Erdoğan'dan Bahçeli'ye: Motoru yakmadan emekli ol

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, MHP lideri Bahçeli ile ilgili olarak "Siyasette ortaya zaten hiçbir başarı koyamadı, daha fazla gerilmeden, daha fazla hararet yapmadan emekliye ayrılmasını kendisine samimiyetle tavsiye ediyoruz" dedi.

Erdoğan'dan Bahçeli'ye: Motoru yakmadan emekli ol
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 09.04.2013 - 09:11

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmada, son bir hafta içinde Ankara ve İstanbul'da çok önemli temaslar, toplantılar, açılışlar gerçekleştirdiklerini söyledi.

Başbakan Erdoğan, Ankara'da geçen çarşamba günü ''İstihdamda Engel Yok'' adlı programda, son dönemde kamuya yerleştirdikleri engelliler ile biraraya geldiklerini, onların coşkusuna, heyecanına şahitlik ettiklerini anlattı. Erdoğan, 29 Nisan 2012'de Cumhuriyet tarihinde bir ilki gerçekleştirerek, Özürlü Memur Seçme Sınavı adıyla bir merkezi sınav düzenlediklerini, bunu Engelli Memurlular Seçme Sınavı'na dönüştürdüklerini söyledi.

Sınav sonucunda 2012'de 7 bin 746 engellinin kamuda istihdam edildiğini, 14 Mart 2013'te ikinci yerleştirme yapılarak, 5 bin 926 engellinin atamasının gerçekleştiğini vurgulayan Erdoğan, şu ana kadar 13 bin 672 engellinin, kamuda istihdamını sağladıklarını bildirdi. Erdoğan, bu atamaların, aynı şekilde devam edeceğini ifade etti.

İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nın, İstanbul Altın Borsası'nın katılımıyla Borsa İstanbul adını aldığını, daha güçlü yapıya kavuştuğunun altını çizen Erdoğan, önümüzdeki günlerde İzmir Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası'nın da Borsa İstanbul'a dahil olacağını bildirdi. Erdoğan, böylece İstanbul'un küresel finans merkezi olma yolunda yeni bir güç daha kazanacağını kaydetti.

 

'400 bin bağımsız konut ve dükkanın dönüşümünü başlatmak'

Erdoğan, geçen cumartesi günü İstanbul Gaziosmanpaşa'da anlamlı bir töreni gerçekleştirdiklerine işaret ederek, Türkiye genelinde başlatıkları kentsel dönüşüm projeleri kapsamında Gaziosmanpaşa'da 22 bin 961, Bayrampaşa'da 5 bin 583, Kartal'da 292, Bağcılar'da 3 bin 369 olmak üzere İstanbul genelinde toplam 32 bin 205 bağımsız bölümün yıkımını gerçekleştirdiklerini söyledi.

İzmir Karşıyaka'da 110, Sakarya Hendek'te 309, Diyarbakır'da 371, Rize'de 534 olmak üzere Türkiye genelinde toplam 33 bin 529 adet bağımsız bölümün kentsel dönüşümünü de başlattıklarını ifade eden Erdoğan, ''Böylece Türkiye genelinde bugüne kadar 46 bin 915 bağımsız bölümle ilgili süreç başlatıldı. Hedefimiz 2013'de 200 bin, 2014 yılı sonuna kadar 400 bin bağımsız konut ve dükkanın dönüşümünü başlatmak. Halkımızın desteğiyle inşallah bu hedefleri de tutturacak, Türkiye'yi ciddi oranda sağlıklı, kaliteli, sağlam yapılarak kavuşturmuş olacağız. Burada herhangi bir isyan söz konusu değil. Evleri yıkılanlar dahil bu törene katılarak, oradaki yapılanları, atılan adımları görüyorlar. Hepsinin kiraları ödeniyor, kendileri şu anda kiraya çıkmış durumdalar. Bir taraftan inşaatlar başlıyor, yapılacak inşaatlar bittikten sonra vatandaşlar yerlerini alacaklar'' diye konuştu.

 

'Yunus Emre Halk Pazarı, 3 ay içinde hizmete sunulacak'

Başbakan Erdoğan, Ankara Altındağ'daki Yunus Emre Çarşısı'ndaki mağdur esnafa da müjdeyi vermek istediğini belirtti. Erdoğan, 6 Mart'taki yangında kullanılmaz hale gelen Yunus Emre Halk Pazarı'nın, yeniden inşa edilerek, 3 ay içinde esnaf ve halkın hizmetine sunulması için gerekli talimatı verdiğini, çalışmaların başladığını açıkladı.

Erdoğan, 443 esnaf tarafından işletilen, 687 tezgahın bulunduğu Yunus Emre Halk Pazarı'ndaki yangın sonrası Altındağ Belediyesi, Altındağ Kaymakamlığı ve Ankara Valiliği başta olmak üzere ilgili kurumların seferber olduğunu anımsattı. Erdoğan, yangında mağdur olan her esnafa, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı tarafından 2 bin lira, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından 3 bin lira olmak üzere toplam 5 bin lira nakdi yardım yapıldığını anımsattı. Erdoğan, mağdur esnafın vergi, elektrik, kredi borçlarının ertelenmesi konusunda gerekli girişimlerde bulunulduğunu ifade ederek, ''İnşallah, önümüzdeki Temmuz ayında, esnafımız yeni işyerlerine kavuşacak, çalışmaya, çoluk çocuklarının rızkını kazanmaya devam edeceklerdir'' dedi.

Bugün öğleden sonra beraberindeki heyetle Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'e hareket edeceğini ifade eden Erdoğan, burada Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile görüşeceğini, Türkiye-Kırgızistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi'nin ikinci toplantısını yapacaklarını, Türkiye-Kırgızistan Uluslararası Manas Üniversitesi'nde açılışlar gerçekleştireceklerini anlattı.

Erdoğan, Kırgısiztan'ın ardından Moğolistan'a geçeceklerini, burada TİKA eliyle yeniden gün yüzüne çıkardıkları, yolunu, çevre düzenlemesi, müzesini yaptıkları, kadim tarihlerinin en önemli mirası Göktürk Anıtlarını da ziyaret edeceklerini kaydetti.

 

Erdoğan'dan 'akil insan' açıklaması

Erdoğan, geçen perşembe günü Başbakanlık Dolmabahçe Ofisi'nde, çözüm sürecine ilişkin son derece önemli, anlamlı bir toplantı gerçekleştirdiklerini anlattı. Kamuoyunun ''Akil İnsanlar'' adını verdiği, kendilerinin de hassas değerlendirmelerin ardından netleştirdikleri bu heyetin 63 kişiden oluştuğuna işaret eden Erdoğan, toplantıyı, bir kişinin yurt dışında olması nedeniyle 62 kişiyle yaptıklarını kaydetti.

Erdoğan, 4,5 saati aşan toplantıda, katılımcılardan söz alanların, soru soranların, görüşlerini, önerilerini sunanların olduğunu ifade ederek, 63 kişinin 9'arlı gruplar halinde Türkiye'nin 7 coğrafi bölgesinde çalışmalar yapacağını anımsattı. Grup içinden bir kişinin başkan, bir kişinin başkanvekili, bir kişinin de çalışmaların sekretaryasını yürüteceğini dile getiren Erdoğan, ''İlk planda 2 aylık sürede gruplar raporlarını hazırlayacak. Fakat biz 1 ay sonra bu arkadaşlarımızla biraraya gelecek, süreci değerlendireceğiz. Kamuoyunun algısını yönetmek, sağlıklı şekilde bilgilendirmek, zihinlerdeki soru işaretlerini gidermek üzere bu arkadaşlarımız sahada çeşitli etkinlikler yapacak'' diye konuştu.

 

'Gaflet, cehalet bu'

Bazılarının, ''Akil İnsanlar'' ifadesinin yanlış olduğunu dile getirdiğini belirten Erdoğan, ''Nedir; 'akil dediğin zaman bu yiyiciler' olur. Türkçe'de oturmuş bir kelime var. Arapça gramer imtihanına mı tabi tutacağız. Baştaki a 'ayındır', ortadaki 'kaf'tır. Bunları mı söyleyeceğiz, bunları mı anlatacağız? Böyle bir gaflet olur mu? Türkçe'ye bu nasıl yerleşmiş, bu şekilde bu söyleniyor. Bir imam hatipli olarak Tayyip Erdoğan kalkar söyler, ben şimdi bunu böyle söylesem, aslı neyse ona göre söylesem bu defa da onu eleştirmeye başlarlar, 'Bu ne demek istiyor' derler. Gaflet, cehalet bu. Biz kervan yürüsün diyoruz. Akil İnsanlar heyetinin sürece nasıl katkı sağlayacağı konusunda bunlar spekülasyon yapa dursun'' diye konuştu.

 

'Kılıçdaroğlu, CHP'nin başında olduğu müddetçe'

Erdoğan, 63 kişiyi, yüzlerce kişinin arasından seçtiklerini ifade ederek, bu 63 kişiyi bir araya getirmek, bir çatının altında, bir masa etrafında toplamanın, zor bir iş olduğunu vurguladı.

Farklı çevreler, inanç ve etnik gruplardan kişilerin bulunduğuna işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Normal şartlar altıda bir araya getiremeyeceğiniz o 63 kişinin ortak paydası var; can alıcı, can yakıcı bir sorun, bunun çözümü için bu arkadaşlar bir araya geldiler. O masanın etrafında teferruatta takılıp kalan değil, teferruatı bir kenara bırakıp, ortadaki yangını söndürmeye can atan, kalpleri barış için çarpan insanlar var. O masanın etrafında kendi şahsi çıkarlarını gözeten, kendi hırslarını tatmin etme gayretinde olan değil, meselenin ciddiyetini bilen, meseleyi çözmek için yüreği heyecanla atan insanlar var. O masanın etrafında her türlü eleştiriyi, hakareti, baskıyı, haksızlığı göze almış, sadece akan kanı durdurmaya, sadece gözyaşlarını dindirmeye odaklanmış, samimi insanlar var. O 63 ismin bir masa etrafında toplanması, aynı karede fotoğraf vermesi bile tek başına, başlı başına son derece olumlu, umut verici, birleştirici bir hadisedir. Ne Devlet Bahçeli'nin ne de onun muavini Kemal Kılıçdaroğlu'nun o 63 ismin aklını, samimiyetini, içtenliğini sorgulayacak kalitesi de birikimi de kalibresi de yoktur. Tam tersine 63 kişide var olan yürek, cesaret ne Devlet Bahçeli'de ne de Kemal Kılıçdaroğlu'nda mevcut değildir. Devlet Bahçeli ile Kemal Kılıçdaroğlu, süreci kenardan izlemeyi, çelme takmayı tercih ederken, o insanlar sürecin içinde olmayı, taşın altına ellerini koymayı, o taşı birlikte kaldırmayı tercih ettiler. CHP Genel Başkanı, haftalardır bu çözüm sürecinin nasılını sorgulayarak, bu konuda korku senaryoları üreterek, sadece sürece engel olmanın mücadelesini veriyor. Herkesin kanın durmasına, gözyaşının dinmesine odaklandığı bir dönemde, son derece art niyetli biçimde, yöntemi sorgulamak art niyetlilik, gönülsüzlük göstergesidir. Sayın Kılıçdaroğlu, 'Akil İnsanlar, Başbakan'a seçim öncesinde zaman kazandıracak' diyor. Hiç endişe etmesin, Kemal Kılıçdaroğlu CHP'nin başında olduğu müddetçe, seçim kazanmak için bizim zamana ihtiyacımız hiç olmaz. Bu işin nasıl olacağı konusunda, yöntem konusunda biz kırmızı çizgilerimizi defaatle kamuoyuna duyurduk. Sürecin hassasiyeti nedeniyle az konuştuğumuzu, çok iş yaptığımızı ama şehitlerimizin ruhunu incitmeyeceğimizi, şehit ailelerini rencide etmeyeceğimizi, meşruiyet çizgisinden ayrılmayacağımızı, altını çizerek, defaatle ifade ettik. Sonuca ulaşmak için her yolun, her yöntemin mubah olduğu anlayışında asla değiliz, olamayız. Ancak kanı durdurmak, gençlerin ölümünü engellemek, Türkiye'yi huzura kavuşturmak için çırpındığımız bir süreçte kenarda durup, sürekli zihinleri bulandırmak da insani değildir, vicdani değildir.''

 

'Bu nasıl milletvekilliği?'

Erdoğan, dün Silivri'de yaşananlara değindi. Dün CHP'nin marjinal bir partinin kuyruğuna katılıp, Silivri'de mahkemenin önünü adeta savaş alanına çevirmeye çalıştığını ifade eden Erdoğan, ''Nerede marjinal, karanlık örgüt varsa CHP onun arkasına takılıyor. Bunların içinde terör örgütleri de var'' diye konuştu.

Erdoğan, kendilerinin politika üretemediğini, başkalarının kuyruğunda, başkalarının katarında durumu idare ettiğini belirterek, şöyle devam etti: ''Diyarbakır'a gidemeyen, Hakkari'ye gidip Türk Bayrağı dalgalandıramayan CHP, Şam ve Silivri'nin kapısından hiç ayrılmıyor. Dün içeride duruşma devam ederken dışarıda CHP milletvekillerinin tahrikleriyle ortaya çıkan saldırılar, CHP'nin yargıya, adalete ne ölçüde saygısı olduğunu da ortaya koydu. Malum milletvekilleri, salon içerisinde oturmaları gereken yerde değil, kendileriyle ilgisi, alakası olmayan, avukatların oturduğu yere oturmak gibi bir şeye cüret etmeye kalktılar. Düşünebiliyor musunuz, bunlar milletvekili. Bu nasıl milletvekilliği? Milletin vekaletinde anarşi çıkarmak, terör estirmek hele hele yargının olduğu o fiziki mekanları terörize etmek gibi bir yetki asla yoktur. Ama bunlar bunu yapıyor. Anayasanın amir hükümleri ortadadır. TCK'nın amir hükümleri ortadadır. Öyle zannediyorum ki bu konuda da yargı zaten gereğini yapacaktır. Bize de ne düşüyorsa, ondan sonra biz de gereğini yaparız. Çünkü bunlar aynı şeyleri Parlamento'nun içinde de yapıyor. Bunlar için yasama, yürütme, yargı bu ülkede böyle bir şey zaten söz konusu değil. Her yerde bakıyorsunuz aynı güç değişmiyor. Cumhuriyet tarihinde belki de ilk kez bağımsız yargı, duruşma sırasında saldırıya uğramıştır. Danıştay saldırısıyla yüksek yargıya saldıranların yargılandığı bir mahkeme, bu sefer de CHP'liler tarafından saldırıya maruz kalmıştır. Bağımsız yargıya yönelik bu saldırıyı şiddetle kınadığımızı burada ifade ediyorum. Güvenlik güçlerimiz, yargının rahat çalışabilmesi, bağımsız, tarafsız şekilde tecelli edebilmesi için er tür tedbiri almaya devam edecektir. Çözüm sürecine karşı çıkan, Silivri'de yargıya saldıran bu CHP'yi tarih mutlaka kayıtları altında yargılamaya devam edecektir.''

 

'Onlar başlarında böyle bir genel başkan olmasından rahatsızlar'

Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun süreçle ilgili kendince ve kendinden menkul sorular üretirken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin de sonuçla ilgili olarak muhayyilesinin sınırları içinde korku senaryoları ürettiğini söyledi.
Kendilerinin zaman zaman CHP'ye ''anamuhalefet'', MHP'ye de ''yavru muhalefet'' yakıştırması yaptıklarını anlatan Erdoğan, ''Son süreçte, çözümü engelleme sürecinde MHP Genel Başkanı kabalığıyla öne geçti. Hele hele bugün yaptığı konuşmayı dinlediğinizde bu kabalığının ne kadar zirve yaptığını görürsünüz. Bir siyasetçiye, bir genel başkana yakışmayacak ifadeler, yakışmayan kelimeler....Gerçekten ülkemize yakışmıyor. Ülkemizin siyasetine yakışmıyor. Ben MHP'ye gönül veren kardeşlerime sesleniyorum; biliyorum ki onlar başlarında böyle bir genel başkan olmasından dolayı rahatsızlar. Ama gereken dersi de onlar bu tür bir genel başkana vermeleri lazım. MHP, kaba muhalefet; CHP de muhayyil muhalefet konumuna terfi ettiler. Bu kafayla gittikleri müddetçe her kisi de müzmin muhalefet, müebbet muhalefet sıfatlarından sıyrılamayacaklar'' dedi.

 

'MHP tabanına havale ediyoruz'

Bahçeli'nin çözüm sürecinde son derece öfkeli, gergin, ''belki de terör biteceği için olsa gerek son derece mutsuz olduğunu'' belirten Erdoğan, şöyle devam etti: ''Allah korusun bu hararetle, bu gerilimle kayışın kopması, contaların yanması, motorun su kaynatması durumunda ciddi şekilde üzülürüz. Siyasette ortaya zaten hiçbir başarı koyamadı, daha fazla gerilmeden, daha fazla hararet yapmadan emekliye ayrılmasını kendisine samimiyetle tavsiye ediyoruz. Biz Sayın Bahçeli'yi gerçekten edepten, adaptan yoksun üslubundan dolayı biz bugün kadar ciddiye almadık. Bundan sonra da ciddiye almak niyetinde değiliz. Türk milliyetçiliği yaptığını iddia edip, milletin edebini, adabını taşıyamayan bir Genel Başkanı biz MHP tabanına havale ediyoruz.''

 

Bahçeli'yi eleştirdi

Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye yönelik eleştirilerde bulundu. ''MHP Genel Başkanı Bahçeli ve MHP yönetimini ciddiye almasak da MHP tabanına benim burada bazı gerçekleri hatırlatmam gerekiyor. Şu anda kükremiş aslan rolleri yapan Sayın Bahçeli'nin 1999-2002 arasında nasıl kuzu kesildiğini, ANAP ve DSP ile bu ülkeye, bu millete ne büyük faturalar ödettiğini hatırlatmam gerekiyor'' diyen Erdoğan, Bahçeli'nin şimdi meydan okuduğunu, bu meydan okumalara gereken cevabını da ayrıca vereceğini söyledi.

Erdoğan, ''Utanmadan, sıkılmadan, 'ihanet', 'hıyanet' kelimesini, ona benzer birçok kelimesini ağzına alıyor. Bir kere kendisine tekrar hatırlatıyorum; susuyorsak ciddiye almadığımızdan susuyoruz. Susuyorsak sabrımızdan susuyoruz ama sabrımızın da bir sınırı var'' dedi. Erdoğan, şöyle konuştu: ''Sayın Bahçeli, sadece 3,5 yıllık iktidarları döneminde ülkeye öyle ağır bedeller ödetti ki 10 yıl boyunca biz bu faturaları ödemek zorunda kaldık. Biz göreve geldiğimizde Türkiye'nin IMF'ye para borcu 23,5 milyar dolardı. Bu ülkeyi 23,5 milyar dolar IMF borcuna mahkum eden birisi, kalkıp da ihanet kelimesini bizim için ağzına alamaz. O günden beri ödedik ödedik, şu anda 400 milyon dolar borç kaldı, son taksit. Önümüzdeki ay bunu ödüyoruz ve IMF ile borç, alacak artık bitiyor. Sayın Bahçeli, herhalde bunu inkar edecek halin yok. Bunu biz ödedik. Geliyorum Merkez Bankası rezervlerine. Merkez Bankası Türkiye'nin en büyük milli bankası. Milli Bankamızın döviz rezervi 27,5 milyar dolardı. Bunu böyle teslim aldık. 2001 krizinde, sadece 2 hafta içinde Merkez Bankası'nın döviz rezervi 5,5 milyar dolar eridi. Şu anda Merkez Bankamızın rezervleri 125 milyar dolar oldu. 2001 krizinde bu milli bankamızın kasasının nasıl boşaltıldığını, bir gece içinde nasıl soyulduğunu milletim farkında. Hatırlayın, gecelik faizlerin yüzde 7500 çıktığı dönemler. Bunların kimlere savrulduğunu, kimlere dağıtıldığını o süreci iyi bilen kardeşlerim zaten hafıza kayıtlarından çıkarmayacaklardır. Merkez Bankası'nın soyulmasına göz yuman birinin, Merkez Bankası'nın kasasına 100 milyar dolar ekleyen bir hükümeti ihanetle, hıyanetle suçlaması, şecaat arz ederken sirkatin söylemektir, başka bir şey olamaz. Geliyorum içi boşaltılan bankalara. MHP'nin iktidar ortağı, Sayın Bahçeli'nin Başbakan Yardımcısı olduğu dönemde bankacılık krizi yaşandı. Bankacılık krizi nedeniyle TMSF'ye, kamu bankalarına ve Merkez Bankası'na ihraç edilen devlet iç borçlanma senetlerinin yükü, tam 111 milyar lira. Hazine'nin yıllık bileşik faiziyle bu ülkenin ödediği fatura, 231 milyar lira. Bunları da biz ödedik. Sayın Bahçeli eğer hain görmek istiyorsa önce bu millete ödettiği 231 milyar liraya baksın, sonra aynaya baksın, orada aradığını görsün.''

 

Kamu bankalarının görev zararları

''Bitmedi, 2001 krizi nedeniyle kamu bankalarına görev zararı alacakları için 23,7 milyar lira tutarında özel tertip devlet tahvili verildi'' diyen Erdoğan, bunun dışında kamu bankalarına görev zararları için 3,2 milyar lira sermaye transferi yapıldığını söyledi.

Erdoğan, şöyle devam etti: ''Sayın Bahçeli, milletin, yetimin, öksüzün parasını kamu bankalarının zararını kapatmakta kullanırken, biz bu kamu bankalarını kara geçirdik, millete, yetime, öksüze kaynak oluşturan kurumlar haline getirdik. Bununla kalmadık. Sadece maaş ödeyebiliyordu. Zorunlu tasarruf adı altında işçiden, memurdan kaynaktan kesintiler yapıldı. 13,5 katrilyonu biz ödedik. Devlet işçisine, memuruna borçlu olur mu? Bu ülke bunu da yaşadı. Bunu da biz kapattık. O dönemlerden kalan, Sayın Bahçeli, daha önceki dönemler hepsi... Aynı şekilde KEY adı altında yine işçiden, memurdan kesintiler yapıldı. Orada da 3,5 katrilyon lira. Onu da biz ödedik. Eğer makbuzunu bulup getiren olursa onu ödemeye devam ediyoruz.''

Bahçeli'nin döneminde devletin yüzde yüzün üzerinde faiz oranıyla borçlanabildiğini, görevi kendilerine devrettiklerinde faiz oranının yüzde 62,7 olduğunu hatırlatan Erdoğan, ''Üstelik devlet en fazla 9 ay süreyle borçlanabiliyordu. Aksi takdirde borç bulamıyordu. Şu anda devletin borçlanma faizi yüzde 6 nire, yüzde 63 nire? Vade 9 ay değil şimdi 69 ay, vade de buraya çıktı. Nedir? güvendir, istikrardır. Eğer bu güven ve istikrar olmasa kimse size gelip de 69 ay ile borçlanma imkanı sağlamaz'' dedi.

Erdoğan, Bahçeli'nin çiftçiye yüzde 59 ile faiz verdiğini, şimdi kendilerinin çiftçiye zulmettiğini söylediğini belirterek, şunları kaydetti: ''Şöyleymiş böyleymiş. İnsaf ya. Yüzde 59 faizle benim çiftçi kardeşime o zaman borç verdiniz. Bunda DSP'nin de ANAP'ın da - o DSP şu anda CHP'nin bir yerde yavrusu niteliğinde - şu anda Ziraat Bankası'nın çiftçiye uyguladığı faiz nedir biliyor musunuz? 0 ile 7,5 arasında. Nereden nereye....Aradaki fark çok açık ve net ortada. Sayın Bahçeli'nin hükümeti esnafa yüzde 47 ile faizle veriyordu, şimdi ise yüzde 5 ile 8 arasında faizle esnafa kredi veriyoruz. Üstelik, kredi miktarları geçmişle mukayese edilemeyecek kadar yüksek. Bu ülkenin parasının, pasaportunun ay yıldızlı bayrağının itibarını düşüren Devlet Bahçeli vatansever olacak ama bu ülkeyi dünya yıldızı haline getiren AK Parti Hükümeti ihanetle, hıyanetle suçlanacak. Bakın bu 3,5 yıllık iktidarları döneminde kimlere af çıkardıklarına, kimleri idamdan kurtardıklarına, hangi azılı suçluları sokaklara saldıklarına, kendi partileri içinden bugün tıpkı kendileri gibi konuşanlara nasıl linç uyguladıklarına iş biliyor. ''Vur de vuralım, öl de ölelim' diyen kitleye karşı, 'onun zamanı gelecek' diyen, terör bitmesin diye çırpınıp, aynı anda terörü yücelten bir genel başkanın ne bize ne de kendi tabanına, ülkücü gençlere söyleyecek tek bir sözü yoktur, söz söyleyecek yüzü dahi yoktur. Tekrar söylüyorum; 'edep yahu' diyorum. Böylelerine, aynaya bakıp sağa sola hakaret yağdıranlara en güzel cevabı aslında merhum Mehmet Akif veriyor: - çok anlamlı bir cevap - 'Şark'a bakmaz, Garb'ı bilmez/ örgüden yok vayesi / bir kızarmaz yüz / yaşarmaz göz bütün sermayesi.''

 

'Tarih talihsizlikle anacak'

Başbakan Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli sıcak koltuğunu koruyacak diye bu ülkede kanın akmasına seyirci kalamayacaklarını, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu koltuğunda oturacak diye gençlerin yitip gitmesine seyirci kalamayacaklarını söyledi.

Erdoğan, bu iki genel başkanı tarihin affetmeyeceğini belirterek, ''Terör bittiğinde, bu ülke huzura kavuştuğunda tarih bu iki genel başkanı, terör bitmesin diye çırpındıkları için kara bir leke olarak kaydedecek'' diye konuştu. Erdoğan, sanatçılar, akademisyenler, yazarlar, işçiler, işverenler, memurlar bu sürece destek verirken, Türkiye tek yürek halinde umudunu çoğaltırken, terör bitmesin diye ayak direten bu iki genel başkanı tarihin büyük bir talihsizlikle anacağını kaydetti.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Şu anda Güneydoğu, Doğu, Ege, Marmara, tüm Türkiye'yi dolaşan genel başkan yardımcılarıma, milletvekili, bakan arkadaşlarıma, kadın ve gençlik kollarımıza huzurlarınızda çok teşekkür ediyorum. Şu anda tüm kadromuz Türkiye'yi dolaşıyor ve dolaşmaya devam edeceğiz. Oralarda halkımız, esnafımızla bütünleşmek suretiyle, sempozyumlar, konferanslar, paneller vesaire, ülkeyi bir beraber ve bütün olarak inşallah yarınlara taşıyacağız. Biz bu iki genel başkanın tahriklerine, hakaretlerine, süreci sabote etmek için ortaya koydukları kirli mücadeleye asla prim vermeyeceğiz. Şehitler gelsin, gençler ölmeye devam etsin diye adeta beddua eden bu iki genel başkana rağmen, biz yaşatmanın mücadelesini kararlılıkla sürdüreceğiz. 76 milyonun desteği ve hayır duası bize yeter. Milletimiz çok sağlam, Allah onlardan razı olsun. İçeride ve dışarıda her yerde, dualarıyla bizi unutmuyorlar, bize dualar ediyorlar. Biz dün Türkiye ile yürüdük, bugün Türkiye ile yürüyoruz, yarın da milletimiz ile birlikte yürümeye devam edeceğiz.''

 

'AK Parti'nin özelliği de güzelliği de burada...'

Dün 8 Nisan Dünya Romanlar Günü olduğunu anımsatan Erdoğan, ''Ülkemizde Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, romanıyla, Boşnağıyla, Arnavutuyla, aklınıza hangisi gelirse hepsiyle bir ve beraber yürümeye devam edeceğiz. AK Parti'nin özelliği bu, AK Parti'nin güzelliği de burada. Çünkü biz etnik milliyetçilik yapmayacağız dedik, yapmıyoruz, bölgesel milliyetçilik yapmayacağız dedik yapmıyoruz, dinsel milliyetçilik yapmayacağız dedik, yapmıyoruz. Biz Afyon'dan yola çıkarken tek millet dedik, tek bayrak dedik, tek vatan dedik, tek devlet dedik ve aynı şekilde yolumuza devam ediyoruz'' dedi.

Başbakan Erdoğan, polis teşkilatının kuruluşunun 168. yıl dönümünün de yarın kutlanacağını belirterek, ''Canlarını, her şeyini feda etmeye hazır olan polis teşkilatımızın tabandan tavana tüm mensuplarının aileleriyle beraber kutluyorum. Onların da verdikleri bu mücadelede Rabbim yardımcıları olsun diyorum. Aynı şekilde askerimiz için bu duaların kabulünü Rabbimden niyaz ediyorum, bütün korucularımız için dualarımızın kabulünü Rabbimden niyaz ediyorum. Çünkü onlar bu topraklara her an düşmek üzere bir mücadele içindeler. Rabbim yolumuzu açık etsin, bahtımızı açık etsin. Allah yar ve yardımcımız olsun'' dedi ve konuşmasını tamamladı. Başbakan Erdoğan, Meclis'te şeref holündeki revire de giderek, sağlık çalışanlarıyla sohbet etti ve fotoğraf çektirdi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler