Çoktan iş işten geçmiş oluyor… Son örnek: Çaldağı

“Danıştay, Çaldağı’ndaki nikel madenine verilen orman tahsisi izninin iptali davasının reddi kararının bozulmasının düzeltilmesi istemini reddetti...” Tek başına yukarıdaki cümle bile Türkiye’de çevre mücadelesinin hangi hukuki zorluklardan geçtiğini ortaya koyuyor. Süreç böylesine uzun olunca da mahkemelerden çevre lehine karar çıktığında bile çoktan iş işten geçmiş oluyor. Çaldağı’nın da aynı akıbete uğramaması için mücadele edenler açısından bu uzun hukuki cümlenin özeti, Danıştay, “Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez” Anayasa hükmünden hareketle, ormanların madene tahsisine geçit vermedi. Çevrecilerin avukatları, mahkemeden karar çıkıncaya dek yok edilen alanları örnek göstererek, Çaldağı’nın “çaldırılmaması” için kararın bir an önce uygulanmasını istedi.

Danıştay’ın verdiği son kararda, özetle şu görüşlere yer verildi: “Anayasamız, doğal kaynaklarımızın en önemlilerinden biri olan ormanların korunması ve sahaların genişletilmesi için devlete gereken tedbirleri alıp kanun koymayı ve bütün ormanların gözetimi ödevini getirmektedir.”

2 milyon ağaç

Davacılar arasında yer alan Turgutlu Çevre Platformu avukatlarından Arif Ali Cangı, Çaldağı’nda hukuki mücadeleye 2009 yılında “yaklaşık 2 milyon ağaç kesilmesinin an meselesi” olması nedeniyle başladıklarını anımsatarak “Görünen o ki biz davayı kazanacağız ancak o 2 milyon, belki de daha fazla ağaca kıyıldı” dedi.

TURÇEP sözcülerinden Metin Sert, Çaldağı’nda iş işten geçmeden mahkeme kararlarının bir an önce yerine getirilmesini istedi. Sert, “Çaldağı’nda yapılacak Gediz Havzası’nın 18 milyon ton sülfürik asitle yok edilmesidir. Bu miktarla İzmir Körfezi’nden Çin Denizi’ne kadar TIR’lar arka arkaya dizilir. Mahkemelerden iş işten geçmeden bir an önce karar vermesini ve adaletin tecelli etmesini bekliyoruz” diye konuştu.

Platform avukatı Tayfun Duru da “Uzun hukuki süreçlerde atı alan Üsküdar’ı geçiyor. Bergama’da olduğu gibi çevre felaketleri yaşanıyor” dedi.