En kahraman maceralarına döndü

80’lerin efsane mizah dergisi Gırgır’da Bülent Arabacıoğlu’nun yarattığı zayıf, çelimsiz, hiçbir süper güce sahip olmamasına inat süper kahramanlara özenen çizgi karakteri “En Kahraman Rıdvan” onlarca yılın ardından Harakiri dergisi ile döndü. Bilenler onun nidasını da hatırlar; “Ey zalim, haydut, üçkâğıtçı ve bilumum kötüler! Titreyin ve savulun! En Kahraman

En kahraman maceralarına döndü
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 05.08.2012 - 11:12



Rıdvan geliyor! Kukuriiikuuu!”

Kötülüklere karşı amansız bir savaş açan, her defasında yenilse de yine de vazgeçmeyen çelimsiz, zayıf ama çelik iradeli Rıdvan döndü. Bülent Arabacıoğlu’nun efsane karakteri, yeniden yayın hayatına başlayan Harakiri’de serüvenlerine devam edecek. Arabacıoğlu uzun yıllardan sonra yeniden Rıdvan’ı çizdiği için mutlu. Okuyuculardan gelecek dönüşleri de heyecanla bekliyor.

- “En Kahraman Rıdvan” döndü, hatta muhteşem döndü. Rıdvan çok bile bekledi. Hikâye nasıl gelişti?

- “En Kahraman Rıdvan”ı tekrar çizmeyi hep çok istiyordum ama çok yoğundum, gerçekten. Ambalaj ve grafik işlerimin arasında bunun için ne zamanım vardı ne de bunu yayımlamaları için herhangi bir yayınla iletişim halindeydim. Tipitip’i yaptığım firmanın grafik departmanında da uzun yıllar çalıştım. Aşağı yukarı bir yıldır grafikten de uzağım, evdeyim artık. Ev-ofis sisteme geçince aklıma düşen kalemime yürüdü. Yıllar sonra geri gelmek çok keyifli. Ama okuyuculardan gelecek dönüşler bekliyorum. Eğer hissettiğim keyfi onlara da aktarabilirsem, onlar da bana cevap verirse, çifte kavrulmuş bir keyif yaşayacağım.

- Harakiri dergisi Rıdvan’ın yeni mekânı. Bu birliktelik nasıl oldu?

- İki sayı çıkıp yayınına ara veren, sonra yeniden dönen Harakiri beni buldu. Teklif, ÇROP’un düzenlediği “Türk çizgi romanında Bülent Arabacıoğlu’nun yeri” konulu söyleşide, benimle ilgili güzel bir konuşma yapan Harakiri dergisinin genel yayın yönetmeni meslektaşım M. Kutlukhan Perker’den geldi.

- Ne kadar düşündünüz bu teklifi?

- Ani bir teklifti, evlenme teklifi gibi... Düşünmek için zaman istedim ve beş saniye sonra kabul ettim!

- Rıdvan’ın yeni maceraları nasıl?

- Yaz sayısında altı sayfalık, başlayıp biten kısa bir öykü olacak ve iki ay raflarda kalacak. Eylül ayından itibaren de her sayıda devam edecek uzun öyküleri var.

- “En Kahraman Rıdvan” futbolcu şeytan Rıdvan’ı hatırlatıyor bana her zaman. Beraber bir hikâyeleri de vardı sanırım. Nedir ilişkileri?

- Tabii her iki Rıdvan da o yıllarda çok popülerdi. Futbolcu Rıdvan’ın da lakabı “şeytan”dı. Neden olmasın dedim ve başladım çizmeye. Sanırım Rıdvan da çıkan serüvenden memnun kalmıştı.

- Rıdvan yıllardır ortalıklarda yok. Neler değişti hayatında? Evlenmedi mi, bekâr mı hâlâ?

- Süper kahramanlar âşık olur ama evlenmez. Çünkü ortalıkta bunca kötülük varken aşk, evlilik için zamanı yok! Tabii Rıdvan artık günümüz teknolojilerine ayak uyduruyor. Bütçesi yettikçe yenileniyor.

- Hâlâ aynı yerde mi oturuyor? Varoşlardan yükselen bir çığlık o hep. Anadolu’nun bağrından kopup tüm kötülükleri temizlemek için İstanbul’a gelmişti. Dönmeye niyeti yok mu?

- Anadolu’da bir kasabada doğuyor, yaşıyor Rıdvan önceleri. Ama gazetelerden okuyor ki bütün olaylar İstanbul’da! Bütün kötülerin kaynağı burası. Bu şehrin ona ihtiyacı olduğunu düşünüp yola koyuluyor. Rıdvan hep aynı yerde, alıştığı yeri seviyor. Değiştirmiyor o yüzden de.

- Efsaneleşen kostümü ve süper kahraman logosu da unutulmazdı...

- Süperman’in pelerini, Tommiks’in rangers kıyafeti, Teksas’ın kürkten şapkası var. O da onlara öykünüyor. İmkânı yok fazla, bir de zayıf, çelimsiz. O yüzden logosu kemik, kostümü de iç don!

- En güzeli de yeni kuşak da artık Rıdvan’ın “Kukuriiikuuu!” narasını duyacak.

- Her kahramanın belirleyici özellikleri var. Kahramanların naraları olmalı. Mesela Zagor’un “Ahyaak”, Tarzan’ın “Aaa” diye nidaları unutulur mu? İşte o da bir gece sabahlıyor bunu düşünürken. Bir horoz ötüyor ve Evreka! Buluyor narasını; “Kukuriiikuuu!” Elbette bu yüzden ben de çok heyecanlanıyorum.

- Çizmek olmasaydı neyle doldururdunuz sayfaları ya da olur muydu başka türlü bir uğraş?

- Çizmek bir tür konuşmaktır. İnsanın konuşmak imkânı varsa ve konuşamazsa büyük sıkıntı yaşar. Kendi sesinizi duyacak gibi konuşmanız gerekir hem de. İşte çizgi kendi sesimi duymam anlamına geliyor.

- Peki, mizah dergisi okuyucusu nasıl bir evrim geçirdi? Mizaha, eleştiriye tahammül yok orası kesin ama yeni nesildeki hareket nasıl?

- Hatırlıyorum da Turgut Özal, onu eleştirdiğimiz karikatürleri bizden isterdi, biz de ona yollardık, teşekkür ederdi. Karikatür yanlışları gösterir, eleştirir. İyi, güzel, doğru içindir bu eleştiriler. Ama okuyucu da artık değişti. Eskiden dergi kapandığında Türkiye’nin dört bir yanından zarfla derginin parasını yollarlardı bize. Çünkü bizim yalnızca çizerek kazandığımızı bilirdi okuyucu, koşulsuz destek verirlerdi. Militandı okuyucu, işte bu çok önemli. Şimdi her şey çok daha hafif ve sığ ama umutsuzluk ihtiyacımız olan en son şey.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler