Emir’in eşi Boğaz’ın incisinde kalacak mı?

100 milyon Avro’ya “Dardanelles Gayrimenkul” tarafından satın alınan Erbilgin Yalısı bu satış rakamıyla Türkiye’nin en pahalı evi oldu. Forbes dergisine göre dünyanın en pahalı 4. evi olduğu belirtilen evi Katar Emiri Şeyh Temim’in, eşi için satın aldığı ortaya çıkmıştı. Şeyhle aralarında akrabalık ilişkisi de bulunan işadamı Abdulhadi Mana Al-Hajri tarafından satın alınan evde emirin eşinin kalıp kalmayacağı, yatırım için mi alındığı ise bilinmiyor.

Daha çok Şehzade Burhanettin Efendi Yalısı olarak bilinen yalı, İstanbul Boğazı’nın Rumeli yakasında, Yeniköy’de yer alıyor ve bugün Erbilgin Yalısı olarak anılıyor.

64 odalı saray

Dört katlı yapının içerisinde balo salonu, Türk hamamı, toplam 64 oda ve nadir ağaçların bulunduğu bir bahçesinin olduğu belirtiliyor.

Toplam 3000 metrekarelik bir arazide bulunan, Boğaz’a 60 metre cephesi olan yalının ilk sahibi 1880’lerde Osmanlı’nın ünlü sarraflarından Varki Vartaks’tı. Vartaks öldüğünde icralık olan yalıyı Ahmet Münir Paşa satın aldı.

1911’de Şehzade Burhanettin’e geçen yalıda eşi Nazlı Hanım yaklaşık 10 yıl oturdu. Cumhuriyet’in kurulmasıyla birlikte ülkeyi terk eden Şehzade Burhanettin’den sonra yalı 1923’te Mısırlı Ahmet İhsan Bey tarafından satın alındı. Ahmet İhsan Bey her ne kadar “Mısırlı” olarak anılsa da aslen Türk kökenliydi ve Mısır sarayında mabeyinciydi.

Erbilgin ailesinindi

Artık “Mısırlılar Yalısı” olarak anılan ama 1946’da Ahmet İhsan Bey’in ölümü üzerine çocuklarına kalan yalıyı 1985 yılında Erbilgin Ailesi satın aldı.

Erbilginler Yalısı’nın şimdiye kadar birçok kez el değiştirdiğini belirten tarihçi İlber Ortaylı “Yalıyı daha önce gezmiştim, güzel bir yalıydı” diyor.

Yasa satışları arttırdı

Mütekabiliyet Yasası sonrasında İstanbul’da tarihi binaların satışının daha da arttığını söyleyen Ortaylı, Sultanahmet gibi tarihi bölgelerden çoğunlukla İngilizler tarafından ucuza alınan tarihi yapıların yenilenerek pansiyon olarak kullanıldığını belirtiyor.

Yalı satın almalarının sermayenin hareketiyle ilgili olduğunu ifade eden Ortaylı, İstanbul’daki güzel binaların da bunun sonucu olarak Katar gibi devletlerin sermaye gruplarınca alındığını söylüyor. Ortaylı “Katar’da kimse bir şey almaz, ama onlar buradan alıyorlar” derken dünyanın başka ülkerinden sermaye gruplarının da tarihi bina almasının beklenmesi gerektiğini ifade ediyor.