Elektrik üretiminde doğalgaz ve kömürün payı arttı

Elektrik Üretim Anonim Şirketi (EÜAŞ) Genel Müdürü Halil Alış, elektrik üretiminde 2010 yılının ilk 5 ayı ile 2011 yılının ilk 5 ayını karşılaştırarak, elektrik üretiminde doğal gaz, kömür ve rüzgardan yararlanma payının 2011 yılında arttığını, hidroelektrik santralinden faydalanma payının ise azaldığını bildirdi.

Yayınlanma: 18.06.2011 - 10:27
Abone Ol google-news

EÜAŞ'ın elektrik üretiminin toplam 95.5 milyar kilovat saat olduğunu bildiren Alış, ''Bu üretim miktarı ile EÜAŞ, ülkemizin toplam elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 45.2'sini karşılamıştır'' dedi.

Türkiye'de geçen yıl 211,2 milyar kilovat saat olarak gerçekleşen toplam elektrik üretiminin yüzde 45.9'unun doğal gazdan, 18.4'ünün yerli kömürden, yüzde 24.5'inin hidroelektrik santrallerinden, 6.9'unun ithal kömürden, 2.5'inin sıvı yakıtlardan, 1.35'inin rüzgardan ve yüzde 0.47'sinin jeotermal ve biyo gazdan sağlandığını ifade eden Alış, 2010 yılı ile 2009 yılı kıyaslandığında, üretimde geçen yıl özellikle HES ve rüzgardan yararlanma oranında artış, yerli kömür ve doğal gaz kullanım oranlarında ise düşüş görüldüğünü kaydetti.

Bu yılın ilk 5 ayında ise 91.6 milyar kilovat saat olarak gerçekleşen toplam elektrik üretiminin yüzde 44.5'inin doğal gaz, 18'inin yerli kömür, 24.9'unun HES, 8.8'inin ithal kömür, 1.8'inin sıvı yakıt, 1.7'sinin rüzgar ve yüzde 0.5'inin jeotermal ve biyogazdan sağlandığını belirten Alış, bu üretimin 37.2 milyar kilovat saatlik kısmının EÜAŞ tarafından gerçekleştirildiğini ifade ederek, ''Buna göre, 2011 yılının ilk 5 ayı itibariyle, Türkiye'de elektrik üretimin yüzde 44.5'inin doğal gazdan üretildiğini söyleyebiliriz'' dedi.

Alış, şunları kaydetti:
''Türkiye üretiminin yüzde 56'sı ithal kaynaklardan, yüzde 44'ü ise yerli kaynaklardan karşılanmaktadır. Yerli linyit ve taş kömürünün üretimdeki payı yüzde 18, HES oranı ise 24.9'dur. Doğal gazın üretimdeki ağırlığını azaltmak için kaynak çeşitliliğine gidilmesinin yanı sıra yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına önem verilmesi ve ayrıca bu tabloya bir de nükleer enerjinin de eklenmesi gerekmektedir. 2010 yılının ilk 5 ayı ile 2011 yılının ilk 5 ayını karşılaştırırsak doğal gazın payı 2011 yılında 2010 aynı döneme göre yüzde 10.3, kömürün payı 26.7, rüzgarın payı 60.6 artmış; HES payı ise 10.2 azalmıştır.''

HES'lerden elektrik üretiminin su gelirlerine bağlı olduğunu belirten Alış, 2007 yılında HES'lerden elektrik üretiminin 36 milyar, 2008'de 33 milyar, 2009'da 36 milyar, geçen yıl ise 52 milyar kilovat saat olduğunu ifade ederek, ''2011 yılının ilk 5 ayında ise 22 milyar kilovat saat elektrik üretilmiştir. Yıl sonu itibariyle su gelirlerinin bu yıl da normallerine yakın olacağından dolayı, 2011 yılı HES enerji üretiminin 2010 yılı HES üretim değeri civarında olacağı beklenmektedir'' dedi.

Alış, bu yılın ilk 5 ayı itibariyle yurt dışına satılan elektrik miktarının 233 milyon, alınan elektrik miktarının ise 353 milyon kilovat saat olduğunu bildirdi.

Alış, Türkiye'nin 2011 yılı öngörülen elektrik ihtiyacının 220 milyar kilovat saat olduğunu belirterek, bu rakamın artabileceğini söyledi. Bu yılın ilk 5 ayında bir önceki yıla göre tüketim artışının yüzde 10.37 olduğuna dikkati çeken Alış, şunları söyledi:
''Bu büyük tüketim artışı dikkate alındığında 2011 yılı elektrik ihtiyacının yaklaşık 225 milyar kilovat saat seviyesinde olacağı tahmin edilmektedir. İlk 5 aydaki fiili üretim 91 milyar kilovat saat olduğuna göre, kalan 7 aylık sürede üretilecek elektrik miktarı yaklaşık 124 milyar kilovat saat olmaktadır. Üretim kapasitemiz yeterlidir. Şöyle ki Mayıs 2011 sonu itibariyle Türkiye'de kurulu güç 50.474 megavata ulaşmıştır. Bu kurulu güç esas alındığında Türkiye üretim imkanı 266 milyar kilovat saat olarak belirlenmiştir. Buna göre 41 milyar kilovat saatlik bir yedek üretim kapasitesi mevcuttur.''

Türkiye'de çok sayıda yeni kanal tipi küçük HES yapımının devam ettiğini belirten Alış, ülkenin toplam hidroelektrik rezervinin 130 milyar kilovat saat olduğunu ve bunun yaklaşık yüzde 35'inin kullanıldığını ifade ederek, ''2009 yılında yayımlanan yeni strateji belgesine göre 2023 yılına kadar hidrolik rezervin tamamının kullanılması Bakanlığımız tarafından planlanmıştır. Arz güvenliği açısından hidrolik kaynaklarımızdan üretilen elektriğin büyük önemi vardır'' dedi.

Alış, üretim kapasite projeksiyonuna göre 2010-2019 son elektrik talep tahmini rakamlarının yüksek talep senaryolarına göre 389.98 milyar, düşük talep senaryolarına göre ise yaklaşık 367.35 milyar kilovat saat düzeyine ulaşılacağını belirterek, ''Her iki senaryoya göre 2016 yılından itibaren üretimin tüketimi karşılamasında yeni üretim tesisleri devreye alınmadığı takdirde sıkıntı yaşanacaktır'' diye konuştu.

Alış, şöyle devam etti:
''Öte yandan 18 Mayıs 2009 tarihinde yayınlanan Elektrik Enerjisi Piyasası ve Arz Güvenliği Strateji Belgesi'ne göre 2023 yılına kadar elektrik üretimi için tüm yerli ve kömür ve hidrolik potansiyelimizin kullanılması, rüzgar kurulu gücünün 20 bin megavata, jeotermal kurulu gücünün 600 megavata ulaştırılması hedeflenmektedir. 2020 yılında ise elektrik üretimimizin yüzde 5'inin nükleer enerjiden sağlanması öngörülmektedir. Tüketimdeki hızlı artışın paralelinde her yıl yeni kurulacak yaklaşık 3-4 bin megavat güç için 7-8 milyar dolar tutarında yatırım yapılması gerekmektedir. Aksi halde 2016 yılından itibaren talebin karşılanmasında güçlükler yaşanması muhtemeldir.''

Alış, 125 kilometre uzunluğunda, 64 bin 100 kilometre kare alanında ve 30,1 milyar metre küp hacminde olan Keban Baraj Gölü'nün Türkiye'nin ikinci büyük suni gölü olduğunu söyledi.

Baraj gölünün 1950-2010 arası uzun yıllar ortalama yıllık su gelirinin 20 milyar metre küp civarında olduğunu, geçen yıl ise 22.9 milyar metre küp su gelirken, 15 Haziran itibariyle gelen suyun uzun yılların yüzde 96'sı olduğunu belirten Alış, sözlerini şöyle tamamladı:
''Keban HES 1330 megavat kurulu gücü ile kuruluşumuza ait üçüncü büyük HES'tir. Yıllık 6.6 milyar kilovat saat üretime sahip olup 2011 yılı için Keban HES'te 6.9 milyar kilovat saat üretim yapılması planlanmıştır. 15 Haziran itibarıyla 2.2 milyar kilovat saat üretim gerçekleştirilmiştir. Keban Barajında 16 Haziran itibariyle su seviyesi 844.66 metre yüksekliğindedir. Su seviyesi önümüzdeki yaz ayları ve önümüzdeki yıllar hesaba katılarak maksimum seviyeye yakın tutulmaktadır. Bu arada su gelirlerine bağlı olarak üretim de yapılmaktadır. Baraja gelen tüm sular enerji üretiminde kullanılacak ve elektriğe çevrilmeden 1 metre küp su bile hiçbir şekilde boşa bırakılmayacaktır.''


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler