Binali Yıldırım: AKP'nin tabelasını ben astım, son hesabı da ben ödeyeceğim
Binali Yıldırım, kongrede rakip olmak için delegelerden imza toplandığı iddiası hatırlatılıp, 'Davutoğlu ile aranız nasıl' diye sorulunca, "Bu partinin tabelasını asan ekibin içinde ben varım. Partiyi kuran, tabelayı asan, bu partide herkes çekildiği zaman son hesabı ödeyeceklerden biri benim" dedi.
AKP İzmir 1. bölge 1. sıra milletvekili Binali Yıldırım, Kaya Termal Otel'de İzmir'de yazılı ve görsel basının temsilcileriyle bir araya geldi. Yıldırım, partisinin Büyük Kongresi'nde Başbakan Ahmet Davutoğlu'na karşı rakip çıkmak için delegelerden imza toplandığı yönündeki iddia hatırlatılıp "Davutoğlu ile aranız nasıl" diye soruldu. Yıldırım, "Bu partinin tabelasını asan ekibin içinde ben varım. Partiyi kuran, tabelayı asan, bu partide herkes çekildiği zaman son hesabı ödeyeceklerden biri benim. Bu tartışmalar bir anlam ifade etmez. Kimseyle meselemiz yok. Tek meselemiz 1 Kasım'da yeniden iktidar olmak. Gerisi hep tarih oldu. Kongremizi de başarıyla yaptık" dedi.
Binali Yıldırım, 26 Eylül Cumartesi günü İzmir'e ilk gelişinde havalimanında yaptığı mitingde sesi kısıldı. Yıldırım, 2014 yerel seçimlerinde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı adayı iken sesi kısıldığında o dönem Başbakan olan şu anki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kendisini telefonla arayıp maydanoz suyu içmesini tavsiye etmişti. Yıldırım, aynı kürü 1 Kasım seçimleri öncesinde de kullanması dikkat çekti. İlçeleri turlarken sık sık seçim otobüsünde maydanoz suyu içen Yıldırım, bugün medya temsilcileriyle kahvaltı yaparken de maydanoz suyu içti.
"KEŞKE HÜKÜMET KURULSAYDI"
Binali Yıldırım, seçmenin 7 Haziran'da sandıkta verdiği mesajı alıp, muhasebesini yaptıklarını belirterek, muhalefetin 'Koalisyon hükümeti kurmak istemediler' algısının gerçeği yansıtmadığını ileri sürdü. Yıldırım, şunları söyledi:
"Bu mesajın bize ne demek istediğini çok iyi gördük ve kendimizi muhasebe ettik. Bu değerlendirmeden sonra 1 Kasım seçimlerine gidiyoruz. Ümidimiz, beklentimiz 1 Kasım seçimlerinde yeniden iktidar sorumluluğunu almak. Bunun kararını seçmen verecek. Bu karar artık üzerinde konuşulmaması gereken bir karar olacak. Keşke hükümet kurulsaydı. Rakiplerimiz, 'hükümet kurmak istemediler seçimi zorladılar' gibi bazı ifadeleri kullanıyorlar. Onu da daha fazla kullanacaklar. Bütün gelişmeler kamuoyunun önünde gerçekleşti. Partiler pozisyonlarını çok net ortaya koydu. MHP ilk günden 'ben bu işlerde yokum gidin HDP ile iş tutun' dedi. '15 Kasım'da seçim olur diyerek tarih bile verdi. HDP zaten bize kızgın o hiç hükümet olmayı düşünmedi. CHP blok harekatı yaptı o blok da gerçekleşmedi. Bu kez HDP- MHP çatışması yaşandı. En sağlıklı hükümet AK Parti ile CHP arasında kurulabilir gibi görünüyordu ondan da sonuç alınamadı. Bazı temel konularda anlaşmazlıklar oldu. Öyle ya da böyle bu günlere geldik. İnşallah bu seçimler Türkiye'ye gelecekte zaman kaybettirmeyen bir sonucu bize verir. 2015 yılı gitti. Türkiye yüzde 3.5 büyümesini bir sonraki yıla erteledi. Bunlar Türkiye için güzel şeyler değil."
YILDIRIM'DAN SEÇİM ÖNGÖRÜSÜ
Binali Yıldırım, 7 Haziran seçimleri öncesinde İzmir'de basın temsilcileriyle yaptığı toplantıda "Tek başına iktidar çıkmazsa azınlık hükümeti kurulup seçime gidilir" yönündeki açıklamasının doğru çıktığını, bu kez bir öngörüsünün olup olmayacağını soran gazetecilere "Bu kez bir öngörüm var. Hedefimiz tek başına iktidar. Bizim hedeflememiz bizim istememiz kafi gelmez. Vatandaşımızın seçmenin ikna olup iktidarı bize yeniden vermeleri gerekir. Sonuç nasıl çıkarsa çıksın Türkiye kısa sürede bir seçime gitmez, öyle bir lüksü yok" dedi.
"PKK'NIN KÜRT SORUNU YOK, KÜRTLER'İN PKK SORUNU VAR"
Binali Yıldırım, açılım süreci ve sonrasındaki gelişmelerin hatırlatılıp, bundan sonraki gelişmelerin nasıl olacağını sorulması üzerine şunları anlattı:
"PKK'nın Kürt sorunu yok. Kürtlerin PKK sorunu var. Şu anda geldiğimiz nokta bu. 40 yıla varan bir geçmişi var. 'Barışa bir şans verelim' dediler. Biz bunu samimi bir talep olarak gördük ve bu şansı verdik. Gördük ki irade 'barışa şans verin' diyenlerin elinde değil. Hal böyle olunca tekrar devletin 'ben buradayım' demek gibi bir sorumluluğu var. Vatandaş canından bezmişse, paralel yapılanma oluşmuşsa, buna hiçbir siyasi irade rıza gösteremez. Bizim meselemiz terör örgütü ile çözüm süreci bölgeyle ilgili. 11 yılda 33 milyar lira bölgeye yatırım yaptık. Yolları patlatıyorlar. Kime iyilik yapıyor bunlar? Bunların bölge halkıyla derdi yok. Bunlar kurdukları ekosistemin devamı için hiçbir şeyi önemsemiyor. Terörle mücadelemiz tavizsiz sürecek. Silah tehdidi ve can korkusu ortadan kalkmadan burada gevşeme olmaz. İşi tırmandıran yataklarında uyuyan polislerimizin hunharca şehit edilmesiydi. Allah bütün birimlerimize güç versin. Şehitlerimiz için canımız yanıyor ama üzülsek de şehitlerimiz olacak. Şehitler ölmez vatan bölünmez güzel bir laf. Vatanın bir olmasını istiyorsak şehitler olacak. Geçmişte Çanakkale'de bunu yaptık. Çünkü hassas bir bölgedeyiz. Bu bölge sürekli hareket halinde. Dolayısıyla bu coğrafyanın zorluklarını biliyoruz. Türkiye'nin burada sapasağlam durması bölge ülkelerinin yararınadır. Çözüm sürecinde fark yok. Tek fark çözüm süreci adı altında bölge halkının tepesine çökmüş silahlı terör örgütünü oradan uzaklaştırmak. 99 kez Yüksekova Havalimanı'nı saldırıldı. Açıldı 30 bin insan yararlandı ama son günlerde sefer bile yapılamıyor. Bu mudur bölgeyi ve bölge insanını düşünmek. Bölge insanı devleti seçecek terör örgütüne bel bağlayamaz."
YILDIRIM'DAN HDP'YE: ÜLKEYİ BÖLME HAYALİNİZ VARSA KUSURA BAKMAYIN
Binali Yıldırım, HDP'nin bölge insanının sesi olarak ortaya çıktığını ancak terör örgütüne karşı etkisiz kaldığını öne sürerek, "HDP 7 Haziran seçimleri öncesi 'barışa bir şans verilsin' dedi, bölge insanının sesi olan bir parti gibi ortaya çıktı. 'Bu işleri demokrasi ile halledeceğim' dedi vatandaş onu muhatap aldı ve ciddi destek verdi. Gördük ki terör örgütünün karşısında etkisiz eleman konumundadır. 'İnsanları öldüremezsin' diye karşı konması gerek. Ülkeyi bölme hayaliniz varsa kusura bakmayın bu toprakların bedeli o kadar ucuz değil. Terörün dış düşmanlarının arzusunu kırmanın yolu içerdeki uzantılarını etkisiz hale getirmektir" dedi.
"TABELAYI BEN ASTIM"
Binali Yıldırım, partisinin Büyük Kongresi'nde Başbakan Ahmet Davutoğlu'na karşı rakip çıkmak için delegelerin imza topladığı yönündeki iddia hatırlatılıp, "Davutoğlu ile aranız nasıl?" diye sorulduğunda şu yanıtı verdi:
"Bu partinin tabelasını asan ekibin içinde ben varım. Partiyi kuran, tabelayı asan, bu partide herkes çekildiği zaman son hesabı ödeyeceklerden biri benim. Bu tartışmalar bir anlam ifade etmez. Kimseyle meselemiz yok. Tek meselemiz 1 Kasım'da yeniden iktidar olmak gerisi hep tarih oldu: kongremizi de başarıyla yaptık."
BAŞBAKAN 18 EKİM PAZAR GÜNÜ İZMİR'DE
Binali Yıldırım, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun 1 Kasım seçileri için 20 kente miting yapacağın İzmir mitinginin 18 Ekim'de planlandığını ifade etti.
"HEDEF: EN AZ 11 MİLLETVEKİLİ"
Binali Yıldırım, İzmir'deki hedef milletvekili sayısının en az 2011'deki kadar olduğunu vurgulayarak, "2011 çıtası 11 milletvekili bizim için asgari çıtadır. Amaç, onun üzerine çıkmak. CHP'li arkadaşlar benim adımı 'milyonali' yaptılar. Yerel seçimde 1 milyon oy aldım, buradan esinlendiler sanırım. Seçmen de onların hatırını kırmasın bize 1 milyon oy versin. CHP'lilerin de dediği olmuş olsun böylece. Oylarımızdaki düşüşle ilgili çok konuştuk, birkaç sebep var. Sebeplerin arkasına sığınmaya gerek yok biz yeniden çıkışı nasıl sağlarız onu söylememiz lazım. İzmir'deki düşüş ortalamanın üzerinde sorumluluğumuz ağır. İzmir'e ve İzmirlilere güveniyorum. Ben çok eminim. İzmir bize güç verecek. İzmir'in verdiği güç 10'la çarpılıp İzmir'e döner" dedi.
"LAF YETİŞTİRMEYELİM İZMİR İÇİN EN GÜZELİNİ YAPALIM"
Binali Yıldırım, CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay'ın kendisine yönelik olarak dile getirdiği "Tarih yazamayacaksınız, tarih olacaksınız" yönündeki tepkisini hatırlatarak, "CHP tarihi ile ayakta kaldığı için onu çok yadırgamıyorum. Biz tarihimizi zaten yazdık. 11 yılımıza baksınlar tarih orada duruyor gelecek tarihi yazmak için buradayız" dedi.
SEÇİM STRATEJİSİ
Binali Yıldırım, bu seçimde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile tartışmak istemediğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ezelden beri hep yapıcı olmak için çalıştım. İşlerin çözülmesi yolunda gayret ettim. Yerel seçimde biz yerel konuları konuşalım istedik ama o günkü ülke gündemi buna izin vermedi. Belediye başkan adayı iken rakibi överek seçime gidemezdim o dönem geçti. İzmir'in hızlanması lazım. Bunun için de yerel kalkınma çok önemli. Yerel seçimde tramvay projesi için çıkışım olmuştu. 'Acele verilmiş bir karar gibi geliyor bana İzmir bunu konuşsun' dedim. 'İzmir'e hizmete karşı geliyor' dediler. Proje belki güzel ama daha başlamadan projeyi tüketiyorlar. Biz birbirimize laf yetiştirmek gayreti içinde olmak yerine İzmir için en güzelini yapalım. Şahsımla istedikleri kadar uğraşsınlar kendimi savunma ihtiyacı hissetmiyorum. Bu kent için kentin ihtiyaçlarını gözeterek seçim kampanyası yürütelim. Bunun kente bir faydası yok. İzmirli onlara 'bunları bırakın da hayırlı bir şey söyleyin İzmir için' diyor. Bizim moral bozmak değil zaten karışık olan kafaları düzeltmeye moral vermeye ihtiyacımız var. Moral değerler çökerse her şey çöker. İlk günkü heyecanla fonda bismillah diyoruz."
"ATATÜRK STADI MİTİNGİ ÖLÇÜ OLAMAZ"
Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 7 Haziran seçimleri öncesinde İzmir Atatürk Stadı'nda yaptığı mitingde tribünlerin boş kalmasını da değerlendirerek, "İl başkanlığımız o mitingde sorumluluğunun olduğunu kabul etti. O miting ölçü olamaz. Ölçü olsaydı kısa bir süre sonra Gündoğdu Meydanı'ndaki miting de aynı olurdu. Organizasyon eksikliği, yer seçimi eksikliği vardı" dedi.
Yıldırım, AKP İzmir İl Başkanı Bülent Delican'ın görevden alınacağı yönündeki iddiaların sorulması üzerine "İl Başkanı görevde. Sıkıntımız yok. Aslanlar gibi çalışıyor. Gayret ediyor. Seçimde en iyi sonucu almak için gece gündüz çalışıyoruz. Biz bireysel başarının yerine takım ruhuyla elde edilen başarının daha kalıcı olduğunu düşünüyoruz. Binali Yıldırım'ı tek başına bir adam gibi görmeyin ekibimiz iyi çalışıyor. Çok iyi kadro kurduk. Heyecan olarak teşkilatlara da yansıdı. Birçok ilçemizde oranın yerlisi adayımız var. Bu büyük memnuniyet oluşturdu" dedi.
"İZMİR TEŞKİLATLARI İSTEDİ ADAY OLDUM"
Yıldırım, "İzmir'den yeniden adaysınız, İzmir bıraktığınız yerde mi?" sorusunu hayallerle yaşanılan İzmir'in çok farklı olduğunu söyleyerek yanıtladı. Yıldırım, 35 projenin dördünün tamamlandığını, sekizinin yapımının devam ettiğini belirterek, şöyle konuştu:
"Ben İzmir'den hiç ayrılmadım. 2002 yılından bu yana tüm hükümetlerde bakan olarak yer aldım. İzmir ile ilk temasım, 2011 yılında oldu. Milletvekili seçildim, 2014 yılında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı yarışına girdik, kaybettik. Şimdi tekrar partimiz bizi aday gösterdi. İzmir'den aday gösterilmem gayet doğal. Yapılan teşkilat yoklamalarında İzmir aday olmamı istedi. Amacım İzmir'le ilgili başlattığım projeleri takip edip bitirmek. İzmir'i başka bir yerde görmek istiyorum. İzmir'in hak ettiği yerde olmadığını hep söyledim. Bunu söylemek yetmez bunun gereğini de yapmak gerekiyor. Şikayet etmekle bir yere varamayız. İzmir'le ilgili çok şey duyuyorum. İzmir'le ilgili hayallerin çok farklı olduğunu ancak yaşadığımız İzmir'in bunu karşılamadığını duyuyorum. Ben bunun için varım daha önce küçük örneğiyle de olsa bunu gösterdim. 2011 yılında 35 proje ile İzmirlilerin karşısına çıktım fiilen dördünü tamamladık, sekizi yapılıyor 20 tanesi de öyle ya da böyle başlamış. Bu projeler 2023 hedefleri doğrultusunda zamana yayılı projelerdi. Zamana yayılı geçekleşmeler kademe kademe olacak. İstanbul- İzmir otoyolu başladı, önümüzdeki yıl bir bölümü açılacak. Bu büyük bir proje. Adnan Menderes Havalimanı'nı tamamladık, çok konuşulan Konak Tüneli de sonunda tamamlandı, hizmete girdi. Lojistik merkezinin altyapısı bitti, Torbalı- Menderes hattı 30 kilometre bitti, testler yapılıyor. Bu proje, İZBAN'ın devamıdır belediye ile ortak yapılan bir projedir. Torbalı- Selçuk ihalesi yapıldı."
"KÖRFEZ TÜP GEÇİŞİ'NDE STK'LARIN SAKİNLEŞMESİNİ BEKLİYORUM"
Binali Yıldırım, İzmir Körfezi tüp geçit projesinin hazırlandığını ancak bu konuda sivil toplum kuruluşlarının sakinleşmesini beklediğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Marmaray'ı hizmete aldık. Bu ondan daha büyük bir proje değil. Çekişmelerle zaman kaybetmek yorulmak istemiyorum. İzmir kamuoyu ne zaman 'yeter kardeşim sizinle mi uğraşacağım' derse yaparız. Kavga emek için yaşlandım artık. İzmir'in beklentisi neyse ona göre hareket etmeliyiz. İzmir kendisi kamuoyuna oluşturacak 'bu proje İzmir'e lazımdır' diyecek o zaman başlayacağız. Körfezle ilgili hazırlıklarımızı yaptık. Belediye Başkanlığı yarışında ortaya koyduğumuz birçok proje var. Onları bu dönemde çok fazla gerçekleştirebilir miyiz bilmiyorum ama onlarla ilgili hayallerimiz, hedeflerimiz bitmiş değil. Zamanı geldiğinde onları da İzmir'e kazandırma gayreti içinde olacağız. 4 Ekim'de seçim beyannamemiz duyurulacak. Ondan sonra projelerimizi anlatacağız. Yatırımların parasal boyutu büyük para ile ilgili bir sıkıntımız yok. 35 projenin tamamının maliyeti ilk açıkladığımızda 65 milyar liraydı, şimdi 100 milyar lirayı bulmuştur."
"İZMİRLİLER'LE İNATLAŞMAK GİBİ BİR AHMAKLIĞIN İÇİNDE OLMAM"
Binali Yıldırım, İzmir'e yaptığı yatırımlarda bazı sivil toplum kuruluşlarının direnciyle karşılaştığını hatırlatarak, bunun için İzmirlilerin eleştiren sivil toplum kuruluşlarına dönüp 'İzmir'in hızını kesmeyin' demesi gerektiğini öne sürdü. Yıldırım, şöyle konuştu:
"Konak Tüneli'nde gereksiz yere hırpalandık. Bir ara 'projeye niye başladık' diye kafam karışmadı değil. İzmir'in trafiğini nasıl azaltırız diye düşündüm hep. Tenkitler olsun ama konuşmalar, iş başlayıp bitene kadar devam etmesin. Tüneli açtık 'bu tünel güvensiz geçmeyin' dediler. Bunlar sayı olarak çok değil ama etkili sivil toplum kuruluşlarının İzmir'in ekonomisini, kültürel ve sosyal hayatını temsil eden diğer STK'ların daha yüksek sesle konuşmalarını istiyorum. Bana herkes söylüyor 'bunlara itibar etme' diyor ama o yetmez. Onlara dönüp 'İzmir'in hızını kesmeyin' denmesi lazım. Proje yanlışsa 'eyvallah' deriz. Biz her şeyi de bilmiyoruz ki. İzmirlilerle inatlaşmak gibi bir ahmaklığın içinde olmam. Benim beklentim biraz daha İzmirli meselesine, geleceğine sahip çıksın. Bu bizim şevkimizi heyecanımızı artırır."
"BELEDİYENİN ELİNDEN O MAZERETİ ALACAĞIM"
AKP İzmir milletvekili adayı Yıldırım, CHP'li belediyelerin "Ankara bize destek vermiyor, projeler geç onaylanıyor işler o yüzden bitmiyor" yönündeki mazeretini ellerinden alacağını belirterek, şöyle dedi:
"Yerel yönetimle merkezi yönetimin sürekli çatışma halinde olduğu algısını yok etme yönünde ciddi kararlılığım var. Belediyenin elindeki o mazereti alacağım. Bütün imkanlarımı seferber edeceğim. O işini halledeceğim bakalım ne çıkacak? İş mi çıkacak yoksa başka bir mazeret mi çıkacak? Kalkınma yerelden oluyor. İzmir'i başka yerle kıyaslayınca alınganlık oluyor. İstanbul'da müthiş bir canlılık var. Şehir her bakımdan çok farklı İzmir'in ondan geri yanı yok. Biz sürekli çekişme ve itişmeyle zaman kaybediyoruz. Bütün projelerde Ankara'daki konularını partili gibi takip edeceğim. Yoksa İzmir'e haksızlık etmiş oluyoruz."
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti