BM'den İran'a Güçlü Bir Mesaj...
Geçen hafta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, İran’ın nükleer programını tartışmayı reddetmesi karşısında dünyanın konuyu bırakıp bir kenara çekilmeyeceği yönünde İran’a güçlü bir mesaj vermiştir. Konsey’de alınan yeni karar, yeni Britanya Hükümeti’nin olumlu karşıladığı ve ortaya konmasında lider bir rol üstlendiği azmin ve kararlılığın açık bir ifadesidir. Ayrıca 12 Haziran tarihi 2009 İran Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ve sonrasındaki dramatik sahnelerin yıldönümüydü. Bu iki olay birbirinden ayrı olmakla birlikte, kendi halkından birçok insanla ve uluslararası toplumla kavgalı olan ve çevresinden soyutlanmış bir İran resmi çizmektedir.
İran Hükümeti sık sık başına gelenler için Britanya’yı ve dış dünyayı suçluyor. Ama kimse buna kanmamalı. Britanya Hükümeti, köklü ve onurlu bir tarihe ve dinamik ve genç bir nüfusa sahip son derece önemli bir ülke olan İran ile yapıcı bir ilişki kurmak istiyor. İran’ın kendi hareketleri nedeniyle kendisini ve bölgeyi etkileyen ve aynı zamanda Britanya’da bizler için de önemli olan konularda istişareden dışlanmasının hiçbirimize yararı yoktur. Bu durum, kendilerini enerji ve becerilerini tam potansiyeliyle kullanma ya da tüm insanların sahip olduğu hak ve özgürlüklerden faydalanma imkânından yoksun bir şekilde uluslararası arenada geride bırakılmış hisseden milyonlarca İranlı gencin çıkarına da hizmet etmez.
Ahmedinejad’ın açıklaması
Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ın BM yaptırımlarıyla ilgili olarak halka yaptığı açıklama, beklenenden farklı olmamıştır. Yaptırımlar için “kullanılmış bir mendil gibi sadece çöpe atılabilir” benzetmesini yaparak manşetlerde yerini almış olabilir, ancak bu tavrı ile hükümeti için kilit önem taşıyan bir konudan, bu yaptırımların ülkenin ekonomik durumunda ciddi bir olumsuz etki yaratacağı konusundan kaçınmıştır. İran’a yaptığı “Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) ile ilişkilerini gözden geçirme” çağrısı ise uluslararası normlardan soyutlanmış bir İran algısını daha da derinleştirmekten öteye geçmeyecektir.
Bu, tamamen İran Hükümeti’nin kendi kendisine yaptığı bir soyutlanmadır. Geçen yıl boyunca sivil bir nükleer enerji programı için gerekenin çok üzerinde seviyelerde uranyum zenginleştirme çalışmalarına devam etmiş, BM kararlarını hiçe saymış ve zaman içerisinde nükleer bir silah inşa etmeye yetecek miktarda uranyum depolamıştır. İran Hükümeti’nin son aylarda yaptığı hiçbir şey bu gerçekleri değiştirmez. İran’daki bir araştırma reaktörüne yakıt teminini garantileyecek bir anlaşma (ki İran’ın başında sırt çevirdiği bir anlaşmadır bu) imzalama yönündeki yeni çabaları olumlu karşılıyoruz, ancak bu anlaşma İran’ın nükleer programı konusundaki daha geniş çaplı endişeleri hiç ele almamıştır. Tahran, BM kararlarına uymazsa, yeni yaptırımlar getirileceğini biliyordu ve bunun aksini iddia etmesi sadece konuyu saptırmak olur.
İran’ın asıl niyeti
İran Hükümeti, nükleer programının barışçıl olduğunu iddia ediyor. Ama devletin askeri kolunun bu programa yoğun katılımını ya da bu tür bir yakıta ihtiyaç duyan tek bir enerji santralı olmadığı halde neden uranyum zenginleştirme programında ısrar ettiğini açıklayamıyor. Nükleer aldatmaca ve gizlilik geçmişi de doğal olarak diğer ülkelere İran’ın asıl niyetinin nükleer silah kabiliyeti geliştirmek olduğunu düşündürtüyor.
Tahran’ın tavırları, Ortadoğu’da bir nükleer silahlanma yarışı başlatma ve tam da uluslararası camia nükleer silahlardan arındırılmış bir dünyaya bağlılık sözünü yenilemişken Nükleer Silahsızlanma Anlaşması’nın temellerini ölümcül bir şekilde zayıflatma riskini taşımaktadır. Uluslararası bir eylem olarak alınması gerekliliği bu yüzden bu kadar acildir ve yeni bir hükümet olarak BM’den bir yaptırım kararı çıkartılması için bu hafta bu kadar bastırmamızın ve ayrıca, bölgedeki ortaklarımızla yakın işbirliği kurulmasının yanı sıra AB’nin önümüzdeki aylarda güçlü ek önlemler alması gerektiğini ısrarla savunacak olmamızın sebebi de budur.
BM yaptırımlarının güçlendirilmesi, Avrupa’nın bu konudaki kararlılığı açısından son derece önemli bir sınav ve bir bütün halinde AB’nin dünyadaki siyasi ve ekonomik ağırlığının çarpıcı bir etki için nasıl kullanılabileceğine olumlu bir örnek olacaktır.
Bazıları, bu krizi İran ile Amerika, İsrail ve müttefikleri arasında bir çarpışmaya indirgemeye çalışıyor. İran Hükümeti kendisini buyurgan ve umursamaz Batı’ya karşı gelişmekte olan dünyanın şampiyonu olarak tanıtma arayışında. Bunun gerçekle hiçbir alakası yok. Meksika, Nijerya ve Uganda’nın BM yaptırımı lehine oy kullanmış olması da bu içi boş söylemin gerçek doğasını ortaya koyuyor. İran’ın nükleer cephedeki tavırları, kurallara göre hareket eden ve nükleer silahsız diğer devletlerin konumunu zayıflatmakta ve Ortadoğu’daki politikaları -Gazze’ye askeri deniz araçlarını göndermek tehdidi gibi- barış sürecini desteklemeye çalışanları kabul edilemez bir biçimde baltalamaktadır.
Diplomasi ve müzakereler aracılığıyla uzun vadeli bir çözüm bulmaya çalışıyoruz. Bu yüzden İranlıları masaya oturtup nükleer programlarını konuşmaya zorluyoruz. Yeni BM yaptırımı, İran’ı bunu yapmaya ikna edecek şekilde tasarlandı. Bu görüşmelere dahil olması yönünde İran üzerinde kurulacak baskı zaman içerisinde artacaktır. Bu, İran Hükümeti’nin göz ardı etmemesi gereken bir mesajdır.
Yaptırımlar kadar, kasıtlı başkaldırısının da İran’a maliyeti yüksek oluyor. Uluslararası şirketlerden yetersiz yatırım aldığından petrol üretimi düşüyor. Ekonomisi son derece tehlikeli bir durumda ve bu da, bu hafta sonu herkesin aklında olduğu üzere, İran halkının maruz kaldığı siyasi baskı karşısındaki fırsat eksikliğini daha da arttırıyor. Bu etkenler, İran’ın yolunu değiştirmesi gerektiğinin altını çizmektedir. İran’ın dış dünyayla çok daha iyi bir ilişkisi olabilir. Niyetlerinin ciddi olduğu konusunda güven inşa etmek için anlamlı adımlar atacak olursa, uluslararası camia, İran Hükümeti’nden gelecek bir yol değişikliğine bir gecede bile yanıt verecektir. Britanya ve ortakları, nükleer programları konusunda anlamlı görüşmeler yapmak üzere İranlı müzakerecilerle her an bir araya gelmeye hazırdır. İran’a, yaptırımları kaldıracak ve ticari fırsatlar sunacak, kilit konumdaki uluslararası konularda diyalog sağlayacak ve en önemlisi İran’ın asıl hedefi olduğunu iddia ettiği sivil nükleer enerji konusunda işbirliği oluşturacak bir teşvik paketi sunulmuştur.
Bu, iyi niyetle yapılan ve Birleşik Krallık Hükümeti’nin de tekrar tasdik ettiği güçlü ve önemli bir tekliftir. İran Hükümeti’ni bu teklifi gerçek doğasıyla, yani hükümetlerimiz arasındaki dinamiği değiştirmeyi ve hepimizin endişelerini ele alabilecek ileriye dönük bir rota sunmayı amaçlayan içten bir girişim olarak, bir kez daha dikkatle değerlendirmeye davet ediyoruz. Zira sadece nükleer programı üzerinde müzakere yapmayı reddetmekten oluşan taktiği işe yaramayacak ve kararlılığımızı zayıflatmayacaktır. (William HAGUE İngiltere Dışişleri Bakanı)
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu