2004 yılında haberim vardı’ diyor. Yazıcıoğlu, Bülent Arınç ‘istihbarat vardı’ diyor. ‘Sana böyle bir şey yapılmışsa sen ne yaptın’ diye sorulmuyor. Sigortadan destek almak için gerçek olmayan şeyler yazılır ya. Seçmeni yanıltmak pardon sigortayı yanıltmak suç değil mi. ‘Bana destek ver zor altındayım’ diyor.”

“Ben bir gazeteci olarak en özgür ortamı isterim ” diyen Balbay “Davanın özü buysa, darbeyi yapacak olan asker, darbe yapılacak hükümet üyeleri nerede? Onlara sorulması gereken sorulara ben muhatap oluyorum. Ben en fazla tanık olabilirim. Yasalarda gazetecilerin tanıklığı gönüllü olmasına bağlı” dedi. Balbay 10 aydan beri tutuklu olduğunu ifade ederek “Hukuk bunun neresinde? Yapanı ve muhatap olanı yok mu? Hafta sonunda Arabesk filmini izledim. Bu dava Arabesk filminden daha arabesk” dedi.
 

Mektup yok

Özese’nin “Genç Subaylar Tedirgin” haberine ilişkin mektupları sorması üzerine Balbay “Mektup yok.Bir kara mizah yapabilir miyim? Size mi geldi? Haberi tekrar okuyunuz. O haberin ruhu genel rahatsızlıktır” diye konuştu.Özese “2002 yılında Ecevit'in sağlık sorunları nedeniyle düşürülmek istenmesi” konusundaki sorusu üzerine Balbay, Ankara'da birçok siyasetçi ve gazetecinin böyle düşündüğünü söyledi. Ecevit’in sağlık sorunları konusunda ilk haberi yazanın gazetemiz yazarlarından Cüneyt Arcayürek olduğunu anlatan Balbay “Ecevit'in Antalya'da mitingi vardı. Beni görünce yanına çağırdı. Kabak Cüneyt Arcayürek’in başına patladı” dedi. “Ergenekon” diye bir terör örgütü duymadığını ama Can Dündar ve Enis Berberoğlu’nun yazılarından “devlet içinde bir yapılanma” diye söz ettiklerini belirten Balbay “Kitaplarda olduğu şekilde okudum. Birde sağcıların ‘Ergenekon yurdun adı, Börtüçene kurdun adı’ sözlerini duydum.” Özese’nin gazetemiz İmtiyaz Sahibi, başyazarımız İlhan Selçuk’un bazı telefon konuşmalarını sorması üzerine Balbay “Cumhuriyet Gazetesi gizli örgüt değil. Bu yapının etkin olabilmesi için herkesle konuşabilir” dedi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler