Başbuğ: Gizli tanık müessesesi rezalet bir müessese (25.03.2014)

Ergenekon Davası’ndan 7 Mart günü tahliye edilen Genelkurmay eski Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Silivri Cezaevi’ne geldi.

Başbuğ: Gizli tanık müessesesi rezalet bir müessese (25.03.2014)
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 25.03.2014 - 10:16

Saat 11.45’de Silivri Cezaevi’ne gelen Başbuğ, burada Balyoz Davasından tutuklu bulunan emekli Orgeneral Bilgin Balanlı, Zirve Yayınevi Davası’ndan tutuklu emekli Orgeneral Hurşit Tolon ve Devrimci Karargah Davası’ndan tutuklu bulunan Hanifi Avcı’yı ziyaret etti. Yaklaşık 4 saat süren ziyaretinin ardından Başbuğ, Ergenekon ve Balyoz Davası’ndan tutuklu bulunan sanık yakınları tarafından oluşturulan Nöbet Çadırı’nı ziyaret etti.

Başbuğ: Gizli tanık müessesesi. rezalet bir müessese - VİDEO 

İlker Başbuğ NÖBET ÇADIRINI ZİYARET ETTİ

Nöbet Çadırı’nda İlker Başbuğ’u, Ergenekon Davası’ndan geçtiğimiz günlerde tahliye edilen İşçi Partili Erkan Önsel ve İşçi Partisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Levent Kırca ile İşçi Partililer karşıladı. Burada bir konuşma yapan Başbuğ, 7 Mart 2014 Cuma Günü Silivri Cezaevi’nden tahliye edildiğini söyleyerek" O gün sizlerle yapmış olduğum konuşmada özellikle şu noktanın altını çizdim. Dedim ki, ’Benim bugün Silivri Cezaevi’nden tahliye olmam yeni bir dönemin başlangıcı olacak. Aksi taktirde benim kişisel olarka tahliye olmam bana göre hiç bir anlamı ve önemi olamazdı. Bir başlangıç olmasını bekledim, istedim. Nitekim ondan sonraki süreçte hepimizin gördüğümüz gibi sözde Ergenekon Davası’ndan cezaevlerinde tutuklu bulunan kimse kalmadı" diye konuştu.

"BİZİM KALBİMİZ SEVGİYLE DOLU HERŞEYE RAĞMEN"

"Şunu tekrar burada ifade etmek istiyorum. Bizim kalbimiz sevgiyle dolu herşeye rağmen" diyen Başbuğ, Hiçbir zaman ne içimizde nefret duygusu var, ne intikam duygusu var. Ama bir duygumuz var, dimdik ayakta. Biz adalet istiyoruz. Haksız yere Silivri’de, Hasdal’da , Hadımköy’de, Sincan’da diğer cezaevlerinde hasksız yere tutulan son arkadaşımızda serbest bırakılıncaya kadar bize rahat etme olanağı yok. Ancak bu cezaevlerinde haksız yere tutulan bütün arkadaşlarımızın serbest kaldığı gün, tutuksuz yargılanmalarının imkanı sağlandığı gün kendimizi ancak biraz rahatlamış olarak kabul edebiliriz" ifadelerini kullandı.

"BİZ ADALET İSTİYORUZ"

Tahliye olduktan sonra İstanbul’dan ayrıldığını ve hafta başı İstanbul’a döndüğünü söyleyen Başbuğ, "Silivri’de geride bıraktığım arkadaşlarımı ziyaret etmeyi düşündüm. Bugün bu nedenle buraya geldim. Bugün Silivri’de hala tutuklu olarak bulunan değerli arkadaşım, koğuş arkadaşım, iki seneyi paylaştığım, Harp Okulu’ndan 1960’lı yıllardan beri silah arkadaşlığı yapmış olduğum emekli Orgenerel Hurşit Tolon’u ziyaret ettim. Emekli Orgeneral Bilgin Balanlı’yı ziyaret ettim. En son olarak da Hanifi Avcı’yı ziyaret ettim. Tabi gönlüm ister ki bugün Silivri’de hali hazırda halen tutuklu bulunan herkesi ziyaret edebilmek gönlüm arzu eder. Ancak bunu mazur görsünler. Bunu bir madden imkan yok. Ancak bir noktada onların temsilcisi olarak bu 3 arkadaşımızı ziyaret ettim. Ziyaret ettiğim arkadaşlarım kendilerini moral olarak ve fiziki olarak çok iyi durumda gördüm. Zaten iki hafta geçmişti. Başta da dediğim gibi biz adalet istiyoruz. Bunun takipçisi olacağız elbette" şeklinde konuştu.

Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski emniyet müdürü Hanefi Avcı, emekli Orgeneral Bilgin Balanlı ve emekli Orgeneral Hurşit Tolon’u ziyaret etti. Çıkışta dışarıda tutuklular için nöbetlerini sürdüren vatandaşlar için kitaplarını imzalayan Başbuğ, gazetecilerin sorularını da yanıtladı.

Balyoz davasında gelinen noktanın herkes tarafından bilindiğini söyleyen Başbuğ, “Balyoz Davası’nın ne olduğunu sağır sultan bile duydu Türkiye’de. Bu arkadaşlarımız daha ne kadar süre burada tutuklu kalacaklar? Balyoz Davası’ndan mağdur durumda bulunan bu 237 arkadaşımızın kendilerinin ve ailelerinin çektikleri acılara artık son verilsin. Yeter. Herkes çıkıyor ve bu davanın boş olduğunu, tamamen dijital veriler. Hiçbir imzalı belge yoktur. Tamamen dijitaldir” dedi.

Cezaevinde Hanefi Avcı’yı da ziyaret ettiğini söyleyen Başbuğ, “Ben Hanefi Avcı’nın da bir hukuk cinayetiyle karşı karşıya olduğuna inanıyorum. Hanefi Avcı’yla ilgili herkes diyor ki, her şey ortada. Yanılmıyorsam 36 aydır tutuklu. Aldığı ceza esasında 5 sene. O davadan da tek tutuklu o. Neresinden bakarsanız bakın içler acısı bir durum. Devrimci Karargah Örgütü’ne üye olmak, destek olmak vs.Hanefi Avcı’ya yapılanı da doğru bulmuyorum” diye konuştu.

Yapılan haksızlıklara karşı intikam duygusu taşımadığını söyleyen Başbuğ, “Hiçbir zaman ne içimizde nefret duygusu var, ne intikam duygusu var. Biz adalet istiyoruz. Haksız yere Silivri’de, Hasdal’da, Sincan’da diğer cezaevlerinde tutulan son arkadaşımız da serbest bırakılıncaya kadar bize rahat etme olanağı yok. Bu cezaevlerinde haksız yere tutulan bütün arkadaşlarımızın serbest kaldığı gün, tutuksuz yargılanma imkanının sağlandığı gün kendimizi ancak biraz rahatlamış olarak kabul edebiliriz” ifadelerini kullandı.

İLKER BAŞBUĞ: “GİZLİ TANIK OLAYI TÜRK ADALETİNİN KANAYAN YARASIDIR”

Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Türk yargısının içerisinde bulunduğu durumun en önemli nedenlerinden birisinin gizli tanık müessesesi olduğunu söyleyerek, “Gizli tanık olayı Türk adaletinin kanayan yarasıdır. Bu sisteme mutlaka son verilmelidir” dedi.

Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski emniyet müdürü Hanefi Avcı, emekli Orgeneral Bilgin Balanlı ve emekli Orgeneral Hurşit Tolon’u ziyaret eden Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Ziyaret ettiği arkadaşlarının durumunun iyi olduğunu söyleyen Başbuğ, yakın zamanda tahliye olmalarını temenni etti.
Emekli Orgeneral Hurşit Tolon’un bir gizli tanığın ifadesine dayanılarak cezaevinde tutulduğunu söyleyen Başbuğ, “Silahlı kuvvetlerden atılan bir gizli tanık ifadesine dayanarak maalesef Malatya’daki ‘Zirve’ cinayetine dahil edilmiştir. Burada önemli olan değerli arkadaşımın bu son gelişmeler çerçevesinde tutuklu halinin kaldırılması amacıyla ilgili mahkemelere müracaatlarda bulunuldu. Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne müracaat yapıldı. Mahkeme başkanı tahliye yönünde karar veriyor, maalesef diğer iki üyesinin aleyhte oy vermesi neticesiyle tutukluluğu devam etti. Mahkeme başkanı 17 yıllık hakim. Kendisiyle ilgili olarak düşüncelerini de karara yazmış. Diyor ki ‘Hurşit Tolon’un suçlanması bu davada hem sanık hem gizli tanık olan bir kişinin ifadesine dayanmaktadır. Bu gizli tanığın ifadesiyle bir kişi suçlanamaz. Mutlaka bu durumlarda gizli tanığın söylediği hususların başka delillerle desteklenmesi lazım.’ Türk yargısının bugün geldiği noktanın en önemli nedenlerinden birisi gizli tanık müessesesi. Rezalet bir müessese” dedi.

Yargı sisteminin içerisinde bulunan bütün hakim ve savcıların aynı kefeye konulamayacağını söyleyen Başbuğ, “İşte Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı buna iyi bir örnek. Demek ki Türkiye’de hakimler de var. Bunu da söylemeliyiz. Maalesef anlaşılmaz derecede mahkemenin iki üyesi daha var. Yeni mezun olmuşlar. 5 aylık iki bayan hakim. Bu iki bayan hakimin tutukluluk aleyhine karar vermesiyle arkadaşımızın tutukluluğu devam ediyor. Bu tabii ki üzerinde düşünülmesi gereken bir olay. Gizli tanık olayı Türk adaletinin kanayan yarasıdır. Bu sisteme mutlaka son verilmelidir” diye konuştu.

BAŞBUĞ’DAN TEKİN’E MORAL ZİYARETİ

Eski Genelkurmay Başkanı emekli orgeneral İlker Başbuğ, Çapa Tıp Fakultesi’nde kanser tedavisi gören emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin’i ziyaret etti.

Eski Genelkurmay Başkanı emekli orgeneral İlker Başbuğ, Çapa Tıp Fakultesi Onkoloji servisinde pankreas kanseri tedavisi gören Balyoz ve Ergenekon davaları sanıklarından emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin’i ziyaret etti.
Yaklaşık bir saat içeride kalan Başbuğ’un ziyareti Tekin’e oldukça moral verdi. Tekin’in eşi Müge Tekin ise ziyarete gelen Başbuğ’u ziyaretin sonunda kapıya kadar uğurladı. Müge Tekin, Başbuğ’a ziyaretinden ötürü teşekkür etti ve sarılarak uğurladı.

Çıkışta basın mensuplarının sorularına yanıt veren Başbuğ, “Beklentimin üzerinde iyi gördüm. Direnci ve morali yerindeydi. Muzaffer’i ben küçüklüğünden beri tanıyorum. Çok dirençlidir güçlüdür. Allah’ın yardımıyla ailesinin desteği ile bu hastalığı yeneceğine inanıyorum. Şuanda sağlık durumu iyi. Hastanede gereken ilgi ve tedaviyi sağlıyormuş. O açıdan da ben çok mutlu oldum. Bu tip durumlarda moral çok önemlidir. Umut ediyorum bu hastalığında üstünden gelecektir” dedi.




Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler