Davutoğlu'ndan "kürt açılımı" yorumu

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, hükümetin başlattığı "Kürt Açılımı" projesiyle ilgili olarak, "Özgürlük alanını daraltarak birliktelik görüntüsü vermek yerine bunu genişleterek, vatandaşlık haklarının bütününü koruma altına alarak, devletin bu konuda halkına en geniş özgürlük alanı tanıdığı bir anlayışı harekete geçirmek gerekiyor" dedi.

Davutoğlu'ndan
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 18.09.2009 - 10:23

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, CNN Türk'te katıldığı bir programda gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Davutoğlu, "Kürt meselesi ya da terör meselesi olarak olayın yansıtılmasının ötesinde hangi kökenden gelirse gelsin bütün vatandaşlar arasında özgürlük alanını genişletecek, ait oldukları devletin vatandaşı olmanın gururunu onlara yaşatacak bir proje olmasını arzu ettiklerini" söyledi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın son kullandığı kavramla bu projeye "milli birlik hareketi" dediğini belirten Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Biz öylesine ortak bir amaç etrafında bütünleşelim ki küçük kültürel farklılıklar, siyasi yaklaşım farklılıkları, ortak birlik bilincini zayıflatmasın. Güçlü bir aidiyet bilinci oluşturalım. Bizde Türk, Kürt, Arnavut, Boşnak, Kafkasya'dan gelmiş veya Balkanlar'dan, Kerkük'ten gelmiş apayrı insanların aynı apartmanda değişik katlarda yaşadığını görürsünüz, aile içinde evlilikler yaptıklarını görürsünüz. Bizde böyle bir ayrım göremezsiniz."

Kendisinin "tarihdaşlık" kavramını geliştirdiğini söyleyen ve bu coğrafyadaki bütün insanların ortak tarih anlayışına sahip olduğunu vurgulayan Davutoğlu, şunları söyledi:

"Vatandaşlık aidiyet hissinin en güçlü şekle getirilmesidir, aidiyet hissinin güçlendirilmesi demokratikleşme, özgürlük alanlarının geliştirilmesiyle olur. Yani tek tip bir anlayışı geliştirelim herkes buna tabi olsun yaklaşımı aidiyet hissini geliştirmez. Aidiyet hissini geliştirecek olan en geniş özgürlük alanını tanımlayıp, bu özgürlük alanının, vatandaşlık bilinciyle devlete, aidiyet şeklinde bağlanmasıdır. İnsanların hür iradeleriyle, ait oldukları devlete, güçlü şekilde bağlanmalarından daha güçlü bir siyasi meşruiyet temeli yok. Dolayısıyla daha önce denenmiş yöntemlerden farklı olarak milli birlik projesiyle, demokratikleşme projesi arasındaki irtibat burada sağlanıyor."


"Türkiye'nin doğal seyri içinde atması gereken adımlardır"

Milli birlik projesinin uygulama alanında önemli bir rolü olduğu yönündeki tespit üzerine Davutoğlu, "Demokratikleşme adımları Türkiye'nin doğal seyri içinde atması gereken adımlardır. İşin bir tarafında özgürlük diğer tarafında da terör var. Ancak güvenlik ve özgürlük alanı etnik kökeni, mezhebi ne olursa olsun bizim vatandaşlarımıza karşı olan bir borcumuz. Diğer tarafta da Türkiye'nin 30 yıldır kan kaybetmesine neden olan bir problemle karşı karşıyayız. Geldiğimiz noktada bunu çözmemiz lazım" dedi.

Sorunla doğrudan ilgili bölgede Türkiye, Suriye, İran ve Irak olduğunu ve üç ülkeyle de Türkiye'nin eskiden beri güvenlik bağlamında temaslarının mevcut olduğunu belirten Davutoğlu, kendisinin şu anda yürüttüğü temasların yeni başlamadığını kaydetti. Suriye ile Türkiye'nin son dönemde çok yoğun güvenlik işbirliği mekanizmaları oluşturduğunu, Irak ile daha önce de işbirliği bulunduğunu ve yeni bir üçlü mekanizma geliştirdiklerini, Irak merkezi hükümetiyle ve kuzeydeki bölgesel yönetimle de yürütülen temaslar olduğunu söyledi. Davutoğlu, İran ile de aynı şekilde PKK-PJAK bağlamında bir ilişkinin mevcut olduğunu ifade etti.


"Türkiye'nin güvenlik meselesi aynı zamanda AB'nin meselesidir"

Davutoğlu "kürt açılımı" ile ilgili şunları söyledi:
"İçerde kürt açılımı zaten kendi vatandaşlarıyla irtibatlarını güçlendiren bir şey olarak sürecek. Onun için Başbakanımız 'bu bir paket değil' diyor. Bir paket yapılıp bu bitti diye düşünülemez. Bu her dönemde yenilenen toplumsal sözleşmemiz olacak.

Çevremizde terör üretmeyen, güvenlik sorunu üretmeyen bir coğrafya istiyoruz. Irak ve Suriye dost ve komşu ülke, ama aynı zamanda bizim bütün güney sınırımızı, bin kilometrelik sınırımızı güvenlik altına alıyoruz. Bunun üçüncü boyutu da AB içindeki unsurlardır. Türkiye'nin karşı karşıya geldiği güvenlik meselesi aynı zamanda AB'nin güvenlik meselesidir."

İran, Suriye, Irak, AB ve ABD'nin terör örgütü PKK'ya yönelik 'silahı bırak dağdan in" baskısı yapıp yapmadıklarının sorulması üzerine Davutoğlu, bu konuda ayrıntıya girmesinin mümkün olmayacağını, ancak ülkelerle ciddi bir işbirliği içinde olduklarını ifade etti.

Davutoğlu, Dağlıca baskının ardından Irak ile Türkiye arasında ve kuzey Irak ile Türkiye arasında ciddi bir kriz beklendiğini, ancak bu saldırılardan 4 ay sonra Irak ile bugün 18 bakanı bir araya getiren Irak ile Yüksek Stratejik İşbirliği Konseyi anlaşmasını imzaladıklarını söyleyerek, bunun Türkiye'nin diplomatik başarısı olduğunun altını çizdi.
 

"Görmek istediğimiz tarihi şekillendiren bir Türkiye'dir"

Programda Türkiye'nin genel dış politikasıyla ilgili bilgiler de veren Davutoğlu, Türkiye ile ilgili birçok sorunun Cumhuriyet tarihi boyunca hep gündemde kaldığını, her bir sorunu sorun olarak görüp onun detaylarına girmek yerine Türkiye'nin stratejik geleceğiyle ilgili vizyon üretmeye odaklandıklarını belirtti.

"Yapmaya çalıştığımız sorunlara dayalı bir yaklaşım değil vizyona dayalı bir yaklaşım" diyen Davutoğlu, kendilerine 10 sene sonra nasıl bir Türkiye görmek istedikleri sorusunu sorduklarını kaydetti.

Davutoğlu, Türkiye'nin gelecek vizyonuyla ilgili şunları söyledi:

"Gelecekte tarihi şekillendiren bir Türkiye mi yoksa o tarihin sürüklediği bir Türkiye mi görmek istiyoruz? Bizim görmek istediğimiz tarihi şekillendiren bir Türkiye'dir...Yapmaya çalıştığımız gelecekte 20 yıl sonra Cumhuriyetin 100. yılında öyle bir Türkiye olsun ki çevresindeki bütün ülkelerin çekim merkezi olsun. O bölgelerde olan her olayda Türkiye'nin pozitif bir katkısı olsun."
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler