Demokrat...

İnsanın geleneğinde var; baskı-korku arttı mı sinizm yaygınlaşır. Herkeste bir nemelazımcılık gelişir. Her şeye alay ederek bakan, överken her şeyi iğneleyen, en ciddi konuları hafife alan sinikler ortaya çıkar.
Sinike sormuşlar: “Demokrasi neye yarar?”
- Demokratı hapiste tutmaya, halkı korkuyla yönetmeye.
“Demokrat iktidar nedir?”
- Halkın tepesinde Demokles’in kılıcını, yani her an gerçekleşecek tehlikeyi canlı tutma, korkuyu sürekli kılma işi…
Amerikalı Rick Bayan’ın hazırladığı bir sinik sözlük vardı. Aklımda kaldığı kadarıyla, kapitalist için, “Bütün topluma yemek vaat eden, ama en büyük lokmayı kendisine ayıran kişi” yazıyordu.
Türkiye’de olaylara böyle bakmak bile artık yürek işi değil mi? Levent Kırca olmasa, siyasal güldürü ölürdü çoktan. Lokmanın büyüğünü kapanlar, artık her şeyi istiyorlar.
Stein Ringen’in “Demokrasi neye yarar? Özgürlük ve Ahlaki Yönetim Üzerine” adlı kitabını okurken aklıma geldi.
“Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir” diyor anayasa. Anadolu insanı yapılmayacak, yapılamayacak şeyleri söyleyenler için:
- “Derler derler…” der.
Türkiye demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir, derler…
Elin ağzı torba değil ki büzesin. Adam der.
Peki, gerçek ne?
Onu nerede kaybettiysek orada bulmak zorundayız. Yani seçim sandığında; 2002 seçim sandığında gerçeği ve ulusal bilinci yitirdik, önümüzdeki seçim sandığında bulup çıkaracağız. Demokrasi, sefaleti, sömürüyü, otokrasiyi, insanlık onurunu yok eden cehaleti örten bir perde midir?
Demokrasi aslında, “özgürlük ve ahlaki bir yönetim” arayışı değil midir?
Elbette özgürlük ve ahlaki yönetim arayışıdır. Ringen, yoksulluk ve ekonomik paylaşım noktasındaki farklılıkların demokrasi anlayışını da farklılaştırdığını tekrarlıyor. Ve diyor ki, “Benim sorum demokrasilerin ne kadar demokratik oldukları değil, ne kadar iyi olduklarıdır. Rejime elbette bakmalıyız. Ama rejimin altında yaşayan insanlara da bakmalıyız. Orada neyi arayacağımızı bilmemiz gerekir. Neleri nerede arayacağımızı kesinleştirene kadar, hiçbir bilgi demokratikliğin, hiçbir veri yığını bizi demokrasilerin ne kadar iyi olduğu sorusuna ikna edici bir yanıt bulmaya götüremez.”
Irak’da, Afganistan’da seçim yapılıyor diye demokrasiyle yönetiliyor olduklarına dair binlerce sayfa yazılabilir. Ama her iki ülkede son 10 yılda ölen 5 milyon insanın ruhunu, acılarını ve halen ölmekte olanları nereye yazacağız? Onları demokratikleştirmek için öldüren demokrat Batı’nın tarihine mi? Bunun demokrasiye katkısı ne? Demokrasi, bu çelişkileri nedeniyle insanlığın gözünde en değersiz noktadadır. Çünkü demokrasi denen ikiyüzlü siyaseti insanlar reddetmektedir.
Türkiye demokrasi ise otokrasi ne demektir?
Seçimleri şaibeli, kamu hizmeti iktidar partisinin militan kadrolarınca işgal edilmiş, iktidar partisine mensupluk referans olmuş, siyasal muhaliflik ise suç sayılıyor. Ülke yönetimine katılımda yarış ortadan kalkmış. Yoksulluk, açlık, siyasi malzeme; yolsuzluk zenginleşme aracı olmuş. Demokratik ekonomi, yandaş kalkınması haline gelmiş. Kamu maliyesi arpalık olmuş.
- Türkiye, demokratik, laik, sosyal…
Derler, derler.
İnanan kim? Halk buna inanıyor mu? Halk neresinde bu rejimin?
Türkiye’de özgürlük ve ahlaki yönetim arayışında olanları yok etmeye güdümlü bir iktidar var. Liberal faşistler, dün dündür bugün bugün, diyor ve semiriyor diye halk bunca acıya ve zulme maruz mu kalacak?
Neyin doğru, gerçek olduğu liberal faşistlerin umurunda mı? Onlar beslendiği sürece fark ediyor mu iktidarda olanın ne yaptığı, kim olduğu?
Hükümetteki başıbozuklukları ve yetersizlikleri keşfetmek birileri için cesaret kırıcı, üzüntü verici olabilir. Ama bunları görmezden gelmek, saklamak, üzerini örtmek kimin işine yarıyor?
Bindikleri dalı kesenler, ağacı kurutmaya çalışanlar, Türkiye’de cehaletin cüreti karşısında suspus olanlara sesleniyorum:
Demokrasi: “Halkın egemenliği temeline dayanan yönetim biçimidir.”
Demokrat: “Demokrasi yani halk yanlısı olandır.”
Otokrasi: “Hükümdarın bütün kudreti elinde bulundurduğu yönetim biçimidir.”
Türkiye’de, 2010 yılında kendine demokrat diyenlere, aydın diyenlere Recep Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarı için üç vakit eda ile hep bir ağızdan cülusiye bekleyen yeniçeri gibi, “Padişahım çok yaşa” diye bağırmak yakışıyor mu?
Halkın gözü önünde yaşanan bu düzen, ilk seçimde “Mağrurlanma padişah, senden büyük halk var” diyen Türkiye ulusunca yıkıldığında, kimse ağlamasın. Demokrasi halkın egemenliğidir. Halk en büyük demokrattır, halk unutmaz.

En Çok Okunan Haberler
-
'Son kabadayı' olarak biliyordu: Koğuşunda ölü bulundu
-
İmamoğlu farkı açıyor!
-
Nereden çıktı bu ‘kurucu önder’ lafı?
-
İsrail Şam'ı vurdu!
-
MSB'den açıklama geldi!
-
Oyuncu Şinasi Yurtsever hayatını kaybetti
-
İmamoğlu’nun şansı
-
Özgür Özel istifasını istemişti: Yusuf Özcan istifa etti
-
AKP'li başkanın eşine ‘kritik’ atama
-
İmamoğlu, o eleştirilere yanıt verdi