Bruno'nun Gizemi

Bruno Giordano 1548-1600 yılları arasında yaşamış bir İtalyan düşünürü ve bilim adamıdır. Teoloji üzerine araştırma yapmış, eski düşünürleri incelemiştir. Bruno Copernicus ilkelerinin uygulanma alanını çok genişletmiş, düşüncenin üstün alanı olarak dünya hakkındaki bilgilerin akıl ve deney üzerine temellenmesi fikrini savunmuştur.

Bruno, dehasını oluşturan güçlü bilgiyi nasıl elde ettiğine dair gizemi kendisine vermediği gerekçesiyle Mocenigo tarafından kiliseye teslim edilmiş, işkencelere karşın düşünce ve tezlerinden vazgeçmediği için diri diri yakılmıştır.

Gerek Bruno gerekse Galileo canları pahasına akıl unsurunu öne çıkarıp bilimsel çalışmalara ağırlık vermişler, insanlığa yol göstermişlerdir. Başta Kilise olmak üzere bir kısım karanlık çevreler bu yola “taş koymaya” çalışmışlar, ancak Rönesans’ın etkisi, reformlar ve sanayileşme AYDINLANMA çağını başlatmış, günümüzdeki çağdaş çizgiye ulaşılmıştır.

Bu çizgiye ulaşamayanlar yolun altında kalmış, ancak modern çağın, ulaşım, iletişim ve haberleşme olanaklarından yararlanmalarına karşın Ortaçağ kafası taşımayı sürdürmektedirler. “Bilim ve Teknik” adlı derginin kapağındaki Beagle kompozisyonunu ve içindeki on beş sayfalık Darwin haberini dergiden çıkaranlar, bu ışıklı, güneşli yolun altında kalıp akıl unsurunu öteleyen -sözüm ona- bilim insanlarıdır.

Bilim insanları böyle olan bir ülke; demokrasiyi, laikliği anlayabilir mi? Aydınlık günlere ulaşabilir mi?

Fatih Sultan Mehmet bunun için Gedik Ahmet Paşa yönetimindeki donanmayı İtalya kıyılarına göndermişti. Örümcek kafalıları Rönesans’ın ışıklarından yararlandırmak için.

Ama olmadı. Olmuyor. Bruno’nun gizemi bizden çok uzakta...