En çok toprağı 'o' kaybetti

Sağlık Bakan Yardımcısı Eldemir’in makam odasında resmini asmasıyla başlayan ve önceki gün SP’nin düzenlediği Kudüs Mitingi’nde de kürsüde posteri bulunan Abdülhamit tartışması yeniden gündeme oturdu. Filistin konusu ne zaman gündeme gelse Siyonist liderlerin her türlü teklifine karşı dik durduğu ve bir karış toprak vermediğini söyleyen çevrelerin “Ulu Hakan”ı Abdülhamit döneminde Kıbrıs, Balkanlar ve Musul petrolleri tek kalemde, Filistin ise azar azar elimizden gitti.

Yayınlanma: 11.02.2020 - 02:00
En çok toprağı 'o' kaybetti
Abone Ol google-news

Abdülhamit konusu en kadim ve en sık gündeme gelen polemik konularımızdan birisidir. Necip Fazıl’la birlikte başlayan ve hemen her yıl bir vesile ile gündeme gelen “Ulu Hakan mı Kızıl Sultan mı” tartışmaları yine gündemde. Önce Sağlık Bakan Yardıcısı Eldemir’in makam odasına resmini asmasıyla başlayan tartışma önceki gün de Saadet Partisi’nin düzenlediği ve HDP haricindeki muhalefet partilerinin de katıldığı “Kudüs Mitingi”nde Abdülhamit’in kürsüde resminin bulunması ile devam etti. Aslında ne zaman Filistin gündeme gelse onu “Ulu Hakan” olarak görenler tarafından Siyonistlerin cazip tekliflerine karşın bir karış toprak satmadığı ve bu konuda nasıl dik durduğu konusu işlenir durur. Hem de Osmanlı’ya en çok toprak kaybettiren sultan olduğu bilindiği halde.

BORCU BORÇLA ÇEVİRMEK

Siyonistlerin çeşitli ülkelere dağılmış bulunan Yahudilerin Kenan Ülkesi Filistin’de bağımsız bir devlet kurma amacıyla en çok çabaladığı yıllar Abdülhamit dönemine rastlar. Osmanlı maliyesinin borcu borçla çevirdiği ve hazinesinin iflas ettiği bu dönemde Siyonist liderlerin Abdülhamit’e dış borçlarını ödeme ve devlet tahvillerini satın alma karşılığında Yahudilere Filistin’de toprak satılması tekliflerinin yapıldığı ve Abdülhamit’in de bu teklifleri geri çevirdiği doğrudur. 

Ancak bu durum, Yahudilerin o yıllarda Filistin’de çeşitli yollarla toprak edindikleri ve koloniler kurduğu gerçeğini değiştirmez. Abdülhamit döneminde devlet eliyle çeşitli önlemler alınmasına karşın Yahudilerin, bazen başka ülkelerin vatandaşlığına geçerek, bazen Osmanlı vatandaşı Yahudiler üzerinden toprak almaları bazen de hac ziyareti bahanesiyle Kudüs’e gidip izini kaybettirerek “vaatedilen topraklar”a yerleşmeleri artarak devam etmiştir.  1876-1908 yılları arasında Siyonistler, Filistin’de 40 bin dönüm toprak satın alarak 33 yerleşim merkezi kurmayı başarmışlar ve 1908 yılında bu bölgede ikamet edenYahudilerin sayısını 80 bine çıkarmışlardır. 

Bunun dışında Abdülhamit’in Avrupa’daki Siyonist harekete ekonomik destek sağlayan ve Filistin’de koloniler kuran siyonist Rotsschild ailesinden aldığı yüklü miktarda borcun karşılığında Yahudilerin Kudüs’te olmasa dahi yakın çevresinde toprak almalarına izin verdiği de Osmanlı belgelerinde ortaya çıkmıştır. Abdülhamit’in Rotschild ailesinden aldığı 1955 yılına kadar vadeli 8 milyon 212 bin sterlin borcu da Türkiye Cumhuriyeti kapatmak zorunda kalmıştır.

KAYBEDİLEN TOPRAKLAR

“Ulu Hakan” döneminde Rusya ile yapılan, 93 Harbi sonrasında aldığımız ağır yenilginin faturası önce Ayastefanos, İngiltere’nin bastırması sonrasında da Berlin Antlaşması ile önümüze kondu. Bu faturayla; Romanya, Sırbistan, Karadağ ve Bosna-Hersek, Kars, Ardahan ve Batum, Besarabya’yı kaybettik. Berlin Antlaşması sonucunda kaybettiğimiz toprak miktarı 287 bin 510 kilometre kareydi. Ayrıca bu antlaşma sonrasında Bulgaristan ve Girit’in elimizden çıkmasının yolunu açtık. Ermenilerin himayesini de Rusya’ya vererek başımıza Ermeni sorununu açtık.

KIBRIS’I 22 BİN KESE ALTINA VERDİK

Antlaşma öncesinde İngiltere’nin “Kıbrıs’ı vermeniz halinde size yardım edeceğiz” vaadi nedeniyle 4 Haziran 1878’de iki ülke arasında yapılan ikili bir antlaşma ile Kıbrıs’ı her yıl ödenecek 22 bin 986 kese altın karşılığında İngiltere’ye verdik.

Abdülhamit’in Osmanlı’ya verdiği en büyük zararlardan biri de Almanlarla yapılan Bağdat-Hicaz Demiryolları Anlaşması ile demiryolunun geçeceği Kerkük-Musul hattında yolun 20 km. batısı ile 20 km. doğusunda yeraltı ve yerüstü her türlü maden, ürün ve tarihi eserlerin verilmesi oldu. Petrolün o yıllarda öneminin farkında bile olmayan Abdülhamit’in tek derdi Hicaz bölgesinde ayaklanma çıkması halinde hızlı asker sevkıyatı yapabilmek için demiryolları inşa etmekti. Oysa demiryolu kumpanyasına talip olan Alman, İngiliz, Fransız ve Ruslar’ın ilgi alanı ise Mezopotamya’nın yeraltında yatan başta petrol olmak üzere her türlü maden ile yerüstündeki tarım ürünlerine sahip olmaktı.

Bütün bu gerçeklere karşın Musul petrolleri, Kıbrıs ve Girit’in verilmesi konusunda tezvirat yapan, bu bölgelerin Lozan’da kaybedildiği yalanına başvuran çevrelerin hâlâ Abdülhamit’i “Ulu Hakan” olarak görmesi patolojik bir durum olarak açıklanabilir.

ABDÜLHAMİT SEVDASI 

Osmanlı Devleti’nin 34. padişahı 2. Abdülhamit’in ölümünün 102. yılı nedeniyle dün Sultanahmet’teki türbesi başında bir anma töreni yapıldı. Törene İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, AKP İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıç ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Rektörü Cevdet Erdöl’ün katılması dikkat çekti. Sağlık Bakan Yardımcısı Halil Eldemir’in makam odasında Osmanlı Padişahı Abdülhamit’in fotoğrafının asılı olması tartışmalara neden olmuş ve muhalefetin büyük tepkisini çekmişti. l AA



Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler