'Cezaevlerindeki gazeteci sayısı artıyor'

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Ercan İpekçi, 31 Aralık 2009 itibarıyla 33'ü gazeteci, 4'ü basın çalışanı olmak üzere 37 basın emekçisinin ceza evlerinde bulunduğunu belirterek, ceza evlerindeki gazeteci sayısının arttığını söyledi.

'Cezaevlerindeki gazeteci sayısı artıyor'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 09.01.2010 - 11:03

Avrupa Komisyonunun mali desteğiyle TGS ve Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) tarafından ortak yürütülen ''Türkiye'de İfade Özgürlüğü: Değişim İçin Gazeteciler Sendikasının Güçlendirilmesi'' başlıklı projenin üçüncü etkinliği ''İnsan Hakları Gazeteciliği'' semineri, Petrol-İş Sendikası Ankara Şubesinde başladı.

İpekçi, yaptığı açılış konuşmasında, proje çerçevesinde 4'er aylık ''Basın Hakkı İzleme Raporu'' hazırladıklarını bildirdi ve ayrıntıları gelecek hafta açıklanacak Eylül-Aralık dönemine ilişkin rapordan bazı bilgiler verdi.

Bu dönemde, Güney Bandırma'da Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Cihan Hayırsevener'in silahlı saldırı sonucu öldürüldüğünü anımsatan İpekçi, bu olayın, gazetecilerin can güvenliğinin bulunmadığını kanıtladığını söyledi.

Uzun zamandır Türk Ceza Kanunu (TCK) ve Terörle Mücadele Kanunundan kaynaklanan sıkıntılara dikkat çektiklerini anlatan İpekçi, devletin gazeteciler üzerindeki baskısının arttığını, kanunlarla sınırlamaya gidildiğinin görüldüğünü ifade etti.

İpekçi, 31 Aralık 2009 itibarıyla 33'ü gazeteci, 4'ü basın çalışanı olmak üzere 37 basın emekçisinin ceza evlerinde bulunduğunu, bunlardan birinin mahkum olduğunu, diğerlerinin cezalarının ise kesinleşmediğini anlattı. Ceza evlerindeki basın emekçisi sayısının Ocak-Mayıs döneminde 29, Mayıs-Ağustos döneminde 35 olduğuna işaret eden İpekçi, ceza evlerindeki gazeteci sayısının arttığını ifade etti.

''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da gazetecilerin yargılanmasının ne kadar vahim boyutlara ulaştığını fark ettiğini'' söyleyen İpekçi, ''En son, Star Gazetesi Ankara Temsilcisi Şamil Tayyar ile ilgili, kendi çıkardıkları bu yasaların ne sonuçlar verdiğinin farkına vardı. Hangi fikri savunursa savunsun, hiçbir gazetecinin ceza evine girmesine gönlünün razı olmadığını ifade etmek zorunda kaldı. Biz de zaten, yıllardan beri tam bunu söylüyoruz'' diye konuştu.

Şiddet içermediği sürece, her türlü düşünce açıklamasının ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirten İpekçi, basın özgürlüğünün, toplumdaki ya da siyasetteki genel düşüncelere aykırı fikirlerin de ifade edilmesi anlamına geldiğini kaydetti.
Rapora konu dönemde, kapatılan Günlük gazetesinin devamı niteliğindeki Demokratik Açılım gazetesinin de arasında bulunduğu yedi gazete ve dergi hakkında 10 kez birer ay süreyle kapatma kararı verildiğini anlatan İpekçi, kapatılan dergiler arasında Aydınlık'ın da bulunduğunu bildirdi.

''Cezaların ertelenmesiyle sansür ortamı yaratılıyor"

Yargılanan bazı gazetecilerin aldığı hapis cezalarının beş yıl süreyle ertelendiğini belirten İpekçi, ''Bu ertelemeden, gazeteciler ceza evine konulmadı diye sevinç duyacak değiliz. Çünkü ertelemenin amacı, gazeteciyi, aynı suçu işlememeye zorlamak. Beş yıl süreyle bir cezanın ertelenmesi demek, beş yıl süreyle o gazeteciye 'Konuşma', 'Yazma', 'Yazacaksan lehte yaz', 'Kendini sansürle' demektir. Geldiğimiz nokta budur. Gazetecilere uygulanan cezaların ertelenmesiyle bir sansür ortamı yaratılıyor'' diye konuştu.

Bütün medyada yapısal bir değişikliğe gidildiğini, bu süreçte sadece gazetecilik faaliyetinin yapılmasının engellenmediğini, aynı zamanda iş yerlerinde direniş gösterecek kişilerin tasfiye edildiğini anlatan İpekçi, gazetecilerin susturulduğu, sendikasızlaştırıldığı bir ortamda, meslek ilkelerine uygun olmayan biçimde, medyada da kişilik hakkı ihlallerine tanık olunduğunu ifade etti.

İpekçi, seminerle amaçlarının, gazetecilerin hak ve özgürlükleri ile haberlerde insan hak ve özgürlüklerini korumak olduğunu ifade etti.

 

"Gazeteciler endişeli"

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulundan yapılan açıklamada, mesleklerini yerine getirmeye çalışırken haksız suçlamalara, kaba kuvvet saldırılarına, zaman zaman da can güvenliklerine yönelik girişimlere muhatap olan gazetecilerin, Çalışan Gazeteciler Günü'nün 49. yıl dönümünde de yasalar tarafından korunmamanın endişesini yaşadıkları bildirildi.

TGC'den, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla yapılan yazılı açıklamada, 10 Ocak 1961 tarihinin Türk basını, özellikle de çalışan gazeteciler açısından önemli günlerden biri olduğu belirtildi.

Halkın bilgilenme hakkını kullanabilmesinin olmazsa olmazlarından birini oluşturan gazetecilerin, sosyal ve ekonomik haklarının kabul edilebilir bir düzeye çıkarılmasının, 49 yıl önce yürürlüğe giren 212 sayılı Yasa ile mümkün olabildiği hatırlatılan açıklamada, şunlar kaydedildi:

''Ancak aradan geçen süreçte, yasanın yaptırımdan yoksun oluşu, siyasal iktidarların da göz ardı etmeleri nedeniyle yaygın uygulamadan kaldırılması sonucunu doğurmuştur. Özlük haklarının giderek yok edilmesiyle başlayan süreç, gazetecilerin sendikal örgütlenme hakkını da ellerinden almıştır.

Mesleklerini yerine getirmeye çalışırken haksız eleştiri ve suçlamalara, tehditlere, kaba kuvvet saldırılarına, zaman zaman da can güvenliklerine yönelik girişimlere muhatap olan gazeteciler, bu yıl dönümünde de yasalar tarafından korunmamanın endişesini yaşamaktadır.''

Demokrasinin çok seslilikle ve ifade özgürlüğünün varlığıyla yaşama geçirilebileceği gerçeğinin göz ardı edilmesi yaklaşımının sürdüğü savunulan açıklamada, yayın organlarının iç sorunlarını gazetecileri işten çıkararak çözme alışkanlığının da değişmediği, gazetecilik faaliyetlerinin suç olarak nitelendirilmesi geleneğinin de aşılamadığı ifade edildi.
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler