"Biz anayasayla uğraşırken, Genel Başkan başka yerlerdeydi"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İzmir'in Bayındır ilçesinde hayata geçen projelerin ortak açılışı dolayısıyla ilçe meydanında düzenlenen törende yine sert konuştu.
Anayasa değişiklik paketine destek vermeyen CHP, MHP ve BDP’ye ‘ruh üçüzü’diyen Erdoğan, Deniz Baykal’ı ağır bir dille eleştirerek ‘Biz Meclis’te anayasayla uğraşırken, Genel Başkan başka yerlerdeydi’ dedi. Başbakan Erdoğan daha önce de 'Biz eşine ihanet edenleri mağdur olarak göremeyiz' demişti.
İşte Başbakan Erdoğan’ın açıklamaları:
"Türkiye üstünlerin hukukundan kurtuluyor"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TBMM'nin bir tarih yazarak, 1982 Anayasasındaki en kapsamlı değişiklikleri gerçekleştirdiğini belirterek, “Bu anayasa değişikliği Türkiye'yi, üstünlerin hukukundan kurtarıyor, hukukun üstünlüğüne götürüyor” dedi.
Başbakan Erdoğan, Bayındır'da düzenlenen toplu açılış törenindeki konuşmasında, 6 Mayıs'ı 7 Mayıs'a bağlayan gece, TBMM'nin bir kez daha tarih yazdığını vurgulayarak, TBMM'nin, milletin kendisine yüklediği emanete sahip çıktığını ifade etti.
1982 Anayasasındaki en kapsamlı değişikliğin gerçekleştirildiğine dikkati çeken Erdoğan, “Bu anayasa değişikliği hiç kuşkunuz olmasın, ekonomiden siyasete, dış politikamızdan demokratikleşmeye, insan haklarından kardeşliğimizin daha da kuvvetlenmesine kadar her alanda etkisini olumlu yönde hissettirecektir. Bu değişiklik benim çiftçi kardeşimi, benim çiçekçi kardeşimi, köylü kardeşimi, işçi, memur, sanayici kardeşimi çok yakından ilgilendiriyor. Bu Anayasa değişikliği Türkiye'yi, üstünlerin hukukundan kurtarıyor, hukukun üstünlüğüne götürüyor. 12 Eylül 1980 darbesinin izlerini taşıyan bu Anayasa, yaptığımız değişiklikle Türkiye'nin büyüklüğüne, vizyonuna, ufkuna, itibarına yaraşan bir nitelik kazanıyor” diye konuştu.
“12 Eylül'de Türkiye prangalarından kurtulacak"
YSK'nin referandumun 12 Eylül'de yapılacağına karar verdiğini anımsatan Erdoğan, 12 Eylül 2010 tarihinin 1980 darbesinin 30. yıl dönümüne denk geldiğini belirtti.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
“12 Eylül 2010'da 1980 darbesinin 30. yıl dönümünde, inşallah Türkiye 12 Eylül’ün izlerini üzerinden atacak. 12 Eylül 2010'da Türkiye inşallah yeni bir sabaha, aydınlık bir sabaha uyanacak. 12 Eylül 2010'da Türkiye prangalarından, zincirlerinden ayak bağlarından kurtulacak. Ufkunu, vizyonunu onlarla birlikte ekonomisini, demokrasisini daha yüksek standartlara taşıyacak. Biz sizin seçtiğiniz vekiller olarak üzerimize düşeni yaptık. Şimdi söz sizde. Şimdi karar sizin. Şimdi mühür sizin ellerinizde ve kararı siz vereceksiniz.
Birileri Anayasa Mahkemesine gidiyor. Varsınlar gitsinler. Biz millete gidiyoruz, farkımız bu. Hiç şüphemiz yok 'bize milletimiz yeter' dedik, onlar başka yollar arıyor. Biz her zaman milletin hakimliğine başvurduk. Bugün de 'millet' diyoruz. Son sözü millet söyler. Son kararı millet verir diyoruz. Zira egemenlik kayıtsız şartsız milletindir diyoruz. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal böyle dedi."
“Baykal başka yerlerdeydi"
"Şimdi diyorum ya bugüne kadar Türkiye'de ruh ikizi bir muhalefet vardı. CHP-MHP şimdi bunlar ruh üçüzü oldular. CHP-MHP, bir de yanlarına BDP'yi aldılar. Şimdi üçüz oldular. Bunları anlamak mümkün değil ve yanındaki milletvekili arkadaşlarının iradesine güvenmiyor. Arkadaşına güvenmiyor. Eee zaten Sayın Genel Başkanın Parlamentoya gelip gittiği yok. Biz orada Anayasayla uğraşırken, Sayın Başkan başka yerlerdeydi."
“Konuşun, ama kabine girmeyin" talimatı
Muhalefet milletvekillerinin talimat aldıkları için oy kullanma kabinine giremediğini anlatan Başbakan Erdoğan, verilen talimatın, “Konuşun ama kabine girmeyin” şeklinde olduğunu söyledi. Muhalefet milletvekillerinin Anayasa oylamasında tehdit altında olduklarını ifade eden Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bunu anlamak mümkün değil. Tabi ortada bir gerçek var. Talimatı aldıkları için de hiç birisi oy kullanma kabinine gelemiyor. Aldıkları talimat; konuşun ama kabine girmeyin. Olur ya bir yanlış yaparsınız. Aynı şekilde bakıyorsunuz BDP konuşuyor, ama o da oy kabinine girmiyor. Niye? Olur ya bir yanlış yaparsınız. Zaten 20 kişisiniz. Bu kadar birbirinize güveniyorsanız, oy kullansınlar. Olmaz... Çünkü hepsi tehdit altında. Ama bizim böyle bir sorunumuz yok. 'Efendim işte bak zayiat verdiniz.' Bakınız biz samimi olduktan sonra buna inandık. Niyet hayır olduktan sonra akıbet hayırdır. Biz yola böyle çıktık. Ortalama 14 günde her akşam, her gün 16 saat orada bir çalışma yaptık. CHP'liler, MHP'liler ne diyor biliyor musun? 'Başbakan, devleti bıraktı, buraya oturdu'. Bu devlet işi değil mi? Anayasasız devlet olur mu? Biz onu şu anda hallediyoruz. O da bizim işimiz. Ama siz başka şeylerle uğraşıyorken, biz orada hem yabancı misafirlerimizi ağırlıyor, bir diğer taraftan da yine arkadaşlarımızla görüşülmesi gereken meseleleri oylamalar arasında yine görüşüyorduk. Biz işimizi biliriz, sen kendine bak kendine.”
Bir ayaklarının Parlamentoda olduğunu, diğer ayaklarının dünyada dolaştığını belirten Başbakan Erdoğan, bunun, kendilerinin farkı olduğunu söyledi. Kendileriyle ilgili kötü niyeti olanların, gidip yurt dışından Türkiye’ye bakmalarını isteyen Başbakan Erdoğan, “Türkiye'nin imajının, itibarının ne kadar değiştiğini oradan görsünler. Oradaki soydaşlarımızdan Türkiye'yi dinlesinler. Bugün bir kez daha Türkiye olarak tek yürek halinde ne diyoruz? Yeter söz de karar da milletindir diyoruz” diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, Gençlik Şöleni'ne geldi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Menemen'den helikopter ile Gençlik Şöleni'nin yapıldığı Konak ilçesi Halkapınar semtine geldi. Menemen'de adliye binasının açılışının ardından ''OBA'' helikopteriyle İzmir'in Konak ilçesi Halkapınar semtine gelen Başbakan Erdoğan ve beraberindekiler, şölenin yapıldığı Halkapınar Spor Salonuna ulaştı. Başbakan Erdoğan, salona tezahüratlar ve sevgi gösterileri eşliğinde girdi.
'Biz koltuğa yapışıp kalan siyasetçiler değiliz'
Erdoğan, İzmir'deki Halkapınar Spor Salonu'nda düzenlenen AKP 9. Gençlik Şöleni'nde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin 81 vilayetinden İzmir ve çevresiyle bu coşkuya ortak olan yol arkadaşlarını en kalbi duygularla selamladığını söyledi. ''Böyle ak bir gençliğe sahip olmaktan'' gurur duyduğunu ve iftihar ettiğini belirten Başbakan Erdoğan, 3 gün sonra kutlanacak olan Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nın tüm gençlere, ülkeye ve millete kutlu olmasını temenni etti. 14 Ağustos 2001'de partiyi kurmadan, bu yola çıkmadan önce kendilerine dostlar, yoldaşlar, kardeşler, arkadaşlar edindiklerini kaydeden Erdoğan, ''Bu yolu hep birlikte yürüyeceğimiz, yılmadan, yıkılmadan birlikte mesafeler katedeceğimiz, birbirimize el vereceğimiz, omuz vereceğimiz yol arkadaşları edindik. Buradan tüm samimiyetimle söylüyorum. Aradan geçen 9 yıl boyunca böyle genç yol arkadaşlarım olduğu için, böyle vefalı arkadaşlarım, kardeşlerim olduğu için Allah'a hamdettim. Rabbim yolumuzu her daim açık etsin, dostluğumuzu kardeşliğimizi daim etsin'' dedi. Gençlerin heyecanının, coşkusunun rehberleri olduğunu, gençlerin geleceğinin, dertleri, tasaları, kaygıları olduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, Mevlana'nın ''Dert adamı yollara düşürür'' sözünü anımsatarak, gençlerin derdini kendi dertleri olarak gördüklerini vurguladı.
Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''(Gençler tecrübesiz) dediler, (Gençlere siyaset emanet edilmez) dediler. (Gençlere idarecilik verilmez) dediler. Hayır dedik. Biz ülkemizin gençlerine sonuna kadar güveniyor, sonuna kadar inanıyoruz dedik. Gençlerimizin her alanda yolunu açtık ve gençlerin milletvekili olma yaşını bizden öncekiler değil, biz 25'e çektik. 30 yaş değil, artık 25 yaşında bir genç, milletvekili adayı olabilecek. Öyleyse sevgili gençler, sizden bir ricada bulunuyorum. Açın Selçuklu tarihini, Osmanlı tarihini, Cumhuriyet tarihini okuyun. 13 yaşında sultanlar olduğunu göreceksiniz, 15 yaşında kumandanlar olduğunu göreceksiniz. 17 yaşında Fatihler olduğunu göreceksiniz. 20 yaşında mimarlar, dünyaya mal olmuş şairler, sanata bilime yön vermiş delikanlılar olduğunu göreceksiniz. Hani diyor ya Arif Nihat Asya, 'Delikanlım, işaret aldığın gün atandan yürüyeceksin. Millet yürüyecek arkandan. Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan'dan. Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın. Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!' Evet gençler tıpkı atalarınız gibi tıpkı mirasını devraldığınız dedelerimiz gibi sizler de tarih yazacak, sizler de tarihi değiştirecek yaştasınız. İşte onun için kendinizi iyi yetiştirin, okuyun, araştırın, ülkemizdeki ve dünyadaki gelişmeleri yakından takip edin. Gelecek elbette sizlersiniz. Geleceği şekillendirecek olanlar elbette sizlersiniz.''
Bir davaları olduğunu, bunun demokrasi ve Türkiye'yi büyütme davası olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Türkiye 26'ncı ülkeyken, dünyanın 17'ncisi oldu. Şu an Avrupa'nın 6. büyük ekonomisiyiz. G7 ülkeleri arasına girdik. Hedef, Cumhuriyetin 100'ncü yılında inşallah Türkiye'nin, dünyanın ilk 10 ülkesi arasına girmesi. Davamız milletimizi yüceltme davası. Türkiye istikrarını, refahını, huzurunu kendimize dava olarak kabul ettik. Biz bu yola koltuk sevdasıyla, makam sevdasıyla çıkmadık, kendi çıkarlarımız için çıkmadık. 73 milyon vatandaşımızın derdi bizim derdimiz. Biz koltuğa yapışıp kalan siyasetçilerden değiliz, istismar edenlerden de değiliz. Tekrar dönüp gelmek üzere istifa edenlerden de değiliz. Biz yerini gençlere bırakmaktan kaçınanlardan değiliz. Önümüzdeki yıl seçimler var. Parlamentoya yine genç milletvekili sokacak partiyi göreceksiniz, yine biz olacağız.''
'Bu makamlar, koltuklar bize aziz milletin emanetidir'
Erdoğan, şu anda parlamentoda yaş ortalaması en genç partinin AKP olduğunu belirterek, ''Bu makamlar, koltuklar bize aziz milletin emanetidir, vakti zamanı geldiğinde gerçek sahibine teslim etmekten asla kaçınmayız'' dedi. Önceki hafta TBMM'de, ''1982 darbe Anayasası üzerinde tarihi değişiklikler yapıldığını'' belirten Erdoğan, görüşmeler esnasında sergilenen tavırların gençleri ürkütmemesi, siyasetten uzaklaştırmaması gerektiğini bildirdi. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Orada sergilenen nezaketsizlik, sorumsuzluk, iftira, karalama, çamur atma seviyesizliği sizi siyasetten soğutmasın. Bu manzaralardan dolayı, siz gençler önemlisiniz. O manzarayı dönüştürmek, siyasetin dilini, kültürünü modernleştirmek, hoşgörüyü, birbirini anlama, dinleme kültürünü geliştirmek için inadına AK gençliğe görev düşüyor. Karanlıktan şikayet etmeyeceksiniz. Karanlığa bir mum da siz yakacaksınız. Bizim AK Parti olarak siyasete üslup ve seviye kazandırma mücadelesine sizler de omuz vereceksiniz.''
Anayasa değişikliğiyle ilgili muhalefet partilerinin taslak ellerine ulaşmadan, içinde ne olduğunu görmeden, bunu Anayasa Mahkemesine götüreceklerini söylediklerini ifade eden Erdoğan, ''Niye, çünkü Anayasa Mahkemesine şöyle bakıyorlar. Anayasa Mahkemesinin adını kendi dünyalarında değiştirmişler, 'anamuhalefet mahkemesi'. Bunların kafasında bu. Bir diğeri bakıyorsun diyor ki, 'Gelin ama sadece kahve içersiniz. Konuşursun, görüşürsün, danışırsın, kabul edersin veya etmezsin. 'Ancak kahve içersiniz' dediğinde bu çok şık değil, biz bu ülkede bir şeyler yapmaya çalışıyoruz'' dedi.
'Muhalefet milletvekilleri, oy verme kabinine dahi giremedi'
Muhalefet partisi milletvekillerinin oy verme kabinine dahi giremediğini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu ülkede hakaret etmeden, iftira atmadan çamur atmadan, haksız ithamlara başvurmadan siyaset yapılabileceğini biz ispat ettik, inatla ispat etmeyi sürdüreceğiz. AK gençliğin böyle bir görevi var. Belli sınıfların, çıkar gruplarının imtiyazları adına değil, millet adına siyaset yapılacağını biz gösterdik, göstermeye devam edeceğiz. Biz üstünlerin hukukunu değil, hukukun üstünlüğünü sergilemeye geldik. Çetelere karşı onurlu duruş, dik bir duruş sergiledik. Dik durduk ama diklenmedik. Mafya örgütlenmelerine, hukuk dışı örgütlenmelere karşı göğsümüzü siper ettik. Bizce siyaset milletle yapılır, gücünü milletten alarak yapılır. 'Egemenlik kayıtsız şartsız' Atatürk'ün ifade ettiği gibi, 'milletindir' dedik. İşte en son Anayasa değişikliği sürecinde bu samimiyetimizi bir kez daha ortaya koyduk. Biz elimizi taşın altına koyduk. Değişim adına her tür hakareti göğüsledik, sonuçta milletin emanetini yere düşürmedik. Millete hayal kırıklığı yaşatmadık. 12 Eylül 2010... 30 yıl sonra... Bak bu tarihi de biz belirlemedik. Bizim belirlediğimiz 60 gün önceydi. YSK 12 Eylülü takdir etti, hayırlı olsun, biz ikisine de hazırız. Çünkü biz millete gidiyoruz, onlar da Anayasa Mahkemesi'ne gidiyor, farkımız bu.''
Başbakan Erdoğan bundan sonra yollara düşeceklerini belirterek, yoğun bir programının olduğunu ifade etti. Çarşamba günü Rusya Cumhurbaşkanı Medvedev ile 17 anlaşmaya imza attıklarını, Türkiye'nin ilk defa nükleer enerjiye geçtiğini, bu ülkeyle vizenin kalktığını söyleyen Erdoğan, iki ülke arasında 2008 itibarıyla 38 milyar dolar olan dış ticaret hacminin 5 yılda 100 milyar dolara ulaşmasının hedeflendiğini dile getirdi. Cuma günü de Yunanistan'a gittiklerini ve 22 anlaşma imzaladıklarını hatırlatan Erdoğan, Cumhuriyet tarihinde bu ülkeyle 35 anlaşma imzalandığını, kendilerinin bir günde 22 anlaşma imzaladıklarını söyledi.
'İzmir'den İran'a gideceğiz'
Erdoğan, şunları kaydetti: ''İzmir'den İran'a gideceğiz, yarın Azerbaycan'a, oradan Gürcistan'a, sonra da İspanya'ya geçeceğiz. Artık Türkiye Ankara'ya hapsolmuş bir Türkiye değil. Biz yollardayız. Yola çıkarken ne dedik? Aşık Veysel gibi konuşmadık mı? Uzun ince bir yoldayız gidiyoruz gündüz gece dedik. Ama CHP yanındakilerle beraber Anayasa Mahkemesi'ne gidiyor. Fark bu. Biz millete, onlar oraya. Fark bu ve inşallah 12 Eylül 2010 o gün millet kararını verecek. 30 yıl aradan sonra. Şu hususa özellikle dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Türkiye ne zaman şaha kalktıysa, Türkiye ne zaman atılıma geçtiyse, Türkiye ne zaman zincirlerinden, prangalarından kurtulmaya başladıysa, kirli bazı oyunlar, kirli bazı senaryolar tedavüle girdi. Faili meçhullerle, güvenlik güçlerimize yönelik alçakça saldırılarla, provokasyonlarla. Biz AK Parti iktidarı olarak 7.5 yıl boyunca bu çabaları boşa çıkarmak için yoğun gayret gösterdik.''
'Danıştay saldırısını asla unutmayın'
Gençlere nasihatlerde de bulunan Başbakan Erdoğan şöyle devam etti: ''Danıştay saldırısını asla unutmayın sevgili gençler. Saldırı sonrası yapılan açıklamaları asla unutmayın. Atılan manşetleri yapılan yorumları unutmayın. Cenaze törenlerinin nasıl siyasi istismar vasıtası yapıldığını asla unutmayın. Arkadaşlarımıza nasıl saldırdıklarını asla unutmayın. Biz oyunları bozduk. Bunların kirli senaryo olduğunu ortaya çıkardık, çıkarmaya da devam ediyoruz. Bizim başlattığımız Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi, Türkiye'de işte bu kirli oyunlara son verecek, şeffaflığı getirecek, kardeşliğimizi pekiştirecek, Türkiye'yi büyütecek projedir. Bu proje, yıllardır terörden, ayrımcılıktan, husumetten, istismardan beslenen kirli odakların emellerine son verecek bir projedir.''
'Çok ağrıma gitti'
Erdoğan ''Alevi ile Sünni'yi birbirine kırdırıp'' bundan nemalanmak isteyenlerin olduğunu, Türk'üyle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Gürcü'süyle, Roman'ıyla bir ve beraber olmak durumunda bulunduklarını kaydederek, şöyle konuştu: ''Yaratılanı Yaradan'dan ötürü sevmek durumundayız. Azınlıkları bu ülkeden kovmak, göç ettirmek isteyenler oldu. Atina'da bu ülkeden kovulup giden Rum vatandaşlarımız yanıma geldi. 'Çok üzgünüz' dediler. 'Buradayız ama Atina'da yaşamak bizler için farklı ama Türkiye'den ayrılmak bize çok zor geldi' dediler. 'Orada doğduk, orada büyüdük, orada kazandık. Ah sizin gibi bir Başbakanımız olsaydı biz bugün burada olmazdık' dediler. Çok ağırıma gitti. Niye, çünkü biz büyük bir milletiz. Ecdadımız böyle yapmadı. Ecdadımız hepsini kucakladı. Hepsini aynı topraklar içinde yaşattı. Şimdi İzmir'de bile camisiyle, sinagoguyla, manastırıyla hepsi bir arada değil mi, bir arada. İşte biz böyle bir tarihten geliyoruz. Cesur olmak bu milletin şanındandır. Korkak olmaya gerek yok. Hamd olsun bu oyunların artık hepsi bozuluyor. Gençler, durmak yok yola devam.''
Başbakan Erdoğan konuşmasının ardından salondakiler eşliğinde ''Beraber Yürüdük Biz Bu Yollarda'' dizelerini okudu. Konuşmasının sonunda spor salonu içerisinde oluşturulan platformu dolaşan Erdoğan, gençlere karanfil attı. Erdoğan daha sonra Mazhar Fuat Özkan konserini dinledi.
Notlar
Şölende sanatçılar Murat Göğebakan, Mustafa Ceceli ve Mazhar Fuat Özkan konser verdi. Etkinliğe Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, devlet bakanları Mehmet Aydın, Faruk Nafız Özak, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, AKP genel başkan yardımcıları Nükhet Hotar, Ömer Çelik, Hüseyin Tanrıverdi, AKP milletvekilleri ve çeşitli illerden gelen partinin gençlik kolları üyeleri katıldı.
'İran'da en üst düzeyde temaslarımız oldu'
Başbakan Erdoğan, Adnan Menderes Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Takas ile ilgili Türkiye'nin istasyon olup olmayacağı yönündeki bir soruya Erdoğan, şu cevabı verdi: ''İran'da en üst düzeyde temaslarımız oldu. Bunun ardından takas ile ilgili süreci başlatma fırsatı bulacağız. Gidiş nedenim o. Takas Türkiye'de olacaksa, biz de buraya gidelim dedik. Metne de derc edildi haberi geldi. Yoksa Tahran'a gitmemizin bir anlamı yoktu. İran'ın nükleer programını BM'nin Güvenlik Konseyi'nin yaptırımlarına yönelik adım atması söz konusuydu. Görüşmelerle bu biraz ertelendi. Atılacak adımlarla bu sıkıntıları aşma fırsatı bulacağız inşallah.''
Başbakan Erdoğan, Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva'nın, İran'ı ziyaret ettiğini hatırlatarak şunları söyledi: ''İran'ın nükleer programından kaynaklanan sorunların diplomatik çerçevede çözümü için Brezilya ile yoğun bir çaba içerisindeydik. Bu çabamız aslında komşumuza ilişkin bir çabaydı hem bizi, hem bölgemizi yakından ilgilendiren adeta sorunlar yumağı... Dünyanın neresine gidersek gidelim sürekli önümüze getirilen, 'ne aşamada' sorularıyla karşı karşıya kalıyoruz. Dışişleri Bakanım Ahmet Davutoğlu beyi İran'a göndermiştim. Sabahın erken saatlerinde belli bir noktaya, aşamaya gelindiği haberi verildi bana. Aslında Azerbaycan'a gitmem söz konusuydu, ancak İran'a gidip bu akşam çalışmaları tamamlayabilirsek, bu akşam ya da yarın sabahtan itibaren, bu çalışmaları tamamlayıp İran'dan Azerbaycan'a geçmeyi planlıyorum. Onun için şu anda Tahran'a hareketimiz... Bakü ve Batum ziyaretlerini gerçekleştireceğiz.''
Yunanistan ziyareti sırasında ünlü sanatçı Mikis Theodorakis'in, Zülfü Livaneli ile Efes Antik Kenti'nde bir konser vermesi düşüncesini açıkladığının hatırlatılması üzerine Başbakan Erdoğan şöyle konuştu: ''Orada daha önce konser vermişler, ben kendilerine daha farklı bir teklif yaptım. 'Tekrar vermek isteriz' deyince, bu sefer orada değil, 'İstanbul Açık Hava'da daha isabetli olur' dedim. Kendileri de 'niye olmasın' dediler, gerekli görüşmeleri yaptıktan sonra belirlenecek bir vakitte, bu yaz mevsimi içerisinde olacaktır. İstanbul'un 2010 Avrupa Başkenti etkinlikleri içerisinde İstanbul Açık Hava Tiyatrosu'nda Sayın Livaneli de kabul ederse, birlikte yapmalarını arzu ediyoruz.''
Erdoğan, Turkcell Süper Lig'deki Fenerbahçe-Trabzonspor maçının hatırlatılması üzerine ''Uçakta olacağım, uçaktan takip edeceğim'' dedi. İzmir'in 2020 EXPO'suna aday olması durumunda, Hükümet olarak destekleyip desteklemeyeceklerinin sorulması üzerine Erdoğan, ''Bugüne kadar her zaman yardımcı olduk. Bundan sonra da çalışmalarımızı yapar, yardımcı oluruz'' diye cevap verdi. Başbakan Erdoğan, Bayındır ve Menemen'de yoğun programları olduğunu, Halkapınar Spor Salonu'nda Gençlik Şöleni'ni ifa ettiklerini belirterek, gösterilen ilgiye teşekkür etti.
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu