Çevik Bir'in sorgusu tamamlandı
Orgeneral Çevik Bir'in Ankara Adliyesi'ndeki sorgusu tamamlandı.. Diğer zanlıların da Savcılıktaki ifadelerinin tamamlanmasının ardından aralarında Bir'in de olduğu şüphelilerin tutuklanma istemiyle nöbetçi mahkemeye sevk edilip edilmeyecekleri belli olacak.
Özel yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'nin yürüttüğü 28 Şubat Soruşturması kapsamında Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde işlemleri tamamlanan, aralarında eski Genelkurmay 2. Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir'in de bulunduğu 12 zanlı daha adliyeye getirilmişti. Gözaltına alınan sabah saatlerinde adliyeye getirilen zanlıların adliyedeki işlemleri devam ediyor. Dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir'in ise savcılık sorgusunun bittiği öğrenildi. Bir'in sorgusu yaklaşık 2 saat sürdü.
Öte yandan, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde dün gece 00.30'da hakim karşısına çıkan 16 şüpheliden, 9'u kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösterir, suç olgusu nedeniyle CMK'nın 100/3 maddesi gereğince tutuklandı. Tutuklanan Emekli Tuğgeneraller Abdullah Kılıçarslan ve İdris Koralp, emekli Kurmay Albaylar Hüsnü Dağ ve Sezai Kürşat Ökte, emekli Albaylar Abdurrahman Yavuz Gürcüoğlu ve İsrafil Aydın, emekli Binbaşı Salih Eryiğit, emekli yüzbaşılar Mustafa Babacan ve Orhan Nalcıoğlu Ankara Adliyesi'nden çıkarılarak Sincan Cezaevi'ne götürüldü.
Adliye'ye getirildikleri siyah ve gri minübüse bindirilen 9 kişi, araçlara bindirilirken Adliye bahçesinde kendilerini bekleyen yakınlarına el salladılar. Ailelerin göz yaşlarına hakim olamadıkları gözlenirken, Salih Eryiğit'in yakınının "Salih seni çok seviyoruz" diye bağırması duygusal anların yaşanmasına neden oldu.
Serdar Çelebi teslim oldu
Özel Yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği tarafından yürütülen 28 Şubat Soruşturması çerçevesinde hakkında gözaltı kararı bulunan, ancak yurtdışında olduğu için yakalanamayan emekli kıdemli Albay Serdar Çelebi teslim oldu.
Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'nin, 28 Şubat Soruşturması çerçevesinde hakkında gözaltı kararı aldığı 31 kişiden 3'ü yurtdışında olduğu için yakalanamamıştı. Aralarında Çevik Bir'in de olduğu 12 kişinin Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'nde ifade alma süreci devam ederken emekli kıdemli Albay Serdar Çelebi, Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne giderek teslim oldu. Emniyet Müdürlüğü'ndeki işlemlerinin tamamlanmasının ardından Çelebi, ifadesi alınmak üzere Ankara Adliyesi'ne getirildi.
"Batı Çalışma Grubu'nda çalışmadım"
Tutuklanan Tuğgeneral Abdullah Kılıçarslan, mahkemede yaptığı savunmada, Batı Çalışma Grubu'nda (BÇG) çalışmadığını belirterek, suça konu yıllarda Özel Kuvvetler Kurmay Başkanlığı'nda görev yaptığını, maddi olarak her iki yerde olmasının mümkün olmadığını ifade etti.
Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın hem yurt içinde hem de yurtdışında çok dağınık görev dağımı olan birim olduğunu ifade eden Kılıçarslan, savunmasına şöyle devam etti:
"Gösterilen bir takım belgelerde imzasız... Hangi emrin eki olduğu belli olmayan, hangi makama yazıldığı belli olmayan ve üstelikte Özel Kuvvetler Komutanlığı'na dağıtımı yapılmayan belgelerdir. Bana gösterilen belgelerin birinde imzasız olan belgede, teşkilat şeması içinde Özel Plan Subaylığı görevi gibi bir görev addedilmekte ve karşısında binbaşı yazılmakta. Bana ve birimime iddia edildiği gibi hükümeti yıkmak için psikolojik harekat yapmam için bana herhangi bir emir ve talimat verilmedi."
Kısa bir süre sonra Nahçıvan'a Kolordu Komutan Yardımcılığı görevine atandığını, kendisinin bulunmadığı dönemde böyle bir emir verilip verilmediğini bilmediğini belirten Kılıçarslan, hükümetin devrilmesi ve görevinden alıkonulması ile ilgili suçla ilgili bir ilişkisinin bulunmadığını iddia edilen çalışmaların ve faaliyetlerin hiçbir yerinde bulunmadığını, darbelerin ve bu tür olayların ne ülkeye ne de Türk Silahlı Kuvvetleri'ne hiçbir fayda getirmediğini bizzat gördüğünü ve yaşadığını kaydetti. Kılıçarslan, "Hem fikir olarak hem de zikir olarak darbelere karşı bir insanım, inancım gereği ulül emre itaat eden bir insanım. Bu tür şeyleri kendime yakıştıramıyorum" dedi.
"Hiçbir fişleme işlemine şahit olmadım"
Mahkeme tarafından tutuklanan Emekli Tuğgeneral İdris Koralp ise TSK'da en üst makamın imzaladığı evrakın kademe kademe imzalardan geçtiğini, dolayısıyla tek imzalık bir evrakın icra edilmeyeceğini söyledi. BÇG'nin Milli Güvenlik Kurulu (MGK) kararları çerçevesinde oluşturulduğu kanaatinde olduğunu kaydeden Koralp, savunmasında şu değerlendirmede bulundu:
"BÇG hareket konseptinin tamamı MGK ve bakanlık genelgeleri ve tasarruflarına dayanır. BÇG'nin bahsi geçen faaliyetleri icra yetkisi yoktur. Genelkurmay adına faaliyet raporlarını derler. MGK kararları, Başbakanlık, bakanlıklar tarafından, genelgelerle vali ve bütün devlet kurumlarına yayımlanmıştır. Esas icradan sorumlu Başbakan ve bakanlıklarla her ay toplantı ile değerlendirme yapan MGK'dır. Gerek şubemde gerekse de bana bağlı üst makamlarda hiçbir fişleme işlemine şahit olmadım. Olsaydım da müdahale ederdim. Bizim esas görevimiz terörle mücadelenin planlamasıdır. Türkiye Cumhuriyeti aleyhine hiçbir suç işlemedim. Kendi şubemin proje subaylığı ve üst makamlarla birlikte hiçbir zamanda Türkiye Cumhuriyeti aleyhine bir faaliyeti de göstermedim."
Suçlamaları reddettiler
Emekli Kurmay Albay Hüsnü Dağ ise yalnızca basın ve halkla ilişkiler görevini icra ettiğini, hiçbir çalışma grubu içinde yer almadığını savundu. Savcılıkta kendisine gösterilen belgeleri daha önce görmediğini öne süren Dağ, hakkında hiçbir delil bulunmadığını, suçsuz olduğunu kaydetti. Tutuklanarak cezaevine gönderilen İsrafil Aydın, mahkemede üzerine atılı suçlamaları reddederek, savcılık sorgusu sırasında Çevik Bir ve İdris Koralp ile ilgili sorular kapsamında sorulan ve Batı eylem Planının 1 nolu faaliyet planı ile ile ilgili başlayan soruda kendisine bu eylemlerle ilgili yorum yaptırıldığını, ancak ifade tutanağına sözlerinin Batı eylem Planını 1 nolu faaliyet planını kendisinin yapmış gibi geçirildiğini savundu. Emekli Yüzbaşı Mustafa Babacan, görevinin Basın İnceleme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğü'nün personeli olarak ulusal yazılı ve görsel basılı ve yayın organlarında yer alan haberleri takip ederek, hazırlığı günlük basın özetlerini komuta kademesine verdiğini kaydetti. BCG yer aldığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını kaydeden Babacan, kendisine gösterilen belgelerde sadece isminin geçmesinin bu yapılanma içerisinde olduğu anlamına gelmeyeceğini ifade etti.
Tutuklanan emekli Yüzbaşı Orhan Nalcıoğlu, Genelkurmay Adli Müşavirliği'nde Askeri hakim olarak görev yaptığını ve ceza hukuku şube müdürü olduğunu belirterek, karargah içinde davranış ilkeleri rehberi ve insan hakları konusunda konferanslar verdiğini, karargah içi ve dışında yapılan hukuki boyutlu toplantılara katıldığını anlattı. Hukuki konularda görüş ve talep edildiği takdirde hukuki konularda konferans vermekle görevli olduğunu ifade eden Nalcıoğlu, zaman zaman BÇG da çok kısa hukuki görüş vermek üzere toplantıda bulunduğunu, hukuki görüş arz etmenin dışında hiçbir icrai faaliyet yürütmediğini savundu.
Tutuklanan emekli Binbaşı Salih Eryiğit, Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanlığı Güvenlik Dairesi Destek Şubesi proje subayı olarak görev yaptığını, şube müdürü tarafından İç Güvenlik Harekat Dairesi Plan Şube'de görevlendirildiğini ifade etti. Tüm gazeteleri okuyarak Atatürk ve Türk Silahlı Kuvvetleri'ne hakaret içeren unsurları tespit ettiğini anlatan Eryiğit, şu savunmayı yaptı:
''Benim kapasitemi aşan, tahayyül bile edemeyeceğim konularda sorular soruldu. Örneğin, 'Şu zat Amerikalılar'la, İsrailliler'le görüşmüş Amerikalılar TSK'ya darbe yaptırmak için talimat verecekmiş. İran'a uyuşturucu sokulacakmış, gençliği zehirlenecekmiş, bu şekilde İran'daki tehdit bertaraf edilecekmiş'. Böyle bir şeyi aklımdan bile geçirmedim. 'Basın yayın organları kullanılarak hükümet yıpratılarak zor durumda bırakılacakmış' bundan bilgin var mı dendi. Bilgim yok. Herkes birbirinden evrak gizler. Ben kurmayların, Daire Başkanı'nın, İstihbarat Başkanı'nın, Genelkurmay 2. Başkanı'nın ve Genelkurmay Başkanı'nın aralarında ne düşündüklerini, ne planladıklarını, neyi amaçladıklarını bilemem. Bana hiç fikrimi sormadılar, ben de hiç fikir babalığı yapmadım.''
"Darbelere karşıyım"
Mahkeme tarafından tutuklanan Kurmay Albay, Sezai Kürşat Ökte, BÇG görev aymadığını ve üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini ifade ederek, kanunlar çerçevesinde amirlerinin vermiş olduğu görevleri ilgili görev tanımında belirtilen esaslar çerçevesinde yerine getirdiğini kaydetti. Emekli Albay Abdurrahman Yavuz Gürcüoğlu ise Özel Kuvvetler Komutanlığı Seferberlik Bölge Başkanı olduğunu, milli iradeye saygısının bulunduğunu ve darbelere karşı olduğunu ifade etti.
Mahkeme tarafından serbest bırakılan emekli Binbaşı Ahmet Aka ise, BÇG'de görev yapmadığını belirterek, BÇG'nin ismini basın aracılığıyla duyduğunu söyledi.
Emekli Kurmay Albay Ahmet Nazmi Solmaz, ise bana isnat edilen BÇG kendisinin görev yaptığı dairenin plan şubesinde oluşturulduğunu ancak plan şubedeki bu faaliyetler gizli olarak yapıldığı için ne plan şube müdürlüğünce ne de daire başkanlığınca kendisine bilgi verilmediğini ve bilgi talebinde bulunmadığını ifade etti. BÇG'nin faaliyetlerini İç Güvenlik Harekat Daire Başkanlığı Plan Şube Müdürlüğü'nün bulunduğu salonda yaptığını gördüğünü ifade eden Solmaz, BÇG faaliyetlerine başlamadan önce söz konusu salona girip çıktığını belirterek, "BÇG faaliyetlerine başlayınca benim grubum dışarıda kaldı, arayı kapattılar. Plan şubeden geçemiyorduk, dolanarak kendi odama gidebiliyorum" dedi.
Emekli Kurmay Albay Arslan Daştan ise BÇG'nin varlığını 28. Mekanize Tugay Komutanlığı Yardımcılığına atandıktan sonra basından öğrendiğini ifade ederek, BÇG faaliyetlerine, toplantılarına katılmadığını söyledi. BÇG'nin bulunduğu yere giriş kartı konusunda isminin kimin verdiğini bilmediğini ifade eden Daştan, alkol kullanmamasının ve oruç tutmasının hor görüldüğünü belirtti. Kritik görevlere komutanların çok güvendiği ve kendi düşüncesindeki kişilere verdiğini öne süren Daştan, BÇG'nin hiçbir görevinde yer almadığını savundu.
"Çevik Bir'den şikayetçi oldu"
Tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan emekli Albay Mustafa Kemal Savcı da o dönemde, Genelkurmay Personel Dairesi'nde personel şefi olarak görev yaptığını belirterek, kendisine Batı Çalışma Grubu'na girmesi için giriş kartının kendisine verilmediğini, hiçbir toplantıya katılmadığını ve görev almadığını öne sürdü. BÇG'ye girmek için kimlik kartı bulunduğu ve görev aldığına dair imzasız belgede ismi olduğunun belirtildiğini söyleyen Savcı, mesleki bilgisi açısından böyle bir görevin kendisine verilemeyeceğini savundu. Savcı, ''Beni bu konuda mağdur eden Batı Çalışma Grubu'nu kuran ve yöneten Orgeneral Çevik Bir ve ismimi bana bildirmeyen ve tebliğ etmeyen Kurmay Albay Cihangir Akşit'ten şikayetçi olduğumu savcılıkta verdiğim ifademde belirttim'' dedi.
Emekli Emekli Kurmay Albay Aydın Karaşahin, Almanya'ya tayini çıktığı için bir buçuk ay süre Hava Kuvvetleri'nde görev yaptığını bu süre içinde de BÇG toplantılarına katıldığını, söz konusu toplantılarda televizyonların izlenmesi ve günlük tüm gazetelerin okunmasının ve irticai faaliyetlerin gözden geçirilmesinin istendiğini savunarak, sözlerine şöyle devam etti:
"1982 ve 1992 yılları arasında TSK'da taşıdığım milli ve manevi değerler ile şüpheli ve sakıncalı personel statüsünde görev yaptım. Kurmaylık hazırlık kursuna tertip edilmedim. 1992 yılında sakıncalılığım kaldırılmasına müteakip kurmaylık sınavına girdim ve kazandım. Sadece benim bilgimin olmadığı bir görevlendirmede benim ismim yazılmış. Bana böyle bir görev verilmedi."
Karaşahin, savcılık sorgusu sırasında kendisine yöneltilen sorulara verdiği cevaplardan bazılarının yanlış geçtiğini belirterek mahkemede düzeltilmesini istedi. Karaşahin, savcılık sorgusu sırasında "BÇG hakkında ne biliyorsunuz sorusunun yöneltildiğini ancak yazılı ifadesine bu sorunun başına "Refah Partisi ve DYP'nin koalisyon ortağı olarak hükümet kurduğu 1996-1997 yılları içinde hükümeti takip ve düşürmek için faaliyet göstermek üzere organize edilen" şeklinde bir bölüm eklendiğine dikkat çekti. Savcılık sorgusu sırasında kendisine "BÇG da kimler çalıştı?" diye bir soru yöneltilmediğini ifade eden Karaşahin, kendisine bir liste gösterildiğini, "Bu BÇG'de çalışanlar listesiydi muhtemelen, orada tanıdığının olup olmadığının" sorulduğunu kaydetti.
Yurtdışı yasağı getirildi
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nden serbest bırakılan Emekli Kıdemli Albay İbrahim Selman Yazıcı ise savunmasında, savcılıkta kendisine gösterilen belgelerin MGK Genel Sekterliği'ne bilgi olarak gönderildiğini vurgulayarak, BÇG'nin gönderdiği evraklarla MGK Genel Sekterliğini bilgilendirdiğini ve kendisinden herhangi bir şekilde katkısının bulunmasının istenmediğini kaydetti. Savunmaların tamamlanmasının ardından Nöbetçi Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi 16 zanlıdan, 9'unun tutuklanmasına 7'sinin de serbest bırakılmasına karar verdi. Mahkeme, şüpheliler Sezai Kürşat Ökte, Salih Eryiğit, Orhan Nalcıoğlu, Mustafa Babacan, İsrafil Aydın, İdris Koralp, Hüsnü Dağ, Abdurrahman Yavuz Gürcüoğlu, Abdullah Kılıçarslan hakkında kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösterir olguların bulunması nedeniyle kaçma şüphesi yarattıkları ve adli kontrol kararı verilmesinin yetersiz kalacağı gerekçesiyle CMK'nın 100/3 maddesi gereğince tutuklanmasına kara verdi. Şüpheliler, Mustafa Kemal Savcı, Mehmet Şinasi Çalış, İbrahim Selman Yazıcı, Aydın Karaşahin, Arslan Daştan, Ahmet Nazmi Solmaz ve Ahmet Aka hakkında yurtdışı yasağı getirerek adli kontrol altına alınmalarına karar verdi.
En Çok Okunan Haberler
- Alman basınından Türkiye iddiası
- Baba evinde öldürüldüğü kesinleşti!
- Semih Çelik'in komşuları konuştu: 'İkbal'e takıntılıydı'
- 'İslam hassasiyeti ile yetiştirilmiş olsaydı...'
- Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a sert yanıt!
- 'Discord' yayınlarına yönelik harekete geçildi
- 2 motosikletli ters yönde yarış yaptı: 1 ölü, 3 yaralı
- MASAK raporuna yüzbinlerce banka hesabı takıldı!
- Erden Timur'dan Galatasaray açıklaması!
- 200 milyon euroluk dev ponzi vurgunu!