'Ekonomide Avrasya'nın yükselen hilaliyiz'

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bilim, teknoloji ve inovasyon konusunda artık yürümek değil, koşmak zamanı olduğunu belirterek, "Önümüzdeki 10-15 yıllık sürede bilimsel, teknolojk, askeri ve ekonomik açıdan ciddi bir yakalama ve öne geçme çabasına girmemiz, milletimizi bu yönde hareket geçirmemiz orta vadeli hedeflerimizi oluşturmaktadır" dedi.

'Ekonomide Avrasya'nın yükselen hilaliyiz'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 07.12.2011 - 13:04

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün himayesinde, Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin (TİM) ev sahipliğinde ve Turkcell stratejik ortaklığında düzenlenen, "Türkiye İnovasyon Konferansı", Haliç Kongre Merkezi'nde başladı. Konferansa Cumhurbaşkanı Gül, eşi Hayrunnisa Gül ve Katar Emiri Şeyh Hamad Bin Khalia Al Thani de eşi Şeyha Mozah ile birlikte katıldı.

Konferansın açılışını yapan Gül, davetini kabul ederek Türkiye'ye gelen ve konferansa katılan Katar Emiri Thani'ye teşekkür ederek konuşmasına başladı. İnsanlık tarihinin bilim, teknoloji ve yeniliklerle şekillendiğini söyleyen Gül, yeniliklerin medeniyetlerin yıkılması ve kurulmasını sağlayarak radikal bir şekilde değiştiren bir dinamik olduğunu söyledi.
 

'Destek veriyoruz'

Bilim konusuna önem verdiklerini, geçen yıl BM toplantısı vesilesi ile Bostan'a gittğinde Türk akademisyenlerle biraraya geldiğini söyleyen Gül, ABD'de mühendislik ve doktora yapan Türk öğrenci sayısının, İngiliz, Fransız ve Alman öğrencilerin toplamından daha fazla olduğu bilgisinin kendisinin dikkatine sunulduğunu belirterek, "Türkler, ABD ve AB bilim dünyasının dışında değil tam içinderir" dedi. Türkiye'nin AB'nin bilimsel araştırmalarının tamamen içinde olduğunu kaydeden Gül, bu kapsamda 2003-2006 yılları arasında uygulanan 6'ncı çerçeve programına 231 milyon Euro, 2007-2013 dönemini kapsayan 7'nici çerçeve programına ise 360 milyon Euro verildiğini, bu destekler sayesinde Türk bilim insanlarının Avrupa'daki bilimsel gelişmelerin dışında kalmamasının istendiğini, ayrıca 7'nci çerçeve programına Türkiye'nin, verdiğinden daha fazla AB fonu aldığını açıkladı.
 

'Avrasya'nın yükselen hilaliyiz'

Türkiye'nin bekası ve geleceğinin aslında, bilim, araştırma ve inovasyonda göstereceği başarılara bağlı olduğunu, bu alanlarda başarı sağlanamadığı takdirde bekanın da çok başarılı olamayacağını savunan Gül, bu politikaları iktisadi büyüme stratejisinin merkezine de yerleştirmek gerektiğini, ayrıca eğitim sistemi aracılığı ile bilim, teknoloji ve yenilik konusunda ciddi bir farkındalık programına da işlev kazandırmak gerektiğini vurguladı. Türkiye'nin bölgesinde yıldızı parlayan bir ülke olduğunu söyleyen Gül, "Ülkemiz ekonomik bakımdan Avrasya'nın yükselen bir hilalidir" dedi.
 

'Milletimizi bu yönde harekete geçirmek, orta vadeli hedefimiz'

Şimdiden birçok uluslararası danışmanlık ve finans kurumlarının bu durumun farkında olduğunu vurgulayan Gül, 2050 yılında Türkiye ekonomisinin Avrupa'nın 2'inci büyük ekonomisi olacağının bazı uluslararası raporlarda açık bir şekilde öngörüldüğünün altını çizerek, "Dolayısı ile önümüzdeki 10-15 yıllık sürede bilimsel, teknolojk, askeri ve ekonomik açıdan ciddi bir yakalama ve öne geçme çabasına girmemiz, milletimizi bu yönde hareket geçirmemiz orta vadeli hedeflerimizi oluşturmaktadır" dedi.
 

'Koşmalıyız'

İnovasyonun dünyayı küçülttüğünü ve tarihin akışını hızlandırdığını söyleyen Gül, inovasyonun ivme kazandırdığı küreselleşmenin adeta toplumların kimyasını değiştirdiğini, bugün Arap Bararı'nın ortaya çıkışında El Cezire, internetin ve Youtube'un katkılarının görmezden gelmenin mümkün olmadığını kaydetti. Kendisinin de sosyal meydadan yararlanan biri olduğunu dile getiren Gül, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Siyaset, ekonomi ve hukuk dahil toplum hayatının her alanında yeniliğe inanmış, sürekli yeni bir siyaset dili, diplomasi dili, uluslararası düzen ve yeni bir anayasa çağrısında bulunuş ve nihayet sosyal medyadan imkanları ölçüsünde yararlanan biriyim. Bu anlamda inovasyonun geleceği şekillendirdiğine samimiyetle inanıyorum. Şunu da hatırlatmak isterim ki millet olarak tarihin bizzat akışı karşısında bilim, teknoloji ve inovasyon konusunda artık yürümek değil, gerçekten koşmak zamanıdır. Çünkü yürüyenler geride kalmaktadır. Koşanlar ancak mesafeleri kapatmakta, başkaları ile aralarındaki mesafeyi de daha da açıyorlar."

Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin (TİM) ev sahipliğinde ve Turkcell stratejik ortaklığında düzenlenen, "Türkiye İnovasyon Konferansı"nın açılışında konuşan Gül, Türkiye'de uzun yıllardır ihmal edilen bilim, teknoloji ve inovasyon konularında, son yıllarda gözle görülür bir bilinçlenme yaşandığını, hükümetlerden akademik çevrelere, iş dünyasından sivil toplum kuruluşlarına kadar pek çok kesimin, bilim, teknoloji ve inovasyon alanında çabalarını ve aralarındaki işbirliğini olağanüstü şekilde artırdığına dikkati çekti. Gül, ancak uzun yılların ihmalinin yarattığı kayıpları aşmak için bu alanda çok daha süratli ve etkili yol almak gerektiğine dikkat çekerek, "Sadece kişi başına milli gelir bakımından gelişmiş ülkelerle aradaki gelir farkını kapatmak için değil, aynı zamanda bölgesel dengesizlikleri gidermek ve gelir dağılımındaki adaleti sağlamak için de Ar-Ge ve inovasyon konusuna çok önem vermeliyiz" dedi.
 

'Hepimiz yeniliklerle yaşamak zorundayız'

Ekonomik büyümenin, uluslararası rekabetin temel faktörlerinden biri olan yenilik ve teknolojiyi gözardı etmenin mümkün olmadığı vurgulayan Gül, şunları söyledi: "Teknoloji ve inovasyonu ister sosyolog Marcuse veya ister Simon de Beauvoir gibi insanı körleştirmek için bir araç olarak görelim, ister Adam Smith ve Karl Marx gibi insanın özgürleştirmek için temel güç olarak değerlendirelim. Hepimiz, yeniliklerle bir şekilde yaşamak zorundayız ve yenilikler hepimizin hayatını çok köklü bir şekilde değiştiriyor. Özellikle biz iktisatçıların, kendimi de içine koyuyorum, ekonomik büyümenin uluslararası rekabetin temel faktörlerinden biri olan yenilik ve teknolojiyi göz ardı etmesi mümkün değildir. Bu nedenle Alfred Marshall'dan Friedrich List'e, modern bilgisayarın ilk mucidi olarak tanınan Charles Babbage'a, inovasyonun ekonomik temellerini en iyi ortaya koyan Joseph Schumpeter'a kadar büyük iktisatçıların bu konuyla yakından ilgilenmesi hiç de boşa değildir. Çünkü ekonomik büyüme, her zaman kalkınmaya yol açmayabilir. Ekonomik kalkınmadan anlaşılan büyümenin uzun dönemde sürdürülebilir olmasıdır."

Gül, bu durumu en iyi ünlü iktisatçı Schumpeter'ın ifade ettiğini belirterek, kendisinin, "istediğiniz kadar posta arabasını arka arkaya koyun, demiryolu görevini yapamaz" sözleri ile konuyu en güzel şekilde özetlediğini belirtti. Yenilik sürecinin ekonomik yapıyı sürekli olarak devrime tabi tuttuğunu belirten Gül, bir yeniliğin ortaya çıkmasının eskinin yok edilmesi anlamına geldiğini ve bu durumun bu müthiş bir dinamizm oluşturduğuna dikkat çekti.
 

'Hayati önem taşıyor'

Gül, ünlü iktisatçı Friedrich List'in, bugünkü Alman ekonomik mucizesinin ve Avrupa Gümrük Birliği'nin fikir babası olduğunu, sanayi ve teknolojik politikalarını ortaya koyduğu anlayışın herkes için yol gösterici olduğunu vurguladı. Bu kapsamda milli inovasyon sisteminin başta hükümet olmak üzere, özel sektörün ve akademik camianın etkin eş güdüm ve işbirliğini sağlayacak bir vasıfta olması gerektiğini belirten Gül, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bunun altını tekrar çiziyorum. Eğer bütün paydaşlar arasında bir eşgüdüm söz konusu olmazsa, o zaman kaynakların da etkin bir şekilde kullanılmadığını görüyoruz. O bakımdan son dönemde alınan kararları doğru olarak gördüğümü bir kez daha ifade etmek isterim. Özellikle üniversitelerde bilgi üretim süreci ile reel sektörün gerçekleştirdiği araştırma, geliştirme ve üretim süreçlerinin entegre hale getirilmesiyle bu faaliyetlerin kamu tarafından yönlendirilmesi ve desteklenmesi hayati önem taşımaktadır."

'Mikro reformlara ağırlık verme zamanı geldi'

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye ekonomisinin bugün, sağlam makroekonomik temeller üzerinde olduğunu ve büyük bir kamu borcu, fnansal kriz altında ezilen Avrupa ekonomilerinden ayrıştığını belirterek, "Bununla birlikte başta cari açığın düşürülmesi ve reel sektörün rekabet gücünün artırılması gibi yapısal bazı sorunlara yoğunlaşmak için imkan ve kabiliyetlerimizi teşvik etmek zorundayız. Şimdi bu konuyla ilgilenmemiz gerekmektedir. Bu bağlamda yenilik kapasitesini artıracak mikro reformlara ağırlık verme zamanı gelmiştir" diye konuştu.

Gül, Türkiye'de Ar-Ge ve inovasyonun desteklenmesi için umut verici gelişmelerin de yaşandığına işaret ederek, 2010 yılında Ar-Ge harcamalarının, 2000 yılına göre 3 kat arttığını ve 9 milyar TL'yi aştığını, aynı dönemde Ar-Ge harcamalarının, yurt içi hasılada binde 48'den binde 84'e ulaştığını, böylece ve yüzde 1'e ulaşmak üzere olduğunu söyledi. Bu rakamın gelişmiş ülkelerde yüzde 2 olduğuna işaret eden Gül, "2023 yılında, gayrisafi milli hasılamızın yüzde 3'ünü Ar-Ge'ye harcamayı hedeflemiş durumdayız. Artış trendi de bu istikamette gidiyor. İnanıyorum ki, bunu gerçekleştireceğiz" dedi. Gül, 2010 yılında tam zamanlı ve eş değer Ar-Ge personeli sayısının 82 bine, araştırmacı sayısının ise 64 bine ulaştığını söyledi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler