Diktatör ve Medya
Türk medyası Esad söyleşisine içerik olarak değil şekilci bir bakışla yaklaşıyor...
Cumhuriyet Gazetesi’nin Ankara Temsilcisi Utku Çakırözer’in Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ile yaptığı söyleşi uzun süredir tek kaynaktan beslenen Türk medyasını bir hayli sarstı. Söyleşinin içeriğinden çok söyleşinin nasıl alındığı, hangi gazetecilerin gitmekten vazgeçtiği, bu bir propaganda mıdır değil midir gibisinden pek çok konu tartışılıyor şu sıralar. Ben kendi görüşümü hemen söyleyeyim Utku Çakırözer’in söyleşisi uluslararası alanda bir gazetecilik başarısıdır. Yabancı medya organları böyle bir söyleşi şansı elde etseydi hiç tereddüt etmeden verir ve bunun reklamını da yapardı. İş habercilikse eli kanlı bir diktatörle, bir teröristle ya da bir katille bile söyleşi yapılabilir. Gazeteci avukat, savcı, ya da yargıç değildir. O sadece bir aracıdır ve doğru soruları sorarak insanların haber ve bilgi özgürlüğüne hizmet eder. Bu özgürlük kendi içinde okurların hoşlarına gitmeyecek mesajları da içerebilir.
Esad söyleşisinin Türkiye’de gazetecilik etiği üzerine bu kadar fırtına koparmasının ardında Türk medyasının bir süredir motorları bozulmuş, pervaneyle uçmaya çalışan bir uçak haline gelmiş olmasının da payı var. “Bu propaganda olur, bu iktidarı kızdırır, bu bizim ihale işini etkiler, patron kızar” gibi bahanelerle kendilerini oto-sansüre bazı durumlarda doğrudan sansüre maruz bırakan bir ana akım medya var bugün.
Anlaşıldığı kadarıyla Esad ile söyleşiyi ülkemizdeki ünlü birkaç gazeteci talep etmesine karşın bu gazeteciler iddialara göre gelen bir uyarı üzerine söyleşiden vazgeçmişler. Aralarındaki gazetelerden birinin editörü ise bu söyleşinin Esad’ın propagandası haline geleceği kaygısıyla muhabirini göndermek istememiş. Yani kendi gazetesinin de içinde bulunduğu Türk medyası bu ülkedeki propaganda bombardımanından bağımsız öyle mi? İşte bu tek bir sözcükle gülünç bir açıklama. Bir hükümetin propagandasından rahatsız olmayan bir editör neden başka bir hükümetin propagandasından çekiniyor?
Diktatörlerle ilgili bilinmesi gereken en önemli şeylerden biri yalan söylemeleri ve bu yalanlarına da kendilerinin inanmasıdır. Esad’ın Cumhuriyet ile söyleşisinde bu yalanların ipuçları da açık bir biçimde görülebiliyor. Ayrıca eli kanlı bir liderin kafa haritasının da ortaya çıkması açısından önemi var.
Suriye bizim için artık bir güvenlik sorunu oldu. O yüzden “söyleşi yanlıştı, olmamalıydı, sorular iyi değildi” gibi çocukça yaklaşımları bırakmak lazım. Sınıra asker yığıldığı, savaşın kapımızda olduğunun ima edildiği bir ortamda böyle bir söyleşi herkes için fırsattır. Esad hangi mesajları vermiş, satır aralarında ne demek istemiş, nerede tehdit ediyor, nerede geri adım atıyor onlara dikkatle bakmak gerekir. Örneğin Türkiye için son derece önemli bir konu olan PKK meselesinde “sizi koruyamam” diyor Esad. Bu bizi de yakından ilgilendiren kendi ülkesindeki bir Kürt ayaklanmasına hatta yeni devletler oluşmasına yönelik üstü kapalı bir mesaj olabilir mi? Tutun ki Esad yarın bir şekilde ortadan kaldırıldı. Bu bile bu söyleşinin bir diktatörün yaptığı son söyleşi olması açısından önem taşır. Şimdi şekilciliği bırakmanın içeriğe bakmanın tam zamanı.
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu