Bir Garip Oylamanın Yarattığı Karamsarlığı Atabilmek
Baskıcı her türlü sertliği uygulama ve devlet kurumlarını yok etme yolunda AKP’nin sergileyeceği ve ortadan ilgisiz yurttaşların dahi ilgisini rahatlıkla çekebilecek yanlışlık ve gaflar bu yolda aslında CHP’nin gizli yardımcısı olacaktır.
58’e 42 oranlaması ülkenin toplumsal yaşamında dramatik bir heyhüla gibi dikiliyor. Biraz daha sayısal aşinalık içinde yaklaşanlar referandumdaki geçerli oyların evet ve hayır olarak çıkan sayılarının yaklaşık 22 milyon ve 16 milyon dolaylarında oluşu dolayısı ile rakamla 22’ye 16 semptomundan da söz edebiliyorlar. Evet, kazananlarda bile şaşkınlık yaratan bir oy farkı toplumun bir kesimini bir miktar umutsuzluğa ve karamsarlığa sürükleyecek biçimde ortaya çıkmıştır. Sivil faşizmin ve tek adam diktasının zaten başlatılmış olan hamlelerini kolaylaştıracak bir anlam taşımaktadır. Ancak, abartılı bir umutsuzluk ve karamsarlık girdabında sürüklenip gidileceği anlamına da gelmez. Gelmemelidir.
Bu söylenenler şu arada çok keyifsiz oldukları kesin bilinen iyi niyetli yurttaşlara moral şırıngalaması yapmak üzere ortadan dile getirilmiş ifadeler değildir. Bazı sayısal gerçeklerin biraz irdelenmesinin ve didiklenmesinin ortaya çıkardığı bulgulara dayanmakta ve oradan kaynaklanmaktadır.
12 Eylül günü oy kullanabilecek 49.5 milyon yurttaştan sadece yüzde 78’i sandık başına gitmiştir. Yani on milyonu epeyce aşkın bir seçmen oy kullanma görevini yerine getirmemiştir. Kaçınılmaz bir miktar geçersiz firesinden sonra yaklaşık 37.2 milyon geçerli oy sayıma alınmıştır. Bunların 22 milyon kadarının ‘evet’ oyları olduğu ortaya çıkmıştır. ‘Hayır’lara ise 16 milyon kalmıştır.
Gelecek yılın önemli ve toplumun geleceğinin belirlenmesinde ağırlıklı rol oynayacak bir genel seçimin provası gibi düşünülebilecek bir oylama için yukarda sözü edilen bir katılma oranı bir hayli düşük gibi durmaktadır. Bu, yurttaşların politikaya ilgilerindeki ve oy verme tavırlarındaki son on yılda kendini gösteren isteksizlik eğiliminin bir devamı gibi algılanabilir. Yanı sıra bu özel oylamanın anlamını yakalayamamış olmanın payının bulunduğu da düşünülebilir.
Bu satırların yazarı, katılımın düşük kalabileceği kaygısını taşıyor ve bu durumun evetçi cephenin lehine olabileceğini oylama öncesi yazılarında ve söyleşilerinde altını çizerek dile getiriyordu. Baskıyla, reklamla, medya kontrolüyle grupsal ağırlama ve bireysel para desteği yoluyla AKP, evet oyu vermeyi kararlı biçimde ya da sadece bir ucundan düşünülebilecek tüm seçmenleri sandık başına götürmeyi becermiştir. Kendi seçmenine ek olarak MHP’den, SP’den, BBP’den, BDP’nin güneydoğuda oturmayan taban parçasından ve CHP ile DSP hariç geri kalan tüm partilerin seçmenlerinden de bölümsel destekler bularak evet oylarının 22 milyona ulaşmasını sağlamıştı. Bu dıştan seçme desteği içinde talihsiz bir şekilde eski solcu diye bilinen ve sanatçı olduğu varsayılan eski 12 Eylül olayına demokrasiyi ucuz biçimde savunma düşüncesiyle sahip çıkan bazı gafil okumuş yazmışların yer aldığı da hatırlanmalıdır. Bu diğer tabanlardan gelen desteklerin evet cephesine 7 milyona yakın bir oy sağlamış olduğu tahmin edilmektedir. Ancak, bu toplam evet oylarının şu ya da bu bir son ek gayretle birkaç yüz bin gibi bir küçük miktar düzeyinde bile artabileceği artık düşünülemez. Katılma oranının biraz daha yükselmesi durumunda evet oylarının artışı kilitlendiği için hayır oylarına yarayacağı açıktı. Bu mantığı biraz daha ilerletirsek on küsur yıl öncenin kızışık seçimlerinde olduğu gibi katılım oranı yüzde 90’ların epey üstüne çıksaydı ve geçerli oy sayısı 45 milyonu falan bulabilseydi şimdiki tabanına artık ek yapamayacak olan evet oyları azınlıkta bile kalabilirdi.
Bu son saptamalardaki hayır tavrı lehine yönlendirilmiş bulguların geçerliliği elbette tartışmalıdır. Ancak, klasik sol dünyamızdan yapılan ve çeşitli basın organlarında da yer alan bazı diğer yorumlarda “49 milyon insanın sadece 22 milyonunu sandık başına götürüp lehimize oy kullandırttık diye fazla böbürlenmeyin, gerçek mutlak çoğunluğu sizin tarafınızda değildir” şeklinde ifadelerin yer almış bulunduğu da hatırlanmalıdır.
Buradan hareketle önümüzdeki genel seçimde katılma oranının biraz daha yükselmesi ve muhtemelen toplam seçmen sayısının da hafifçe yükselmesi durumunda burada sözü edilen 22 ve 16 milyonların yol gösterici bir ağırlığı olmayacaktır. Şu anda yapılacak, içinde ufak tefek hata payları bulunabilecek saptamada evetçi oyların toplamı içindeki AKP taban oylarının bir genel ortalama için yüzde 40 dolaylarında ya da çok hafifçe üzerinde olduğu bulgusuna varılabilmektedir.
Buna karşılık, hayır oylarının toplamından geriye giderek yürütülebilecek ve içinde küçük bir hata payı bulunabilecek tahmine göre de CHP’nin ülke genel ortalamasındaki oy oranı yüzde 30 ya da çok hafifçe üzerinde olarak ortaya çıkıyor gibidir. Bu değerlerin dikkatli yapılmış olsa da belli bir tahmin kabalığına dayandığı hatırlatılmalıdır.
Öte yandan, mızmız iç çekişmeleri, maalesef, hiç eksik olmamış bir CHP’de şimdi gerilere düşmüş bir ekibin bu yüzde 30 ve hafif üstü oy oranını beğenmeyip buraya zaten geçmişte de ulaşılabildiği spekülasyonunu yapmaları ihtimali mevcuttur. Geçmişte yüzde 30’a ulaşıldığını ortaya koyan bazı hayalci iyimser kamuoyu araştırmaları ortada seçimsel ya da herhangi bir diğer oylama durumu yokken yapılan araştırmaların yüksekçe hata paylarını bünyesinde barındırmıştır. Yüzde 30’un gerçekten üstüne çıkılma durumuna şimdi gelinmiştir.
Ancak, bir yılı bile bulmadan yapılması söz konusu olan genel seçimde CHP hükümet ortağı olabilecek bir varlık göstermek istiyorsa AKP’yi yüzde 40’ın altına çekip kendisi yüzde 35’lerin üzerine çıkma durumunda olabilmelidir. Burada, politikaya ilgisi ve siyasal çözümlemelere inancı azalarak sandık başına gitmemeyi düşünecekler arasından en aşağı bir 5-6 milyon yurttaşa daha ikna edici biçimde yaklaşabilme mecburiyetindedir. Bunu kendi parti çıkarı adına ve sosyal demokrat bir tek başına ya da koalisyonlu bir hükümetin umudu içindeki bunca yurtsever, namuslu, vicdanlı insanımızın beklentisine cevap verebilmek üzere gerçekleştirmek zorundadır. Seçim yaklaşmaktadır ve zaman en hızla tükenen nesnedir. CHP’nin hemen önümüzdeki günlerden itibaren toplumsal umutlara cevap verebilecek etkinlikler içine girmesi gerektiği açıktır.
Son 60 yıl boyunca sosyal demokrasinin kısa süreli ve talihsiz koalisyon biçimleri dışında hiç hükümet edememiş oluşu bir tecelli değildir. CHP ve onu destekleyen yurttaşlar bunun bilincinde olmak zorundadır.
Baskıcı her türlü sertliği uygulama ve devlet kurumlarını yok etme yolunda AKP’nin sergileyeceği ve ortadan ilgisiz yurttaşların dahi ilgisini rahatlıkla çekebilecek yanlışlık ve gaflar bu yolda aslında CHP’nin gizli yardımcısı olacaktır.
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu