Duran Adam - Giden Adam

Duran Adam - Giden Adam
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 22.06.2013 - 06:26

Dilimizin mantığında, ‘durup durma’nın karşıtı, kalkmak değil, “geçip gitmek”tir. Kimi gitmiş, kimi gidiyor, kimi er geç gidecek, dünya kimseye kalmayacaktır. Bugün dünya, dev adam Mustafa Kemal ile dev adam Mahatma Gandhi’den sonra, “duran adam” Türk’ün ne düşündüğünü, ne yapacağını merak ediyor.

Avrupa medeniyetinden kaçıp Okyanusya’daki Tahiti Adası’na sığınan Gauguin, yüz yıl önce sormuş: “Kimiz, nereden gelmiş nereye gidiyoruz?” Bir Anadolu köyünün misafir odasında ağırlanan kişi benzer soruyla karşılaşır:

“Ey yolcu, kimsin, nesin, necisin; Nereden gelmiş nereye gidersin?”

Yanıtlar farklı olsa da soruların evrenselliği tartışılmaz. Bu iki soru, çağımızın “kimlik sorunu” araştırmalarını başlatmıştır. Zaman boyutunda geçmişten geleceğe uzun bir yolculuk. Gelmekle gitmek arasındaki üçüncü şık, hiç de imkânsız olmayan ‘durup oturmak’tır. Yorulan durup oturur, dinler ve dinlenir. Biz Türkler oturmayı, oturumları severiz. Evlerimizde oturma odaları vardır. Yalnız dinlenmek değil, çalışmak, iki çift laf etmek, iş yapmak, iki tek atmak, hatta yasa çıkarmak için numaralı oturumlar…
O kadar ki kendisini “saldırgan bir gezgin” olarak tanıtan Pritchett, 50 yıl önce çizdiği Türk portresine “Oturan Türk” adını vermişti: Anadolu medeniyetleri üstünde, hiç kalmayacakmış gibi oturan Türk! Mustafa Kemal, “yürüyelim arkadaşlar” deyip Türk’ü ayağa kaldırmıştı ya, o gidince “Otur oturduğun yerde” dediler, biz de oturduk ve oturakaldık. Oturmak da yürümek gibi eylem sayılıp yasaklanınca, ayakta durmaktan başka seçenek kalmadı; ‘duran adam’ Türk, küresel umut simgesi oldu.
Ege ağzında, hali vakti sorulan yaşlılar için, “N’apsın, n’ossun, durupduru” derler, çok şükür, iyidir anlamında. Durupduran adam, geçip gitmemişlere bakıp, gidip gideceklere soruyor, nereye?
Dilimizin mantığında, ‘durup durma’nın karşıtı, kalkmak değil, “geçip gitmek”tir. Kimi gitmiş, kimi gidiyor, kimi er geç gidecek, dünya kimseye kalmayacaktır. Bugün dünya, dev adam Mustafa Kemal ile dev adam Mahatma Gandhi’den sonra, “duran adam” Türk’ün ne düşündüğünü, ne yapacağını merak ediyor.
Duran adam, “Durmak yok, yürüyelim” deyip giden adama, nereye gittiğini soruyor; hele bir dur, düşün ve söyle bakalım: “Nereye gidiyorsun?” “Ben, kimseyi tanımam, dinlemem, dilediğimi yaparım” diyen giden adama, yolun ve yolculuğun sonunda nereye varacağını soruyor.
“Ben ötekiyim” diyen Kartacalı Terence, bildiği Elen dünyasını Romalılara yorumlarken; “İnsanca şeyler bana hiç yabancı gelmiyor” sözüyle tanınmıştı; binlerce yıl sonra bugün hâlâ saygıyla anılıyor.
Doğulu ve Batılı akiller ile makuller, mutluluk konusunda uzlaşmış görünüyor: Mutluluk, bir yere, bir hedefe varmak değil, o yönde güvenle yürümektir. Vardıktan sonra n’apacaksın, mutsuz olmaktan başka.
Pazar bunalımlarına çözüm olarak devlet müdahalesini gösteren Keynes’e sormuşlar: Ya uzun vadede? “Uzun vadede” demiş Keynes, “hep öleceğiz”.
Umutsuzluğa kapılmayalım, Keynes kuşağı öldü, 68 kuşağı yaşlandı ama “küreselleşen dünya”nın 90 kuşağı yaşıyor. Neron, Roma’yı yakmıştı ama İtalya yaşıyor. “Benden sonra tufan!” diyen Kral XV. Louis geçti gitti ama Fransa yaşıyor. Mağrur padişahlar gitti ama kulları ve tebaları yaşıyor. Mustafa Kemal’in bedeni toprak oldu ama Türkiye Cumhuriyeti yaşıyor.
Doğu Romalı bir oturan adam ayakta dimdik duruşuyla demir gibi ağır bir soru soruyor: Ey Dünyalı nereye? Orhan Pamuk’un adaylığı ve ödülü belki tartışmalıydı ama duran adam, Nobel Barış Ödülü’ne küresel bir aday olabilir. Nâzım Hikmet ile Yaşar Kemal’in adaylıklarını ciddiye almadık, desteklemedik. Bu kez konuşup yazmayan, sağcı mı solcu mu olduğunu belli etmeyen Nobel Barış adayımızı “pasifist eylemci” deyip dama atmayalım. Çağdaş uygarlığa özgün ve kalıcı bir katkımız olabilir.
Duran adam, Yunus nefesiyle sesleniyor:
Durup izler olduk / Yapıp ettiklerini / Nerelerden gelip / Nereye gittiğini… / Sorup sorgular olduk / Durup durdurarak. / Özendik insanlığa // Uyandırdık Dünyayı / Okuyup yazmayan / Dur durak tanımayan. / Yazar olduk bunları / Koşa koşa gidene / Oturup dinleyene / Dinleyip anlayana.
Senin, “eski hava” deyip yakındığın;
“Tencere tava, kimler için çalınıyor?
Hele bir durup dinle, ey Giden Adam!”

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon