Demirtaş: Tayyip giderse Kürtçe gelir

KESK Genel Sekreteri Emirali Şimşek ve Tüm-Bel-Sen Genel Başkanı Vicdan Baykara ile beraberindeki heyet DTP Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş'ı Meclis'teki makamında ziyaret etti. KESK Genel Sekreteri Şimşek kamuda toplu iş sözleşmesinin önündeki engellerin kaldırılması için destek istedi. Demirtaş ise AKP'nin, "yandaş sendika" yaratma gayreti içinde olduğunu savunarak emekten yana olan sendikaların diskalifeye edilmek istendiğini kaydetti. 

Kriz ortamında işverenlerin değil çalışanların desteklenmesi gerektiğini kaydeden Demirtaş, bunun ancak toplu iş sözleşmesiyle sağlanabileceğine dikkat çekti. Demirtaş, yandaş sendikalara üye olanlara promosyon olarak atama, tayin ve terfi tekliflerinin yapıldığını savundu.

"Tayyip giderse Kürtçe gelir"

Demirtaş gazetecilerin soruları üzerine Başbakan Erdoğan'ın, DTP Genel başkanı Ahmet Türk'ün grup toplantısında Kürtçe konuşmasıyla ilgili sözlerini değerlendirdi. Erdoğan'ın "Yasal boşluk var, dil üzerindeki baskıları kaldıralım" demesi gerektiğini savunan Demirtaş şunları söyledi:
"Ama kendisi anlaşılmaz bir tavır içine girdi. Türk, o sözleri Türkçe söylese hiçbir sıkıntı olmazdı. Ancak 'başka bir dil kullandı' diye kıyametlerin kopması, dil üzerindeki yasağın sürdüğünü gösteriyor. Başbakan'ın savunması, 'ben sadece bir cümle konuşuyorum' şeklinde. Ancak Milletvekilimiz Sırrı Sakık, Kürtçe 'su getir' dediği için hakkında dava açılmış ve Meclis'e fezleke gönderilmişti. Savcılar cümle uzunluğuna bakarak mı soruşturma açıyor. Tayyip giderse, Kürtçe gelir"

"Hukuki tartışmalar abestir"

Demirtaş, Türk'ün grup toplantısında Kürtçe konuşarak anayasal suç işlediği yönündeki tartışmaların hatırlatılması üzerine de Anayasa ve İçtüzüğü iyi bildiklerini, İçtüzükte ''TBMM çalışmalarının Türkçe olacağı"na ilişkin herhangi bir madde bulunmadığını söyledi.
Demirtaş, "Anayasanın ilk 3 maddesine atıfta bulunuluyor, burada Türkiye'nin laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu da ifade edilir. Grup toplantıları, Anayasanın ilk 3 maddesine bağlı olacaksa, bu toplantılara başörtülü kadınlar da katılamaz. Oranın resmi dili Türkçe ise, resmi ortamı da laik ortamdır. AKP'nin, MHP'nin, zaman zaman da bizim grup toplantılarımıza başörtülü insanların katılamaması gerekir. Dolayısıyla meseleyi bu kadar dar yorumlamak yerine, sorunun nereden çıktığını tespit etmemiz lazım. Mesele bir Anayasa ihlali değil, mesele, Anayasa ve yasaların toplumun haklarını ihlal ediyor olmasıdır. DTP, Anayasayı ihlal etmiyor. Mevcut zihniyet toplumun haklarını ihlal ediyor. Burada değişmesi gereken toplum veya partimiz değil, değişmesi gereken yasalardır. Hukuki tartışmalar abestir. Tartışılacaksa, yasaklar, anlamsız baskılar tartışılmalıdır. Bizim derdimiz Anayasayı ihlal etmek veya bunu tartışmaya açmak değildi. Dünya Anadil Günü meselesiyle halkın dilinin yasak olduğuna vurgu yapmaktı."