'Çekilmenin sonbahar gibi bitmesi bekleniyor'
Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Çözüm sürecinin devam ettiğini belirten Çelik, "Ümit ediyorum, çekilmenin sonbahar gibi bitmesi bekleniyor" dedi.
Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, "Çözüm süreci devam ediyor. Ümit ediyorum, çekilmenin sonbahar gibi bitmesi bekleniyor" dedi. Gezi eylemlerine de değinen Çelik, "Başbakan'ın ezici bir karizması var. Başbakan'ın hakikaten karizmasının dayanılmaz ağırlığı altında ezilenler, Başbakanla başa çıkamayanlar, Başbakanı itibarsızlaştırmaya çalıştılar" dedi.
PKK'nin kontrol edemediği gruplar olabilir
Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, A Haber televizyonunda '% 100 Siyaset' isimli programa konuk olarak Gazeteci Sevilay Yükselir'in sorularını yanıtladı.
PKK'nın son günlerdeki eylemlerinin araştırıldığını belirten Çelik, şöyle konuştu: "Başbakanımız, PKK tamamen silah bırakmadı. Az bir bölümünün çıktığını ifade etti. Selahattin Demirtaş da 'yüzde 80'i yoldadır' dedi. Şantiye basma Pülümür'de bugün de vardı. Bu çatışmasızlık ortamı oluştuktan sonra da bir çok kaçırma olayı oldu. Cizre'deki öz savunma birlikleri adı altında polis diploması alanlar oldu. Şırnak Valiliği gerekli, incelemeyi soruşturmayı yapıyor. Burası, elini kolunu sallayarak illegal eylemleri yapılacak yer değil. Süreci zehirleyen şeyler. Provoke, sabote etmeye mi çalışıyor. Bu sürecin boşa gitmesini isteyen birileri mi? PKK'nin kontrol edemediği gruplar da olabilir. Biz hala buradayız. Bu iş daha fazla sürerse, her an eylem yapabiliriz. Kesin şu şudur bilgi sahibi değilim. İncelemeler sonucunda anlayacağız."
Çelik çözüm sürecinin sorunsuz devam ettiğini belirtirken, PKK'li grupların sınır dışına çekilmesiyle ilgili olarak da, "Ümit ediyorum, çekilmenin sonbahar gibi bitmesi bekleniyor" dedi.
TBMM'de 'gezi' araştırma komisyonu
Çelik, "Gezi olaylarının bir kere önce bir adli, polisiye bir tarafı var. Mali bir boyutu var. Onlarla ilgili gerekenler yapılır. Bundan sonra hangi mesele gelse acaba bir akil insanlar heyeti kurmayı düşünüyor musunuz? Gibi bir soru arkasından gelebilir. Böyle bir şey söz konusu değil. Ama bu Gezi olayları ile ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bir araştırma komisyonunun kurulması bence çok yönlü olarak fayda sağlayacaktır. Ortada çok değişik iddialar var. Bunlar 'iktidara zarar veriyoruz' diye çıktılar. "Ama aslında kendi ülkelerine zarar verdiler. Kendilerine ve kendi çocuklarına zarar verdiler. Bu olaydan herkesin ders çıkarması lazım" dedi.
Hüseyin çelik olarak oraya gider yatarım dedim
Gezi eylemlerinin amacından saptırıldığını söyleyen Çelik sözlerini şöyle sürdürdü: "Eğer ağaç katliamı yapılarak orada bir AVM yapılırsa, ben 'Hüseyin Çelik olarak önce gider oraya yatarım' dedim. Bu kayıtlarda var. Endişeye mahal bir durum söz konusu değil dedim. 70'li yıllarda duyduğumuz daha sonra hiç duymadığımız aman Allahım bizim meğer ne kadar çeşit çeşit örgütümüz varmış. Bunlar hani 'kurt puslu havayı sever. Sisli havayı sever.' Çünkü o havalarda avlanmak daha kolaydır. Düşünün Taksim Meydanı'na binlerce insan doluşmuş bunlara polisin müdahalesi sıkıntılı olur. Gaz bile sıkıldığı zaman nelere mal oluyor. Bunlar bu havadan yararlanarak 3, 5 gün Atatürk Kültür Merkezi'ne oradaki cumhuriyet Anıtı'na akla gelmez resimler, paçavralar astı. Yeşil ve çevreci insanların buna engel olması gerekiyordu. Gezi vardır, geziden içeri meselesi vardır. Bunun üzerinde bu şekilde durmak gerekiyor.
Başbakan'ı itibarsızlaştırmaya çalıştılar
Çelik, "Başbakan'ın ezici bir karizması var. Başbakan'ın hakikaten karizmasının dayanılmaz ağırlığı altında ezilenler, Başbakanla başa çıkamayanlar, Başbakanı itibarsızlaştırmaya çalıştılar. Bağırıyor, dayatma. Hangi dayatma. İçkiyi yasakladığı kuyruklu bir yalan. Efendim 3 çocuk dayatması. Nasıl olabilir devlet eliyle kime 3 çocuk mecburiyeti getirilmiş ki. Hangi kanun sana 3 çocuk mecburiyeti getirdi" diye konuştu.
Karşı olanlar utanmadan köprü kullanıyor
Çelik, "Bunlar Kanal İstanbul'a da karşı. Bunlar 3. Köprüye de karşı. Bunlar 3. Havaalanına da karşı. Siz kimin adına bunlara karşı çıkıyorsunuz. Bu karşı olanlar da utanmadan o köprüleri kullanıyor. Ben olsam mesela kullanmamam gerekiyor benim. Hem de herkesten önce tıpış tıpış kullanıyorsunuz" dedi.
Ankara bozkırın ortasında bomboz bir şehirdi
Ankara'nın AK Parti iktidarından önce bozkırın ortasında bir şehir olduğunu söyleyen Çelik, şöyle konuştu: "Şu çiçeklere bürünen İstanbul'u gördüğümüz zaman ülkemle iftihar ediyorum. Bunu başka bir yerde inanın göremiyorum. Londra'da da, Newyork'da da göremiyorum. Bu güzelliği dünyanın bir çok ülkesinde göremiyorsunuz. Bu kadar yeşil çevre duyarlılığı olan Ankara'da yeşil mi vardı? Bozkırın ortasında bomboz bir şehirdi. Şimdi yapılan bir çok şey var. Biz 3 milyar ağaç diktik dediğimiz zaman bu beyzadeler, oturup matematik hesabı yaptılar. Sizin aklınıza sığmıyor. Oraya sığıyor. Bu gerici kafa."
Avrupalılar ezik büzük başbakanlara alışkın
Başbakan Erdoğan'ın karizmatik olduğunu tekrarlayan Çelik, "Avrupalılar da ezik büzük başbakanlara alışkın. Türkiye bölgede parlayan bir yıldız. Buna zarar veren kendi içimizdeki insanlar şapkasını önüne alıp düşünmesi gerekir. Arkadaş biz bu gemide beraber seyahat ediyoruz. Bu geminin dibi delinirse beraber helak oluruz. Şu komşunun evi yansa da ben de yumurtamı pişirsem telaşına düştüler" dedi.
Alevi kardeşlerimizi küstürmek aklımızın köşesinden geçmedi
3. Köprüye Yavuz Sultan Selim isminin verilmesini değerlendirmesi istenen Çelik, "Yavuz Sultan Selim bu bizim tarihimizin en önemli şahsiyetlerinden birisidir. Yavuz Sultan Selim'in hassaten, bir Alevi katliamı yaptığına da inanmıyorum. Bu biraz mürekkep yalamış tarih bilen birisi olarak söylüyorum. Şah İsmail ile savaşı vardır. Tarih boyunca bu mezhep çatışmalarından dolayı birçok insan hayatını kaybetmiş, mağdur olmuş. Bu tek taraflı olan bir şey de değil. Önce onu söyleyeyim. Ama bunu tasvip etmiyoruz. Ama eğer 5 asır öncesindeki hadiseleri 6 asır önceki hadiseleri bugünün yükselen değerleri ile değerlendirirseniz. Hiç bir padişah sizden geçerli not alamaz. Hatasıyla, sevabıyla tarihimiz bizim tarihimizdir. Alevi kardeşlerimiz, Yavuz Sultan Selim ismine tepki göstermek yerine, daha dün onların başına bomba yağdıran Sabiha Gökçen'e tepki gösterselerdi. Sabiha Gökçen'e kaç Alevi, kaç kere tepki gösterdi. Onları mağaralara doldurarak adete fare zehirler gibi zehirleyen İsmet Paşa'ya tepki gösterselerdi. Bir tarih boyunca zulüm eden Cumhuriyet Halk Partisi'ne tepki gösterselerdi. Cumhuriyet Halk Partisi'nin Genel Başkanı kendisi bir Alevi olmasına rağmen Dersim katliamı ile ilgili olarak özürü benim Başbakanım diliyor. Hiç bir sorumluluğu olmamasına rağmen. Yavuz Sultan Selim ismini verirken Alevi kardeşlerimizi küstürmek, rencide etmek aklımızın köşesinden geçmedi" ifadelerini kullandı.
Çelik ayrıca, Alevi açılımın rafa kalkmadığını bu konuda çalışmaların devam edeceğini söyledi.
Çelik, olumsuz anlamda kullanılmadığı sürece, Twıtter'in bir nimet olduğunu, yasaklamanın söz konusu olmadığını, düzenlemenin olacağını söyledi.
TSK'nın darbe şaibesiyle anılmasından son derece rahatsızdır
35. maddedeki değişikliğe değinen Çelik, "Bugün ki komuta kademesi de, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin darbe şaibesiyle anılmasından son derece rahatsızdır. Bizim ordumuzu darbe şaibesinden kurtarmak gibi bir mecburiyetimiz vardı. Kendi milletinin milli iradenin emrindeki bir ordu olarak anılmalıdır. Bu asker dediğimiz insanlar bizim bu ülkenin çocuklarıdır. Bu ülkenin iradesine tabidir. Bu ülkenin iradesi eğer bugün Ak Parti iradesi olarak tecelli etmişse, ona tabidir. Bu yapılması gerekendi. Gündemle bir alakası yok" dedi.
(UEFA kararı) Türkiye'nin bu şaibeyi taşıması anlamına geliyor
UEFA kararını da değerlendiren Çelik şunları söyledi: "İki önemli ve büyük takımımızın böyle bir ceza alması hepimizi rahatsız eder. Galatasaraylıyım ama kesinlikle Fenerbahçe milli maç yaptığı zaman o heyecanını içimde yaşıyorum. Bu diğer takımlar için de geçerli. Üzüntü verici buluyorum. Keşke böyle bir şey olmasaydı. Keşke demekle bir şeyi geri getiremiyoruz. Şu an Tahkim aşamasında. Tahkimden ne çıkar. Bunu bilemem. UEFA'nın da diğer bazı uluslararası kuruluşların da her zaman böyle çok hakkaniyetle hareket etmediğine yüzlerce, binlerce örnek var. Böyle bir zamanda bunun gelmiş olmasını da son derece üzüntü verici buluyorum. Her iki takımımızın böyle bir şaibeyi taşıması Türkiye'nin bu şaibeyi taşıması anlamına geliyor. Keşke olmasaydı."
En Çok Okunan Haberler
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Sette kavga çıkmıştı: Siyah Kalp dizisinde flaş ayrılık