"Ciğerim yanıyor, devlet nerede?"
Koca şiddeti nedeniyle ailesi paramparça olan kadınlardan yalnızca ikisi Ümmüsün Piri ve Gönül Dilekçi. Ümmüsün Piri, henüz 14 yaşındayken evlendirilen, o andan itibaren şiddet gören ve kocası tarafından “çırılçıplak soyularak sokağa atılan” bir anne.
40 yıl evli kaldıktan sonra eşinden boşananan ve devletten koruma talep eden, Ankara sokaklarında selpak satarak geçimini sürdüren Piri, “sek sek oynarken görücü geldiğini” söylüyor; “Namus töresine kurban gittim. Erkekler hangi namusun peşinde? Devlet hangi aileyi koruyor?” diye soruyor. Gönül Dilekçi ise çok değil, bundan 50 gün önce kocası tarafından, babasının evinde, 4 yerinden bıçaklanarak katledildi. Babası Yusuf Dilekçi, elinde kızının fotoğrafı, gözü yaşlı hükümete sesleniyor: “Savcı kızıma ‘Çok çok ölürsün’ demiş. Kızım öldü. Ciğerim yanıyor, devlet nerede?”
‘Yediğim ekmek bile işaretliydi’
Ümmüsün Piri, Kırşehir’in Kaman ilçesinin Hacı Ömer köyünden. Köyde doğup büyümüş. Ailesi tarafından ölen ablasının nüfusuna kaydettirilmiş. İlkokula da bu nedenle çok küçük yaşta başlamış. Evlendirildiği anı ise hiç unutamadığını belirterek, o günü şöyle anlatıyor:
“20 Ekim 1971 yılında evlendim Doğan’la. Henüz 14 yaşındaydım. Doğan da bizim komşumuzdu, 29 yaşındaydı. Ben ona amca diyordum. Zaten ben ilkokulu bitirir bitirmez görücüler gelmeye başladı. Ben de onlardan kaçar, sokakta sek sek oynardım. Doğan’ın ailesi beni istemeye geldi bir gün. Babam önce düşündü, evlendirmek istemedi. Sonra Doğan’ın ailesi tuzak kurdu bana. Babam beni komşuya, buğday elemek için kullanılan kalbur almaya göndermişti. Bir de baktım Doğan’ın ablası ile kendisi de benim kalbur almaya gittiğim eve gelmiş. Gizlendim, kapıyı kilitledim. Sonra pencereden atladım. Eve geldiğimde durumu babama anlattım. Hiç unutmuyorum. ‘Eyvah... namus elden gitti’ dedi babam. İlerleyen günlerde de bir de baktım, beni Doğan’a vermişler. Böylece evlenmiş olduk. Yani namus töresine kurban gittim.”
Piri, evlendiği günden itibaren eşinin şiddetine maruz kaldığını belirtiyor; “Evlenir evlenmez, kapıyı üzerime kilitlediler. Beni adamın eline verdiler. İlk gece öyle bir kan geldi ki... Ölüyorum sandım... Buna karşın ‘Sen dul geldin, haydi dön evine’ dedi eşim. Ardından ha bire dayak. ‘Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin’ diye diye dayak... Döve döve iki çocuğumu düşürdü. Ulucanlar’da bir doğumevi vardı; hâlâ oraya gider acaba bir çocuk ‘bu da benim annem’ diye bana sarılır mı diye düşünürüm” diyor.
Eşiyle 40 yıl evli kaldığını, bu süre içinde eşi tarafından “çırılçıplak soyularak, sokağa atıldığını, başka erkeklerle cinsel ilişki yaşamaya zorlandığını, eve kilitlenip, yediği ekmeklerin bile ‘çok yememesi için’ işaretlendiğini, eğer yerse ardından şiddete uğradığını” da dile getiren, yaşamını bugün selpak satarak ve eşinden kalan 190 TL’lik nafaka ile sürdüren Piri, “8 Mart Kadınlar Günü’nde devletimize, hukukçulara sesleniyorum: Bana sokakta sek sek oynarken görücü geldi, hayatım bitti. Erkekler hangi namusun peşinde? Eski eşim bana şiddet uyguladığı halde ceza almadı. Devlet hangi aileyi, hangi kadını koruyor?” diyor.
‘Bu hükümet mi kadınları koruyacak?
Henüz 50 gün önce, boşanmak istediği eşi tarafından, Etimesgut’taki baba evinde, 4 yerinden bıçaklanarak öldürülen 34 yaşıdaki Gönül Dilekçi’nin babası Yusuf Dilekçi, kızının eşi Metin C. tarafından daha önce de bıçaklandığını, kızının bunun üzerine eşinden ayrılarak, baba evine yerleştiğini söylüyor.
Gönül’ün henüz iki aylık evliyken eşi tarafından şiddet gördüğünü, bacağından bıçaklandığını ve baba evine yerleştikten sonra da “Benim arkamda koskoca Türkiye Cumhuriyeti var. Seni öldüreceğim. Senin arkanda kim var?” diye mesajlar aldığını belirten Dilekçi, olay gününü şöyle anlatıyor:
“Metin, kızımı tehdit ediyordu. Hatta bizi de tehdit etti. ‘Sizi de öldüreceğim’ dedi. Ben bir inşaatta bekçilik yapıyorum. Olay günü de evde yoktum. Annesi de özel bir şirkette görevli. Olayın olduğu gece çatıya, terasa çıkmış. Oradaki bütün kabloları kesmiş. Bütün gece orada beklemiş ve terastan bizim eve gelip, eşimin sabah 6.30 sularında işe gitmek için evden ayrılmasıyla, kızımı bıçaklayıp öldürmüş. Öldürdükten sonra da bana ve ağabeyine telefon etti. ‘Kızınızı öldürdüm, git bak evine’ diye... Olay günü sabah 7.30’da eve geldim, baktım ki kızım kapının önünde cansız yatıyor.”
Olayın ardından savcılığa ifade verdiklerini, ifade sırasında kızının eşinin daha önce de “kadın ticareti, uyuşturucu madde satışı” gibi suçlardan dosyasının bulunduğunu öğrendiklerini anlatan Dilekçi, “Madem bu adam bu kadar suçlu, nasıl serbest bırakılıyor? Hatta, kızım anlatmıştı. Bir keresinde Metin’in ağabeyinin eşi uyuşturucu madde satarken yakalanmış, sonra serbest bırakılmış. Kızım, ‘Baba, bir savcı bulmuşlar ve serbest bırakmışlar. Savcı Karslıymış. Savcıya 100 bin TL rüşvet vermişler. Bu parayı nasıl bulmuşlar? Hatta aynı savcı, ben de tehdit alıyorum dediğimde, bana, çok çok ölürsün dedi. Bunlar nasıl bir aile anlamadım?’ dedi. İşte o savcı kızıma ‘Çok çok ölürsün’ dedi, kızım öldü” görüşünü dile getiriyor.
Hükümete “O savcıyı bulun” çağrısında bulunan Dilekçi, gözü yaşlı şunları söylüyor:
“Yeter artık durdursunlar bu cinayetleri. Canım yanıyor, devlet nerede? Bu hükümet mi kadınları koruyacak, inanmıyorum.”
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu