"Çocuk sayısı empoze edilemez"

Avrupa Konseyi'nin kadın ve çocuk haklarından sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Gabriella Battaini-Dragoni, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın "üç çocuk yapın" telkinleriyle ilgili olarak "Seçme özgürlüğüne sahip olmak, kadın ve erkeğin demokratik bir toplumda yaşamasının çok önemli yönü. Bir, iki, üç, dört ya da beş çocuk hiçbir şekilde empoze edilemez" derken, AKP hükümetinin kürtajın yasaklanmasına ilişkin yaklaşımı konusunda ise öncelikli olarak kadınların fiziksel bütünlüğünün korunması gerekliliğine işaret etti.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 08.03.2013 - 07:48

8 Mart Dünya Kadınlar günü öncesinde Cumhuriyet’in sorularını yanıtlayan Battaini, dikkat çeken mesajlar verdi.

Battaini, sözleşmenin yürürlüğe girmesi için 75. maddesindeki sürecin tamamlanması gerektiğini, 75. madde gereğince, sözleşmeyi sekizi Avrupa Konseyi üyesi olmak üzere on devlet onayladıktan sonraki üç aylık sürenin sonunu takip eden ayın ilk günü yürürlüğe gireceğini dile getiren Battaini, bundan sonra sözleşmeye taraf olan ülkelerin bağımsız bir komite tarafından izlemeye alınacağını söyledi.

Battai’nin verdiği mesajlar özetle şöyle:

Cinsiyet eşitliğinde sıkıntı var: Türkiye’de son 15 yıla baktığımızda, kadınların yaşamında olumlu bir trend sağlanması için bazı önlemler alındığını görüyoruz. İnanıyoruz ki, bunlar önemli adımlar. Örneğin evlilik yaşı 15’den 18’e çıkarıldı, ikinci olarak 2003’te sunulan yasa, çünkü bu yasa çalışma yaşamındaki eşitsizliği ortadan kaldırdı. Ek bir adım, 2009’da atıldı, bu konudaki gelişmeleri izlemek üzere Meclis komisyonu kuruldu. Kadın hakları ve cinsiyet eşitliği konusu Türkiye’de ciddiye alınıyor. Bu Türkiye’nin mükemmel olduğu anlamına gelmiyor, çünkü hiç kimse mükemmel değildir. Bütün üye ülkelerde hala bu konuda sıkıntı var.

Karar verici noktasında kadınlar sınırlı: Türkiye’de kadınlar, 1934 yılında oy verme hakkına kavuştu, bu Avrupa ülkeleri ile kıyaslandığında oldukça sıra dışı bir durum. Ancak, karar verici olma noktasında ve siyasi etkinlik konusunda hala çok sınırlı... Bu önemli bir problem. İş alanındaki eşitsizliğe gelince, aynı işi yapmasına karşın kadınlar erkek meslektaşlarına göre daha az kazanabiliyor. Ayrıca, fırsatları arka planda kalıyor. Atılan adımlar cinsiyet eşitliğinin sağlanması için yeterli değil.

Psikolojik şiddet ve zorla evlilik önlenmeli: Türkiye, cinsel tacize, kürtajın zorlanmasına, töre cinayetlerine kadar üst düzeyde reformlar gerçekleştirdi... İstanbul Sözleşmesi, bu düzenlemelerin yapılmasını gerektiriyordu, kadına şiddetin önlemlesi ve şiddete maruz kalan kadınların korunması için. Türkiye’nin bunu öncelikli olarak onaylamasının bir nedeni de, kadına şiddetin önlenmesine yönelik düzenlemeleri zaten yapmış olması. Türkiye’nin mevzuatı, kadına şiddetin önlenmesine ve cezalandırılmasına yönelik çok açık. Sözleşme, kadına yönelik başka alanlardaki şiddeti de tanımlamaktadır. Bu alanlarda Türkiye bazı yapması gerekenler var. Özellikle, örneğin psikolojik şiddet, evliliğe zorlanmak gibi. Bunlar henüz Türkiye’nin ulusal yasaları tarafından kapsanmadı, ancak bunlar sözleşmede bulunuyor. Türkiye’nin sözleşmeyi onaylamasıyla, bunları en kısa zamanda uygun yasalarla benimsemeleri gerekiyor.

Avrupa’da başardık: Töre cinayetleri sadece Türkiye’ye özgü değil. Ben bir İtalyanım ve İtalya’da bu var. Burada altı çizilmesi gereken konu, yasaların yeterli olmadığı... Yasalar önemli ve gerekli ama en az onlar kadar toplumdaki farkındalık da önemli ve gerekli. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda toplumu nasıl bilinçlendireceğimizi düşünmeliyiz. Bazı üye ülkelerde kadınların istismar edilmesinin ardından ne yapacaklarını bilemediklerini düşünüyoruz, örneğin kime başvuracaklar, barınaklara mı gidecekler gibi. Kadına şiddet uygulayanı cezalandıramazsak, bu konuda mevcut durumu değiştirme şansımız da olmaz. Biz Avrupa’da bunu başardık. Töre cinayetlerinin önlenmesi konusunda alınacak önemlere zihniyet değişikliğinin sağlanması da eşlik etmelidir. Bu konuda, kültürün, geleneklerin değiştirilmesi için yapılacak çok şey var. İstanbul Sözleşmesi bu anlamda çok yararlı olacaktır.

Çocuk sayısı empoze edilemez: Sözleşmenin, seçim özgürlüğünün tanınması ve kendi kaderini tayin hakkı maddelerini anımsatmak istiyorum. Hem kadın hem erkek, ikisi birden özgür ve demokratik toplumların köşe taşlarını oluşturular. Avrupa Konseyi’nin de temsil ettiği gibi, bizim haklarımız ve değerlerimiz bulunmaktadır. Kendi kaderini tayin hakkı ve seçme özgürlüğü ne alama gelir? Bu kendi kendine karar verme olanağını verir, yaşamın her alanında. Örneğin, çocuklar için çalışmak gibi... Nasıl yaşamak isteğimiz, nasıl bir eğitim almak istediğimiz, kiminle evlenmek istediğimiz ya da kaç çocuk sahibi olmak istediğimiz gibi... Seçme özgürlüğüne sahip olmak, kadın ve erkeğin demokratik bir toplumda yaşamasının çok önemli yönü. Bir, iki, üç, dört ya da beş çocuk hiçbir şekilde empoze edilemez. Herkes bunu özgürce ifade edebilir, ifade özgürlüğü bağlamında ki bu da çok önemlidir, Türkiye’de de bunu herkes söylebilir ama empoze edemez.

Kadınların bedenine saygı: Kürtaj Türkiye’de önemli bir tartışma konusu... Hepimiz insanız ama özellikle kadınların bedensel bütünlüğüne saygı gösterilmek zorunda. Öncelikle ilkeden başlayalım. Fiziksel bütünlük... Avrupa’da bu konuda bir örnek uygulama bulunmuyor. İstanbul Sözleşmesi, kadının kürtaja zorlanmasını yasaklıyor. Dikkate alınması gerekir ki, kendi kaderini belirleme hakkı çok önemli. Kadınlar bu konuda, kendi değerlerine göre karar veriyor ve buna saygı gösterilmesi gerekir. Bazı kadınlar birçok nedenden dolayı kürtaj olmak istiyor. Bazıları da istemiyor, burada önemli olan seçme özgürlüğü ve kendi kaderini belirleme hakkıdır. Şunda açık olmak gerekiyor, eğer kadınlar bu konuda gerekli hizmetlere ulaşamazlarsa, eğer bunu yapmaya karar verilerse, farklı yollardan gerçekleştirebilirler, yurtdışına gidebilirler.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler