DTP: Yeni bir anayasa Kürt sorununu çözer

DTP Genel Başkanı Ahmet Türk 89 yıl önceki demokratik sistemle karşılaştırıldığında bugün yaşanan ortamın çok daha geride seyrettiğini belirterek "Yeni bir anayasa ile katılımcı demokratik sistemini oturtmuş bir Türkiye'de, ne Kürt sorunu ne düşünce ve inanç sorunu ne de gelir adaletsizliği sorunu kalır" dedi. Türk "Kürt sorununun kanla çözülemediğinin açığa çıktığını" savundu.

DTP: Yeni bir anayasa Kürt sorununu çözer
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 23.04.2009 - 12:45

DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, kuruluşunun 89'ncu yıldönümü nedeniyle TBMM Genel Kurulu'ndaki özel gündemli toplantıda yaptığı konuşmada, bu yıldönümün geçtiğimiz yıllara göre ayrı bir önemi ve özelliği olduğunu söyledi. 89 yıl önce Büyük Millet Meclisi'nin, çoğulcu, temsiliyet ilkesi temelinde kurulduğunu kaydeden Türk, "Bütün kimliklerin ve kültürlerin, Kürdün-Türkün-Lazın-Çerkezin temsilde ifadesini buldukları bir ulusal meclis oluştu. Amaç, ülke üzerinde yaşayan tüm halkların oluşturduğu demokratik bir ulusal varlık kurmaktı. Birinci Meclis'in kabul ettiği 1921 Anayasası'nda âdemi merkeziyetçilik, temel bir prensip olarak yer aldı. Bildiğiniz gibi, 11. Madde ile illerin mahalli işlerinde özerk olmaları garanti altına alınmıştı" dedi.

Gazi Mustafa Kemal'in 16 Ocak 1923 İzmit konuşmasında "Ayrı bir Kürtlük düşünmektense, anayasamız gereğince zaten bir tür mahalli özerklikler oluşacaktır. O halde hangi vilayetin halkı Kürt ise onlar da kendi kendilerini özerk olarak idare edebileceklerdir" dediğini belirten Türk bunun gibi birçok belge ve örnekle, kuruluş döneminin demokratik zihniyetinin açıklanabileceğini söyledi. Türk şöyle konuştu:
"Öyle ki, 89 yıl önceki demokratik sistemimizle karşılaştırdığımızda, bugün yaşadığımız ortam çok daha geride seyretmektedir. O dönemin demokrasi ve özgürlük anlayışı, maalesef aradan 89 yıl geçmesine rağmen, günümüzden çok daha ilerideydi. Bu bakımdan, yıldönümünü kutlamakta olduğumuz halkımızın iradesi olan yüce meclisimizin kuruluş özünü ve ilk yıllarını sürekli olarak yeniden hatırlamak durumundayız. Bilinmelidir ki, o demokratik ruha, o her farklılığın bir zenginlik olarak tanınıp garanti altına alındığı zihniyete yeniden dönme uğraşı içerisinde olmazsak eğer, devraldığımız mirasa karşı büyük bir gaflet ve kötü niyet içinde oluruz. "
 

"Yeni anayasa sorunları çözer"

Yeni bir anayasa ile katılımcı demokratik sistemini oturtmuş bir Türkiye'de Kürt sorunu, düşünce ve inanç sorunu ve gelir adaletsizliği sorununun kalmayacağını ifade eden Türk "tersine, 70 milyonluk nüfusuyla, tam demokratik, kapsayıcı, aktif ve kalkınan bir ülke ortaya çıkar. Demokrasisi ile seküler yapısı ile, özgürlükçü toplumu ile, hem bölgesinde örnek bir ülke olur, hem de Avrupa Birliği üyeliği ile, doğu-batı çelişkisini ortadan kaldıran tarihi bir devrim gerçekleştirir. Bizim mücadelemiz de, rüyamız da, hayalimiz de budur. İki yıla yakın bir süreden beri meclisteki temsiliyetimizle, bütün uğraşımız ve çabamız bu hayali gerçekleştirmektir" dedi.
 

"Askeri vesayet anlayışı demokrasinin yakasından düşmüyor"

Kendilerini sürekli yenileyemeyen sistemlerin cumhuriyet rejimi ile yönetiliyor olsa bile otoriter olmaya mahkum olduğunu kaydeden Türk şunları kaydetti:
"Askeri vesayet ve seçkinci yönetim anlayışı, bir türlü demokrasimizin yakasından düşmemektedir. Kurumsal statüko, iç düşman, dış düşman tanımlamaları ile, tek millet tek dil söylemleriyle, otoriter ve vesayetçi yönetimi sürdürmeye devam etmektedir. Bu yaklaşımın, yıldönümünü kutladığımız parlamenter sistemimizin kuruluş özüyle uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. Tarihi çarpıtarak ve kendi otoriter yaklaşımları için kullanarak, meşruluk talep eden seçkinci anlayışa karşı demokratik mücadelemizi sürdürmeye her zaman olduğu gibi devam edeceğiz.'
 

"TBMM'nin içinden geçtiği en büyük sınav"

Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi'nin kurucu belgelerini ve sözleşmelerini yeniden raflardan indirmeye başladığını, yerel ve bölgesel meclislere daha fazla önem verdiklerini belirten Ahmet Türk "Ne var ki, bizde siyaset alanı-parlamenter demokrasi, pragmatist hedeflerinin peşine düşmüş bir şekilde, inisiyatif almaktan ve demokrasi lehine müdahalede bulunmaktan son derece aciz görünüyor. 23. Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin içinden geçtiği en büyük sınav budur. Bu sınavı, siyaset alanını güçlendirerek geçmek zorundayız. Bu yıldönümüne layık olmanın en büyük sorumluluğunun, bu olduğu inancındayım" dedi.
 

"Kürt sorununun kanla çözülemediği açığa çıkmıştır"

Kürt sorununun demokratik yollardan çözülmesi dışında hiçbir alternatifin kalmadığını, 1924'den beri "cebelleşilen" inanç ve ifade özgürlüğü sorunlarının bu dönemde çözülmesi gerektiğini de kaydeden Türk şöyle konuştu:
"Kanla, bastırmayla, gözyaşıyla hiçbir sorunun çözülemediği geçmiş acılı deneyimlerimizle yeteri kadar açığa çıkmıştır. Çağın demokratik değerleri doğrultusunda, birilerinin dediği gibi tekçi ulus-devlet dogması şeklinde değil, demokratik çoğulcu bir ulusal anlayışla, yeni bir anayasadan başlayarak, sorunlarımızı demokrasi içinde çözmek zorundayız. Bu bir tercih değildir. Geçmişin mirasına sadakat anlamında bir tarihi zorunluluktur. Demokratik ulusal egemenliğimizi pekiştirmenin tek yolu budur. Çocuklarımıza, demokratik ve özgür bir ülke oluşturmanın yolu, onları hapislere tıkamaktan ve olur olmaz cezalar vermekten geçmez. Kendi dönemi ile karşılaştırıldığında, hiçbir demokraside olmayan bir çocuk bayramına sahip olmamıza rağmen, çocuklarımıza reva gördüğümüz uygulamalar, ne durumda olduğumuzun en açık ifadesidir. Partiler üstü bir anlayışla bu sorunları çözeceğimiz, seçkinci devleti demokratik çoğulcu bir cumhuriyete dönüştüreceğimiz umudunu koruyorum" diye konuştu.
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler